Kategoriler

Arşivler


Tarih 25 Şub 2014 Kategori: Hakan KURTARAN

YOLLAR

YOLLAR 

Çok uzundur bu yollar, çekilmez ki olur linç, 
Gitmiyordur Otobüs, çekiyordur sanki vinç. 
Düşünür onu birden, oluverir hemen dinç, 
Kaptan şoför o gece, bir sinyal verip sollar, 
Tekrar aynı şeritten, devam eder bu yollar! 

Otobüsü kullanmak, onun için bir gurur, 
Her gelip gidişinde, yollara damga vurur. 
Alışmıştır gözleri, mola yerinde durur, 
Hayalleri canlanır, açılır sanki kollar, 
Bakışlarda kaybolur, özlem akar bu yollar! 

Eller direksiyonda, gözler karşıya bakar, 
Sevdiğini düşünür, aklını ona takar. 
Yıldızını düşürmüş, beyninde şimşek çakar, 
Hasretleri salkımdır, hızı arttırıp sollar, 
Her ömür biter gider, bitmek ki zalim yollar! 

Her sefere çıkışta, onlarca yolcu vardır, 
Gece yolculuğunda, öncüsü iki fardır. 
Saatli mesafeler, vakit ona çok dardır, 
Yolcunun yüzü güler, sanki açılır kollar, 
Yüzlerce kere geçer, hiç bitmez ki bu yollar! 

Yolcular akın akın, otobüsü hep doldur, 
Her Yazın işte böyle, bereketi çok boldur. 
Kalkar tam saatinde, üstte gittiği yoldur, 
Umutları yitirmez, yavaş gideni sollar, 
Basar önü açıksa, gittikçe gider yollar! 

Her yolcunun hedefi, son durağa varmaktır, 
Şu yolları bitirip, yakını nı sarmaktır. 
Sarılınca sımsıkı, özlem ile karmakdır, 
Son duraktan inince, hasretle sarar kollar, 
Başka yolculuk için, yine hazır bu yollar! 

Terminale gelinmiş, kaptan yine mutludur, 
Yıllardan beri böyle, yollar ona kutludur. 
Hayat devam ederken, gelecek umutludur, 
Bu düşünce ile hep, giderken yine sollar, 
Geçer gider ömürler, tek arkadaş bu yollar! 

Hakan KURTARAN 
25.08.2008-Aydın
www.kafiye.net


Tarih 25 Şub 2014 Kategori: Gülcan KORKMAZ

ANNEMİN KANATLARI

ANNEMİN KANATLARI

Kanatlarınla gökyüzüne uçabilmek isterdim gökyüzüne,
Ama meleklerin kanatları yokmuş anne!
Sarılıp uyumak isterdim koynunda,
Şu an sensizliğimin son safhasındayım anne.
Emsalsiz bir gülüş kaplıyor çehremi,
Hiç duymadığım nidan hala kulaklarımda,
Hiç bilmediğin kokun ilk günkü gibi burnumda,
Ürkek utangaç bir edayla saklıyorum seni içimde,
Yanımda olamasan bile anne…
 

Saklıyorum seni içimde,
Kalbimin en güzel yerinde…
Bana çok uzak olsan bile… 

Anne biliyor musun beni nelerin celbettiğini?
İnsanoğlu bir kere düşmeyegörsün…
Tahammülümün kalmadığı gecelerde,
Sensizliğin gölünde açılan dingin bir gülsün…

 

Gözyaşlarım en güzel rüyalarımda akmıyor artık,
Her gece ziyaretçim sensin.
Yokluğun beni üşütmüyor anne!
Yatağımla yorganım kalbimde sevgilisin…
 

İlla sen diyor feleğin çemberinde kavrulan gözlerim,
Neden ya da niçin sorarki seni bilinmez hislerim,
Ben seni de sensizliği de çok iyi bildim…
Ve gözyaşlarımı yalnızlığımla sildim…
 

Darmadağın etti beni anne bu hayatın rüzgarı,
Yüzüme gülmüyor anne ilkbahar ve yazları.
Ben güneşi neyleyim anne , sen olmayınca…
Işığı vuruyor ama ısıtmıyor kışları!

