şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Bu gece bir güzel geliyor yavaş
Onu görenleri alıyor telaş
Şişede durduğu gibi durmamış
Bu gece gördüğüm en güzel ayyaş
Siyahlar içinde olmuş bir afet
Bu ne güzelliktir Allah’ım affet
Gözleri bir ahu ceylandan afet
Bu gece gördüğüm en güzel sarhoş
Aklına geleni bir, bir sayıyor
Kadehte meyleri zevkle içiyor
Dil bir karış kürek zehir saçıyor
Şaheser güzel den eser kalmamış
Yaradan yaratmış güzel mi güzel
Temmuz sıcağında olmuş bir gazel
Haline bakıp ta acıyor eller
Gördüğüm güzelden eser kalmamış
Hanife Küçük
08/07/2013
www.kafiye.net
Acıyla bakıyorum sanki geçmiş günlere
Kirpiklerden düşer yaş yitip giden gençliğe
Anılar canlanıyor bir hayal perdesinde
Bakıyorum imkansız mazi vardı resimde
Elimde fotoğraflar bakarken gözlerine
Şarkımızı çalıyor kemancı re telinde
Ruhunda hissediyor notanın gizemiyle
Biliyorum imkansız şarkın vardı dilimde
Bir daha doğmayacak yokluğunda güneşim
Bir daha açmayacak senle açan güllerim
Geçti yıllar umutla yokluğundu bedelim
Biliyorum imkansız gelmeyecek bu yılda
Kapkaranlık odamda yapayalnız sessizce
Sarsılıyor bedenim aşka yenik düştükçe
İsyanlar içindeyim çaresizlik içinde
Yakar aşk biliyorum yanan mum eridikçe
Yüzlerdeki çizgiler tel tel olmuş ak saçlar
Anılar tazelenir okunurken mektuplar
Aşka dair şiirler yazılmıştı şarkılar
Biliyorum imkansız dönmeyecek o yıllar
Hanife küçük
8/12/2013
www.kafiye.net
Özlem sevdaya yürek
Acmaktır .
Özlem açılan yürekte …
Sevda bulmaktır
Özlem onu görmek
İstemektir
Özlem yoklugunda var
Olmaktır
İçindeki heycan
Onu görmesende
Uzandığında tutabilmek tir
Ona dokunmak istemektir
Özlem böyle birşey
Geceyı gündüz etmek
Gündüzü gece yapmak
Özlem sevgiliye
Koşulsusza baglanmaktır
Özlem kavuşacagı günü
İple çekmektır
Özlem çekmek acıların
En acısını yaşamaktır
Özlem onsuz nefesiz
Kalmaktır
Özlem işte böyle bir
Zülfiye DÖNMEZ
www.kafiye.net
Gönül kapılarımı senin için açmıştım
Tatlı söze aldandım çok seviyor sanmıştım
Kalbe sözüm geçmedi ellere inanmadım…
Aşk çalınca kapını işte o gün anlarsın
Bunca eziyet zulme kulun nasıl dayansın
Unutma ki vefasız aşka değil isyanım
Başımda taç olsan da alır baştan atarım
Bu aşk beni yaksa da sende bir gün yanarsın
Sana uzanan eller çürüyüp dökülseydi
İsmini anan diller bin bir yalan deseydi
Sana bakan gözlerim kör olup görmeseydi
Bu aşk beni yaksa da sende bir gün anlarsın
Yıllarımı harcadım bu acıtır canımı
Uzanamam ben sana açar kalpte yaramı
Gün gelir pişmanlığın yakar elbet canını
Bu aşk beni yaksa da aşk yakınca anlarsın
Seni gönül hanemden yıldızlara çıkardım
Gözümden akan yaşlar yağmurla yarıştırdım
Unutma ki insanım ah ediyor feryadım
Aşk çalınca kapını sende bir gün yanarsın
Hanife küçük
24/11/2013
www.kafiye.net
DOKTOR BEY
Uzun yoldan geldim bak nöbetteyim ,
Bana iyi haber verin doktor bey .
Umudum sizlerde ben medet teyim,…
Şu aciz halimi görün doktor bey .
Hasrettim anama gurbet ağında ,
Felek ayırmıştı çocuk çağımda .
Vuslat acıları durur sağımda,
Yine alevlendi korum doktor bey .
Vakit çok geç oldu yanıyor içim ,
İçerden hiç haber gelmiyor niçin .
Yalavrırım nolur kapıyı açın ,
Göstermemek midir zorun doktor bey .
Masum masum bakıp elin sallıyor ,
Çatlamış dudaklar neler dilliyor .
Hekimlerse ciğerini elliyor ,
Acıtmadan merhem sürün doktor bey.
Yakmışlar da çifte lamba başına ,
Aletler takmışlar nazik döşüne .
Rastlamadım böyle derdin eşine ,
Yarayı pamukla sarın doktor bey.
Üstüne çekmişler yeşil yorganı ,
İlmek ilmek bağlamışlar organı .
