şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.

MANEVİ KIZIM ÖZLEM’E
Selvi ağacı gibi gidiyorsun boyuna,
Dalların ince kırılmadan uzamada,
Rüzgar uğuldamada şimdi dallarında ,
Korku yok, hüzün yok, hep kovalama.
Yaşam mücadelen korkusuz, hizlidan,
Bogulacaksan büyük denizde boğulmadan,
Ekmeğini taştan çıkararak var olan,
Korku yok, hüzün yok, hep kovalamada.
Yüzünde hep gülümseme var, güldürürsün
İçinde kopan fırtınayı kimse bilmez, sakiın!
Büyük denizdeki dalga senden korkan,
Korku yok, hüzün yok, hep kovalama.
Koşar adımlarla gidip hep işini
yaparsın!
Dünya işinde, malında gözün yok, çalışırsın,
Dünya dertlerini dusunmeyerek atmişsın,
Korku yok, hüzün yok, hep kovalama.
Hem çalışmak hem de okumak seni
yormuyor,
Üç kişinin yaptığını yaptığın hic seni yormuyor,
Okul, iş, sevgi bağın güzellikler dolduruyor,
Korku yok, hüzün yok, hep kovalama.
Hüseyin der, ayağına taş değmesin,
Nazar seni yaşam içerisinde bezdirmesin,
Mutluluk şiarin, yaşam seni engellemesin,
Korku yok, hüzün yok, hep kovalama.
26.10.2025 / Pazar/ Karabağlar
Hüseyin Durmuş
Emekli edebiyat öğretmeni
Şair ve yazar
Www.kafiye.net
edebiyat sayfası sahibi

ARA
Təcnis
Özünə bir yaxın dost bildiyinə
Hər gün deyil, baş çək, sən ara-ara,
Dost demə üzünə hər güldüyünə
Sonra o dostu nə itir, nə ara.
Sındırıb ürəyi, sən vursan çatı,
Köməyə də gəlməz internet çatı.
Doganaqdan keçsə sonunda çatı
Adın layiq olmaz namusa, ara.
Yalvardıq oğullar sərhədi yara,
…Sevincli analar aldılar yara.
Son söz deyilmədi övlada, yara.
Məzar çoxaldıqca, qalmadı ara.
Arvad namusuyla oldunuz “ağa”,
Gününüz qaradır, möhtacsız ağa,
Yaxşı ki bükülmür leşiniz ağa,
Gözəl adınız var, unitaz, ara*
*erməninin əsl adı
20. 10.25.
Fəridə Köçərli
www.kafiye.net

SENİN HAYATININ
Sənin həyatının harasindayam?
Bəlkə xəyalında ilğım kimiyəm.
Bəlkə gözlərinin qarasındayam,
Ya sönmüş ocağın qorsuz külüyəm?
Sirdir, müəmmadir,əyridir,ya düž
Hansı qüvvə sənə cökdurübdür diz?
Dliinin ucundan qaytardıgın söž,
Ümid çicəyiyəm,sevda güluyəm.
Bəlkə hər aldığın nəfəsdə varam,
Guçüm yox qolumda zənciri qıram.
Səhvlərin ox olub, qanayır yaram.
Hönkürən bulağam,leysan seliyəm.
İsmim ürəyində çoxmu dərində?
Hansı nöqtəsində,hansı yerində?
O bitmək bilməyən eşq məhvərindən
Taleyinə qonan mələk teliyəm.
Keçdim taleyinin bir kənarından
Bəxtinə , ömrünə ortaq olmadan.
Göndərdi yaradan,aldı yaradan
Mən Tənha Buludam,Tanri əliyəm.
O Nurdan gəlmişəm,nurun diliyəm.
02.05.2024
Tamara
Nadirevo Tenha Bulud
www.kafiye.net

