Kategoriler

Arşivler


Tarih 15 Ağu 2013 Kategori: Öyküler

Ömür Dediğin Nedir Ki

Ömür Dediğin Nedir Ki

Koskocaman deryada zerre gibi yıllarım
Kısılmış bir ses gibi, bazen ömür dediğin
Günü geldi aniden bomboş kaldı kollarım
Bir anlık nefes gibi zaten ömür dediğin

Şu koskoca dünyada bende aldım yerimi
Gözümü karalayıp aşka saldım serimi
Bir özlemin ateşi, kavurdu içerimi
Bazen de Zerdüşt gibi zaten ömür dediğin

İsterdim ki geçmesin bir anım bile boşa
Doğumlardan ölüme giderken koşa koşa
İsterdim ki her bir şey sınırsız gitsin hoşa
Bazen de sarhoş gibi, zaten ömür dediğin

Eğer dolu değilse yaşamın her karesi
Yürek adresi şaşkın, gerçek adres neresi?
Boş kalmış, perişansa dinmez gönül yaresi
Sevgisiz bomboş gibi, zaten ömür dediğin

Emine Öztürk / 18.09.2012
www.kafiye.net


Tarih 15 Ağu 2013 Kategori: Onur BİLGE

ELLERE VERDİN

ELLERE VERDİN

Bir gün bulut bulut bindin dağıma
Ovamı düzümü sellere verdin.
Azap olup indin umut bağıma
Ürünü toplayıp ellere verdin.


Nasıl sonuçladın sorgularımı?
Nereye hapsettin tutkularımı?
“Seviyorum” dedim, duygularımı
Yüksek gerilimli tellere verdin.

Bütün haklarımı o haksızlara
Koşma fırsatını ayaksızlara
Elmas küpeleri kulaksızlara
Şimşir tarakları kellere verdin.

Neler düşlemiştim, senle beraber
Nerde hayallerim, aşktan ne haber?
Arada bıraktın, hazdan bihaber
Tüm ümitlerimi yellere verdin.

Gelinlik giydirdin, düğünler ile
Sofralar kurdurdun, öğünler ile
Gözyaşı döktürdün; say, günler ile
Akıllı yok muydu, del’lere verdin?

“Ölüm çare olsun, bitsin! ” demiştim
Zehir oldu hayat, gitsin! ” demiştim
“Atın denizlere, yitsin! ” demiştim
Cesedimi çamlı bellere verdin!

Onur BİLGE
www.kafiye.net


Tarih 15 Ağu 2013 Kategori: Safiye SAMYELİ

KOCATEPEM YANIYOR

KOCATEPEM  YANIYOR

Gün geçmiyor yeni bir acı haber gelmesin
Yurdumun üzerinde ne oyunlar dönüyor
İsterdim ki namertler halimize gülmesin
İtlerin doluştuğu Kocatepem yanıyor

Doyduğum değil ama doğduğum yer köyümdür
Halkım ayağa kalkmış sanmayın ki düğündür
Can yakan feryatları boğazlarda düğümdür
Düşmanın dalaştığı Kocatepem yanıyor

Aklım almıyor bunu nasıl derim ki kader
Yirmi beş ocak söndü düştü yüreğe keder
Hangi soysuzun eli bunca canı katleder
Narımın oluştuğu Kocatepem yanıyor

Ahmet, Mehmet, Mustafa yoklamaya alındı
Ses vermedi hiç biri parçaları bulundu
Şehit düştü dediler haberleri salındı
Al kanın bulaştığı Kocatepem yanıyor

Zirvesinde yürüdü karlar içinde yattı
Bazen çukura düştü bazen çamura battı
Ne bir gün pişman oldu ne geri adım attı
Atamın dolaştığı Kocatepem yanıyor.

Safiye  SAMYELİ
www.kafiye.net


Tarih 13 Ağu 2013 Kategori: Gülcan KORKMAZ

DİLSİZ ŞİİR

DİLSİZ ŞİİR

Kaç şiir canım çekti bugün,
Kaç sayfaya damladı mürekkebim bilemezsin.
Dilsiz bir şiirdim.
Öyle süslü kelimelerim yoktu benim,
Konuşmadan da seninle anlaşabilirim…

Çok isterdim hafızandan silinmeyi,
Bütün kelimeleri tükettim,
Üç dört bent değildim,
Bitince gideyim…
Sahi sen de unutabildin mi?

