Kategoriler

Arşivler


Tarih 13 Ara 2013 Kategori: Elvan USUL

DUA

DUA

Fırtına eyleyip sükûnetimi,
Anafora verme faziletimi.
Sellere kaptırıp inayetimi,
Döndürme özümden beni ey Vasi!

Dinlenirken güneş, kaldır gafleti,
Seslenince sema aldır abdesti.
Bekliyorken secde dindir hasreti,
Döndürme özümden beni ey Hadi!

Çizerken deftere iblis boş günü,
İşlerken gergefe nefis hoş yünü,
Çekerken bugüne müflis loş dünü,
Döndürme özümden beni ey Nafi!

Hakkım olmayandan koru gözümü,
Düşürme yalana gönül közümü.
Kâlû beladan al yine sözümü,
Döndürme özümden beni ey Rafi!

Elvan USUL
Aralık 2013
www.kafiye.net


Tarih 12 Ara 2013 Kategori: Kardelen Esen GÜLŞEN

GİTME

GİTME

O Gündü, o kötü ama güzelleşmeye çalışan çalıştıkça da batan gündü. Yıllarımı verdiğim insanın öldüğündü öğrendiğim gündü. Berbattı…

O gece kavga ettik. Aslında hata bendeydi ama işte, inadım tuttu. Bi salaklık edip kendimi haklı çıkarmaya çalıştım. O da kıyamadı bana, tek bi söz söylemeden çekti kapıyı çıktı gitti. Bende çıtımı çıkarmadım, odama girdim yüksek ses müzik açtım. Tek isteğim kafamı birazda olsa dağıtmaktı. Başımı duvara yasladım, bacaklarımı uzattım. Şarkı çok sıktı. Bende aldım başımı, çıktım geç saatlerde,  o kuytu gecenin zifiri karanlığına saldım kendimi. Kimseye varlığımı belli etmeden yürüyordum yollarda, uçsuz bucaksız yollarda…

Havaya baktım da, sabah olmasına en az yarım saat kalmıştı. Gökyüzü tatlı pembe bir renkteydi. Yürüdüm. Evden iyice uzaklaştım. Büyük bi uçurumun kenarına oturdum. Oldukça Yüksekteydim ama suratım ve moralim iyice diplerdeydi. Etrafa bakıyordum evlere, sokaklara, insanlara…

Her insanda ayrı dert, birbirinden ilginç, birbirinden kötü ve hepsi birbirinden özel. Kimisi varı yoğunu kaybetmiş, kimisi tüm ailesini kaybetmiş…

Bir köpek geldi, yanıma uzandı. Bu köpek öyle zenginlerin süslü, parfüm kokulu köpeklerinden değildi. Bildiğimiz sokak köpeğiydi. Titriyordu ve sesinde de biraz inleme vardı. Dikkatli bakınca sırtında biraz kan olduğunu fark ettim. Belli ki canı acımış. Biraz okşadım. Cebimden bi mendil çıkarıp yavaşça yarasını temizledim. Anladı ona yardım ettiğimi, yerinden hiç kıpırdamadı. Sonra üşüdüğünü fark ettim. Çıkardım üzerimdeki ceketi, örttüm köpeğin üzerine, sonra ona sarıldım hıçkıra hıçkıra ağladım. Söylenenler gerçekte yalan, onlar korkutucu ve iğrenç değiller gayet insan canlısılar. Ayağa kalktım havanın rengi, biraz açılmıştı. Eve gitmek istiyordum. Ondan, özür dilemek istiyordum. Her şeyin tatlıya bağlanması gerekiyordu. Eve doğru gittim. Yorgunluğum dizimdeki titremelerden anlaşılabilirdi. Eve girdim, ses yoktu. Odamızdadır diye düşündüm. Kapıyı açtım ve çift kişilik yatağımızın üzerinde rengarenk çiçek demeti, yanında da küçük bi zarf buldum. Aldım o zarfı. Korkarak açtım ve şöyle yazıyordu:

“-Bırakamadığım kadınıma

Şimdi, sen, orda, öylece uyuyorsun. Sanki ben yanındaymışım gibi. Ben şu anda, seni üşüten, o soğuk havanın içinde küçük bir sıcak nefesim… Bedenim çok endişeli. Yıllardır o sarıldığım sıcaklığı yanımda arıyorum. Hissedemiyorum. Sen yanıma gelmeden önce, sana birkaç satır yazı yazmak istiyorum.

