şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Dolu bulutlar gibi asumanda gezerim
Dökülürken gözyaşım korkarım ki üzerim
Sabırla kulaç atıp sevdam için yüzerim
Sen bana bu hayatta hayat veren nefessin.
Ne çöllere savruldum ne güneşte kavruldum
Her nazını çektim de hiç demedim yoruldum
Beni benden alansın sözlerine vuruldum
Sen bana bu hayatta hayat veren nefessin.
Ferhat edip dağlarda suyu bulduran sensin
Karda açan çiçeği basıp solduran sensin
Saçlarımı ah çekip tutup yolduran sensin
Sen bana bu hayatta hayat veren nefessin.
Yatırlara giderek mumlar yaktım elimle
El açıp dua etim yaratana dilimle
Çağırırsan gelirim kucağımda gülümle
Sen bana bu hayatta hayat veren nefessin.
İki gönül bir deyip koşup gezip tozsalar
İkimizin aşkına derin mezar kazsalar
Mezarımız taşına çok sevdiler yazsalar
Sen bana bu hayatta hayat veren nefessin.
Kayaturan aşkından kar gibi eriyorum
Hayal mi gerçek misin serap mı görüyorum
Adım adım vuslata seninle yürüyorum
Sen bana bu hayatta hayat veren nefessin.
14.01.2014 Saat : 00.04
Şevki KAYATURAN
www.kafiye.net
Ağa kızı nazlıdır gözü gönlüde toktur
Onüçün de berdel ,düğün dernek kurulmuş
Kapısında kesilen koyunları pek çoktur
Çocukluğu çalınmış yükü ağır yorulmuş
Bebeleri yaşamaz bir bir toprağa saldı
Misafiri severdi herşey geride kaldı
Birden herşey değişti sonunda olan oldu
Çocukluğu çalınmış yükü ağır yorulmuş
Baba evine gider yavrular kollarında
Yetim aylığı azdır ,tarla iş yollarında
Çok çalışır çabalar derman yok dallarında
Çocukluğu çalınmış yükü ağır yorulmuş
Yalnızlığa direnir yoksulluk olmuş azap
Öksüzlerini korur yaşam olmuş ızdırap
Kadere razı gelmiş yuvası olmuş harap
Çocukluğu çalınmış yükü ağır yorulmuş
Zenginken fakirliğe diktir başını eğmez
Ekmeğini paylaşır cimriliği hiç sevmez
Herkesi sever sayar yardımlardan kaçmaz
Çocukluğu çalınmış yükü ağır yorulmuş
Gençliğini kendini çocuklara adayıp
Yeniden evlenmeyi sevdayı yasaklayıp
Çilelerle tükenen senelerini sayıp
Çocukluğu çalınmış yükü ağır yorulmuş
TÜLAY ASLAN
www.kafiye.net
Sanma ki çok mesudum sen gideli buradan
Kaburgamın altında inceden bir sızı var
Saymadım ki ayları kaç yıl geçti aradan
Sensiz geçen her güne yüreğimde isyan var
Gözlerim kan çanağı hasretin uyutmadı
Vuslat için kurduğum hayallerim tutmadı
Söylediğim yalanlar gönlümü avutmadı
Sensiz geçen her güne yüreğimde isyan var
Her akşamım çok gamlı geceler sensiz oldu
Kurumadı kirpiğim gözlerim densiz oldu
Hayatım darmadağın her şey düzensiz oldu
Sensiz geçen her güne yüreğimde isyan var
Sanki sen mihrabımdın ben önünde diz çöktüm
Duvardaki resmine saatlerce dil döktüm
Ses vermedin çağrıma garip boynumu büktüm
Sensiz geçen her güne yüreğimde isyan var
Bil ki matem tutuyor bedenimde beş duyum
Nefesim daralıyor çekiliyor can suyum
Bilirim can çıkmadan değişmez benim huyum
Sensiz geçen her güne yüreğimde isyan var
Çekip indireceğim şu güneşe bir ersem
Yeter mi sanki sana ömrümden ömür versem
Yâr ölüme razıyım gelişini bir görsem
Sensiz geçen her güne yüreğimde isyan var
Safiye SAMYELİ
www.kafiye.net
Sen gelince aklıma, öksüz camlarda sözüm
Eli zarafet giymiş kelimeler canlanır
Gamzeme sen dolarsın bir ırmak olur gözümSükûnet işli kalbim birden heyecanlanır.