Gece yarılarında uykusuz kalacak kadar aşık bir şiirdim.
Sırf sen üzülme diye kafiyeleri bile  bölmedim,
Ben ayrılığı sözlüklerden silerdim,
Sen de beni sevseydin…

Çok sevdiğim için seni,
Vedaları hecelere bölüştürüp gittim…
Arkandan yarım kafiye gibiydim,
Sesim çıkmazdı sesli harfimdin…

Şimdi aruzun bir kalıbı kalbim,
Seni sevdiğim zaman güzel kafiyelerim,
Beni sevmediğin zaman ayrı ayrı hecelerim,
Ne zaman kendimi sana teslim etsem,
Dilsiz bir şiirim…

Anladın mı peki beni sevgili?
Öyle yaramazlık edip gitmedim,
Geceleri hayallerini çalıp,
Suçu aşka yüklemedim.

Şimdi ister sevdi de ister sevmedin,
İster  heceleyerek oku ayrılığı,
İstersen bölüştür acıları,
İster beni çıkar istersen yarınları…
Şunu çok iyi bil,
Üç dört dizelik bir kıta değilim,
Ben uzun bir şiirim…

Sahi sende beni okuyabildin mi?
Ben seni çok güzel yazdım sevgili,
Kalemim bile ayrılığı yazamadı gitti,
Bende dilsiz kaldım sen gideli,
Şiirlerim susmuş çok mu ki?

Gülcan KORKMAZ
www.kafiye.net


Tarih 13 Ağu 2013 Kategori: Gülcan KORKMAZ

AĞUSTOS BÖCEKLERİ

AĞUSTOS BÖCEKLERİ

Geceleri ıslak sokaklarda dolaşır gözlerim,
Gözyaşlarını toplarım kaldırımlardan,
Bütün acılarının sahibi ben olmalıydım.
Seni sevdiğim an.
Sana uzun bir yaz vermek isterdim,
Elimde olsaydı zaman

Bir düş dokunur duvarıma çizer yüzünü,
Ürperir içim çizdikçe kalemler
Gölgeler saçların olmuş
Gözlerinse geceler…

Çığlıklarım kaçıp gider,
Birini tutsam diğeri terk eder….
Ağustos böceklerine rastlarım,
Eve dönüşümde.

Bilseydin karıncanın haksızlığını?
Hala sever miydin masalları?

Ömrümden bir gece daha eksildi,
Yüzünü çizdi düşlerim,
Ağustos böcekleri oldu sesim,
Her gece dinledim yaz bitene kadar,
Ne yazık ki  ben kışı da gördüm.. …

Hiç bilmezsin sen evimin soluğu kesilir,
Sen gittiğinde yüzün duvarımdan silinir,
Makyajı bozulur gözlerinin
Bir ağustosu terk edip gidersin….

Yollardan toplarım gözyaşlarını,
Bilmezdim aşkın acı tarafını,
Karıncanın ağustos böceğine ettiği haksızlığı,
O bana etmez derdim…

Nereden bilirdim kışı gördüğümü,
Yaz bitince onlar gibi öldüğümü…

Gülcan KORKMAZ
www.kafiye.net


Tarih 13 Ağu 2013 Kategori: Tülay ASLAN

TÜKENDİ NAKDİ ÖMRÜM

TÜKENDİ NAKDİ ÖMRÜM

Maziye dair her şey gözden kaybolup düşer
Elli yıl geldi geçti ak günüm oldu kömür
Albümdeki resimler sararır solup düşer
Günler aylar demeden tükendi nakdi ömür

Hey gidinin Dünya’sı yine düştüm telaşa
Peşimden ayrılmadın kanca at dertli başa
Savrulurum deryada aman vermez savaşa
Günler aylar demeden tükendi nakdi ömür

Dolanbaçlar dolandı boynumda onca çile
Yüreğimde binlerce düğümlü ilmek ile
Felekle aram açık yüzüme gülmez bile
Günler aylar demeden tükendi nakdi ömür

Aynalara kırgınım gençliğimden buyana
Sanki tenimden kopmuş ne oluyor? bu cana
Kapandı tüm kapılar veremedim bir mana
Günler aylar demeden tükendi nakdi ömür

