şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
ÖZGÜRLÜK
Ozgurluk, insanin kendi dogasina uygun yasama hakkidir. Devletin en temel vazifelerinden biri halkin ozgurluklerinin onundeki engelleri kaldirmaktir. Kolelik, insanlik tarihinin en yuz kizartici sucudur. Insan onurunu asagilayan en adi kolelik turuyse insanin hevasini Ilah edinerek nefsini kendisine mabud kilmasi ve fitrat dini olan Islami buna alet etmesidir. Insanlarin evlenmeden nikah muessesini ayaklar altina alarak ayni ev icinde zaruret durumlari disinda kizli-erkekli kalmalari gayri mesrudur.
Universite cagina gelen birey elbette sinifinda veya okulundaki arkadaslariyla sosyal faaliyetlerde bulunacak, klup kuracak, ders calisacak,seminerler tertip edecek,piknige-tiyatroya gidecek. Bunlari kimse engellemiyor. Ancak nikah olmadan ayni evde bir bayan ve erkegin ikamet etmesi hem Allah’in kitabina hem de Turkiye’de yasayan insanlarin kahir ekseriyetinin orfune ve degerlerine aykiridir. Nikah olacagi zaman dahi veli’nin izni olmadan nikah kiymayi caiz gormeyen teamulumuz var. Hangi baba kizinin baska esi olmayan bir erkekle ayni evde kalmasina razi olur? En kutsi vazife olan cihada giderken dahi annenin ve babanin rizasini almayi onceleyen bir dinin mensuplari basbakanin bu uygulmasina nicin itiraz ediyorlar?
Ben her zaman derim. Dengede hayat var. Birileri birgun cikarsa bayanlar ve erkekler ayri siniflarda okuyacaklar veya basortusu takmayanlar kamu gorevlerinden ve universitelerden atilacaklar. O zaman bunun adi diktatirluk olur bu zulme karsi sonuna kadar mucadele edilir. Ancak oyle bir durum yok. Insan fitratina uygun hareket etmek lazim.
BILGIN ERDOGAN
www.kafiye.net
BAĞLI
Ey erenler benim yola bağlanmam
Gönlümdeki şahı sultan’a bağlı
Ya Hüseyin deyi yanıp ağlamam
Şahım Hüseyin’e Hasan’a bağlı
Kim düşünmez bu gün ile yarını
Rabbim sen gösterme kul feryadını
Muhammed Ali’nin Kerametini
Dört kapıdan geçip erene bağlı
Göz yaşı dökerim Şah Hüseyine
Başımız bağlıdır EhliBeytine
Ne dilersen ulu mevladan dile
Canların ettiği duaya bağlı
Allah’ın Aslanı bildiğim benim
İmametim deyi gördüğüm benim
Ardı sıra secde kıldığım benim
Ali gibi yüce imama bağlı
Kul Yusuf der gelip geçsede yaşım
İmam Hüseyine bağlı yoldaşım
Zahirde batında ikrarlı başım
Allah’ın kitabı Kur’an-a bağlı.
Yusuf Aslan
www.kafiye.net
Umut Kırıkları
Yaşam kötü bağlamış, elimi ayağımı
Yollarımın sana gitmesi yasak
Seni özlemek sakıncalı
Yüreğimde bir afet sevda koru
Dudaklarımda mahpus sanki adın
Ne zaman ki inat ettim,
Ne zaman ki gel dedim
Ne zaman ki benim ol ,dedim
Dudağıma kanadın
Yılların acısını çıkaracağım diye
Nasılda bel bağlamışım sana
Bir gece vaktiydi gelişin
Gidişin aynı keza
Adın aşk,
Adın umut,
Adın kara sevda
Her dilde, her türküde , her masalda
Ya sen çekemiyorsun yükümü
Ben ağırım sevdamdan
Ya da seni bana çok gördü kader
İç çekiyorsam ondan
Ağlıyorsam ondan
Hesabını doğru yap yüreğim
Aşk da yaşamaz umut olmadan
Umut olmadan asla
Umut olmadan
Ben, geceye umut ekeceğim
Her şeye inat !
Emine ÖZTÜRK/Balım Sultan/
www.kafiye.net
Gurbet Elde Üşüme!
Sevda denilen bu bilmecede
Boğazıma düğümlenen hecede
Karlı dağlarda, ıssız gecede
Yine takıldın düşüme,
Dualarım sarsın seni,
Gurbet elde üşüme.
Bu kara sevdayı başıma sardın
saçlarını mor geceme asardın
bir dağ çiçeği misali kokardın.
