şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Gel kibarım kibarım…
İnsan doğal olmalı.Kendi gibi davranmalı.Neysen o!
Kendi gibi olmak,tabi kalmak,doğal olmak en kolay olandır.
Çünki,insan kendi gibi olursa hayat daha kolay gelir.Başkası gibi olmaya çalışarak,olduğumuzdan daha farklı görünerek, hayatı kendi kendimize zorlaştırıyoruz.
Bazanda yerine göre,adamına göre tavır takınıyoruz.
Misal:Adamına göre kibar davranıyoruz.
“Bakar mısınız Beyfendi!
Nasılsınız Hanfendi!
Buyrun efendim,Peki efendim…”
Çıt kırıldım,safe nezaket…
Fakat evimizde yada kendimizi daha rahat hissettiğimiz başka ortamlarda abooovvv.
Hött,dett,gett!
İnsanlar içinde kendimiz olmak,kendimiz gibi davranmak bize en çok yakışandır.Yapmacık hareketler üzerimizde eğreti elbise gibi durur.
Belki de en muteber, en makbul olduğumuz an,kendimiz gibi olduğumuz,kendimiz gibi davrandığımız an dır.
Kabalık ta, aşırı kibarlık ta iticidir.
İçinde bulunduğumuz topluma kendimizi beğendireceğiz diye doğallığımızdan uzaklaşmamalıyız.
En kibar,en sosyetik ortamlarda bile,doğal halini koruyabilen insanlar çok dikkat çekerler.Hayata renk katarlar.Başkalarından farklı olmak,(konuşmak,giyinmek) bir eksi değil artı dır.
Kendimize güvenmeliyiz.
Üstelik, kendimizi kimseye beğendirmek zorunda olmadığımızın bilincinde olmalıyız.
Hz.Mevlana ne buyurmuştu:””Ya olduğun gibi görün,ya göründüğün gibi ol! “”
Yani,başkası gibi değil,kendin gibi ol!
Kendinden utanma!
Seni sen yapan değerlerinden utanma!
Seni farklı kılan kimliğinden, kişiliğinden utanma!
Çünki sen, sen olduğun için değerlisin ve özelsin.
Hatice Hantal
www.kafiye.net
Haddimi Aşıyorum
Dur-duraksız yağıyor kar,
Ben titreyip üşüyorum.
Ayaz kalbe değiyor yâr,
Buz zemine düşüyorum.
Düşe kalka gittiğim yol,
Sendeleyip bazen sağ-sol,
Oynadığım figüran rol
Bitti, haddi aşıyorum.
Ciğer sızlar, darda yürek,
Deva bulmak neme gerek?
Her gün ayrı ah çekerek
Hayret nasıl yaşıyorum?
Gün doğar ızdırap ile,
Gece sessiz ağlar zul´e,
Virânemde dolmaz çile,
Akıl ermez şaşıyorum.
Erken koptu hayat bağım,
Ne cenaze, ne de sağım.
Ruh-beden çözüldü düğüm,
Canlı ceset taşıyorum.
Yaram onmaz, tabip niçin?
Can gidiyor kefen biçin.
Kan kaybından ölmek için
Bıçak soktum deşiyorum.
Zerre miskal sarmaz sıcak,
Dünya ile soğuk bucak,
Azraile açıp kucak
Sürünerek koşuyorum.
Okuyan olsa da rahmet,
Ardım sıra gelir töhmet.
Durun siz etmeyin zahmet,
Kendim mezar eşiyorum.
Hatice HANTAL
www.kafiye.net
Kış kıyamette
Güneşi bekleyen
Ay çiçeği gibiyim
Artık sabrım kalmadı
Beklemekten yoruldum
Gece gündüz
Üşüdükçe
Hayalinle dönmekten
Üşüdüm
Sensiz hayattan
Tat alamaz
Yaşayamaz oldum
Gurbete olmaktan çok
Uzaklık yordu beni
Gündüzlerim çaresiz
Gecelerim sessiz
Tenim sensiz
Nefesim nefessiz
Nasılda zormuş
Sevip de seni uzaktan sevmek
Arzulayıp da dokunamamak
Ama
En uzun yolları aşıp
Karlı dağları geçip
Kanat akıp sana ulaşmak hayalini
Yazmak bile
Mutluluğun yücesi sevgili…
Zülfiye DÖNMEZ
www.kafiye.net
Acı veren siz
Ağlayansa yine ben olsam da
Söz verdim kendime,bundan böyle ağlamam.
Hayat işte bu dostum…
Hep gerideydi aklı,
Gülüşüne ömür biçtiğiniz o kara kız ki
Ben bile inanamam…
Gelip geçti zaman.acı ve tatlı.
