şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Yelkovanın akrebi kovaladığını,
Fırının üstünde tencere boşaldığını,
Çiçeklerin çatlayan yüzüyle bana baktığını,
-Hep akşam saati fark ederim.
Odalarda bana sırnaşan olmadığını,
Küçük kaprislerle nazlanamadığımı,
Ne olursa olsun verdiğim yalnız kararları,
-Hep akşam saati fark ederim.
Ben de bir çay alabilir miyim diyen sevgili,
Günün nasıl geçtiğini dinler mi?
Bu soruları cevapsız gözden geçiren beni
-Hep akşam saati fark ederim.
Işıkları bir bir yanarken evlerin,
Vuran ayak seslerinin başka kapılara yöneldiğini,
Açılan kapı sesinde gülümseyen gözleri,
-Hep akşam saati fark ederim.
Kokusunu bırakmış yolda bir adam,
Bakışından dokunur sevdiğine diğeri,
Baktığımda ürperdiğimi,
-Hep akşam saati fark ederim.
Hazırlarken yemek için masamı,
Tabağın masada ne kadar az yer kapladığını,
Güzel olmuş eline sağlık diyen olmadığını,
-Hep akşam saati fark ederim.
Çay bardağı, yemişi, çerezi sehpamda almış yerini,
Diğer kanala bakalım mı canım sesini,
Ayağa kalkıp olduğum yere tekrar sebepsiz çöküşümü,
-Hep akşam saati fark ederim.
Uyku gözüme düştüğünde koltuğu canlı sandığımı,
Yatağı ısıt geliyorum diyen olmadığını,
Biri diğerini sürükleyen ayaklarımı,
-Hep akşam saati bittiğinde fark ederim.
Melek KIRICI
www.kafiye.net
Ne zavallıdır insan el ayaktan düşünce
Çaresiz kaldığında,masumlaşır gücünce
Medet bekler etraftan ezik büzük tavrınla,
Muhtaç olmak istemez dile gelip sürçünce
Beterdir yıldığında, halini düşününce
Hayat su gibi geçer, acımaz insan oğlu
Ahkâmlı geçmişse de gençliği hali nice,
Yenilir bedenine, ağrı üsteleyince
Artık ne yapsa boştur oturur köşesinde,
Gözünde yaşlar bitmez ağlayıp durur hiçe,
Kinlenir kaderine,bu hale düşürünce
Hayat su gibi geçer, acımaz insan oğlu
Ne zordur ki pişmanlık önüne engel koyar
Çıkmaz sokaklar gibi,sırtını yaşa dayar
Kafeste pinekleyen kuş bile acır hale,
Ömrünü harcayıp da giden yılları sayar
Çıkılmaz kuyu dibi,tırmanır ayak kayar
Hayat su gibi geçer, acımaz insan oğlu
NESRİN ÖNEM DEMİR
25 11 2014
BURSA
www.kafiye.net
Ders verirken sınıfta, ışıl ışıl gözleri,
Çalışkandır öğrenci, etkilidir sözleri.
Yetişirken bu gençlik, emeğin de özleri,
Yüreklerde meşale, sen Perihan öğretmen!
Yarının büyükleri, yetişir ellerinde,
Her birisi çağlayan, bilginin sellerinde.
Önce Vatan bilinci, dağıtır yellerinde,
Bu gençliğin ekolü, sen Perihan öğretmen!
Tüm dersleri sevdirir, öğrenciye ilk başta,
Sorumluluk aşılar, pırlantadır bu yaşta
Sevgi dolu yüreği, izi kalır her taşta,
İlkelerin bekçisi, sen Perihan Öğretmen!
Cahilin her yaptığı, uykulara daldırır,
Karıştırır her şeyi, imdat zili çaldırır.
Okumak fazilettir, karanlığı kaldırır,
Aydınlığın ışığı, sen Perihan öğretmen!
İlim irfan yuvası, her gün böyle ışılar,
Milletini sevdirir, milli duygu aşılar.
Birde geri kafalar, değişmeyen şaşılar,
Zorlukların öncüsü, sen Perihan öğretmen!
Teknoloji çok hızlı, üstün kılan akıl var,
Her idealist öğretmen, yol gösteren ışık far.
Zaman birlik zamanı, tüm milleti tutup sar,
Ata’nın ideali, sen Perihan öğretmen!
