şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Ölmek için güzel bir gün (Öykü) “Deniz ve Mehtap sordular seni; Neredesin?” Şarkısını söyleyedursun ikinci sınıf pavyon konsomatristi; Denizin dalgalarının titrek uğultusuna karışan yumuşak, yarım kalmış acıklı ses yaşlı adamın içine işliyordu. Sahilde ılık bir rüzgâr gibi duyduğu bu ses ona su gibi akıp giden geçmişini hatırlattı. Doğrularını, yanlışlarını, hatalarını, sevaplarını, yapmak istediklerini, yapamadıklarını, yarım […]
Anlamlı gözlerde büyümek / Öykü Şafağın ilk ışıkları kimsesiz varoşların yoksul, bahtsız, umutsuz sokaklarına inerken küçük İbrahim erkenden uyanmış, yatağını düzeltmiş, çayı demlemiş kardeşinin ve annesinin uyanmasını beklerken yine o çok sevdiği şeyi; sağ elini delikli boru gibi yaparak güneşin doğuşunu izlemek için iki katlı, geniş avlulu eski evlerinin damına çıktı. Alt katı küçücük tahta […]
Son Peygamber (öykü) Önce beyaz parlak bir ışık göründü, ışık o kadar kuvvetliydi ki bir süre gözleri hiç bir şey görmedi. Işığın içinden upuzun bembeyaz elbise giymiş, upuzun bembeyaz, sakallarıyla, upuzun bembeyaz saçlarıyla, masmavi gözleriyle, nur yüzüyle, upuzun asasıyla aksakallı ihtiyar dede belirdi; – Ey Âdemoğlu uyan! Uyan derin uykudan, gafletten, delaletten uyan, müjdeler olsun […]
Eksik Efe (öykü) Yenilmez bir ordu gibi dizilmiş aydağların eteklerindeki incebel yolunda bir toz bulutu yükseliyordu. Toprak yol serin çam ormanına girince toz bulutu dağıldı. Güneş tam tepede bağdaş kurmuş, ovayı kavuruyordu. İki yanı gür çamlarla çevrili daracık orman yolunda; Sarı Efe akkara kısrağını dörtnala koşturuyordu. Sekiz on kilometre geride daha büyük bir toz bulutu […]
TAŞ (öykü) Yaylacık kasabasına bağlı kavaklı köyü adına yakışır biçimde üç tarafı ulu kavak ağaçlarıyla çevrili, bir yanı da güçlü akan dereye bakıyordu. Serin derenin kenarında özenle topladığı çakıl taşlarını yıkayıp, temiz bir bezle kurulayıp parlatıp her yanı yamalı şalvarının cebine koydu. Geniş ceplerinin ikisi de taşlarla doluydu. Taşlar onun için tutkuydu, mutluluktu. her akşam […]
Ahmet’in ekmek kavgası (öykü) Dört yıldır görmediği köyüne uzaktan baktı. Köyün köpekleri kokusunu almış uzaktan havlıyorlardı. Askerden yeni gelmişti. Hasta anası askerdeyken ölmüştü. Babasını altı yaşında kaybetmişti. O zamanlar askerlik dört seneydi. Köye varır varmaz dosdoğru muhtarın geniş bahçeli evine gitti. Muhtara; anasından, babasından miras kalan tarlayı, evi en kısa zamanda satmasını istedi. Buralarda kalmak […]