Kategoriler

Arşivler


Tarih 16 Ağu 2013 Kategori: Gülcan KORKMAZ

AYRI SOKAKLARIN ÇOCUKLARI

AYRI SOKAKLARIN ÇOCUKLARI

Ayrı sokakların bulvarların çocuklarıydık,
Gözyaşlarımız bir kavşakta buluşurdu,
Sen dur derdin kalbine,
Ben yeşil bir denize bağladım kalbimi,
Tıp kı iki ayrı gözyaşı gibi,
İkisi de ayrı yanaklarda,
İkisi de ayrı taraflarda…

Bir gün kesişti yollarımız,
Sen o gün iki durak önce indin,
Ben de sizim sokağınıza geldim,
Hani ayrı taraflardaydık!
O gün ikimizde birbirimize yalan söyledik..

Sonra sen alıştın iki durak önce inmeye,
Bende sizin sokağınıza gelmeye,
Her şey çok güzel gidiyordu…
Ta ki ayrı bulvarlardan olduğumuzu anladık….

Gözyaşlarının rengini seçebilir oldum,
Yeşil yeşil ağlıyordun.
Tıp kı bizim gibiydi gözyaşların,
Ayrı ayrı yanaklarda,
Ayrı aytı taraflara…

Bir veda mı ayıracaktı bizi,
Gözyaşlarım dökülüyor yavaş yavaş,
Ama ben ağlayamıyorum yavaş yavaş…
Belki ayrılığı tanımıyorum ya da ben seni çok seviyorum,
Yıllar geçiyor, sürüklüyor bizi,
Başka hayatlarda:
Başka romanlarda,
Başka gözlerde oluyorum…
Sende öyle…

Sonra birbirimize anlatıyoruz eski aşklarımızı,
Biliyor musun?
Hiç birinin gözleri sen değil…
Sende gözlerini kaçıyorsun benden,
Hiç birinin gözyaşları ben değil…

Bir ayrılığın veda sahnesi bu,
İster bitti de ister bitmedi,
Geri dönüş olur mu olmaz belli
Çünkü biz ayrı sokakların,
Ayrı cadde bulvarların çocuklarıyız.

Sen bana iki durak önce,
Biz sana iki sokak uzağız..
Biz iki gözyaşıyız ağlamadan güzel olamayız….

Gülcan KORKMAZ
www.kafiye.net


Tarih 16 Ağu 2013 Kategori: Osman NURANİ

Yutamam Gayrı

Yutamam Gayrı

Siyah beyaz kadar yolumuz ayrı
Dönüp de arkama bakamam gayrı
Doğu batı kadar yönümüz ayrı
Pusulasız yola çıkamam gayrı.

Üstüme geliyor soysuz nadanlar
Kollarım tutuyor kansız çıyanlar
Her şeyimi çaldı hırsız adamlar
Aksadı ayağım, koşamam gayrı.

Çıktığım yollara dumanlar çöktü
Diktiğim güllerde baykuşlar öttü
Sormayın dostlarım hayaller bitti
Pembe rüyalara dalamam gayrı

Çaldığım kapılar bir bir kapandı
Dostum dediklerim kaçıp saklandı
Karbeyaz gömleğim kana boyandı
Kurudu sularım, taşamam gayrı.

Kurmuşlar bir tuzak düştüm girdaba
Gençliğim çalındı oldu berhava
Kimsecikler dönüp demez merhaba
Kırıldı kanadım, uçamam gayrı.

Yeşeren yaprağım yolup attınız
Şerbetim içine zehir kattınız
Ayarım altınken pula sattınız
Tutuldu dillerim, coşamam gayrı.

NURANİ arkasın dönüp gidemez
Yetimin malını bölüp gidemez
Kirlere batarak sönüp gidemez
Yeter ettin yeter yutamam garı.