Yine düştün geceleri düşüme,
Dualarım sarsın seni,
Gurbet elde üşüme.
Bir yıldız misali meçhule aktın
İçimde çağlayan billur ırmaktın.
yaktın beni can evimden yaktın
Kara bulutları taktın peşime
Dualarım sarsın seni,
Gurbet elde üşüme…
Saffet Çakır
www.kafiye.net
Ne zaman yola çıksam önümde sıralanır
Yüreğimle oynayıp zulmeden vefasızlar
Nedamet kapıları yavaşça aralanır
Hüzün çöker kalbime kanayan yaram sızlar
Ne zaman bir gül için şakıyan bülbül olsam
Dikenini batırır kanatır hep içimi
Açsa bana kalbini aşkına ödül olsam
Mutluluk benden geçer varsın yapsın seçimi
Ne zaman bir damla su içmek istese canım
Uzak yoldan gelirken yamaçtaki pınardan
Aklıma sen düşersin adeta kaynar kanım
Özlemin yakar teni kurtulamam ben hardan
Ne zaman talihimi zorlasam senin için
Yoluna koyulup da her şeyi göze alsam
Sıla uzak varamam ağlarım için için
Koşup gelmek isterim bir anlık fırsat bulsam
Ne zaman bu diyardan göçmeye niyet etsem
İçimden bir ses der ki dur gitme daha erken
Ne zaman şu ruhuma sensiz eziyet etsem
Acı çöker içime hayalini severken
NİLÜFER SAR
www.kafiye.net
MUHARREM AYI
Muharrem ayı maalesef bütün müslümanların yüreğini yakan Kerbela’dan dolayı acılarla anılan bir ay. Bu ayda cümle-i ehl-i dilan ve dahi dervişan Fuzuli’nin Hadikatü’s-Suada’sı gibi eserleri on günde okurlar ve onuncu günde oruçlu olarak nevha, dua ve niyazlarla kendi akıbetlerine ağlarlarmış. Edebiyatımızda ve musikimizde bir tür olarak muharremiyye bir hayli yaygın görünüyor.
Niyazi-i Mısri’nin
“Ben anın aline vü evladına kurban olurum” nakaratlı şiiri bir muharremiyedir. Mahalli olarak da bu tür şiirlerin bir hayli yaygın olduğu anlaşılıyor. Kasabalı Nuri Efendi ile Kırkağaçlı Mustafa Remzi’nin bu konuda yazılmış bir hayli şiiri mevcut. Kasabalı Nuri’nin Kazım Paşa’ya tazmin yoluyla yazılmış uzun bir şiiri olduğu gibi, 47 dörtlükten oluşan bir Kerbela Destanı da var. Aşağıda aynı şahsın yazdığı bir muharremiyyesi görülüyor:
Deşt-i gamda bir gürūh-ı eşkıyā
Nūr-ı çeşm-i Mustafa’ya kıydılar
Şemşîr-i zulmile kavm-i bî-hayā
Verd-i bāğ-ı Murtazā’ya kıydılar
Seng-i zulme çalıp kandîl-i dîni
Yıkdılar binā-yı dîn-i mübîni
Şehîd edip bunca tıfl-ı güzîni
Şem‘-i kalb-i enbiyāya kıydılar
NūrÎ bu vak‘adan ağladı cihān
Libās-ı māteme girdi āsumān
Müstahakk-ı la‘net olan yezîdān
Şāh-ı deşt-i Kerbelā’ya kıydılar
Kenan ERDOĞAN
www.kafiye.net
DEMLENDİ HİCRANIM
Seremem ki aşka her hevesimi,
Talan eder rüzgâr şer nefesimi.
Islak dudaklarım der al sesimi.
Demlendi hicranım, gel al sevdiğim!
Gölgesinde yürek pür sevdaların.
Bahçesinde naçar gür goncaların.
Sinenden tenime sür yaraların,
Demlendi hicranım gel al sevdiğim!
Sultanlar balda mı, bak hülyalarda?
Mecnunlar salda mı sak rüyalarda?
Yıldızlar falda mı, pak dünyalarda?
Demlendi hicranım, gel al sevdiğim!
Şahidim ay olsun, mor gecelere,
Ateşim pay olsun, kor derelere,
Ümidim yay olsun, zor hecelere,
Demlendi hicranım, gel al sevdiğim.
Hapsettim ruhumu nur gözlerine,
Vuslat saatini kur sözlerine.
