şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Bu sabah üzücü bir haber ile uyanmak,pekte iyi gelmedi. Zaten uykumu alamamıştım. Uykumu alamadığım zamanlar aksi,huysuz biri olurum ve bu haber üzerine şuan ki ruh halim belirsiz.. Yengemin ölüm haberi ile uyandım. Bir an durakladım ve akl…ımdan bin bir türlü şeyler geçti aklımdan. Üzüldüm ama kendime hayret ettim.
Ben bazen, arsız bela, fundyy, dj Akman da dinlerim. O an ki ruhum ne ise onu söyler, dinlerim. Evet arsız bela deyince ıyğ diyenleri duyar gibiyim. Bazen önemli olan ses değildir. Müzik ve sözlerdir. Ben yeri geldi mi Türkü, slov, arabesk, rap,yabancı, Kürtçe, Türk halk müziği… ben hepsini dinlerim. Şarkıda önemli olan ses değildir. Evet ses illa ki önemlidir ama ilk sıralama melodidir. Müziğidir. Ben dinlediğim onca müziğin sözlerini hatırlamam ama müziğini hatırlarım.
Daha küçük bir çocuktu o. Elma şekerine aşıktı. Sokakta sek sek oynamayı seviyordu. Saçma sapan ne varsa her şey ile mutlu olmayı biliyordu. Çocuk olmak güzeldi. Verilen paralarla hemen bakkalın yolunu tutar mutluluğun tadını en derinden yaşamasını biliyordu. Bir gün sokakta arkadaşları ile oynarken bir sesduydu. ” yukarı gel” diye. Çocuk aklı. Hemen gitti. Başına gelecekler den habersiz oturdu ve meyve suyunu
Sonra düşündüm ki bilinçsiz bir savaşın içerisinde kendime yeniliyorum. Durdurmak isterken
zamanı büyüyorum ve bunu fark eden tek ben oluyorum. Hiç bir şey eskisi gibi değil. Güya ramazan ayındayız…
Merhaba Roos…
Adını bulmak o kadar da zor olmadı aslında. Artık bir adın olması gerekiyordu. Böylece yazılarımda senden daha çok bahsedip seni gizlemeyeceğim. Biliyorum herkesin bir hayali arkadaşı vardır çocukken. Ben o hayali arkadaşı kendim ile büyüttüm. Duyar gibiyim. “Bu Kız Hakkaten kafayı yemiş”diye. Adını ben çok sevdim. İnşallah sende seversin Roos.
Geçmiyor aklımdan gördüklerim. Gözümün önüne geldikçe içim bir kötü oluyor ki anlatamam.
Bugün bütün gün uyudum. İftara kalka bildim sadece. Uyuyunca geçer diyorlar hep. Evet daldığım sürece geçti ama gözümü her açtığımda tekrar geliyor o kaza…
Evet, bizde ergen dönemlerimiz de yani 15-17 yaş aralarında kelimeleri büyük, küçük yapardık. V’leri w yapardık. Kısacası yazıyı daha doğrusu Türkçeyi katlediyor idik. Sonra zaman geçtikçe ne kadar çocukça şeyler yaptığımızın farkına vardık. Şimdi hala çocuklar öyle konuşunca çok itici geliyor bana. Tamam, zaman zaman bir özentilik var insan Oğlunda. Bizde özendik yalan
Geçenlerde telefonuma mesaj geldi ‘acil ara” diye.. Merak ettim aradım bende. Daha benim
konuşmama fırsat vermeden ” 1 ay sonra evleniyor” dedi.. Kaldım öyle ve sadece yazıklan o kıza’ diye bildim. Yalan yok anılar bir güzel film şeridi gibi gözümün önünden geçtiler. Hani çok da umurum da değildi ya.. Neyse.
Bir şey itiraf edeyim mi?
Ben aslında hiç aşık olmadım. Ben uğruna ağladığım adamlara hiç ama hiç aşık olmadım. Bunu bu gece bu duygu yoğunluğu ile itiraf ediyorum. Ben sadece babamın yokluğunu bastırıyorum. Merak etmeyin babam yaşıyor. Hatta aynı evdeyiz.. ama sadece aynı evde, bir birlerine uzak.. Ben hayatıma giren adamlara ağlamadım. Onların sevgilerine muhtaçolduğuma ağladım.
Işığı kapattım, aldım bademi de yanıma, uzandım yatağıma düşünüyorum öyle. Zamanın ne kadar çabuk geçtiğini anlatıyordum bademe. Çocukluğum geldi aklıma. Babama olan düşkünlüğüm mesela.. Eve ne zaman geç gelse merak ederdim. Hatta ağlardım. Annem sırf ağlamayayım diye hep bir yalana inandırdı beni. ‘Ağlarsan baban bunu hisseder ve çok üzülür’derdi ve ben hemen ağlamayı keserdim. Babam