şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Bir adın olmalı senin. Dağlarda, bayırlarda, kırlarda, ovalarda her yerde senin adın duyulmalı, seni çağırmalı, sesin her yeri inletmeli. Neredesin? Kiminlesin? Zaman bir bir akıp geçiyor, öyle bir geçiyor ki, “sensiz uzak, sensiz hasret, sensiz öyle yalnız ki bilemezsin.” Sanki gelişinle gidişin bir oluyor gibi… Acele etmeden, suskun, mutsuz ve umutsuz bir o kadar da cefakâr. Ne umdum ne buldum şu koca dünyada.
Küçükkeninsan ne yaptığını, nasıl yaşadığını, nelerle uğraştığını bilmiyor, sanki
dünyadan haberi yokmuş gibi hiçbir şeye aldırmıyor çocukluğunu yaşıyor…
Çocukluk çok güzel bir şey, hele bir de annenden yapmasını istediğin bir şey varsa ve
annen de onu yapmıyorsa eğer hemen ağlanırdı/ağlardık. Elimizden geldiği
kadarıyla, avazımızın çıktığı kadar bağırır, ağlardık hep. Ne güzeldi
Sevgi, insanın karşısındaki kişiye değer vererek onu ne kadar çok sevdiğini, ona saygı gösterdiğini ve hislerini, duygularını onunla paylaşmak istemesidir diyebilirim. Bana göre sevginin tanımı bu. Tabi sevginin tanımı budur ama başkasına göre diğer insanlar benim düşündüğüm gibi düşünmeyebilirler, daha farklı, daha ayrıntılı, hatta daha eğlenceli veya faklı bir şekilde görülebilir, tanımlanabilir. Kişiden kişiye göre değişebilir, göreceli bir kavram ortaya çıkmış olur…
Sevgi, insanın karşısındaki kişiye değer vererek onu ne kadar çok sevdiğini, ona saygı gösterdiğini ve hislerini, duygularını onunla paylaşmak istemesidir diyebilirim. Bana göre sevginin tanımı bu. Tabi sevginin tanımı budur ama başkasına göre diğer insanlar benim düşündüğüm gibi düşünmeyebilirler, daha farklı, daha ayrıntılı, hatta daha eğlenceli veya faklı bir şekilde görülebilir, tanımlanabilir. Kişiden kişiye göre değişebilir, göreceli bir kavram ortaya çıkmış olur…
Bir adın olmalı senin.. Dağlarda, bayırlarda, kırlarda, ovalarda her yerde senin adın duyulmalı, seni çağırmalı, sesin her yeri inletmeli…
Neredesin? Kiminlesin?.. Zaman bir bir akıp geçiyor, öyle bir geçiyor ki, “sensiz uzak, sensiz hasret, sensiz öyle yalnız ki bilemezsin.” Sanki gelişinle gidişin bir oluyor gibi.. Acele etmeden, suskun, mutsuz ve umutsuz bir o kadar da cefakar.
“Hasret beni bitirdi bir hiç uğruna!..”
İnsan zamanı gelince ölecek! Ölecek ama nasıl… Belki de bir hiç uğruna ya da kendi kendine…
Bazı insanlar da yaşar, yaşamayı bilir. Azrail canımızı almaya gelince dur! Biraz daha yaşayayım, biraz daha zaman ver diyecek zamanımız kalmayacak. Haliyle bir gün gelecek o yaşadıklarımızın bedelini iyi ya da kötü olarak ödeyeceğiz.
Günümüzde ne sevgi kaldı, ne de aşk kaldı. Gönül bir an olsun ferman dinlemiyor. O Daldan o dala, gönülden gönül’e kuş misali konup duruyor… Göçebeler gibi bir konuyor bir göç ediyor…
İnsanlar diyorlar ki, “Artık ağzım yandı sevgiden ve aşktan…” Bir daha ne seveceğim ne de âşık olacağım diye…
Dağlar, denizler, ovalar, uzak ve yakın yerler.. Sanki bana seni anlatıyorlar..
Her şey seni bana tek tek gösteriyor gibi. Gökte uçan kuşları, esen sam yelini, Aşkı savuran rüzgârlarını, denizdeki gemileri, vapurları savunmasız bırakan ağaçları ve yapraklarını kendi boyanla renklendirip, şekil verip çekip gidiyorsun…
“Ey yâr!
Ey gönlümün sol yarısı.
Aklıma koydum seni, Aklım almadı.
Yüreğime bıraktım, Sana doymadı!..”
Korkuyorum bu aşktan, sevgiden, hayal kurmaktan…
Bazen de düşünüyorum aşk için dua edilir mi? Bazen de kendi kendime diyorum edilebilir neden edilmesin ki diye… Seven
sevdiğine aşkını ilan etmeli, ona içindeki hislerini duyurmalı, içindekilerini tek tek dökmeli, sevgisini anlatmalı, kalbinden geçenleri onun içinde hissettirmeli.