Kategoriler

Arşivler


Tarih 8 Kas 2014 Kategori: Hüseyin DURMUŞ

DEĞERLİ KAFİYE.NET ŞAİR VE YAZAR ARKADAŞLARIMA!


DEĞERLİ KAFİYE.NET ŞAİR VE YAZAR ARKADAŞLARIMA!

“ İçerik sağlayıcısı/yer sağlayıcısı olarak söz konusu içeriğin yayından çıkarılmasını ve yayındaki kapsamından fazla olmayan alttaki cevabımızın bir hafta süre ile internet ortamında yayınlanmasını talep etmekteyiz.

( 22 Nisan 2008 tarihinde gönderilen Samiye Sezen SAYIN yazısına.
Tesadüfen bilgi sahibi olduğumuz bu yazı, hakikatlere tamamen aykırıdır. Ne zamana yenik düşmüş bir görkemli yapı, ne de ihtişamını canlılığını yitirmiş kırıldı kırılacak çam ağaçları, söz konusu değildir.

İsmim Ali Muhittin DİNÇSOY, babamın ismi, Mehmet Muhittin DİNÇSOY’dur.
Şuan 88 yaşındayım. Zamanın devlet erkanları, hatta ecnebi misafirleri ile, sık sık ebeveynimizi ziyarete gelmişler, Atatürk, bir tek defa dahi konuğumuz olmamıştır.

Çiftlik dahilinde Bataklık arazi olmadığı gibi, Atatürk’ün armağan ettiği tek bir arazi parçası da yoktur.

Üç asırdan beri bu aileye ait olan Paşa Çiftliği’nin Tapu kayıtları yeterli bilgi kaynağıdır.

Bu cevabımızın size ulaştığı tarihten itibaren iki gün içerisinde yerine getirilmesini istemekteyiz. Bu süre içinde isteğimiz yerine getirilmediği takdirde talebimiz reddedilmiş sayılacaktır.

Bu durumda, 5561 sayılı kanunun 9. Maddesine dayanarak, sulh ceza mahkemesine başvurarak, içeriğin yayından çıkarılmasına ve hazırladığımız cevabın bir hafta süreyle internet ortamında yayınlanmasına karar verilmesini isteyeceğiz.

Bilgilerinizi ve gereğini arz ve talep ederim.

Ali Muhittin DİNÇSOY) “

www.kafiye.net edebiyat sayfamız ilk yayına hayatına 20.10.2004 tarihinde başlamış ancak internette geniş kapsamlı yayın hayatına, Google arama motorlarında 05.02.2005 tarihinde başlamıştır. Yayın hayatına başlayan web sayfamız bu güne kadar şuanki sayfa düzeni ve yayın mizanpajını iki defa değiştirmiştir. Şuanki sürümü olan web sayfamız üçüncü görünüm sayfasıdır.

On yıldır yayın hayatında olan web sayfamızda bu güne kadar alıntı makale, şiirleri Google arama motorları kanalıyla tespiti yapılanlar silinmiştir. Ancak ilk yayın hayatına başladığımız sayfada yayınlanan bir öykü ile ilgili olarak telif yasası gereğince kişilerin özlük haklarına saldırı olduğu konusunda üzülerek de olsa bir yazı almış bulunmaktayım. Bu makalenin yazarı Samiye Sezen SAYIN hanımefendinin  “Ali Paşa Çiftliği”  isimli makalesinin yayınlanmasını 08.11.2005 de yayına verdiğimiz makalede; “Ali Paşa Çiftliği’ “nin tanıtımında ve bilgilendirilmesinde çiftlik sahipleri ile konuşulmadığı halde, asıl çiftlik sahibi ile konuşulduğu biçimde oluşturulan kurguda ilgili çiftlik sahibi olan Sayın Ali Muhittin Dinçsoy Beyefendi ile konuşma yapılmadığı halde, görüşme ve röportaj yapılmış gibi makalenin oluşturulmasında tüzel kişinin aynı ismi kullanılmış ve çiftlik ile bazı olumsuz bilgiler aktarılmıştır” bilgisi tarafıma 07.11.2014 Cuma günü tarafıma ulaşmıştır. Ne yazık ki bu bilgi nedeniyle çok üzülmüş bulunmaktayım.