Ağrılar sarmalamış acım nefesim avaz
Ölüm vakti yakındır kefen biçilmiş beyaz
Geceler zifiridir hava bulutlu ayaz
Günler aylar demeden tükendi nakdi ömür

Tülay Aslan
www.kafiye.net
www.kafiye.net


Tarih 13 Ağu 2013 Kategori: Öyküler

Ucu Yanık Ayrılıklar

Ucu Yanık Ayrılıklar

Ruhumun en ücra köşesi kırık dökük,
Sen gittiğin günden beri, gözlerim nemli,
Neden gidişin hala dün gibi aklımda, sevgili?
Yokluğunu suya yazmak kadar imkansız,

Gözlerim mağrur bakarken gözlerine…
Bir gün gelir anlarsın ki;vazgeçilmez olduğunu,
Aşkın ateş olup dökülmüştür yüreğe,
Ve öyle susarsın ki,sessiz çığlıkların duyulur,

Gidişinden sonra
Otobüs durakları arasında mekik dokumaya başladım
Her gün başka semtin durağında
Her gün başka bir otobüse biniyorum

Belki karşılaşırız ümidiyle
Ama yok sevgili yok
Bu şehir büyük ve insanlar acımasız
Hiç kimse anlamaz sevenin halinden
Artık seni bulamayacağımı biliyorum

Ne otobüslerde etrafıma
Nede yürürken yolda ,
İnsanlara bakıyorum,
Çünkü korkuyorum
Ya başkasıyla görürsem diye?
Aradan uzun zaman geçti
Düşünüyordum yine bir gece
Ve ağlıyordum sessizce…

Öyle bıkmıştım ki kendimden.
Tutup atasım geldi kendimi bir yerlerden !
Sonra ne olduysa atıverdim kendimi sokağa
Öyle başım eğik yürüyordum tozlu sokaklarda
Ve sen bir an beliriverdin karşımda
Önce korktum irkildim,
Sonra hayaldir dedim ovdum gözlerimi,
Karşımda duran sendin

Uğruna deli divane ,
”Züleyha” olup yollarına akran olduğum…

Sen duruyordun sevgili sen,
Bir kaç dakika önce yaşamaktan vazgeçen
Ölmeyi düşünen ben !
Şimdi yaşamak istiyordum
Aşkın en derin kara köküne
Seninle beraber inmek,
Ölene kadar keşfetmek istiyordum.
Çünkü seni çok seviyordum !
Hemde eskisinden daha çok…

Emine Öztürk
12.08.2013
www.kafiye.net


Tarih 13 Ağu 2013 Kategori: Tuğba KARADEMİR

VAR mısın?

VAR mısın?

Beni sevme mesela, beni anla. Bana değer ver, ilgilen benimle. Tartış… Farklı görüşleri savunalım ama sımsıkı sarılalım. Sahi, sımsıkı sarıl bana; kemiklerim çatırdasın. Benimle maç izle, farklı takımları tutalım bazı zamanlar. Bağıra bağıra tartışalım, hakem ofsaytı vermedi diye. Sonra çıkıp midye yiyelim sahil kenarında. Yarışalım hatta, en çok kim yiyecek diye. Sahil mahalleye yakın bizim, eve ilk kim varacak diye iddialaşalım, koşarken kan ter içinde kalalım. Katlanılmaz ter kokumuza rağmen birbirimize sıkıca sarılalım.

Saçlarımı tarama benim, şarkılar söyleyelim biz İstiklal’de yürürken, bağıra bağıra. Sarhoş olmayalım ama bildiğimiz sokaklarda bile kaybolalım. Bazen küfredelim bizim dışımızdaki herkese ve her şeye. Bazen birlikte Kur’an okuyalım. Namaz kılalım mesela, sen imamlık et bana. Bazen çocuklar gibi eğlenelim, hatta mahalledeki ufaklıklarla saklambaç, onbirelli falan oynayalım. Ruhu bile aptal birer yetişkin olan insanları umursamadan… Sen korkunç hikayeler anlat bana, sahilde bir poları ikimiz paylaşırken. Korkup sana daha sıkı sokulayım diye. Ama aslında korkmadığımı ve kokunu yudum yudum içmek için sokulduğumu bilme. Sevme beni, aşık olma, ama langırt oynayalım Pes oynayanlara inat.