İçerikte bilimsel, azdır böylesi ender,
Her alanda yetişir, sonra uzaya gönder.
Eğitim ordusunda, tek başına bir önder,
Cumhuriyet öncüsü, sen Perihan öğretmen!
Yepyeni umutlarla, açılırken ilk perde,
Pırıl pırıl beyinler, yetişecek bu yerde.
Türk! öğün çalış, güven; işiniz olmaz şerde,
Yarınların sembolü, sen Perihan öğretmen!
Hakan KURTARAN
05.08.2008-Aydın
www.kafiye.net
Bir ışık olup aydınlat karanlığı
Arala düşüncenin kara perdesini.
Bir elinde kalemin gücü,
Bir elinde bilginin neferleri
Her gün cehaletin üzerine savur bizi.
Rüzgarlar gelip geçerken
Toy bahçelerinde
Fırsat verme!
Rengarenk çiçeklerin solmasına.
Her gün yeniden renklensin diye,
Güneş ol bahçelerde
Nice fidanlar yetiştir sen içinde.
Sen öğrettikçe,
Sanatçısın,gazetecisin,
Bir ressamın tuvali,
Bir şairin kalemisin.
Nice beyinlere sevgiyi,bilgiyi,
Barışı işleyensin.
Çünkü sen düşüncesin,düşündürensin.
Bir milletin haykıran sesi !
Her gün güneş gibi yeniden doğur bizi…
Ümran YILDIRIM
www.kafiye.net
Gölgelenmesin gülüşlerin ben varım artık
Sen üzülme sakın sesın yükselsin göklere
Gözlerin gülümsesin mutlulugu arzulasın
Sana değer veren bir insan var şimdi
Hayatta düşme sakın kuşkulara
Sen kendini bırak özgür uçan kuşlara
Yüzün yansır tertemiz berrak sulara
Unutma ki sen çok değerli bir varlıksın….
Aldırma sen geçip giden onca yıllara
Hayatını karartmaya çalışan nedenlere
Sen hep gülüp geç bütün olanlara
Sen yeterki güçlü ol hüzne yer verme
İnadına yeniden aç kollarını aşka
Hiç üzülme yürekli ol gülümse hayatta
Sana deger veren insan hep yanında
Bilirim senin yüregin bir pırlanta
Tüm yazdıgım şiirler hepsi sanadır anla
Yeter ki sen mutlu ol hep hayatı sev gülümse
Zülfiye Dönmez
www.kafiye.net
Ömrümün son deminde, kâh ölü kâh diriyim,
Nefesim sayılsa da, akıl almaz biriyim,
Çöller de serap gören, aşıkların piriyim,
Gel murşidim gel artık, çölleri mest edelim,
Yandıkça yanalım da, külleri mest edelim.
Gir gönül kapısından, anlat bana kelamı,
Almadın mı her gece? Gönderdiğim selamı,
Dök Hak’kın şerbetini, yazdır artık kalemi,
Gel mürşidim gel artık, dilleri mest edelim,
Yandıkça yanalım da, külleri mest edelim.
Bilmem bendeki nasıl talihmiş, nasıl kader,
Bir bilsen ne dualar, ettim sabaha kadar,
Kalmadı tahammülüm, tükendi azar azar,
Gel mürşidim gel artık, kulları mest edelim,
Yandıkça yanalım da, külleri mest edelim.
Ellerin keşhanesi, değil bizim yerimiz,
Gül ateş gülben ateş, yakıp aksın kirimiz,
Biz bizi bulmaz isek, yarım kalır birimiz,
Gel mürşidim gel artık, yolları mest edelim,
Yandıkça yanalım da, külleri mest edelim.
Ne çok bekledim seni ,karanlık gecelerde,
Bir dua bir yalvarmış ,yazdığım hecelerde,
Gözlerim hem kapıda ,hem,de pençerelerde,
Gel mürşidim gel artık ,yelleri mest edelim,
Yandıkça yanalım da külleri mest edelim.
Anlat KELAMÛLLÂH’I,gözümde ferman eksik,
Anlat RASÛLALLÂH’I, dizimde derman eksik,
Anlat HABİBALLÂH’I, özümde harman eksik,
Gel mürşidim gel artık, gülleri mest edelim,
Yandıkça yanalım da, külleri mest edelim.