Sayfamızda yayına almış olduğumuz bu makale ilk yayın sayfamızda olması ve sonra bu sayfanın yayından kaldırılması nedeniyle Sayın Samiye Sezen SAYIN Hanımefendinin bu yazısı da yayından kalkmış bulunmaktaydı. İlgili kişiler bu yazının yasal olarak yayından kaldırılmasını istemiş bulunmaktadırlar. Sayfa doğal olarak yayından kalkmış bulunmakta, ancak yayın akışı daha önce var olduğunda şahısların manevi yönden istemeyerek de olsa üzülmelerine neden olmuş bulunmaktayız. www.kafiye.net sayfasında yayınlanan bu makale nedeniyle manevi yönden üzülmesine neden olduğumuz Bursa Ali Paşa Çiftliği sahibi Sayın Ali Muhittin DİNÇSOY Beyefendiden verdiğimiz üzüntüden dolayı www.kafiye.net sahibi olarak özür diliyorum. Bahsi geçen makalenin de şuan kafiye.net sayfamızda yayında olmadığını ve Google arama motorlarında da bu adı geçen makalenin yayında olmadığını da belirtmek istiyorum.

Siz değerli şair ve yazar arkadaşlarımın bundan böyle yazılarına daha büyük bir itina ve titizlik göstereceğinize inanıyorum. Amacı sadece sesini duyurmayan şair ve yazarlara, geleceğin şair ve yazar adayı minik öğrencilerimize hizmet etmekten başka amacı olmayan www.kafiye.net sayfamızın zarar görmemesi için elimizden gelen gayreti gösterelim. Aksi halde web sayfamız telif yasası gereğince sorumluluk altında kalma durumunda da kalabilir.

Şair ve yazar arkadaşlarım; yazmış olduğunuz şiirler ve makalelerinizi her ne kadar gözden geçirerek kafiye.net web sayfasına koyuyor olsam da bazen yazılanların tam kontrolünü atlayabiliyorum. Bu nedenle şiirlerden bazılarında alıntı ve kopyalama olduğunu gördüm. Alıntı ve kopyalama olduğundan şüphelendiğim şiir ve yazıları web sayfasından kaldırmış bulunmaktayım..

“Bundan böyle sayfaya yayına alacağım şiirlerin Google taramasından geçirebilirim.” Taramada alıntı ve çalıntı olduğunu tesbit edeceğim şiirleri web sayfasından sileceğim gibi o şiiri sayfama konulmak üzere yollayan şair arkadaş hakkında da yasal yollara başvuracağım. Telif yasasına aykırı yazım çalışması yapan şair ve yazarlar hakkında web sayfamın korunması ve sayfamızın şair, yazar arkadaşların mağdur duruma düşmemesi için ilk yasal işlem tarafımdan tazminat ve cezai dava açılacaktır.

Kaiye.net sayfasının yayın amacı ilkelerinden de belli olduğu gibi şair ve yazarların sesini duyurmak ve onların sesine ses olmaktır. Yazdıklarını yayınlama imkanı bulamayan, yazılarının değerlendirmesini ve okuyuculara iletmek olan amacımız bazen özel çıkarlar için kullanılmak düşüncesi olanlar tarafından da kullanılmaya çalışılıyor. Bu kullanılmaya sayfamızda izin verilmeyecektir.

Kafiye.net sayfasında yazılarının yayınlanmasını isteyen yazar ve şairlerin uyması gereken kurallar: Buna göre:

1- Şiir ve makaleleriniz alıntı varsa “  “  içerisinde belirtmenizi, alıntı olduğu belli olacak şekilde yazının hazırlanarak sayfamızda yayınlanmak üzere yollanmasını.

2- Makale ve şiirlerinizde kullanacağız isimlerin gerçek kişilerden oluşması durumunda o  kişilerin izni olmadan yayın için yazılarınızı göndermemeniz.

3- Öykü ve tiyatro yazılarınızda özel şahısları ve özel mülkiyetleri hakkında oluşturacağınız kurgularda yine isimlerini ve mülkiyetlerini yazdınız kişilerle görüşerek, mutabakata varıldıktan sonra web sayfamızda yayına alınmasını belgelendirmek kaydıyla yazınızın yayına alınacağının bilinmesini.