Gözlere inmiş perde,insanlık haklı
Yaşam anlamsızlıkların en sarmaşığında saklı
Son lokman olsa da bölüp paylaşmalı.
Çiçeklerle bezenmek için
Güne ilkbaharca uyanmalı…
Bazen bir kişi bile değiştirir hayatı
Gülmek için illa ki d/ağlanmalı mı
Marifet o ki acıyı bal eylemek
Deme her sözünde ben ben ben
Ve biz sen varken ki kardeşlik bu demek
Şanssızlığın kırıp belini,
Yakala ladesten enin kemiğini.
En hızlı sensen de
En önde gitmeye ne gerek
Bölüşmek hayatı gülümseyerek…
Nefes alıp vermekse her anı
Yaşamaktan saymaksa böylesi de yaşamayı.
Haydi şimdi merhaba de ve gülümse…
Son lokman olsa da bölüp paylaşmalı.
Çiçeklerle bezenmek için
Güne ilkbaharca uyanmalı….
Emine ÖZTÜRK(Balım Sultan)
www.kafiye.net
Bir zamanlar sevgilim
Dokununca dudaklarıma
Ağaçlar bahar gelmiş gibi
Çiçek açıyordu birer birer
Ama bırakmadın ki
Çiçek çiçek çoğalayım
Damla damla su olayım
Gönül yangınlarına
Ulaşayım kalbinin
En ıssız köşesine
Eriyeyim aşk olayım
Terk ettin gittin uzaklara
Kanıyor yaram
Susuyor dilim
Dalıyor gözlerim
Yüreğim yangın yeri
Cehennem olmuş
Cayır cayır yanıyor
Dokunsan yanacaksın
Bir daha yapmam
Vazgeç artık nazdan
Kalpler kavuşsun
Gönüller tutuşsun
Gözler buluşsun
Yeniden desen de
Özrün merhem olmuyor
Kap tutmuş yaralarıma
Şuna Yılmaz
6.01.2014/İzmir
www.kafiye.net
Ve bir yıldız kaydı gökyüzünden geceye,
Sevgi sözcükleri aktı heceye.
Kederlerimi topladım sırma işli kadife keseye
Aşk şarabı doldu billûr kâseye.
Ben hayallerimle boğuşurken,
Sana üşüdüm, buz kestim.
Bir zaman tüneline girdim.
Çırpındıkça maziye gömüldüm.
Bir bir gezdim,
Dünüm, bu günüm, yarınım.
Ve birden kalabalıkta seni gördüm.
İşte o an seni sevdiğim andı,
Seni gönlüme hapsettiğim andı.
Aman Allahım!
Bu nasıl bir ateş, bu nasıl bir yangındı!
Tüm vücudumu sardı.
Kurtulamıyorum bu yangından
Boğazım yırtıldı feryadımdan.
Yokluğun kapıma serenadlarla geliyor,
Kapıyı çalıp çalıp kaçıyor.
Bilmiyorum benimle dalga mı geçiyor,
Yoksa bana şakamı yapıyor.
Söyle ey nazende sevdiğim,
Söyle ey nefes alma sebebim,
Vuslat yakın mı?
25-08-2011
Nur UYGUN
www.kafiye.net
Yıldızlara bakınca serabı gördü gönlüm
Ayın güzel yüzünde ferman yazıldı bugün
Gül cemali görünce meftun oldu bu gönlüm
Gece şafak sökmeden hayale daldım bugün
Söyle ey gönül söyle nedir çektiğin çile
Çektiği cefası mı aşık olunca güle
Bülbül sarılmak ister diken batar tenine
Güneş doğmuyor bugün hicrana düşer gönlüm
Kirpikler ok Kaş keman gözleri ahu devran
Mest eyledi gönlümü gönül sultanım aman
Gülüşü ömre bedel görende kalmaz derman
Biçare aşka düştüm hayale daldı gönlüm
Hanife Küçük
06/01/2014
www.kafiye.net
Kırılmaz olunca düzenin çarkı
Bırakıp da gittin, evini barkı
Yaban ellerinde görünce farkı
Dönerim diyordun söyle ne zaman?
Yetti artık cana, yokluk fakirlik
Özlem olan yerde olmuyor dirlik
Eş dostla el ele kurmaya birlik
Dönerim diyordun söyle ne zaman?
Diyarı gurbette çile çekerek
Gözden özlem dolu yaşlar dökerek
Yetim öksüz gibi boyun bükerek
Dönerim diyordun söyle ne zaman?
