şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
SONSUZ MUTLULUKLAR
Geçen her bir güne inat gibi gelip gidiyor anılarım gözlerimin önünden. Zoraki katlandığım insanlara inat eder gibi her sabah kendimi selamlıyorum. Deneme ve şiirlerim duygulara bulanmış olsa da sanmayın ki bu kadarım. Yazmak istemediğim, yazamadığım bir ben daha varım. Bir kalbim daha var mesela ya da şiir yazan, kedi seven fazladan bir çift el… Orhan Veli demişti ya hani bu sene 3 yemiş verdi kızılcık, seneye 5 verir. Ömür çok bekleriz. İşte öyle bir umut var içimde. Hüzünlerimi de onun altına süpürüyorum.
Saat 12.50 18 Ekim. Kütüphanenin arka bahçeye bakan camın önündeyim. Hava buğu yağmurlu. Bulutların rimeli akıyor. Önümüzdeki birkaç gün böyle kalırken bir yandan kilo alacak.
Hava tertemiz. Ciğerlerime çektiğim her tane hayatla olan ipimi tazeliyor. Yaşayasım geliyor. Kahveciler sokağına gitmek istiyorum. Susmak da istiyorum ama aynı zamanda bir şiir üzerine saatlerce tahlil yapasım var durmadan.
Tarihi asansöre gitmiştik. Moreno, sinagog ve sevdalar… ilk ve son gidişimizdi. Bilirsin, yerler Arnavut kaldırım. O kısa yokuşu çıkarken sağımızdaki meyhaneden “Unutama Beni “ çalmaya başlamıştı aniden. Planlı gibiydi. Öyle güzeldi ki sonsuza kadar o ana hapsolabilirdim. Adımızı demirlere yazmıştık göz kalemiyle. S&T artık orada da yazıyordu. Dürbünle baktık defalarca her yere. Tüm 1 liralarımı orada bitirdim. Tam 8 tane. Boyum zor yetişirdi dürbüne. Gülerdin, sonra da aşağı indirirdin iyice.
Artık yoksun ve yokluğun her geçen gün
beni ben yapıyor. Başka tenlerde ve bedenlerde sana sonsuz mutluluklar. Sana,
bana sonsuza kadar meydanlar dolusu kahkahalar…
20.10.2023 Karabağlar
Tuğba Aras
www.kafiye.net
Düşünsenize Franz Kafka’nın ‘’Dönüşüm’’ kitabının başkarakterisiniz ama böcek değil de kalem olarak açıyorsunuz gözlerinizi dünyaya. Belki ilkokul çocuğunun ‘’Ali Ayşe el ele.’’ Cümlesini 30 kez yazmak zorunda olan tahta ve çürük bir kalem, belki liseli bir aşığın her teneffüs kütüphaneye şiir yazmak için koşarken elinden düşürmediği mavi çiçekli bir kalem, doktorun asla anlaşılmayan el yazısını tahammülü kalmamış pilot kalem, öğretmenin boş dersi doldururken deftere attığı kırmızı imzanın sanatkarı… ‘’Sonuçta kalem işte.’’ Demeyin. Hepsinin ruhu, ruhunun amacı, rengi, dokusu, duygusu var ve hepsi çok başka. Ben her şeyi her şeye bağladığım, her şeye bir hikâye uydurduğum, anlam yükleyip gerekli gereksiz değer verdiğim gibi kalem içinde yapabilirim bunu. Mesela benim kalemim bazen benimle yaşıt olup hüzünlü yazılarımda benimle birlikte gözyaşı döker. Benim gibi denizde yürümeyi çok sever. Sevdiğim şarkıları geceler boyu birlikte deneriz. Çok duygusaldır, tinseldir. Kendine çok anlam verir sonra anlamlar içinde kaybeder kendini. Benim gibi. Bazen 3 yaşında kocaman badem gözlü simsiyah göz bebekli bir Tubiş olur. Yazarım, her şeyi yazarken öğretir ona. Şaşırır bana. Hatta ‘’hani şey hemşeri olacaktık’’ der, ‘’evinin temeli sağlamdı’’ der. Verdiğim, yazdığım her cevapta şok olur küçüğüm. Üzülür, ağlar ama ne yapalım… Sonra söz veririm üçlük kalemime ‘’her şey iyi ve iyice yoluna girecek’’ derim. İnanır, inandırırım.