4- Telif yasası “  Telif Hakları Genel Müdürlüğü, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca ülkemizde fikri haklar sisteminin güçlü bir kurumsal kapasiteyle etkin işlemesini ve kültür endüstrisinin güçlenmesini sağlamayı amaçlamaktadır.” Gereğince www.kafiye.net sayfasının yayın haklarının korunması ve sayfamızda yazıları yayınlanan şair ve yazarların da haklarının korunması için özel bir çalışma yapılmaktadır. Edebiyat sayfamızın yayın hayatının sağlıklı bir şekilde yürüte bilmesi için şair ve yazar arkadaşların telif yasasına dikkat ederek yazılarının yayına sunulmasını istemelerinin bilinmesi.

Saygılarımla.

Hüseyin DURMUŞ
Emekli Edebiyat Öğretmeni
Şair ve Yazar
www.kafiye.net edebiyat sayfası sahibi.


Tarih 5 Kas 2014 Kategori: Sevim Çiçek KARADENİZ

BİR SEN/SİZLİK ÇÖKTÜ YİNE İÇİME


BİR SEN/SİZLİK ÇÖKTÜ YİNE İÇİME


Artık mevsim güz sonu…
Mührünü vuracak hayatın özlem kaplı defterine kara kış.
Belki üşüyecek ellerim.
Dudağıma sus mühürlü çiğ taneleri düşecek.
Belki mühleti-i ömrümün sayfaları dolacak
Kimbilir, fısıldayamayacak adını belki dilim.

Ama bil ki, bir sen,
Bir tek sensin dört mevsim nevbaharım,
Sen,
Yüreğimde uğrun uğrun akıp giden nehârım
Bir sen içerimde yanıp duran hasret ü hârım.
Tek sensin gönlümdeki biricik gül-zâr-ı yârım

Seni öyle delikanlıca severken,
Çektiğim onca derdi zül bilmedim..
Sırtımdan hançerleyen usturası cebindeki nankörleri,
Yüzüme dost, ardımdan düşman ne yılan dillileri,
Yüreğimin mangalında kavurdum.
Derin derin içime çektiğim kahır kokan sigaramla
Yollarına savurdum
Gülüşlerime hasret acılı isotlar ektiim de
Sine-i püryân gözyaşımla yoğurdum.

Takvimlerden bir senli visaller kopardım tek tek.
Mecnununu uzak çöllerde yitirmiş bir Leylâ gibi,
Gözyaşlarıma bandım öğünlerce seni

Ahh be kör kurşunlarla vurulasın,
Teneşirlere gelesin ey zalim hasret;
Sırnaşıp kaldın uzaklara bakan ala gözlerime.
Bir gamzenin çene çukurunda sakladın sevdamı.
Ümitlerce uzayan yollarına döktün kan revân ahlarımı.

Bir sendin özlenen gece gözlü mısralarca.
Yılmaz hiç usanmaz ki uzaklara sana dalgın bakışlarım.
Pembe şallar bürünen şah-baz gecelerde,
Bir türlü doyamam ki o tballı sohbetine.
Kazan kaldırır içimdeki yeniçeriler sen giderken,
Mesafeler mısra mısra kan kaybeder divitimde.

Sensizlik sekerâtında öyle bir can alıp veririm ki,
Çaresizce düşer başım yokluğunun ecel yastığına
Tüm İsmaîl’ce teslimiyyetimle
Küf kokulu kör bıçağın yazgısında
İbrahîmî ellerine bırakırım boynumu masumca

Yokluğunun kör kuyularına her atılışımda
Sana dairdir hep zikirlerim Yusuf misâli
Züleyhâca’ lugatımda senden gayrı kelâma yer yoktur

Tenim tenine,
Sesim sesine,
Nefesim nefesine can kadar muhtaçken,
Bakışım gözlerine nan kadar açken,
Bir sensizlik içime şu an öyle derin kazılıyken,
Söyle hangi çıkmaz sokaklarda gizlisin

Bu gece yine öyle bir ah u efgânım var ki
İstanbul’un çapkın ışıklarıının ardısıra
Göz kırpan bakışlarında takılıp kalmışım ,
Dönüp duran plak gibi,
fink atyor yine zihnim bir senli dönencelerde
Soyut resimler kurgularken dimağımda,
Ahh şu keşmekeş fırçam
Envâ-i çeşit renklerle,
Ne darbeler vuruyor tuvallere.