Çaresiz ağrılar sarmış her yanı,
Haber edin nedir durum doktor. bey
Ameliyat masasını kurdunuz ,
Rabia der neşter vurup yardınız .
Toplayıp heyeti karar verdiniz ,
Bekliyoruz sizden yorum doktor bey .
RABİA SAYLAM TAŞDEMİR
03/12/2013
www.kafiye.net
Nasıl iş anlamadım boşa koydum dolmadı
Dolmaz diye sandığım tek bir damla almadı
Dostum çoktur diyordum düştüm kimse kalmadı…
Umutlarım tükendi sen yoksun yâr yanımda.
Felek çektirir çile zehir oldu hayatım
Seni sevmekmiş meğer girdiğim yol Sırat’ım
Sen olmasan sultanım nasıl olsun muradım
Umutlarım tükendi sen yoksun yâr yanımda.
Akıl mecnun misali senle aşka düşende
Meczup derler insana kavrulup da pişende
Ellerimle kabrimi yavaş yavaş eşende
Umutlarım tükendi sen yoksun yâr yanımda.
Ruh bedene yük değil göster var mı darası
Her derde çare yokmuş açma gönül yarası
Ömür dediğin nedir iki zaman arası
Umutlarım tükendi sen yoksun yar yanımda.
Kayaturan sevgide insan hamal olmalı
Kilitli her kapıyı gidip tek tek çalmalı
Şu üç günlük dünyada seven murat almalı
Umutlarım tükendi sen yoksun yar yanımda.
02.05.2013 Saat : 21.05
Şevki KAYATURAN
www.kafiye.net
Kendimi bülbüle yaren eyledim
Gidip kuru dala konmasın diye
Her ne söyledimse candan söyledim…
Dilekler diledim yanmasın diye
Kanat çırpıp durdum hep ona doğru
Bitmedi içimde bu büyük ağrı
Dilimde hep feryat canana çağrı
Korkuya kapılıp sinmesin diye
Her zaman daha çok,aşkla bağlandım
Özlemler içinde hara dağlandım
Bir kör düğüm olup,sıkı düğlendim
Hüzünler üst üste binmesin diye
Her nerede ise elim uzattım
Binlerce çeşitten acıyı tattım
Kendi yüreğimi ateşe attım
Bu aşkın ateşi sönmesin diye
Çileleri uzak ettim sarılıp
Seni terk etmedim boşa darılıp
Gitmeyi unuttum,sana kırılıp
Bu yürek bu aşktan dönmesin diye
Emine ÖZTÜRK(Balım Sultan)
www.kafiye.net
YAVRU VATAN
Kıbrıs, hiçbir zaman Yunanistan’a ait olmadı. Şair Rigos’un Megalo İdeası hiçbir zaman gerçekleşmeyecek! O büyük ülküleriyle Yunanistan asla büyümeyecek. Gölgemizde cılız bir bitki gibi kalacak, hiçbir zaman eselemeyecek, kuruyup gidecek. Göz koydukları yerler gözlerinde kalacak!
Yavru Vatan, yıllardır kanayan yaramızdı. İşkence, dayanılmaz boyuta varınca müdahale gerekti. Çıkartmadan başka çözüm kalmadığına karar verilince: “Ayşe tatile çıksın!” parolasıyla çıkartma başladı.
Dört mevsim bahar yaşayan Kıbrıslı Türkler kan ağlıyordu. Onların huzur ve güvenliği, azapla kaplanmış ülke toprağının müdafaası için askerlerimiz, hayatlarının baharında, gözlerini kırpmadan can vermeye hazır vaziyette adaya çıktılar.
En değerli insanlar, en verimli çağlarında, eşleri ve küçücük yavrularıyla birlikte katlediliyor, üzerleri sadizmle örtülüyordu. Ekonomik yönden de sarsıntıdaydılar. Üretim durma noktasına varmış, azap gören insanımız evlerinden çıkamaz hale gelmiş, duvarlar arasına sıkışıp kalmıştı. Gelişme çabaları içinde güllük gülistanlık yurt, baharı yaşamaktayken kışa dönmüştü. Özellikle genç nesil zarar görüyor, kıyıma uğruyordu.
Binlerce yıllık geçmişe sahip, medeniyetler beşiği ülkemiz bu durumdan acı çekerek zarar görüyordu. Yavrusu darda olan ana ıstırap içindeydi. Onların derdi bizim derdimizdi. Kıbrıs, elimiz kolumuz gibiydi. Yarasının sızısını yüreğimizde duyuyorduk. Onlar orada o haldeyken biz rahat yataklarımızda uyumuyorduk.
Radyolarda cenk havaları çalınıyor, Hasan Mutlucan, üstünde efe kıyafetiyle ekranlarda boy gösteriyor, kahramanlık türküleri okuyordu. Serap Akın yanık şarkılar söylüyordu. Gazetelerde bir telaş!.. Halkta bir ateş!.. Ana, yavrusunu müdafaaya hazırlanıyordu.