Bir de bir bakmışım gökyüzü mavisi
kalemim olmuş bana 50 yaşında tombik bir teyzecik. Teyze olmuş ama hala Tubiş.
50 yaşında gözaltları kararmış, gözlerinin akı ve siyahı birebirine karışmış, saçlarında
mini mini beyazlar… Onunla yazı yazarken hep güler bana dalga geçer gençlik
halime sevecenliğime, pozitifliğime, kahkahalarıma, peri gibi uçarak geçtiğim
yollara… Hepsine ölür gülmekten. Sonra karma bulur beni. Sen misin o 3 yaşında,
minicik Tubiş’i üzen. Al başına 50 yaşında teyze Tuğba’yı. Bir üzer beni, bir
ağlatır. Perişan eder sonra ‘’ömür çok, bekle’’ der. Bekliyorum ve biliyorum ki
hiçbir zaman ne yaşlı aksiliğimden bebekleri korkuturum ne de kafam eskide
kalır.
Tuğba Aras / 27/11/2023 Karabağlar
www.kafiye.net
BENİ ŞAŞIRTAN
BOYKOT ÇAĞRILARI
Günaydın, hayırlı sabahlar, hayırlı günler dostlarım. Güzel bir hafta sonu geçirmenizi diliyorum. İki haftadır sanal alemde katil, şâki, şerefsiz, ahlaksız, çocuk ve kadın katili, toprak gaspı yapan İsrail ürünlerine boykot başlatıldı. Büyük bir kampanya ve bu kampanyaya katılmayı sanal sayfalarında büyük bir heyecanla katılan paylaşımcılar.
Sevgili
dostlarım. Ben İsrail ürünleri olan içecekleri olan kola, neskafe, burger,
kullanıcıları, sütlü kiremalarini 20 yıldır evime sokmuyorum. Bu ürünleri
İsrail ürünü olmasının yanı sıra sağlığa zararlı olduğu içinde kullanmıyor ve
evime sokmuyorum. Bunu bazen evime gelen Şair ve yazar dostlarım çok iyi bilir.
Çünkü benim dolabımda kola ve benzeri içecekler olmaz. Kendileri getirseler
bile evlerine giderken kalan içecekleri evlerine götürürler. Nest kafe,
kokainli ve süt tozunu mamulleri de evimde bulundurmuyorum. Ben yine böyle bir
boykot sonucu uygulamaya başladım ve hala evime sokmuyorum.
Şimdi gelelim
sadede. Koka kola, Pepsi kola, nest kafe… ülkemizde 1960 yıllarda üretimi
başlamış ve ülkemizde halkımızın kullanımına sunulmuştur. Arada sırada boykot
çıkar, biraz zaman geçtikten sonra bu boykot kendiliğinden kalkacaktır. Benim
isteğim boykot değil İsrail ürünlerinin satın alınmaması. Bakalım bu cezayı
halkımız uygulamayı basara bilecek mi? Yoksa bir ay sonra evlere kasa kasa
tekrar taşınacak mi? Zaman bunu gösterecektir.
Dostlarım, sizleri sıkmak istemem. Sıkıntılarımız var. Ama bu boykot furyası bilerek, isteyerek katılabiliyor muyuz, bu dirayetli göstere bilecek miyiz? Asıl sorun bu. Boykot değil, bundan sonra İsrail ürünlerini kullanmamak, evlerinize sokmamaktir. Bu olmaz diyenleriniz var olacak. İster inanın, ister inanmayın ama ben tam 20 yıldır bu uygulamayı yapıyorum. Darısı sizlerin başına. Bakalım 3 ay sonra neler olacak.
Saygılarımla.
04.11.2023 cumartesi / Karabağlar
Hüseyin Durmuş
Emekli edebiyat öğretmeni
Şair yazar
www.kafiye.net edebiyat sayfası sahibi
Belirsizlik
Denizi
Belirsizlik
denizine sürüklendiğinde, hem değişmekten hemde kendine rahatlık veren bir şeyi
kaybetmekten korkarsın.
Sağduyunu
kullan. Sonuç daha kötü birşeyler olmasın, en azından aynı hatalara düşmeyecek
tecrübeler kazanmak adına.