Nutkumda ipe verirken kendini sensizliğim.
Şühedâ ümitlerim can veriyor tek tek
Bir yetim çocuk gibi iç geçiryor yutkunmalarım
Ve ben
Vuslatsız bir gecenin muştusuz sabahında,
Yine bir sensiz hebâ olup gdiyorum.

Tedâvülden kalkmış yırtık bir para gibi,
İçi zifir, dışı renkli
Hiç yaşanmamış bir ömür,
Gestapo postallarının umarsız vuruşlarıyla,
Gelir geçer gözlerimin önünden.
Sonra…
Uçurumun kenarında hayata tutunmuş,
Râyihası içinde saklı
Goncası çiğle açan yapayalnız bir kardelen gibi.
Üşüyorum,
Yollar ötesi ,
Yıllar ötesi ,
Uzaklardan bana uzanamayan sımsıkı kollarında

Oysa ki ben iki adım ötende
Sensizliğin takvimsel döngüsüyle savulup giderken,
Bir umut dalı uzatsan tutunurdum.be yar
Gözlerin süt liman bir gökyüzüm olsaydı,
Sığınırdım pamuk helva pespembe bulutlarına.
Kör noktalarda adın düşmeseydi,
Ağlamaklı şiirlerieme hece hece,
Zulamda saklardım masmavi düşlerimi.
Sırılsıklam hayallerimi dizerdim,
Umut dolu raflarıma kat be kat.

İşte o zaman
Yokluğunla tükenen bir ömrün darağacında
Ölsem de gam yemezdim
Tut beni en sevgili,
Kurt yeniği şu yüreğin yaralarını sar şifalı sözlerinle.

Bak nasıl da rahvân atlar gibi koşuyor zaman.
Canhırâş ç/ağrılarımı meşgûle atıp,
Giydirme sükût urbasını o umarsız diline.
Sağnak sağnak yağan göz pınarlarım kurumadan,
Boncuk boncuk sen hârlı terim soğumadan,
Avuçlarımdaki kor ateşler kül olmadan,
Hasreti takas et müjdeli vuslatınla.
Kaptırma sevdamızı akrebin z/amansız kıskacına.
Uğruna yazılmış ne şiirler birikti nicedir,
Gönlümün zulasında…
Özlem çığlıklı dizelerim,
Can verir oldu tıklım tıklım satırlarda.

Yetiş gel meded ü inâyetinle.
Telaşlı bir turun tiktaklarında,
Yorulmadan saatler,
Son noktayı koymadan zaman ömür sayfamızın sonuna,
Yokluğumun salâsı okunmadan geell,
Gel artık be sevgilim.

Mahmuzla kır yeleli atını, sensiz üşümüş yüreğime
Terkisine bindirip sen vurgunu bedenimi,
Al götür beni, iksirli güneşinin doğduğu gönül ülkene
Bırakma ellerimi.
Ne olur,
Güz çiçeği misali sana açan deli dolu renklerimi,
Soldurma emi.

Sevo Can Çiçek
19.10.2014
16:05
BURSA
www.kafiye.net


Tarih 5 Kas 2014 Kategori: Saffet ÇAKIR

BU SEVDA


BU SEVDA

Enginlere inen bir buğu gibi,
Gelir yüreğime çöker bu sevda
Vurur koluma çifte kelepçeyi,
Beni derinlere çeker bu sevda.

Bu yolda tınmaz, tanımaz bedeni
Araştırmaz nedir bunun nedeni?
Aşkın hançeriyle, yontarda beni,
Ateşten kalıba döker bu sevda.

Unutmaz ki bir an, bir su içimi!
Kerem koruyla doldurur içimi…
Mecnun Leyla, Ferhat şirin biçimi,
Beni kıvrım, kıvrım büker bu sevda.