Bir ekmek uğruna yola düşüp de
Bir avuç umutla dağlar aşıp da
Kadere yazgıya kızıp şaşıp da
Dönerim diyordun söyle ne zaman?
Dünya zindan olur gurbetlik acı
Sılaya hasretin yoktur ilacı
Gurbetin kahrından olup davacı
Dönerim diyordun söyle ne zaman ?
SELMA TÜRKYILMAZ
www.kafiye.net
YAZMAK YALIN ATEŞLERDE SEVE SEVE YANMAKTIR
Ne güzeldir gecelerin mahreminde kalemle hasbıhâl.
Gönül göğümün sisili bulutlarından ha yağdı ha yağacak sağanaklrı döküvermek sayfalara
İKırık dökük incilerimii çocukça bir heyecanla sayfalara satır satır dizivermek,
Sağanağa hasret kızgın çöllerde dolu dizgin tümcelerle, deli dolu kalemine yaslanıp yalınayak yürümek,
Herkes uykunun bilmem kaçıncı düşündeyken o suskun, kara lacivert gecelerde kalemle aşkın sürmesini çekmektir tümcelerin kara gözlerine .
Her bir harfin tutkulu leblerinden tek tek. yıldızlarıa öpücükler kondurup kaçmak ,
Şuh kahkahalarla kalemin koluna girip, salına salına aşka yürümektir patika yollarda,.
Yokuşları soluk soluğa tırmanmak,
sonra da uçurumlardan bırakıvermektir kendini engin denizlere.
Koyuvermek kendini sayfaların kucağına, kalemin hüzünlü gözlerinden çağan gözyaşlarıyla hıçkıra hıçkıra ağlamak…
Devasız yazalak hasta misali uzanmak satırların ıslak zemheri döşeklerine, sonra da yalın ateşlerde cayır cayır yanmak,
Yarini sitemlerine el mahlum boyun eğip, “eyvallah gül-i nârım , kahrın da hoş, lutfun da deyip, satırların gizli tünellerinden kalem yordamıyla itiş kakış yürüyüp, sonra da gün ışığını bulmaktır.
Ahh yazmaakk…
Kelebekler misali seve seve,
Yana yana dosta uçmak,
Sevdâya uyanmaktır İbrâhimce ateşlerde.
Gülistânıı bulmaktır sabırla, gülüşlerde.
Sevim Çiçek Karadeniz
25.12. 2013
Saat; 04 :10
www.kafiye.net
Günler kovalambaç oynuyor birbiriyle. Doğum ve ölüm, rollerini gün be gün, bıkmadan usanmadan, hayat sahnesinde gösterime sunuyor. Perdeler birbiri ardınca açılıp kapanıyor. İbret alan seyircilerine sergiliyor oyunlarını ardı ardına.
Devran dönüyor . Yaşam değirmeninin çarkları hiç durmadan canlar öğütüp, un ufak ediyor. Üzüntüler, sevinçlerle köşe kapmaca oynuyor.
İnişli çıkışlı güldüren, ağlatan şu debdebeli çark-ı felek, seyrinde güzergahında dönüp duruyor hızıyla başımızı döndürürcesine.
Şa’şaalı koskoca ummânın dev dalgalarında, yaşam gemimizin rotası, takvimlerde saklanmış o bilinmez günde, ebedi limanında demir atacak . Ve her gemi kaptanı, sorumlu ollduğu gemisinden sorguya çekilecek. Bu gerçek işte o zamam okkalı bir tokat gibi yüzümüze şaklayınca son soru beynimizde cirit atacak.
* Acaba bize verilmiş bu ömür sermayemizde biz ahde vefa gösterebildik mi?
*Beş harf iki hecelik olan ömür sayacımız zamanın ne kadarını hoyratça, ne kadarını zayi’ etmeyip gıdım gıdım hakkıyla kullandık?
Elimize İlahî faturamız şakk diye tutuşturulduğu, ötelere, sonsuz aleme götüren vize kartımız boynumuza asıldığı zaman anlayacağız. Ahh, vahh, eyvah figânlarına sağır işte o dehşetli zaman, zurnannın zırt dediği yerden kopuverip, İsrâfil’in avurtlarını şişire şişire üflediği borazanın akortu bozuk sesiyle ortalık ayağa kalkacak,
İNşaalah “haydee geçti Bor’un pazarı sür eşşeği Niğde’ye” denilmeden bize, Rabbim cümlemizin uykucu mahmur gözlerini âb-ı destin ferahlığıyla, sabahların sabâ makamından seslendiği, felah çağrılarına uyandırsın İnşâAllah.
Sevim Çiçek Karadeniz
27.12.2013
Saat: 21:30
www.kafiye.net