Aklında cevabı
çok karmaşık sorular varsa, o anda sessizlik en iyi seçenek gibidir. Daha sonra
söylenecek şeyi duyunca kendini tuttuğun için memnun olursun. Gariptir hiç de
mantıklı olmayacağını bildiğin bir konuda mantıklı olmayı denemen. Sihirli bir
düşünce olduğu gibi, sihirli bir eyleme dönüşür.
İnsan yaşadığı gerginliği ve dehşeti içinden, ne isteyip istemeyeceğini söyleyerek atmalı . Göz göze kuralı sorunu çözer mi ki? Ama yine de uzun süren bir suskunluk, onun duygularıyla boğuştuğunu tahmin etmek; bunu düşünmek yine gözlerinin dolmasına neden olur.
Şimdi
yaşamında neyi yanında tutacağını, neyi söküp atacağını düşün dur!
Neden eski
kitapların sayfalarının ortası sarı, kenarları kahverengi hiç düşündünüz mü?
Çünkü onların geçmişe ait tatlı kokuları vardır.
İlknur yıldırım
www.kafiye.net
Zaman sessizce
akıp giderken
Hayat boyunca
işittiğin bir sürü yalanı eleyebilirsin, ama hayat önemlidir, diyen yalana
sımsıkı sarılırsın.
Aklımdan ne geçiyorsa, konuyu saptırmak istemiyorum. Onca yıllık mücadelenin bunun için miydi, diye düşünmeden edemiyorum.
Pek huzurlu
uyuduğumu da söyleyemem. Hızla atan kalbimin göğsüme gömüldüğünü hissediyorum.
Tam artık hayat karşıma başka sürprizler çıkarmaz diye düşündüğüm sırada.
Neden ben tam
hayat çok sığ,diye düşünürken derinmiş gibi görünsün? Hayat aslında derin ve
çok yoğun, nasıl bunun tersini düşünebilirim ki?
Rüyalarda
mantık aranmaz, değil mi? Rüyalar bilinçaltımın şiirleridir. Hayal gücünün ne
kadar derinleşebildiğine şaşırmamak mümkün değil.
Şu anda
kimliklerimden hangisiyim?Yaş ilerledikçe bir şeye başlaman daha zor olur.
Zaman sessizce akıp giderken, en beğendiğin eserin hangisi,diye bir soruyla
karşılaşacak olsan, büyük ihtimalle boş boş bakarsın. Yaşadığın süre boyunca
bir iki kere bile olsa bir ilham gelir.
İlknur Yıldırım
www.kafiye.net
Qısa, çox şərəfli ömür yaşadın,
Sən “Qənirə” adlı heykəl yaratdın.
Nə tez “Mələk” olub, göyə ucaldın,
Bu millət yaşadar, unutmaz səni. ~
Elmaya Cabbarova
Qənirə Ələsgər qızı Paşayeva
Azərbaycan ictimaiyyətinə ağır itki üz vermişdir. Tanınmış ictimai xadim və jurnalist, Azərbaycan Respublikası Milli Məclisinin deputatı, Milli Məclisin Mədəniyyət komitəsinin sədri Qənirə Ələsgər qızı Paşayeva 2023-cü il sentyabrın 28-də ömrünün 49-cu ilində vəfat etmişdir.
Qənirə Paşayeva 1975-ci il martın 24-də Tovuz rayonunun Düz Qırıqlı kəndində
anadan olmuşdur. O, orta məktəbi bitirərək 1991–1998-ci illərdə Azərbaycan
Dövlət Tibb Universitetinin pediatriya fakültəsində oxumuş, daha sonralar Bakı
Dövlət Universitetində beynəlxalq hüquq ixtisası üzrə təhsil almış, 2010-cu
ildə isə dissertasiya müdafiə edərək siyasi elmlər üzrə fəlsəfə doktoru elmi
dərəcəsinə layiq görülmüşdür.
Əmək fəaliyyətinə 1998-ci ildən “ANS” televiziya şirkətinin Xəbərlər xidmətində
başlayan Qənirə Paşayeva həmin şirkətdə 2005-ci ilədək müxtəlif vəzifələrdə
çalışmış, 2005–2012-ci illərdə Heydər Əliyev Fondunun İctimaiyyətlə əlaqələr
departamentinin rəhbəri olmuşdur.