HARUN YILDIRIM
www.kafiye.net
Bir harf için kırk yıl köle olunur
Doğru ise ödeyemem hakkını
En ücra köyünde ilde bulunur
Öğretmenim ödeyemem hakkını.
Yoluna gülleri döksem olur mu?
Kandil olsam ışık yaksam olur mu?
Her gün ellerini öpsem olur mu?
Öğretmenim ödeyemem hakkını.
Mum gibi erirsin aydınlık için
Bu yolda ağarır başında saçın
Elini öperim kaç olsa yaşın
Öğretmenim ödeyemem hakkını.
Şimşek gibi yüreklere çakarsın
Her gönülde farklı ışık yakarsın
Anne babamızdan güzel bakarsın
Öğretmenim ödeyemem hakkını.
Eğiterek bize sabrı öğreten
En büyük silahı dili öğreten
Rengi rakamları yeri öğreten
Öğretmenim ödeyemem hakkını.
İstiklal Marşını bize söylettin
Al bayrağı sen göndere yükselttin
Atatürk’ü her yönüyle öğrettin
Öğretmenim ödeyemem hakkını.
Aydınlık olmalı bizim düşümüz
Burası Türkiye bunlar komşumuz
Hep ileri gitmek dedin işimiz
Öğretmenim ödeyemem hakkını.
Şevki KAYATURAN
Kültür ve Turizm Bak. Halk Şairi
www.kafiye.net
ÇOCUK
Çocuk git başımdan
Al üzerindem
Yağmur gözlerini
Güneşe haber saldım
Şimdi kurutacak nemini
Arama yitiklerini
Acılanma bırak acılanma
Acılanma bozma neşeni yılma
Sen üzülürsen ben gülememki
Çocuk git başımdan
Al üzerimden
Nasırlı ellerini
Kilit vurma kalp
Kalp sevmeden yaşanmaz
Bak palyoça yüz
Nasıl gizleyecek
Kalbindeki çıban
Çocuk git başımdan
Sorma bana neden
Soran göz,saran el
Sanki benim değiller…
23.11.204
TC Zeynep ÖZÜGENÇ
(Bir Garip Zeynep )
İzmir
www.kafiye.net
Ben okumak isteyen bir köylü kızı…
Adım Elif.
Bir başka dağ köyünde,
Hatice, Fadime, Iraz…
Bırakın açsın baharlarda çiçekler;
Anlayın bizi biraz.
Ben okumak isteyen bir köylü kızı…
Anam cahil,
Babam cahil.
Bir öğretmenin var yalnızca,
Konuştuğumuz dil bir.
Bir gelincik tarlası umutlarım.
Rüzgâr esse, uçuşur yapraklarım.
Henüz altı aylık bebek kardeşim.
Düşünüyorum da,
Ya onun da kaderi olursa,
Benim kaderim.
İşte o zaman kahrolurum.
İşte o zaman,
Bilmediğim yollarda kaybolurum.
Ben okumak istiyorum.
Karanlık dünyama ışık bekliyorum.
Ben; ürkek bir ceylan,
Kanadı kırık bir kuş,
Ülkemin sırtında,
Aşılmaz bir yokuş olmak istemiyorum.
Ben,
Kimsenin uzanamadığı yerlere uzanan bir kol,
Dağların üzerinden aşan bir yol olmak istiyorum.
Ben, suların söndüremediği ateşlere su,
Ben, bütün yalanlara karşı,
Her şeyin en doğrusu…
Ben, dalları güçlü bir çınar,
Ve ben ,yüreklere akan
Berrak bir pınar olmak istiyorum.
Ben okumak isteyen bir köylü kızı…
Okuyamamak yüreğimde derin bir sızı.
Öğretmenim, bir sen anlarsın beni.
Bir sen desteklersin gayretimi.
Başımı omzuna yaslasam,
Saçımı okşarsın.
Uzatsam ellerimi,
Sımsıkı tutarsın.
Eğer dersen ki,
“Babanın gönlünü yaptım.
Artık sen de okuyacaksın.”
Dersen ki;
“Haticeler, Fadimeler, Irazlar da okuyacak.”
Yok olur korkularım.
Ben okumak isteyen bir köylü kızı…
Okuyamamak yüreğimde derin bir sızı.
Duyun çığlığımı.
Dönmeyin bana sırtınızı!
Okutun, okutun, okutun beni…
Ülkü Duysak
www.kafiye.net