Güneşi kaybeden insanlar yapay ışıklar altında yavaş yavaş canlılıklarını kaybediyor, günden güne soluyorlardı. Gün ışığı yerine yaş doluyordu gözlerine. Kirpiklerine azap yağıyordu.
Bağrı yanık Türk halkı ne istiyordu? Sevmeye sevilmeye aç yüreği aşka susuyordu. Sevdasıyla mutlu oluyor, yaşlanmasıyla hüzünleniyordu. O kadar… Böyle bir parçamızdı o bizim!
Türk gençleriydik! Onun uğruna canlarımızı feda edebilirdik! Onun için toprağından uzakta şehit düşen ilk biz olmayacaktık. Denizlerimizde kim bilir kaç adsız kahraman vardır! Magosa kalesi için can veren kaç kişi vardır, kim bilir! Hangi mücadeleyi, hangi müdafaayı sayayım? Baştan sona bütün tarihini mi anlatayım şimdi!
Kıbrıs, hiçbir zaman Yunanistan’a ait bir ada olmadı, olmayacak! Rigos’un Megalo’su hiçbir zaman gerçekleşmeyecek! Büyük ülkü kim, Yunanistan kim!.. O ancak gölgemizde cılız bir çalı gibi kalacak, hiçbir zaman eselemeyecek, zamanla kuruyup gidecek. Göz koydukları yerler gözlerinde kalacak!
Bayrağımız sadece Ana ve Yavru Vatanda değil, tüm Türki Cumhuriyetlerde sonsuza kadar dalgalanacak! Sonsuza kadar!.. O kadar!..
***
Onur BİLGE
www.kafiye.net
Kimi Tenguzlug demiş kimisi de Tenguzlu
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Eller ne derse desin biz diyoruz Denizli…
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Neler neler geliyor bir bilseniz dilime
Şehrimi anlatmaya kafi gelmez kelime
İbn-i Battûtâ bile hayran kalmış ilime
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Dünya harikasının şükür birisi bizde
Pamukkale deyince hatırladınız sizde
Termallerde suyumuz dermandır hasta dizde
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Hierapolis’ine her ülkeden kul gelir
Meryem anayı anar hacı sıfatı alır
Tarihi tiyatroda diken bile gül olur
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Honaz dağında kiraz, Yatağan da bıçağı
Çameli’nde fasulye Çal’da üzüm koçağı.
Laodikya’da yatar uygarlığın ocağı
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Buldan’ımda dokunan saf ipekten beziyle
Tekstilde öncü olan eksilmeyen hızıyla
Tarihe ışık tutan taş lahitte yazıyla
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Çardak da kervan saray Güney de çağlayanla
Yediler türbesinde umutla ağlayanla
Özay gönlümle coşup ‘Cemilem’ oynayanla
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Acıpayam da yatan Avşar beyleri ile
Tavas da boy gösteren zeybek soyları ile
Beyağaç’ta uzayan tütün boyları ile
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Akköy’ün ovasında sararan başağıyla
Babadağ keşkeğinde oynayan kaşığıyla
Sarayköy’ün serçesi* Sezen’in ışığıyla
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Bozkurt da oya ören iğneden tığı ile
Baklan da tefek veren yemyeşil bağı ile
Çardağın kuzeyinde beş parmak dağı ile
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Bekilli de şarabı Çivril de elmasıyla
Serinhisar da testi, Kale de dolmasıyla
Dilde ki şivemizin bize has olmasıyla
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Büyük şehir olsa da eksilmeyen tozuyla
Fabrika da çalışan overlokcu kızıyla
Guinness rekoru kıran çilli horoz nazıyla
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Uzak yakın her dosta açık durur kapımız
Misafiri severiz sevgidendir yapımız.
Yolunuz düşer ise bir gün sizde sapınız.
Cennetten bir köşedir güzel ilim Denizli
Safiye SAMYELİ
www.kafiye.net
Tutuyorum kendimi tutabildiğim kadar
Susuyorum öylece susabildiğim kadar
Bakıyorum uzaktan görebildiğim kadar…
Utanıyor gözlerim akan gözyaşlarımdan
Ölmekten bir farkı yok senden uzak yaşamak
Ey ölüm al koynuna istemem burada kalmak
Yarin haram tenine buzdan elini tutmak
Utanırım kendimden utanırım kalbimden
İnsaf eyle ey ölüm bırakma gel al beni
Gel artık Azrail’im bekliyorum ben seni
Korkmuyorum göçmekten al günahsız bedeni
Utanırım ellerimden seni yazıyor diye
Hayallerim savruldu düşen yapraklar gibi
Rüzgarlarda uçuşan ipek saçlar misali
Bitti bir anda bitti hayat elinde bitti
Utanıyorum sevdam ismin düşmeyen dilimden
Hanife Küçük
26/11/2013
www.kafiye.net