Her türlü çileyi göze alırda,
Bir gül için dağ başında kalırda
Acı zakkumu koparıp alırda,
Gelir yüreğime eker bu sevda.

Gururun sırtına bülbül bindirir
Yüreğinde mevsimleri sindirir
Kralları tahtından da indirir,
Mecnun kapısına diker bu sevda.

Saffet Çakır
www.kafiye.net


Tarih 5 Kas 2014 Kategori: Gülbahar KOÇAK

SEVGİ KANTARI


SEVGİ KANTARI

Gece dolunayım gündüz güneşim
Sol yanımda hiç Sönmeyen aşk ateşim
Sensin yüreğime yakışan eşim
Sorma bana, kim daha çok seviyor?

Adını anarken titriyor Serim
Cemalin görmezsem sönüyor ferim
Sana değil kaderedir sitemim
Sorma bana, kim daha çok seviyor?

Işığım sın hayatıma yön veren
Gönlüme kılavuz yolum gösteren
Senden gayrısına baş eğmez iken,
Sorma bana, kim daha çok seviyor?

Sensiz geçen günüm yaşanmış değil
Eğil suna boylum dengine eğil
Daha başkasına bermezken meyil
Sorma bana, kim daha çok seviyor?

Nakış, nakış gergefime işlerken
El açıp semaya haktan dilerken
Sensiz geçirdiğim dünü silerken
Sorma bana, kim daha çok seviyor?

Ne söylersen inanıyor bu leyla
Mecnunu arıyor bin bir cefayla
Dilinden düşmezken şükür vefayla
Sorma bana, kim daha çok seviyor?

Gülbahar Fidan. İzmir 5/11/2014
www.kafiye.net


Tarih 5 Kas 2014 Kategori: Nesrin Önem

YÜREĞİME DOKUNDU


YÜREĞİME DOKUNDU

Duygular pekişti elim kolum bağladı,
Dokundu yüreğe ciğerimi dağladı,
Konuşmak istedim sanki dilim bağladı,
Bedene yükümdür, yüreğime dokundu.

Anılar gözümde filim şerit gibiydi,
Geçmişi yok etsem bilmem silinir miydi ?
Alnıma yazılan yazı mühür gibiydi,
Benliğe hükümdür , yüreğime dokundu.

Çektiğim zulümü kaderim hiç bilmedi,
Ağladım günlerce ,göz yaşımı silmedi,
Yaralı ceylandım sevdam hali bilmedi,
Kalbime çökümdür, yüreğime dokundu.

Kahırdan saçıma aklar düştü soran yok,
Geceler boyunca gözlerimde uyku yok,
Allah’ın bir kulu ,elimden tutanım yok,
Sevene zulümdür, yüreğime dokundu.

NESRİN ÖNEM DEMİR
05. 11 2014
BURSA
www.kafiye.net


Tarih 5 Kas 2014 Kategori: Güleser Yorulmaz

PİYASAN NEDİR


PİYASAN NEDİR

Değerini söyle piyasan nedir
Bu kadar ucuza satma kendini
Biz de namus onur kimlik öndedir
Bu kadar ucuza satma kendini

Ucuz tezgahlarda alıcı çoktur
Yol geçen hanıysan kalıcı çoktur
Kayıbın şerefse çaresi yoktur
Bu kadar ucuza satma kendini

Uzun yıllar bir hayale yanmıştım
Yediğin çanağa lokma banmıştım
Emeği savundun adam sanmıştım
Bu kadar ucuza satma kendini

Aşk nefesi benim çektiğim hava
Gönül bağlamışsam çok büyük dava
Karanlık kuyuya sarkıtmam kova
Bu kadar ucuza satma kendini

Hırsıza yolsuza ömür bağlamam
Kimliği meçhulse yürek dağlamam
Uğruma can verse asla ağlamam
Bu kadar ucuza satma kendini

Güleser YORULMAZ
www.kafiye.net


Tarih 5 Kas 2014 Kategori: Güleser Yorulmaz

SİTEM


SİTEM

Sitem dolamış selama
Yar eline almış beni
Kahır yağdırmış kelama
Yerden yere çalmış beni

Hüzün dolu her satırı
Çiğnemiş gönül hatırı
Sıralamış dert katarı
Sora sora bulmuş beni