Qənirə Paşayeva üçüncü, dördüncü, beşinci və altıncı çağırışlar Azərbaycan Respublikası Milli Məclisinin deputatı seçilmişdir. O, Milli Məclisin Mədəniyyət komitəsinin sədri, Asiya Parlament Assambleyasında Azərbaycan nümayəndə heyətinin və Azərbaycan–Pakistan parlamentlərarası əlaqələri üzrə işçi qrupun rəhbəri, Avropa Şurasının Parlament Assambleyasında Azərbaycan nümayəndə heyətinin üzvü, eləcə də Avstraliya və Yeni Zelandiya, Bosniya və Herseqovina, Fransa, Gürcüstan, İndoneziya, İraq, İspaniya, İtaliya, Koreya, Qazaxıstan, Qırğızıstan, Macarıstan, Malayziya, Mərakeş, Misir, Moldova, Özbəkistan, Rumıniya, Şimali Makedoniya, Tailand, Türkiyə, Türkmənistan, Vyetnam və Yaponiya parlamentləri ilə əlaqələr üzrə işçi qrupların üzvü olmuşdur. Qənirə Paşayeva həmçinin Dünya Azərbaycanlılarını Əlaqələndirmə Şurasının üzvü və Avrasiya Beynəlxalq Araşdırmalar İnstitutu İctimai Birliyinin sədri idi.
Qənirə Paşayeva zəngin ictimai-siyasi fəaliyyəti dövründə çalışdığı bütün
sahələrdə dərin məsuliyyəti və insanlara münasibətdə yüksək həssaslığı ilə
böyük hörmət və rəğbət qazanmışdır. Milli dövlət quruculuğu və vətəndaş
cəmiyyətinin formalaşdırılması istiqamətində nailiyyətlərin əldə olunmasında
onun təqdirəlayiq xidmətləri vardır. O, Milli Məclisin Mədəniyyət komitəsinin
sədri kimi ölkədə mədəniyyət sahəsində dövlət siyasətinin uğurla
gerçəkləşdirilməsində yaxından iştirak etmişdir.
Vətənpərvərliyi, milli dövlətçiliyə sədaqəti və xalqımızın mədəni-mənəvi
dəyərlərinə xüsusi ehtiramı Qənirə Paşayevaya Azərbaycan cəmiyyətində həqiqi
nüfuz qazandırmışdır. Maarifçilik və xeyriyyəçilik fəaliyyəti onun ali insani
keyfiyyətlərini xarakterizə edən başlıca cəhətlər idi.
Qənirə Paşayevanın aktual mövzularda qələmə aldığı çoxsaylı elmi-kütləvi və
publisistik
məqalələr, müəllifi olduğu ssenarilər diqqət və maraqla qarşılanmışdır. Qənirə
Paşayeva Azərbaycanın haqq səsinin, Qarabağ həqiqətlərinin yüksək kürsülərdən
dünyaya çatdırılması üçün var qüvvəsini səfərbər etmiş, türk xalqları arasında
birlik və qardaşlıq əlaqələrinin daha da dərinləşdirilməsi işinə dəyərli
töhfələr vermişdir.
Tanınmış ictimai xadim, xeyirxah və səmimi insan Qənirə Ələsgər qızı Paşayevanın əziz xatirəsi onu tanıyanların qəlbində daim yaşayacaqdır.
Allah rəhmət eləsin!
İlham Əliyev
Mehriban Əliyeva
Əli Əsədov
Sahibə Qafarova
Samir Nuriyev
Eldar Əzizov
Ədalət Vəliyev
Fərəh Əliyeva
Adil Kərimli
Eldar Quliyev
Hicran Hüseynova
Əhliman Əmiraslanov
Eldar İbrahimov
Səməd Seyidov
Rafael Hüseynov
www.kafiye.net
Kaynak
https://azertag.az/…/qenire_elesger_qizi_pasayeva-2767909#Nekroloq
DOST DEDİĞİN!
Sevgili dostlarım. Yaşam şartları herkesi zorluyor. Günlük yaşam artık kişiye kendisini bile unutturuyor. Dostların da iyi günü, acı günü mutlaka oluyordur. Ben dostlarıma bundan sonra bir aksilik olmazsa haftanın cuma gününde hatır, selam ve güzellikler dilemeye karar verdim.
Dost dediğin sadece iyi günde sık sık aramalarla arkadaşlığını göstermemesi. Kendiside kötü olsa bile Selam veren, hal hatır soran biri olmalıdır. Anadolu’daki tabiri herkes bilir; ” Dost acı gün dostur. İyi günde dostum olmasa da olur.” derler.