Nədi ki
Sən ki varsan ,sanıram cahi-cəlalım
vardır,
Könlümdə təxtinə bax,təxti-Süleyman nədi ki?
Gecə-gündüz sənin eşqində vəfa
heykəliyəm,
Könlümün sultanısan,Misirdə sultan nədi ki?
Ciyərim yansa da hicrinlə bu eşqin
yoluna,
Şəhid olsam yeri var,qətlimə fərman nədi ki?
O əziz surətini etsə ziyarət bu gözüm,
Ruhuma məlhəm odur,təbibi-loğman nədi ki?
Qıymasın gərdişi-dövran mənə həsrətlə
ölüm,
Fərağındı Qiyamət, zəlzələ-tufan nədi ki?
Mən ki bu cismü-canı eşqə fəda
eyləmişəm,
Etmişəm razi-niyaz,Minada qurban nədi ki?
Nəfəsin dəydiyi hər guşə səcdəgaha
dönüb,
Ruhuma oldu vətən,cənnəti -Rizvan nədi ki?
Axı Tənha Buludun sidq ilə aşiqdi sənə,
Əmrinə müntəzirəm,verməyə bir can nədi
ki?
08.05.2020
Tamara Nadirova Tenha Bulud
www.kafiye.net

ZENEP PİŞKİN TORUNUMA
Boyun hizla uzuyor servi gibi
Sesin gurleyerek gelir derinden gibi
Sekişlerin sesi tek tek keklik gibi
Sesini duymayi çok özledim Zeynep’im
Uzun kavak senin ile yaraşır,
Göğe çıkan servi senle yaraşır,
Çınar ağacı kolları senle yaraşır,
Kuvvetli kollarını özledim Zeynep ‘im.
Japon Gülüm senin gibi gül açar,
Karanfiller balkonda senin gibi kokar,
Reyhanlar sıra sıra olmuş naz yapar,
Uzaktan gelen kokunu özledim Zeynep’im
Gülünce parlayan inci gibi dişlerin,
Kalem gibi arzuhal yazan kaşların,
Gülünce daha güzel o gamzelerin,
Seyretmek için sabrediyorum Zeynep’im.
Sırma gibi saçların rüzgarda uçarlar,
Göreni sana içindeki tel ile bağlar,
Güzelliğin, saçların dosta koşar,
Saçlarınla bağlamanı bekliyorum Zeynep’im.
İncedir belin sülün gibi kıvrılır,
Topuklarına inleyen hal hal takılır ,
Sekmelerin yollar seni tanıtır,
Uzaktan yanıma gelmeni istiyorum Zeynep,’im
Hüseyin Deden der zaman daralmakta,
Boyunu, saçlarını, gülüşlerini, anmakta,
Gamzelerin, inci dişlerin, zorlamayla,
Bana; dedem demeni, sarılmanı özledim Zeynep’im!
26.10.2025 / pazar / Karabağlar
Hüseyin Durmuş
Emekli edebiyat öğretmeni
Şair ve yazar
Www.kafiye.net edebiyat sayfası sahibi

Bu da belə,
Batini tuluğdan betərdir onun,
Çıxır min oyundan, dəyişir donun.
İlan qabığından keçən tək canın,
Yaydığı zəhəri qorxudur, Allah.
Hansı dəhrilərin suyundan içir?
Hansı oğruların yolundan keçir?
Yuvalar içindən yuvarlaq seçir,
Sanırsan, dayaqdır, arxadır, Allah.
Min izdə azdırır sadəlövhləri,
Misala gətirir Quran, kövsəri.
Aldadır, çatana verir dərd-səri,
Bu adam şeytanın çarxıdır, Allah.
Güngündən çoxalır, kəsilmir ardı,
Bəhrama zillətdi, İsayi dardı.
Xisləti xaraba bahardı, yardı,
Yarı şeytan olan arxıdır, Allah.
Bəhram Bilaloğlu
www.kafiye.net