Osman NURANİ-15/01/2013
www.kafiye.net


Tarih 16 Ağu 2013 Kategori: Osman NURANİ

YÖRÜK KIZI

YÖRÜK KIZI

Elleri kınalı kız
Şalvarı yamalı kız
Dağlarda keçi güder
Yüreği yaralı kız

Saçları örğülü kız
Harmanı dergili kız
Kendini naza çeker
Çadırı kargılı kız

Başörtüsü pullu kız
Boyu orta yollu kız
Basma fistan giyinir
Entarisi allı kız

Saçları belikli kız
Bulüzü delikli kız
Dikin doğruya gider
Elleri hedikli kız

NURANİ’ye vurgun kız
Yiğidine sargın kız
Bana kaçtığı için
Babasıyla dargın kız

Osman NURANİ///13/08/2013
www.kafiye.net


Tarih 16 Ağu 2013 Kategori: Osman NURANİ

FIRILDAK

 

FIRILDAK

İnsanlığın unutmuş eser gürler
İki de bir, çalım SATAR fırıldak
Olur olmaz her şeye kızar-zırlar
Köpürerek, fırça ATAR fırıldak

Yitirmiş “erdemi” onursuz hayat
Toplumun içinde beş karış surat
Umrunda mı? Aklına gelmez sırat
Utanmaz, bire beş KATAR fırıldak

Karnın ağrıtır helalinden azık
Alış-verişte çokça atar kazık
Vicdanı yitirmiş, yazık çok yazık
Teraziyi eksik TARTAR fırıldak

Ağzından çıkanı kulağı duymaz
Karnı davul, azla-uzla hiç doymaz
Yaptığı Sünnet, Kur’ana uymaz
Boş bir mezar bulsa YATAR fırıldak

Yazdığı çizdiği çokça göz boyar
Aslen onda yoktur ilmi bir ayar
Ağzı bozuktur ona buna kayar
İblisten çok daha BETER fırıldak

Yer-yutar çeker-çevirir bir köyü
Yüzünde nuru yok, Şeytandır tüyü
Bırak bunu, yapma deyince büğü
Kızar NURANİ’ye ÇATAR fırıldak

Osman NURANİ///27/07/2013
www.kafiye.net


Tarih 16 Ağu 2013 Kategori: Hakan KURTARAN

ŞANS YOKTURKİ HİÇ BENDE

ŞANS YOKTURKİ HİÇ BENDE

Lav ateşi püskürtüp, ortalığı yakarlar,
Çizgi dışı davranıp, hep karşıdan bakarlar.
Çıkış nokta nefrettir, peşlerini takarlar,
__Özgür olmak isterken, ateş buzdur o tende,
__Geçtiğim yer kül olmuş, şans yoktur ki hiç bende.

Yüreğimi bunaltıp, dişlerimi sökerken,
Bir sonraki sayfaya, tüm kinini dökerken,
Kazananı olmayan, dünyaları çökerken,
__Zemberekten boşalan, ateş buzdur o tende,
__Mengenede bu eller, şans yoktur ki hiç bende.

Şiddetiyle yön veren, avantajı kullanır,
Büyük hıncı ürkütür, hep aniden çullanır,
Aynadaki gölgeye, allanıp da pullanır,
__Büyük seyyar yarasın, ateş buzdur o tende,
__Kilitlenmiş kapılar, şans yoktur ki hiç bende.

Balmumundan yapılmış, kâğıtlara binerek,
Şu meraklı gözlerin, çevresinde dönerek,
Feri bitmiş ampulün, ışığında sönerek,
__Hep dökülür inciler, ateş buzdur o tende,
__Yedi katlı derdim var, şans yoktur ki hiç bende.

O soğuk boş gözleri, buz dağından farkızdır,
Sefere çıkan gemi, bu günlerde çarksızdır,
Sıcak terler dökerken, işte evsiz barksızdır,
__Her mevsimi sonbahar, ateş buzdur o tende,
__Sürüklendim boşlukta, şans yoktur ki hiç bende.