Sen gelince aklıma, karanfil yaprak döker
İpek şala bürünür gün batmadan gökyüzü
Hovarda ıslığımı dilim dilinden sökerBahar şarkısı çalar kıskandırır son güzü.
Sen gelince aklıma, yağmurun avucunda
Sessiz serçeler öter dalında akasyanın
Güneş doğar gülerek parmağımın ucunda
Tüm sevdalar canlanır üstünde Amasya’nın.
Sen gelince aklıma, döner bir keskin hançer
Yüreğimin üstüne vurur acımaz vurur!
Gözlerim kapılarda bekliyorken bir haber
Mektubun uçar suya umut ırmağım kurur.
Sen gelince aklıma, saçlarına taktığın
Ak leylağın altında asılırım bir iple
Sönecek mi bu ateş nefesinle yaktığın
Baş etmem mümkün müdür firkat adlı rakiple?
Sen gelince aklıma, kumdan kalem yıkılır
Kalem elimden düşer yazamadan arından
Silinmiş hayalinle boğazım da sıkılır
Çekilirim sessizce hayatın kenarından.
Sen gelince aklıma, eteğini savurur
Gölgelere sarılır sessizce yeşil vadi
Susuz kalır bahçeler vuslat narıyla kurur
Dayanmak mümkün değil ne olursun gel hadi!
Acı Buruk Bir Özlem Var Yüreğimde
Yıldızlar doğuyor gecelerimin matemine
Dizlerime koyup başımı,duvarda ki,resmine bakıyor,
Tek bir kelime etmeden,suslara gem vuruyorum !…
Pespembe hayallerim din,şimdi ise bir sen yoksun.
Alıp götür/dün;senli olan ne varsa !…
Gönlünü alıp gelemedin,gönül mabet’ime.
Sana ne diyeyim gönül senin gönlün…
Aşkın bencesi,baştan söyleyeyim saklambaç gibi.
Neyleyim hasretim belki b/aşka baharlara, çiçek açarız?
Ben senden çok mu şey istedim gülüm?
Ayrılığın kaçınılmazlığına inandırdın beni !…
Bundan sonra kendimden başkası olmayacak,
Bir feryattır içimdeki,hislerimi anlatacak kadar,
Yalnızlık öğretir hayatın çıkmaz sokaklarını,
S/anma ki,senden hatıra kalmaz can kırıkları.
Kalemim den sitemler dökülür.
Bir daha asla sevmeyeceğim !…
Çaresiz boynum bükülür.
Ah ile vah ile, bitti tükendi ömür.
Yine gözlerim doldu,yokluğuna, şiir yazarken.
Bir uçurumun kenarındayım,sigaramın son, dumanını çekerken…
Bir bavul dolusu düş kırıklıkları,
siyah kirpiklerim de sallanırken…
Azrail’im oldun sen,toprağım olup üstümü örtme !…
Hani tüm mutluluklar bizimdi?
Yeminimiz ahtımız vardı,ayrılık hesap da yoktu?
Kendim ettim kendim buldum,mutluluk benim için bir, hayal oldu !…
Söyle kim,kimim var, yaralarımı saracak?