NEDEN SEVİYORUM?
Neden seviyorum uzakları bu kadar!…
Neden yakın bu kadar yıldızlar
Neden kanıyor bu mavi nehir
Neden yanıyor içimde yemyeşil bir şehir
Oysa
Oysa muştular yağıyor muştu üstüne
Yağmur yağmur…
Yağıyor işte en güzel mevsimler…
Tek duam
Ve sevdam
Su içmeye insin yeter ansızın bir ceylan
Yüreciğine hasret kaldığım o kutsal an
Neden seviyorum kuşları bu kadar!…
Bilemezsin…
Kuşlar ve yıldızlar…
Gece gündüz ve sıra sıra
Bir sevda…
Bir dua nöbeti yazar
Zaman!..
Ahhhh en değerli an
Saat!..
Beklenen en kutsal vaat…
Ve mavi bir kumru havalanacak yine birazdan
Şiirler şarkılar olacak pervazında
Bir de yüreğim…
Yüreğim olacak lacivert gagasında
Ve birazdan…
Birazdan içeceğim mutluluğu
Seni doldurduğum mavi yalnızlıktan
Birazdan…
Birazdan ay gelecek
Belki pembe bir tebessüm
Belki bir akşam busesi getirecek senden
Sonra saçların…
Saçların dökülecek mehtabın omuzlarından
Tel tel örtülecek belki yüzüm
Diyorum ya….
Ben en çok sarılıyorum yalnızlığıma
Daha çok sarılıyorum yıldızlı semalara
Ne biliyim…
Seviyorum işte yalnızlığı…
Bilemezsin yıldız çiçeğim
Oysa
En çok…
En çok ben yalnızlığımda sarılıyorum
sana…
Ergün Bilgi
www.kafiye.net

BIRAK YANMASIN IŞIKLAR
Güneş çoktan söndü bırak yanmasın ışıklar
Gözlerini getir bana
Takın gülüşünü de salınan endamına
Yağsın yağmurlar
Sonra sıcak bir lodos essin dünyama
Erisin köşe bucak tüm karanlıklar
Hani bazen ormanların sırtını basar da kar
Ezilir gıcım gıcım dal budak, yemyeşil saçaklar
Gözlerini…
Gözlerini getir bana
Kim bilir, belki güneş açar
Düşer tohum toprağa
Sonra yarılır gök, mavi bir yağmur başlar
Belki bir peygamber doğar bakire bir kadından
Kutsal nefesiyle dirilir tüm körkütük
aşklar
Ellerini…
Ellerini ver bana
Güller açacak ateşten parmak uçlarımda
Belki bir ses yağacak kül kül ipek avuçlarına
Şadan bir bülbül hıçkıracak sırmalı mektubunda
Bilmiyorum…
Bilmiyorum ne bir ismin var ne de bir resmin
Aşk, ekmek, su gibi kutsal; ölüm kadar
gerçeksin
Gebeyken henüz uykularım çiçeklenen rüyalarıma
Gülümserdin geçerken boncuk mavisi penceremden
Zambak kokulu akşamlar dökülürdü ak ellerinden
Sonra değerken ıslanırdı berrak bir ay göz aklarına
Ve en içten bestelerle dizilirdi
yıldızlar yanıbaşıma
Çekerdim gece rengi saçlarını uykularıma
Nefesinde ısınır, elalarında asılırdım yaşama
Kaç dünya var…
Kaç kat, kaç alem, kaç melek bilmiyorum
Lakin dünya içinde dünya…
Alem içinde alem var
Ver ellerini…
Ah şimdi!..
Tutsam ellerinden ve kaçırsam seni içimden
Görsem seni dünya gözüyle
Ah bir görsem
Bilmiyorum, ne bir ismin var ne de bir cismin
Aşk, ekmek, su gibi kutsal; ölüm kadar
gerçeksin
Hani bir bahar karşılaştık senle
Vurulduk göz göze asude bir rüzgar busesinde
Hazirandı…
Yürüdük el ele derin ve turuncu göklerde
Neden vurgunum bu kadar sana
Ne olur
Ver…
Nefesini ver bana
Yağsın yağmurlar
Islansın sırsıklam tüm yarım aşklar
Sorma!..
Neden seviyorum karı, kışı, yağmuru bu kadar
Oysa üşüyorum titriyor ellerim
Bilmiyorsun…
Bilmiyorsun sevdiğim
Cehennemden geliyorum
Ve hala ateş saçıyor eteklerim
Evet…
Bir yanım yangın…
Bir yanım kar kıyamet
Ey yüreğimden ruhuma su taşıyan emanet
Gözlerini…
Gözlerini getir bana
Ölürken gözlerin ruhuma asacağım en
büyük ziynet
Ergün BİLGİ
www.kafiye.net