H. Hakan KURTARAN
27.02.2011-Aydın
www.kafiye.net


Tarih 16 Ağu 2013 Kategori: Hakan KURTARAN

UNUTULMUŞ YEMİNLER

UNUTULMUŞ YEMİNLER

Ruhsal yapı çaresiz, ayrılmıştır bölgesi,
Karanlığın koynunda, yüze düşmüş gölgesi,
Çoraklaşan kalplerde, kayıtlıdır belgesi,
__Bir sonbahar yaprağı, şu kül rengi zeminler,
__Müncer olmuş sıfıra, geçersizdir yeminler…

Birleşmektir özlerle, ahengini bozmadan,
Kalbi sığmaz sineye, aşk çiçeği tozmadan.
Hayatının son faslı, kaderini yazmadan,
__Örselenmiş bu sevda, kayganlaşmış zeminler,
__Akıl sınırlarında, unutulmuş yeminler…

Bu yalancı dünyanın, yörüngeden sapması,
Beklenmedik sarsılış, ilişkinin kopması.
Çok nedenden dolayı, nazı usul yapması,
__Kalbimin zincirini, kırdırmayan zeminler,
__Sebep olmuş katlime, o verdiğin yeminler…

Sözlerin imlasında, tüm harfleri aşınır,
İfadesi gizemli, geçmişinden taşınır.
Ayrılıklar aniden, bu âlemde yaşanır,
__Yüreklerde fay hattı, basınç dolu zeminler,
__Geçmişin silinmezi, anlamsızdır yeminler…

İz bırakır kalplerde, bakıştadır iması,
En belirgin işaret, unutulmaz siması.
Doğduğu gün sevinmiş, hatırlıyor dimağsı,
__Arşınlanan bu yolda, doğal ıslak zeminler,
__Unutulmuş zamanla, o verilen yeminler…

Şu karşıdan görünen, hapsolduğum kuledir,
Yaşam boylu boyunca, dünyadaki çiledir.
Mutlu mutsuz hepsi bir, baştan sona hiledir,
__Gözyaşıyla yıkanmış, bu gezilen zeminler,
__Divan-ı aşka gider, tüm anlamsız yeminler!

H.Hakan KURTARAN
10.05.2010- Aydın
www.kafiye.net


Tarih 16 Ağu 2013 Kategori: Hakan KURTARAN

BİLSEN NASIL ÖZLEDİM

BİLSEN NASIL ÖZLEDİM

Seni görür gözlerim, kalbim seni seçtirir,
Bal dudağın ıslaktır, dokundukça içtirir.
Kaplamışsın dünyamı, yokluğunu biçtirir,
__Hazan yaşar gönüller, hüzünleri şişledim,
__Deseninde sen vardın, nakış yapıp işledim!

Duygularım çok nettir, hep kalmıştır yerinde,
Kor ateşin kavurmuş, sensizliğim derinde.
Ben kendimi bulurum, gözlerinin ferinde,
__Günahsızdı yıldızlar, yıllardır hep bekledim,
__Bu dünyada ben seni, sonsuzuma ekledim!

Yürüdükçe üstünde, anısı var kilimin,
Hata payı çok düşük, binde birdir milimin,
Bulunur mu günahı, konuşmayan dilimin,
__Aşk kervanı geçerken, seni camdan izledim,
__Loş bir ışık altında, gözyaşımı gizledim!

Kuzey güney kutbunda, aşk gücüyle yenerler,
Kıyılardan geçerken, yol gösterdi fenerler,
Bir doyumsuz açlıktır, hep baş başa dönerler,
__Büyüyen bu sevdamı, hep içimde besledim,
__Bulutlardan gül yağdı, çelenklerle süsledim!

Geçit açtın kalbimden, net görürüm önümü,
Sen muhteşem eserim, şaşırtmazsan yönümü,
Anılarım taptaze, unutmadım dünümü,
__Hayallerim çok büyük, rüyalarda düşledim,
__Kadınımsın diyerek, kendim ile eşledim!

Bu kalbimin sahibi, sen ruhumun gözdesi,
Tek açılan sayfasın, tam üstünden yüzdesi,
İlaç gibi geliyor, her bir aşkın müjdesi,
__Mangal yanar odamda, hasretini közledim,
__Hiç aklımdan çıkmazsın, bilsen nasıl Özledim!