Ayrılık yelinin vur yüzlerine,
Demlendi hicranım, gel al sevdiğim.
2013
Elvan USUL
www.kafiye.net
EVLATLARIMA
Bütün mevsimlerden masallarımsınız
Siz gelince anladım hayatın bu denli renkli olduğunu
Yaşanası hayatı en güzel şekilde yaşattınız
Yüzümün gülen tarafı hayatımın anlamısınız
Tunç’um oğlum,Yağmur’um kızım
Sizsiz hayat düşleyemiyorum…
İlk gözlerinizi açışınızda
Kalbime işledi varlığınız
Bir yağdınız sevgiden,
”Yağmur” olup,”Tunç” gibi,
Yürekleri yumşattınız.
Gözlerimi gözlerinizde ki ışıkla parlattınız
Sanki önceden yoktum
Siz gelince var oldum
Tunç’um oğlum,Yağmur’um kızım
Sizsiz hayat düşünemiyorum…
Gözlerimdesiniz,kulaklarımdasınız,
Dudaklarımdasınız.
Evlatlarım.!!
Canımdasınız,kanımdasınız
İçtiğim suda,soluduğum havada
Kalbimin en derinliklerindesiniz.
Çorbamın tuzu,çayımın şekeri
Elimde tuttuğum hayat denen yolun ışığı,
Yolu,yolcusu…
Soluklandığım molaların tertemiz havasısınız.
Tunç’um oğlum,Yağmur’um kızım
Sizsiz hayat düşleyemiyorum…
En güzel gülüşmelerin ev sahibi oldunuz
En tatlı uykusuzlukların kiracısı oldunuz
Sevgilerin en büyüğü,kalbimi dolduransınız
Tertemiz kalbinizle dünyamı kuşatansınız.
Konuşmadan anlaştığım,
Bazı gün sabaha kadar dertleştiğim
Hayatımın en iyi dostlarısınız.
Dalımda her gün açan rengarenk baharlarımsınız.
Tunç’um oğlum,Yağmur’um kızım
Sizsiz hayat düşünemiyorum…
Kasım da AŞK başka derler
Tunç’um oğlum 16 senem
Yağmur’um kızım 14 senem
Kalbimde yaşattığım en büyük AŞK’larımsınız.
Dualarımın en hayırlısı,
Gönlümden dilime düşen AMİN’siniz
Doğduğunuz gün bayramım oldunuz
Dünyamı tatlandıran,gönül cebimi dolduransınız
Kutlu olsun gününüz
Varlığınızı armağan ettiğiniz hepimize
Melekler AMİN desin
Tuttuğunuz tüm dileklerinize
Tunç’um oğlum,Yağmur’um kızım
İYİ Kİ DOĞDUNUZ İYİ Kİ VARSINIZ…
ÜMRAN YILDIRIM …(ANNENİZ)
www.kafiye.net
ÇİFTE ATIP KAÇANLARA
İnsanları salak görüp
Sırtından geçinenlere
Kenar kenar sinsi durup
Gününü gün edenlere
Bilmem hangi emeğini
Ortaya koymuş neyini
Kazanıp getirmiş gibi
Ekmeksiz et yiyenlere
Memleketin ortasında
Caka atar havasında
Onun bunun sofrasında
Rakı şarap içenlere
Her işi begenip gitmez
Gitse de yumuşu bitmez
Allah ta inayet etmez
Har vurup ta saçanlara
Ademe benzeyen katır
Olmaz o kadar da hatır
Kul Yusuf’um lanet okur
Çifte atıp kaçanlara.
Yusuf Aslan.
www.kafiye.net
EL ELE VERELİM
Güzel vatanımda aziz milletim
Şu it soylarını burdan sürelim
Gelin birleşelim canım efendim
Birlik olalım el ele verelim
Gelmez olasıca gelip dağladı
Beşikteki bebek bile ağladı
Vallahi duracak zaman kalmadı
İt soyunun defterini dürelim
Gelen gidenlerin hepi kandırdı
Kırk kıblede bir namazı kıldırdı
Her biri birine böyle çundurdu
Elle değilse de sözle dövelim
Gör ki neler etti vefasız beyler
İşsiz güçsüz kaldı şehirler köyler
Gizli gizli soyup soğan ettiler
Suçlarını ulu orta serelim
Hiç bir yere varamayız kaçarak
Aç kalırız sağa sola saçarak
Kul Yusuf der gözümüzü açarak
Vatan nerde millet nerde görelim.
Yusuf Aslan
www.kafiye.net