Gül be şekerin Olayım/İlknur Yıldırım
Yemyeşil bir örtünün bilinmez bir yerinde
Mavi bir gök sessiz bir yer
Bir yağmur ikindisi şuurunla baş başa …
Şaha kalkmış bir kadın
Özünde gizli bir hayat habercisi
Okşuyor arifce has hamuruyla
Arsız figürde solan içindeki çocuğu…
Dokunda yanma hadi zarifce !..
Anla ve anlat şimdi umutsuzluğun kıskacını
İnan ve inandır zamanın sarkacına
Yaşadığı bu uyur gezer şairliğine.
Bakma bana öyle gül-be-şekerin olayım
Bazen deli bir tay, kısraklığının özünde
Acıtmaz gibi durursun
Racon kesersin sözünde
Birde kapris yaptın mı
Nazın tavan yapar
Bala pekmez katar
İşte bunlar gözünden sürme çalar
Sevda olup açılır
Köşe bucak saçılır…
Albenisi bol olan
Her dem andığında ürkek ceylan misali
Aşka bandıklarının
Küllenen közü yoktur.
Tende yandığının ise
Gamzelerinin çukuruna ekilmiştir
Kokulu pembe güllerinle gülşenine!..
…Neşelidir tomurcuğunun goncası
Çiğ taneleriyle mühür gözlere
Helalinden gelip öpülmüş
Duasınla sevgi umut özlemiyle…
Ay uyusa- yıldız körelse geceye
Çevrede yüz yılın kahır yükü yorgunluğu
O kadar tenha ki yaşanan, kimseler anlamıyor
Seninle giriyorum hayatın yorumuna
Sevdan dediğin, mavi boncuğun
Uzat boynunu kokulu güllerine
Söylen susma ,ağustos böceğine…
Öp uykularını yak yüreğine
Ki bu yangın hiç sönmesin.
Biz ki;
Derin sulardan geçmişiz ,kimseler bilmemiş
İki ayrı çiçeğin özünden
Kaynar kazanlarda kaynamışız, kök boyası gibi
Ayrı renklerle boyanmış iki çile ip gibi Sonunda
Aynı çulun nakışında sarmaş dolaş
Ziyade kucaklaşmışız…
17.10.2012 / İzmir
İlknur Yıldırım
www.kafiye.net

Durdurulamayan Zaman
Gün beyaza döndüğünde;
Donmuş ay geceyi hatırlatmak istercesine
Gökyüzünde asılı kalmaya devam eder.
Asırlar kadar sürmüş gibi,
Kim besleye bilmiş ki düşleri
Bazen kaybetmek ve kazanmak
O kadar çok birbirine benzer ki,
Kaybedişini zafer sanabilirsin.
Bu yüzden her kalp atışı biraz yetimdir,
Keskin ve soğuk ama kırılgan.
Zaman bir adım geriye çekilsin
En acımasız konuşmayı kalbime gömsün.
Büyük beklentilerin hayal kırıklığıyla;
Benden geriye ne kaldıysa, hepsi
senin.
17 Ekim 2025 İzmir’den..
www.kafiye.net