Dostlarıma, sevdiklerime güzel bir gün geçirmelerini diliyorum.
Saygılarımla
07.09.2023
Perşembe/Karabağlar
Hüseyin Durmuş
Emekli Edebiyat Öğretmeni
Yazar şair
www.kafiye.net edebiyat sayfası sahibi
AYDAKİ İKİ
PEHLIVAN!
Çocukluğumda rahmetlik Hüsnü dedem ile bir gece dolunay haldeki ayı seyrediyorduk. Çok uzaktan seyrettiğini ay icin:
– Dede; ay yüzünde biraz dikkatle bakarsam sanki dağları görecek gibiyim.
– Hüseyin, evladım, ay yüzünde gördüklerin dağlar değil. Biraz daha dikkatli bakarsan o dağ gibi gördüklerin iki pehlivan. Bana öyle söylediler.
– Dede; bu mümkün mü?
– Evladım, iki pehlivan o gördüklerin. Eğer o pehlivanlardan biri yenilirse kıyamet alametlerinden biri olacak. Yani kıyamet kopmadan öncesi bir durum. Bu pehlivanlar kıyamete kadar guresmeye devam edece.
Dedemle geçen diyalog ben 10 yaşındayken ( 1964 temmuz ayı) geçti. Yorumu sizlere bırakıyorum. O iki pehlivandan hangisi galip gelecek dersiniz?
Saygılarımla.
08.09.2023
Cuma/Karabağlar
Hüseyin Durmuş
Emekli edebiyat öğretmeni
Şair Yazar
www.kafiye.net edebiyat sayfası sahibi
12 Eylül 1980
Demek
1970-1980 tarihleri arasinda; öğrencisi, öğretmeni, işçisi, sendikalisinin siyasi görüş ayrıcalığı nedeniyle akşam eve dönüş garantisi olmadığı gibi tabutunu da yanında taşıyordu insanlar. Yokluklarinda kuyruklara mahkumedilmiş ve kısacası gecimden çok ölmemek için çalışıyordu.
Abd uşakları, çocukları darbe yaptı. Binlerce kişi sokaklardan, gecenin karanlığında evlerinden alındı. Sokaklardaki ölümler; nezaret hanelere, hapishanelerde işkenceler, öldürülmeye devam etti. İşkencelerle ölmeyenler mahkemelerde hakim kararıyla öldürüldü. İdam kararı yaşına gelmemiş gençlerin mahkeme kararıyla yaşları büyütülerek öldürülmüştür.
Bu işkence ve olumsuzluklar azalarak 1988 yılına kadar devam etmiştir. Hoş gerçi bu durumlar 1995 yılına kadar bazı haksızlıklar devam etmiştir. 2000 faili meçhuller de bu yıllarda olmuştur. Zamanın bayan içişleri bakanı ” bütün faili meçhul cinayetlerin sorumluluğunu aliyorum.” diyerek acıların devam edeceğini de belirlemiştir.
Değerli dostlarım; o yılları yaşamış biri olarak ne gecem, ne gündüzüm huzurluydu. Allah bir daha bu ülkeyi, bu millete bir daha darbe ve sıkıntılarla imtihan etmesin.
Saygılarımla.
Not: 1990
yılına kadar emniyet nezaretleriyle, jandarma nezaret hanelerinin
girişlerinde:” burada Allah yoktur. Buna göre yalvarmanizi yapın. ”
diye yazıyordu.
12.09.2023
Salı/ Karabağlar
Hüseyin Durmuş 20.08.1954
Emekli edebiyat öğretmeni
Şair Yazar
www.kafiye.net edebiyat sayfası sahibi
QARAGÖL
Laçının
hüsnünə sən yaraşıqsan
Göygöllə əkizsən sanki, Qaragöl.
Tökülən qanlarla sən qarışıqsan,
Buna görədirmi adın qara, göl?
Qar, duman çəkilib yolu açmasa,
Bənövşə görüşə qolun açmasa,
Zəfər süfrəsini ellər açmasa
Demək küsüb könül verdin qara, göl…
Səndə toxdayardıq qan qaralanda,
Xəstə istəyiylə hər qar alanda.
Otuz il yayını hər “qar” alanda,
Olmuşdu yarana məlhəm qar, a göl.
Fəridə Köçərli
12 09 23
www.kafiye.net