Bu güne kadar hiç düşündün mü bilmiyorum. Bensiz ne yaparsın? Beni unutabilir misin? Bir insan alışkanlıklarını bırakabilir mi? Bunca yıl içime çektiğim dumanım oldun sen. Her nefeste bana ait oldun. Kimi zaman tükettin beni ama yine de mutlu ettin. Yıllarımı, kalbimi, ruhumu, bedenimi… Her şeyimi sana adadım.

İnsan eskileri düşünüp o yatağın yanında o beden olmadan, yatağın soğuk tarafına sarılarak uyuyabilir mi? Yokluğunda, aşk bi insanın canını neden bu kadar yakabilir ki? Söylesene sevdiğim! Bensiz yapabilir misin? Her sabah uyandığında bensiz bir güne merhaba diyebilir misin bana sarılamayınca?

Dolabımı açıp elbiselerimi koklar mısın Benmişim gibi sıkıca sarılır mısın onlara da? Sen kahvaltını o küçük mutfağımızda hazırlarken tatlı sohbetlerimizi anımsar mısın? Sen kapıdan dışarı çıkarken artık o kapının ardında ben olmayacağım. Hiç bunu hissettin mi? Merdivenleri de bensiz ineceksin. Evde benim ayak seslerim artık yankılanmayacak. Karanlık bir ev kalacak ardında…

Sen sahilde gezerken dondurmanı yalnız yiyeceksin ‘’fazla yeme hasta olursun’’ diye bir ses duyacaksın ama sadece ufak bir çın! Ben içinden sana söylemişim  gibi hissedeceksin! Deniz hafiften dalgalanacak, ufak bir rüzgar esecek. İçin biraz üşüyecek. Bir ruh yanında mıdır diye düşünecek misin? Acaba yine boynuma sarılıyor mudur diyecek misin? Bazen arkadaşlarınla takılacaksın, okey oynayacaksın. Bunu sırf ben böyle yapardım diye mi yapacaksın? Ses çıkarmadan sofrayı hazırlayacaksın. Yemeklerin kokusunu duyacaksın. Belki o an içinden kocaman bir ah çekeceksin! Alışverişten dönerken her bankta bir gölge belirecek mi? Eve geldiğinde karanlık holde, benim gülüşümü hatırlayacak, ağlayacak mısın? Ağladıkça beni, susacak mısın? Bir gün bende ağlatacak mıyım seni? Hayır !

Sakın ağlama, gülüşlerini öyle çok seviyorum ki. Onlarda hayat buluyorum ben. Bunu, sakın unutma. Bazen çatıya çıkacaksın. Şehri oradan izlerken mutlaka ilk yıllarımız gelecektir aklına. Çok eskiler… Bazen anımsamakta güçlük çekeceksin. Fotoğraflarımı da alır mısın oraya çıkarken? Onlarda bakar mısın gözlerime?

Hatırlarsın ama değil mi uzak bi kentten nasıl hayatına girdiğimi? Benim için gülümser misin? Ne kadar güzeldi değil mi o ilk yıl? Bir dakika bile sensiz olamıyordum. Uzun bir süre görmemiş gibi sarılırdım hep sana. Seni seviyorum demek seninle o kadar güzeldi ki, birde kollarının arasına yatarak duymak.  Gözlerimin içine bakarak söylerdin hep. Yine söyler misin meleğim? Bulutların arasından izliyorum ben seni. Hadi yine söyle, ismimi haykır! Söylersin değil mi? Biliyorum ağlarsın! Bende seninle ağlayacağım! Yağmurlar yağacak şakaklarına. Benim yaşlarım onlar silme olur mu? Bırak, süzülsünler özgürce.

Akşamları televizyon izlerken ara sıra gözlerin televizyonun yanındaki çerçeveye takılır mı? Sen o gelinliği taşırken elini ben tutuyordum. Benim kadınım olmaya söz verdin sen. Yıllar sonra yine sen vardın yanımda. Ben senden başkasını böyle sevmedim ki… Hem bende sana son nefesime kadar seninleyim diye söz verdim. Ölesiye sevdim seni. Bunu içinde hissedeceksin. Yatağına yatacaksın ve bir gün daha geride kaldı meleğim.

Soluyacağın nefeslerin var senin. Bitsin şu paslı ömrümde yanına geleyim diyecek misin? Ya da beni çağıracak mısın yanına? Hayır, sakın ağlama! Yaşlarla ıslanmasın dudakların! Seni yalnız bırakırım sanıyorsun. Üşürsün sen belki susarsın geceleri. Gözlerini kapayacaksın. Hani ben bazı geceler sana bir şey olur korkusuyla sabaha kadar seni beklerdim ya aklına gelecek mi o anlar? Gözlerini açtığında soğuk odanın içinde beni arayacak mısın? İçin burkulacak mı?