Beraber denize gidelim mesela, sırtına al beni, arkadaşlarımızla deve güreşi yapalım. Sonra kavga edelim bazen, git sinirlenip iç, zil zurna sarhoş ol. Dayan kapıma. Gel omzumda ağla ulan. Ben vallahi gıkımı çıkarmam.

“Sevme beni, aşık olma bana, bağlan sadece. Alış…”

Vazgeçemeyecek kadar alış. Kendin kadar. Senin bri parçan olayım. En yakın dostun, sırdaşın, yoldaşın… Başka kimseye ihtiyaç duyma. Benim için kavga da et mesela. Dayak da yesen ben buz koyarım yumruk yediğin yerlere. Askere git, ben beklerim yolunu. Mektup yazarım sana bolca. Millet mesajlaşa dursun, biz eski kafalıyız. Ben kazak da örerim sana atkı da. Yemin töreninde ağlaşır, sarılırız, fena mı olur? Gelirken babaannemden öğrendiğim ve senin çok sevdiğin mantıyı da yapar getiririm. Künyeni koynumda taşır, emanetine sahip çıkarım askerimin. Şafak sayarım, seve seve.

Biz bir yere gittiğimizde diğerleri gibi “Aç değilim, rejimdeyim.” demem paran gitmesin diye. Ortada bir para varsa, ikimizindir bu. Lafı olmaz yani. “Acıktım öküz, bana balık ekmek al.” derim açık açık. Zaten cebinde paran yoksa bilirim, soğan ekmek de yeriz o gün, sorun değil. Çekinmeyiz birbirimizden. Şiirler yazarım sana, okur gülersin. Hatta güleriz. Sinemaya, tiyatroya, sahaflar çarşısına gideriz. Kitaplar okuruz. Kahveler içeriz. Söz kahveni tam istediğin kıvamda yaparım. Okey oynarız, pişti, blöf, pis yedili yahut papaz kaçtı… Bisiklet yarışları yaparız seninle. Aynı t-shirtleri giyeriz. Ben senin bol t-shirt’ünü giymekten hoşlanırım. Hatta senin gömleğinle dolanırım evde. Paspal paspal. Bazen kovarım seni evden, Majezik almadığın için. Sancılı günlerimde ovalarsın karnımı. İki buket papatyayla da mutlaka alırsın gönlümü. Gider kokoreç yeriz sonra. Bazen evde film açar, bacaklarımızı birbirine dolayarak izleriz. Mısırları koltuğa döktüğün için hayıflanırım sana, dudaklarıma hızlı bir öpücük kondurarak susturursun beni. Sevdiğim diziler maç saatinle çakışınca söz maç izleriz. Halı saha maçlarına gidersin sen, döndüğünde muazzam masaj yaparım, yorgunluğunu alır.

Sevme beni, aşık olma bana ama alış… Mutlu ol benimle. Mutsuz yahut pişman, tedirgin, huzurlu, heyecanlı… Tüm duyguları benimle paylaş. Ayıcıklar, kolyeler, pırlantalar, kalpli malpli şeyler yerine git Cemal Süreyya kitapları al doğum günümde. Üvercinka’yı oku bana, sonra öp beni boynumdan. Çikolata, nutella, jelibon yerine git adam akıllı hıyar turşusu al, çiğ köfte al bol nar ekşili… Hatta pikniklere gidelim seninle. Mangalı yakamadığın zaman rüzgarı suçla. Gülümseyerek terleyen alnını öpeyim. Voleybol oynayalım, ortada sıçan yahut, hamakta sıkış tıkış uyuyalım, birbirimizi ite kaka… Düğünlere gidip para takmayalım mesela, sırf muzurluğuna. Kiliselere gidip mum söndürelim, cenazelerde gülme krizlerine girelim. Yeminler etmeyelim, sözler verelim. Sözümüzde duralım. Omuz omuza dua edelim. Gözyaşlarımız aynı secdeyi ıslatsın aynı gecelerde. Bir yorganı zar zor bölüşüp yatakta sırf bu yüzden didişelim. Esneyerek uyanırken sen ben dudağından öpeyim. “Ben babamın soyadından vazgeçmem” diyen kadınlara istinaden ben gururla taşırım soyadını nüfus cüzdanımda.

