şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Ele avuca sığmayacağını düşündüğümüz ilkelerimizi yanımıza katıp sağımıza solumuza bakarak karşıdan karşıya geçer gibi bir yolu seçmemiz gerektiğinin farkına vardık en nihayetinde. Bu yol, olması gereken yol muydu bilmiyorduk. Yolun nereye çıktığını da bilmiyorduk aslında. Etrafımızdaki insanlara garip bir şekilde bakıyorduk, çünkü hiçbiri bize benzemiyordu.
Ruhum dağınık, toplamadım. Çarşafını örttüm geçmişin, yıldızlar içimdeki volkanların patlamadan önceki sinyallerini çağrıştırıyor. Parıl parıl parlamaktalar. Gece, güne inat tılsımını ekliyor Ay’ın… Gönlümün yatağı dağınık… Uyuyanlar var, sessiz olun uyandırmayın. Öyle bir rüya gördüm ki, yalnızlık benden içeri serden dışarı çıktı. Takvimlerin insanları ağlatışları kelebekleri uyandırdı. İçimin mevsimi kıştı, ilkbahardan nem kaptım. Arabalar hızlıca geçiyorlar, kimi insanlar
Kalbim adeta bir konuk eviydi. Susayan, kahve krizi tutan, acıkan herkes gelmek istemişti. Sonra işi bitince, soluklanmayı bilince, ikramımın güzelliğine denk gelince sıkılıp gitmek istemişti. O herkes dediğim her şey kalbimin ismini de bilirdi, her bir adımda, her bir atışında onun adını sayıklardı. Herkesin içindeki her şeyimi alevlere atmak istesem bunu yapamam artık. Çok alev geldi geçti şiirlerimin üstünden. Yanmaktaydılar, birçoğunu kalbim gibi kurtaramadım.
Bugün çok mutluyum. Çünkü, altı aydan beri görüştüğüm genç ve ailesi beni istemeye geliyorlar. Aslına bakarsanız, bizim görüşme hikayemiz diğer aşklara nazaran biraz farklı. Biz, aylarca sade ve sadece internet üzerinden yazışarak anlaştık. Görüntülü dahi görüşmedik. Ama bana o kadar güzel sözler ve o kadar güzel cevaplar veriyordu ki, hayalimdeki erkeği bulduğum izlenimini yaratıyordu. Ailem, bu durumu çılgınlık olarak nitelendirse de ben onu seviyordum.
Evden dışarı adımımı attım. Sokak mı aynı sokak değildi, yoksa ben mi bugün farklı görüyordum? Yürüdüm alabildiğine, topuklu ayakkabım asfalta adeta meydan okuyordu. Birdenbire topuğumdan ses geldi, “Eyvah! Kırdık topuğu” diyerek eğildim ve ayakkabımın altında bir anahtar buldum. Bu anahtar, herhangi bir anahtar gibi değildi. Onu elime aldığımda bana göz kırpıyor gibiydi sanki. Komşumuz Fahrettin Amca da yolunu kaybetmiş gibi etrafa bakınıyordu.
Nerede olduğunu anlamakta zorluk çeken genç kız, etrafına bakınıp duruyordu. Loş bir ışığın suikastına maruz kalmıştı sanki. Uzun saçlarının sürekli kaşınmasına karşılık bir şey yapamıyordu. Mesele daha derindeydi zaten, bir yerdeydi henüz anlayamadığı.
“Kimse var mı?”
Adım atıp karşısındaki aynada kendisini görünce şaşkınlıktan küçük dilini yutar hale geldi. Evet, gördüğü kendisiydi ama