Okudukça kan ağladım
Can böldüm yürek dağladım
Elim koynuma bağladım
Yüreğinden silmiş beni

Bin öldüm bin kez dirildim
Geçen yıllara sürüldüm
Gönül bağında bir güldüm
Dallarından yolmuş beni

Ayrı düştük aldırmadım
Harama el daldırmadım
Acı çektim bildirmedim
Hançer vurup dilmiş beni

Yardı her yürek atışım
Gün doğuşu gün batışım
Onsuz olmadı yatışım
Öldü diye bilmiş beni

Güleser YORULMAZ
www.kafiye.net


Tarih 5 Kas 2014 Kategori: Ülkü DUYSAK

HEP YALNIZDIR İNSAN


HEP YALNIZDIR İNSAN

Her insanın içinde kopan fırtınalar vardır. Kimse bilmez o fırtınaların sebebini ve şiddetini. En güvendiği dostu bile bilmez insanın. Çünkü açılmaz kalpteki sırların bütün kapıları…

En güvendiğine bile sığınamaz insan aslında. İçinde arar yine her fırtınadan sonra sığınağını. En büyük sığınak insanın kendisidir çünkü…

Güneşin doğmuş olması bir şey ifade etmez, fırtınaya teslim olmuşsa yürek… Mehtap bir şey ifade etmez, karanlığın en koyusunu yaşıyorsa yürek…

Onları görebilecek huzura ermedikten sonra, ne kadar da anlamsızdır dış etmenler…

İstediklerini istediklerinden duymadıkça-kim ne derse desin-ne kadar da anlamsızdır söylenenler…

Hep yalnızdır insan özünde; kendiyle baş başa, kendiyle sarmaş dolaş… Çünkü sadece kendini taşır insan kendinde. Kalabalıklar sadece birer çeşnidir hayatında…

Ülkü Duysak
www.kafiye.net


Tarih 5 Kas 2014 Kategori: Işın ANDAÇ

KORKUYORUM


KORKUYORUM

Gökyüzüne uzandı, ellerim bak boş kaldı
Tutunmak istedim hep, tutamadım çok korktum
Esti çılgınca rüzgar, hızla geldi bir hortum
Uçtum gittim onunla, kaybolmuştum ben yoktum

Gecenin karanlığı, üzerime çökmüştü
Uyandım ki anladım, gerçek değil hiçbiri
Rüya görmüşüm meğer, hep aklıma düşmüştü
çok sevdiğim canlarım, bu dünyadan göçmüştü

Kabuslarla dolu bir, gece beni bekliyor
Gözlerim kapanıyor, kalbim yine tekliyor
Uykusuz gecelerim , yenisini ekliyor
Yarına mutlu bir gün, yine beni bekliyor..

Işın Andaç 4.11.2014
www.kafiye.net


Tarih 5 Kas 2014 Kategori: Ahmet Çelik Ceyhan

BİR DELİYİ ÇOK SEVDİM


BİR DELİYİ ÇOK SEVDİM

Pervane meşrebiyle ateşe ilgi duyan
Kayadan atlamaya tenleri engel sayan
Mecnun Leyla misali çöle aşkını koyan
Bende beni arayan bir deliyi çok sevdim.

Gece gündüz demeden her an güneşe koşar
Sanki gerilim hattı yüksek voltajla coşar
Gözlerine bakmazsam inan kalbinden boşar
Herkeslere karayan bir deliyi çok sevdim.

Dalgalı deniz gibi ağlayıp göbek atan
Azıcık üzüntüsü içte ciğere batan
Tükenmez neşesiyle canıma canın katan
Sevda yoksa kuruyan bir deliyi çok sevdim.

Sessiz akan ırmağı dalıyla saran yılgın
İleri geri yürür görenler der bu çalgın
Boğarak yüzüm öper öyle çılgın mı çılgın
Parmakla saç tarayan bir deliyi çok sevdim.

Daha yeni açılmış gonca gülün sarısı
Çiçekleri dolaşıp sır yapan bal arısı
Milyonlara yetişir yüreğinin yarısı
Derde emsiz yarayan bir deliyi çok sevdim.

29.09.2014
Ahmet Çelik
www.kafiye.net