Sevme beni, aşık olma bana.

Sevdaların ve aşkların en fazla 3 sene ömrü olduğu şu devirde, bana alış. Son soluğunu verene dek, gözlerini yumana, hatta makbere kadar vazgeçemeyecek kadar alış bana.

Şimdi iyi düşün, VAR mısın benimle aynı yolda yürümeye?

Tuğba Karademir (Mavi)
www.kafiye.net


Tarih 13 Ağu 2013 Kategori: Şerife BADISABA

Baktığın her yüzde beni hatırla…!

Baktığın her yüzde beni hatırla…!
Ateş düştü cana gönlüm yaralı,
Bir değil ki derdim hepsi sıralı,
Acılarla kardeş oldum olalı,
Baktığın her yüzde beni hatırla…!
Koyunca yastığa çileli başı,
Figanım devirir toprağı taşı,
Ahımla dökülür onca gözyaşı,
Duyduğun her sözde beni hatırla…!
Titretip çağlatma gönül telini,
Değmez artık silsen gözüm selini,
Kim tutar bilemem artık elini,
Gördüğün her gözde beni hatırla…!
Derdin nedir diye sordun mu bana,
Boyadın kefeni kızıl bir kana ,
Yapışır anılar bir gün yakana,
Sararan her güzde beni hatırla…!
Yarın mahşer günü durunca zaman,
Günahlar sevaba vermezki aman,
Yakılan o ateş aşktan da yaman,
Düştüğün her közde beni hatırla…!
Şerife Köksal BADISABA / Hüzün Bulutu
www.kafiye.net

Tarih 13 Ağu 2013 Kategori: Gülcan KORKMAZ

ÇENGELLİ İĞNE

ÇENGELLİ İĞNE

Canım babama sevgilerimle,
İyi ki varsın ve yanımdasın….
Bütün babalara selam ile…

ÇENGELLİ İĞNE

Kalbim kanıyor avuçlarımda,
Ucu kırık bir çengelli iğnem var
Dikiyorum içime açılmış yaraları,
Kimi diyor kapanır zamanla,
Kimi de iflah olmaz diyor baba!

Herkes söz veriyor,
Kimse sözünü tutmuyor gelmiyorsun baba!
Kalemimin sesi susmuyor konuşuyor,
İki sesli iki sessiz halimi anlatıyor.
Çağırsam onları kaç tanesi baba ediyor?

Okulun ilk günleri heyecanım hiç durmuyor,
Biliyorum sende gurur duyardın biliyorum.
Ama bildiğimi kimse bilmiyor…

Köşe başlarına siniyor gözlerim,
Söylesene baba neredesin?
Okuldan çıkıp sana geldim….

Yine bir çizik daha kondu alnıma,
Bu seferki kızdığım içindi hayata,
Artık çengelli iğneler bile işe yaramıyor!
Açılan yaralarımı tutturmuyor…

İçimdeki şarkılar susmuyor bugün ,
Aksine inadı tutuyor.
Top oynayıp cam kıran çocuklar gibiyim.
Ama nedense kimsenin camını kıramadım,
Kırsaydım baba geri gelir miydin?

Yutkunamıyorum heceler var boğazımda,
Yılları içsem de bir çırpıda ,
Yaşananlar sindirilmiyor baba…

Seni anlatmak ne kadar tarifsiz…
Sanki bütün çiçekler soluyor gönlümde,
Sanki göz göz oluyor ciğerlerim,
Gidişinle açılan yaraları çengelli iğne bile tutturmuyor….

Kimse hastalandığım zaman ;
Mahmutpaşa dan Güneşli ye yürümüyor beş parasız…
Burada işler iyi gitmiyor baba,
Kalbim ağlıyor ne yazık…

O kadar zengin ki şu gönlün,
İçine gözyaşlarım bile sığıyor.
Kimse bana babasız demiyor,
Babam var benim diyorum…
Öyle bir yerindesin ki kalbimin,
Yaralarımı diksem bile dikiş tutmuyor
Artık cam kırıp kaçamıyorum,
Biliyorum daha çok yanacak canım,
Çünkü içimde sen varsın baba,
Dikiş tutmayan yaramsın….

Gülcan KORKMAZ
www.kafiye.net