H.Hakan KURTARAN
04.03.2012-Aydın
www.kafiye.net


Tarih 15 Ağu 2013 Kategori: Safiye SAMYELİ

VURGUN

VURGUN

Varlığına sevinip yokluğuna yandığım
Yetim gibi boynumu nasıl büker gidersin
Her sözüne inanıp gülüşüne kandığım
Söyle ruhu bedenden nasıl söker gidersin

Hiç mi düşünmedin sen sevdiğim ağlar diye
Yokluğumun acısı serini dağlar diye
Azgın Fırat olurda köpürür çağlar diye
Kor alevi sineme nasıl döker gidersin

Ey uğrunda aylarca kanlı yaşlar döktüğüm
Ah ettikçe göğsümden ciğerimi söktüğüm
Şu gencecik yaşımda hasretinden çöktüğüm
Küllerimi semaya nasıl eker gidersin

Kısa günde kırk defa resminiı yokladığım
Ürkek ceylanlar gibi korkarak kokladığım
Kaburgamın altında ellerden sakladığım
Gönül otaklarımdan nasıl çıkar gidersin

Çakırdiken mi dürdüm söyle yerin mi dardı
Aramızda hasretten öte sorun mu vardı
Yoksa yoluna bakan başka yârin mi vardı
Senli umutlarımı nasıl yıkar gidersin

Ben gündüze geceyi ilmek ilmek eklerken
Derdimi sigaramın dumanına yüklerken
Sanki oruçlu gibi iftar vakti beklerken
Sen üç günde sevdamdan nasıl bıkar gidersin

Sayende harabede kırık kerpiç gibiyim
Yol üstünde kurumuş koca ardıç gibiyim
Bir damla suya hasret yıkık sarnıç gibiyim
Sen ki yaban ellere nasıl akar gidersin

Desen ki gidiyorum çevirmezdim yolundan
Arsız kediler gibi tutunmazdım kolundan
Ayırmazdım ki seni goncalardan gülünden
Böyle sessiz sedasız nasıl çeker gidersin

Safiye Samyeli
www.kafiye.net


Tarih 15 Ağu 2013 Kategori: Remziye ÇELİK

Özlemlerin En Koyu Tonunda

Özlemlerin En Koyu Tonunda

Kollarımı açtığımda
Gel diye bilmeyi ne çok isterdim
Yokluğun bana
Ben yokluğuna aşığım diyor…Şair

Siyah kısacık kirpik uçları
Gecenin ağaran saçlarına nispet yaparcasına
Damıtılmış gözyaşlarını gizlemek için
Düğmelerini ilikliyordu

Bir vakum misali ciğerlerine çektiği nefesi
Fırtına öncesi sessizliğin esiri olmuş
Sinir krizleri benliğini tırmalarken
Kilitlenmiş dişleri çenesini kasıyordu

Dudağına düşen bıkkınlıktan yorulmuş
Buruk gülümsemesinin ardına gizlenmiş
Saclarını avuçlayan elleri titrerken
O an bir rüyadan uyandığını hissediyor

Kaç kez çırpınmıştı
Kaç damla gözyaşı dizilmişti boğazına
Baltacı duyguların vurup kaçtığı
Özlemlerin en koyu tonunda

Acıları o kadar gafil avlıyordu ki
Boş bir mezarlık gibiydi bedeni
Umutların sırt döndüğü
Yolculuğa çıkmak istiyordu şair…

Remziye ÇELİK
08.05.2013
www.kafiye.net


Tarih 15 Ağu 2013 Kategori: Şerife BADISABA

BİLESİN…

BİLESİN…

Sevda yeli eser garip başımda
Derdimin dermanı sensin bilesin
Hasretini giydim ben bu yaşımda
Derdimin dermanı sensin bilesin…

Gülüşün ömrüme ömurler katar
Kelamın hüznümü pul edip satar
Hasretin ok olup yüreğe batar
Kalbimin sahibi sensin bilesin…

Nazlı nazlı bakıp kaşını çatma
Derdimin üstüne derdini katma
Sevdamı yalancı aşklara satma
Varlığıma sebep sensin bilesin…

Ne bir köşk istedim nede sarayı
Seninle ak ettim bahtı karayı
Gelde sar bendeki derin yarayı
Tahtımda tacımda sensin bilesin…

Yüreğim kuş olup yanına uçar
Goncalar elimde gül olup açar
Badısaba sensiz inanki naçar
Gönlümün sultanı sensin bilesin…

Şerife Köksal BADISABA
__-Hüzün Bulutu__
www.kafiye.net