Sen karanlıktan korkarsın ya hani? O holden geçerken beni de yanında götürürsün ya hatırlayacak mısın o anları? Biliyor musun? Bazen, bende burada korkuyorum aşkım. Toprak çok soğuk ve içi çok karanlık. Peki sen bunları düşünecek misin? Ama, sen üzülme. Ben sevginle ısıtıyorum ruhumu. Hem benim hiç dileğim yok sevgilim. Ben sadece bir ruhum. Bana da kanat takarlar mı sence sevgilim? Meleğin yaparlar mı beni sence beni de? Bekliyorum seni sevgilim? Yarın gözlerini açtığında Kanatlarını ben getireceğim. Özlüyorum seni kadınım! En çokta sana sarılıp seni seviyorum demeyi özlüyorum Lütfen kadınım beni unutma Anılara iyi bak Seni seviyorum meleğim…’’

Yazıyordu o lanet zarfta. Okuduktan sonra elim ayağım titredi, istemsizce gözlerimden uzun uzun yaşlar aktı, kalbim yerinden çıkmak ister gibi atıyordu. Dizlerimin üzerine çöktüm, başımı kapadım. Sanki dünyanın yükü sırtıma yüklenmişti. O, artık yoktu. Bu evde, bu şehirde, bu dünyada, onun sesi olmayacaktı. Küçük ni hastalığından bahsetmişti. Ben onu dinlememiştim bile. Ah ayrılık, yalan ayrılık, benden başkası mı yoktu? Neden kızdırdım ki onu? Neden çekip gittim ki ben? Ona hoşça kal bile diyemedim. Çiçekleri aldım, sarıldım kokladım onları, birden arasından bi kart düştü. Açınca içinde ‘’kendine iyi bak meleğim…’’ yazıyordu. Benimse artık yaşama hevesim çoktan kaçmıştı…

 

Kardelen Esen GÜLŞEN
 8-G    Sınıfı
Mustafa Baykaş   Orta Okulu
www.kafiye.net


Tarih 9 Ara 2013 Kategori: Sevim Çiçek KARADENİZ

EY DUYARSIZ AHRÂZ YAR

EY DUYARSIZ AHRÂZ YAR

Arsız kalemim suspus etti beni yine dilim lâl .
Kanırttı sayfalarımı ayarttı lacivert gecelerimi.
Çözümsüz bulmacalarım uzanmış gecemin kucağına 
Gurbetimin esaretinde sebîl sözcüklerim.

Dışım sükût cümbüşünde,
İçim bilmem hangi akrebin kıskacında can verecek.
Sancılarım amansız , 
Odamda bir türlü kopamayan kıyâmet…
İsrâfîl sûra ha üfledi, ha üfleyecek.

Boğulsa özlemlerim artık hırçın denizlerde,
Bir kızıl uçurtmaya takılsa visalim, uçuverse göklere.

Ey benim sırnaşık yalnızlığım…
Bir türlü bırakmadığın elini ver tutayım. 
Hani ya umarsız yar , nerdesin şimdi nerde?
Kuş tüyü yastıklarda bilmem hangi düşlerde ?

Gece boğuk sesiyle hüzzam eser geçiyor.
Sensizlik dönencelerinde fink atıyor zaman. 
Akrep yelkovanın bilmem kaçıncı tavâfında.
Tan vakti çöküyor artık telaşta gecem.
Soyunup urbasını çırılçıplak fırlattı yüzüme. 
Detone notalar do sesi vuruyor duvarlarıma.

Mahrem dizelerime,
Bir deli fişek misali Vurur da vurur hasret.
Ey benim daral mecburiyetim…!
Ölü toprağı mı serpildi üzerine?
Lambasının gazı bitmiş can çekişen gecem..!
Yürü, sen de çek git artık kuytu izbelerine.
Bırak beni sol yanımdaki yangınlarımla kendi halime.

Alnıma vurulmuş sorgusuz fermânlarım…!
Siz de kurduğunuz darağacına tez götürün beni. 
Razıyım cellat, geçir boynuma yağlı ilmeğini,
Çek urganımı, 
Durma hadi vur sehpaya tekmeni. 