Unut beni vefa/sızım,artık hiç bir şeyin, tadı tuzu olmayacak !…
Emine ÖZTÜRK(Balım Sultan)
www.kafiye.net
Kırarsan kalbimi feryat ederim
Kahreder kadere çeker giderim
Hayatım sürprizle dertlerle dolu
Böylemi kaderim ey kahpe felek
Kederle efkarı dost dedin bana
Verdin ağuları koyup fincana
İnanki içerim ben kana kana
İçipte ölürüm ey kahpe felek
Yıllarca taşıdım seni kalbimde
Yük oldu demedim sana bir kere
Saklarım sevdamı sır olur sere
Hüznüm saklı kalır ey kahpe felek
Canım dediklerim aldı canımı
Sarmışlar inanki dörtbir yanımı
Versem alacaklar şimdi kanımı
Bilmem nedir çare, ey kahpe felek
Emine ÖZTÜRK/Balım Sultan/
www.kafiye.net
EŞELEME GÜNAHI ŞEYTAN KAŞIĞI İLE
İsli gaz lambasının fersiz ışığı ile
Bakınıp etrafına ne var, ne yok bir yokla
Eşeleme günahı şeytan kaşığı ile
At dipsiz kuyulara azgın nefsini sakla
Açarak yüreğini göz atıp cidarına
Sıkı sıkı tutunan özünü gör diyorum
Kan damlayan yüreğin nasırlaşan zarına
Nedamet ilacından bir nebze sür diyorum
Pohpohlara kanarak olunca bir avare
Zaten aklın kıt idi olanıda yitirdin
Oynadığın oyunda bu gece son suare
Gösteri başlamadan sen oyunu bitirdin
Sağanak yağmurlarda coşkun akan sel gibi
Sürüklenip akarken kayboldun duygularda
Kurtçukları türeten arsız habis döl gibi
Anbean üreyerek büyüdün kaygılarda
Ve götürüp atınca nefsi harlı ateşe
Hiç pişmeden haşlanan tuzsuz hamura döndün
Yeter yakma dedikçe tekrar döndürüp başa
Yavaş yavaş küllenip nihayetinde sondün
NİLÜFER SARP
AĞUSTOS.2013
www.kafiye.net
Bilmediğim bir dili konuşuyorum seninle,
Sadece bir şarkı tütüyor içimde,
Ne kelimeleri bana ait ne de sözleri,
İki dağın arasından doğuyorsun siyah bir geceye,
İnsanın tek beyaz kalan avuç içleri gibi,
Kalbinin ağardığını düşünüyorsun…
Bir fırtına başımda bu gece,
Hangi gönlün peşindeyim yine?
Dallarını kırmasın kimse Kübra…
Ki çiçekler aç bu baharda….
Kaç kurtul bu gece kaderimden,
Acı çekmek bu değil,
İki gün ağlarsın sonra geçer,
Peki yaşadıkların niçin silinmez?
Kaç gece ateşler içinde yandım,
Bir yaprağım düştü yere,
Gözyaşı kere sevdim sevdim seni…
Sarı kırmızıyı terk etti Kübra,
Dallarını kırdılar…
Bir defa olsun terk etmedim seni….
Bu baharda dokundular sana…
Anlamak için gerek yok aşkı,
Ne de bilmediğin bir dili konuşmaya,
Gözlerini kapat ve düşün.
Şimdi avuçlarım içinde büyüyorsun,
Seslensem koşup gelseler,
Beni seninle mahkum etmesinler…
Yoruldum artık çok yoruldum,
Kübra kere seviyorum seni,
Ateşler içinde yanıyorum,
Bir yaprağından fazlası değerse yüreğime,
Gözyaşı kere ölüyorum…
Gülcan KORKMAZ
www.kafiye.net
Bir yüküm var ki çekemez sağlar
Yürek enginimde bir turna ağlar.
Ateş olsa önümde en yüce dağlar
O ateşte ben yürürüm sen üzülme.
Ademle başlar bu sevda acımız
Üstüne takılır hüzün tacımız
Vuslata yetmezse bir gün gücümüz
Yollarında ben ölürüm sen üzülme.
SAFFET ÇAKIR
www.kafiye.net