şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Pencereden içeriye gün ışığı sızmaya başlayınca yüreği kıpır kıpır oldu. Kuşların sesini duyunca O da ötmeye başladı.
-Cik cik cik
Küçük sahibi uyuyordu. Tüm gücüyle haykırdı,
-Ali uyan. Çıkar beni bu kafesten, cik.
Koşarak gelen çoban köpeği çayırlığın kenarında durdu ve havladı.
– Hav hav hav! Zıp zıp geliyor!
Çayırlıkta bir panik baş gösterdi. Çekirgeler ve böcekler yuvalarının yakınına koştular. Kirpi bir taşın altına gizlendi. Tavşanlar, koşmaya hazırlandılar. Yuvasından etrafı seyreden yavru sincap Sevecen annesine sordu.
Bekle bekle canı sıkılmıştı. Karnı da gurulduyordu. Ötmeye başladı
– Cik cik cik
Bir ağacın en yüksek dalına, çalı çırpı ve otlarla yapılmış yuvada yapayalnızdı. Annesi ve babası ona yiyecek bulmaya gitmişlerdi. Bir kaç kere açım diye cikcikledi. Önce annesi sonra babası güzel yiyeceklerle geldiler. Bıcırık gelen yiyecekleri bitirip,
– Doymadım. Bende yiyecek bulmak istiyorum.
Mevsimler bir araya toplanmışlardı. Yaz tüm sıcaklığı ile gülümserken, kış kartaneleri ile eşsiz güzelliğini gözler önüne seriyordu. Sonbahar sarı kahverengi yaprakları, gri bulutları ile mevsimlerin arasında yerini almıştı. Bahar henüz gelmemişti ama bu üçünün arasında koyu bir sohbet başlamıştı. Yaz,
Cır cır sesleri bütün çayırlığa yayılıyordu. Gün boyu çekirgeler oradan oraya zıplıyor, otların tepelerine tırmanıp güneşleniyorlardı. İçlerinden bir tanesi vardı ki hem cesur hem cahil idi. Yalnız o kendini çekirgelerin en bilgini sanıyordu. Kulaktan dolma bildikleri ile herkese akıl vermekten geri kalmazdı. Cır cır öter çok akıllıyım çok akıllıyım derdi. Aklı ile övünen çekirgenin adı da Çok bilmiş idi. Gel zaman git zaman çayırlığın ortasında bir bitki büyümeye başladı. Bütün çekirgeler bu bitkinin ne olduğunu merak etmeye başladılar. Bitki günden güne güzelleşti ve çiçek açtı. Birkaç çekirge,
Güzel bir yaz gününde küçük karıncalar okullarına gidiyorlardı.İçlerinden bir tanesi fark ettirmeden yolunu değiştirdi. Yuvanın önündeki nöbetçi karıncanın bir anlık dalgınlığını fırsat bilerek otların arasında gözden kayboldu. Arkadaşları Zeki karıncayı aralarında göremeyince öğretmenlerine haber verdiler. Sarı karınca,
-Arka arkaya yürüyorduk. Birden kayboldu öğretmenim. Kara sinekle epeydir arkadaştılar, onu ziyarete gitmiş olabilir.