Nerelerdesin umarsız yar?
Hangi aşılmaz dağların ardında saklanmada, firâksın., ?
Yetiş son nefesime
Ölümlerden ölüm beğendim , gecenin son deminde.
Azrail leblerime bûseler konduruyor ardıardına.
Yokluğunun katline mermi sıktı seviler.
Kırk harâmi tepişiyor alnımı sürdüğüm secde yerimde. 

Ey duyarsız, ahrâz yar!
Düştüğüm kuyulardan Yusuf niyetine çıkar beni .
Çek al yürek batımı iğnelerden geçirdiğim sensizliği .

Sevim Çiçek Karadeniz
www.kafiye.net


Tarih 9 Ara 2013 Kategori: Elvan USUL

BİLMEZLER ÖZRÜNÜ

BİLMEZLER ÖZRÜNÜ

Zalimliğin gücü yetime yetse,
Direnmez benliğin hak elden gitse,
Kızarmaz ki yüzün gül hicap etse,
Bilmezsin özrünü, özün yitende.

Alırlar elinden, üç kuruşunu,
Bırakırsın dilde dik duruşunu,
Verirsin namerde o susuşunu,
Bilmezsin özrünü, özün yitende.

Taşlaşmış yüreğin bilmez merhamet,
Vursan da dostunu yoktur nedamet.
Nerde sende yürek nerde azamet?
Bilmezsin özrünü, özün yitende. 

Güneşin riyası, kıyamet izi,
Serilir meydana halk dizi dizi.
Utanmaz yüzlerin açılır gizi,
Bilmezsin özrünü, özün yitende.

Dertlidir Elvan habisten yana,
Aşı sevgi olan nasıl dayana,
Zalimler yurdunda kurtlar yan yana.
Bilmezler özrünü, özler yitende.

Elvan USUL
Aralık 2013
www.kafiye.net


Tarih 9 Ara 2013 Kategori: Öyküler

Uğur Böceğim

Uğur Böceğim

Dert varsa bölüşürüz başım gözüm üstüne
Yalnız yokluğun çile, benim uğur böceğim
Aşk var ise yansısın, bırak yüzüm üstüne
Bir sevda gelsin dile, benim uğur böceğim

Silelim her tür hüznü yüzün gözün ışısın
Bir yarene bağlıysan onun yazı kışısın
Sen ki bu zor kavgada her bir işin başısın
Sitem eyleme güle, benim uğur böceğim

Eğer severse insan, her şeyi canda bulur
Ne geçerse gönlünden, yalnızca onda bulur
Bazen onlarca yılda , bazen de anda bulur
Umut bağlama ele, benim uğur böceğim

Gerçeklerden hiç kaçma hayallerle avunma
Doğrulardan yana ol, yalanları savunma
Sevmekten pişman olup, bir an olsun dövünme
Aşk ile yansan bile, benim uğur böceğim

Emine Öztürk(Balım Sultan)
www.kafiye.net


Tarih 9 Ara 2013 Kategori: Hanife KÜÇÜK

ESER KALMAMIŞ

ESER KALMAMIŞ

Bu gece bir güzel geliyor yavaş
Onu görenleri alıyor telaş
Şişede durduğu gibi durmamış
Bu gece gördüğüm en güzel ayyaş

Siyahlar içinde olmuş bir afet
Bu ne güzelliktir Allah’ım affet
Gözleri bir ahu ceylandan afet
Bu gece gördüğüm en güzel sarhoş

Aklına geleni bir, bir sayıyor
Kadehte meyleri zevkle içiyor
Dil bir karış kürek zehir saçıyor
Şaheser güzel den eser kalmamış

Yaradan yaratmış güzel mi güzel
Temmuz sıcağında olmuş bir gazel
Haline bakıp ta acıyor eller
Gördüğüm güzelden eser kalmamış

Hanife Küçük
08/07/2013
www.kafiye.net


Tarih 9 Ara 2013 Kategori: Hanife KÜÇÜK

BİLİYORUM İMKANSIZ

BİLİYORUM İMKANSIZ

Acıyla bakıyorum sanki geçmiş günlere
Kirpiklerden düşer yaş yitip giden gençliğe
Anılar canlanıyor bir hayal perdesinde
Bakıyorum imkansız mazi vardı resimde

Elimde fotoğraflar bakarken gözlerine 
Şarkımızı çalıyor kemancı re telinde
Ruhunda hissediyor notanın gizemiyle
Biliyorum imkansız şarkın vardı dilimde

Bir daha doğmayacak yokluğunda güneşim
Bir daha açmayacak senle açan güllerim
Geçti yıllar umutla yokluğundu bedelim
Biliyorum imkansız gelmeyecek bu yılda

Kapkaranlık odamda yapayalnız sessizce
Sarsılıyor bedenim aşka yenik düştükçe
İsyanlar içindeyim çaresizlik içinde
Yakar aşk biliyorum yanan mum eridikçe

Yüzlerdeki çizgiler tel tel olmuş ak saçlar
Anılar tazelenir okunurken mektuplar
Aşka dair şiirler yazılmıştı şarkılar
Biliyorum imkansız dönmeyecek o yıllar

Hanife küçük
8/12/2013
www.kafiye.net


Tarih 6 Ara 2013 Kategori: Zülfiye DÖNMEZ

ÖZLEM

ÖZLEM

Özlem sevdaya yürek
Acmaktır .
Özlem açılan yürekte …
Sevda bulmaktır
Özlem onu görmek
İstemektir
Özlem yoklugunda var
Olmaktır
İçindeki heycan
Onu görmesende
Uzandığında tutabilmek tir
Ona dokunmak istemektir
Özlem böyle birşey
Geceyı gündüz etmek
Gündüzü gece yapmak
Özlem sevgiliye
Koşulsusza baglanmaktır
Özlem kavuşacagı günü
İple çekmektır
Özlem çekmek acıların
En acısını yaşamaktır
Özlem onsuz nefesiz
Kalmaktır
Özlem işte böyle bir

Zülfiye DÖNMEZ
www.kafiye.net


Tarih 5 Ara 2013 Kategori: Hanife KÜÇÜK

AŞK ÇALINCA KAPINI İŞTE O GÜN ANLARSIN

AŞK ÇALINCA KAPINI İŞTE O GÜN ANLARSIN

Gönül kapılarımı senin için açmıştım
Tatlı söze aldandım çok seviyor sanmıştım
Kalbe sözüm geçmedi ellere inanmadım…
Aşk çalınca kapını işte o gün anlarsın

Bunca eziyet zulme kulun nasıl dayansın
Unutma ki vefasız aşka değil isyanım
Başımda taç olsan da alır baştan atarım
Bu aşk beni yaksa da sende bir gün yanarsın

Sana uzanan eller çürüyüp dökülseydi
İsmini anan diller bin bir yalan deseydi
Sana bakan gözlerim kör olup görmeseydi
Bu aşk beni yaksa da sende bir gün anlarsın

Yıllarımı harcadım bu acıtır canımı
Uzanamam ben sana açar kalpte yaramı
Gün gelir pişmanlığın yakar elbet canını
Bu aşk beni yaksa da aşk yakınca anlarsın

Seni gönül hanemden yıldızlara çıkardım
Gözümden akan yaşlar yağmurla yarıştırdım
Unutma ki insanım ah ediyor feryadım
Aşk çalınca kapını sende bir gün yanarsın

Hanife küçük
24/11/2013
www.kafiye.net


Tarih 5 Ara 2013 Kategori: Rabia Saylam TAŞDEMİR

DOKTOR BEY

DOKTOR BEY

Uzun yoldan geldim bak nöbetteyim ,
Bana iyi haber verin doktor bey .
Umudum sizlerde ben medet teyim,…
Şu aciz halimi görün doktor bey .

Hasrettim anama gurbet ağında ,
Felek ayırmıştı çocuk çağımda .
Vuslat acıları durur sağımda,
Yine alevlendi korum doktor bey .

Vakit çok geç oldu yanıyor içim ,
İçerden hiç haber gelmiyor niçin .
Yalavrırım nolur kapıyı açın ,
Göstermemek midir zorun doktor bey .

Masum masum bakıp elin sallıyor ,
Çatlamış dudaklar neler dilliyor .
Hekimlerse ciğerini elliyor ,
Acıtmadan merhem sürün doktor bey.

Yakmışlar da çifte lamba başına ,
Aletler takmışlar nazik döşüne .
Rastlamadım böyle derdin eşine ,
Yarayı pamukla sarın doktor bey.

Üstüne çekmişler yeşil yorganı ,
İlmek ilmek bağlamışlar organı .
Çaresiz ağrılar sarmış her yanı,
Haber edin nedir durum doktor. bey

Ameliyat masasını kurdunuz ,
Rabia der neşter vurup yardınız .
Toplayıp heyeti karar verdiniz ,
Bekliyoruz sizden yorum doktor bey .

RABİA SAYLAM TAŞDEMİR
03/12/2013
www.kafiye.net