 

Kalbimin nesi var nesi yok bilmiyorum,
Sanki gaipten bir ses duyuyorum,
Ve hastalandım yine sensiz üşüyorum.
Sesini yarama sarıyorum… 
Seni anlatacak ne bir şarkım ne de bir anım var,
Mecalim mi var sanki sensizliği kavrayacak kadar?
Tek çöl gülüm sensin içimde bir yerlerde,
Sulardan daha çok sevgin gerekir, sensiz bu bedene…
 

Yokluğunda sürme çekiyorum gözlerime,
Gözyaşlarımı görsünler diye,
Yokluğunda sürme çekiyor zaman gözlerime,
Belki içimde ağlayan bu ninniyi ,
Anne ne demek bunu iyi bilsinler diye!
Taştan yastıklar yerine annelerine sarılıp gülsünler…

Göz müdür gülen?
Yoksa gülen gözlerde midir yaş?
Ben bunu çok iyi biliyorum anne…
 

Puslu vadilerimde görüyorum yüzümü,
Ben seni de, sensizliği de çok iyi biliyorum anne!
 

Çocuklar yaz rüyası görürken sıcacık evlerinde,
Ben sensiz kış günlerinde üşüyorum anne!

Gülcan KORKMAZ
www.kafiye.net


Tarih 25 Şub 2014 Kategori: Gülcan KORKMAZ

IŞIKLAR VE SESLER

IŞIKLAR VE SESLER


Işıklar  ve sesler,

Önce ışığı kaybettim sonra sesleri,
Ardından sessizliğimi…
Son kuşlar uçup gitti yanımdan,
Gece sessizliğini  bozdu
Bilmiyorum bu kadar parlak mıydı yıldızlar,
Bu kadar mı yaklaşmıştım sonsuzluğa,
Yitip giden enkaz yığınları arasında….
Bilmiyorum….
Ölüm , sessizlik, toprak kokusu…
Tek bir adı karşılıyordu,
Deprem….
Yüksek kurulan binalar,
Sağlam yapılmayan temeller,
Suçu olmayan melekler,
Ölüme mahkum edildiler…
Deprem…
Korku hiç bu kadar yakın olmamıştı,
Sanki gözümü kapattığım her andaydı,
Çizik çizik edilen duvarlar,
Yerini bulmaya çalışan gözbebekleri,
Kimin suçu bu yaşananlar şimdi?
Toz, duman beton yığınları,
Kaybolan eşyalar mezar taşları,
Kolonlar çaresizliğin gözyaşları,
Ve Gölcükte onlarca insanın mezarlığı
Geçip giden yılları alamayız geri,
Yaşanan izleri silemeyiz yüzlerden,
Bir daha tutamayız  sevdiklerimizi,
Zamansız bir gidişin adı var o da deprem…
Hep çok sevdiklerimizi aldın elimizden,
İstediğim ne biliyor musun?
Bir daha açmayın yaraları yeniden,
Söndürün ışıkları bu gece  ,
Bugün günlerden 17 Ağustos değil,
Bugün günlerden deprem…

Gülcan KORKMAZ
www.kafiye.net


Tarih 25 Şub 2014 Kategori: Şule AKAR

İçimdeki Çocuk Ağlıyor

İçimdeki Çocuk Ağlıyor

İçimdeki çocuk ağlıyor bugün
Kalbimin kırıkları battı yine
İçim acıyor..
Müziğin sesini açtım sonuna kadar
Ama nafile
Bastıramıyor sessiz çığlıklarımı
Bırakın beni yalnız
Bırakın ne olur
Annem görmesin, kimse üzülmesin diye
Saklamaktan yoruldum
Tutamıyorum hıçkırıklarımı
Haykıra haykıra ağlamak istiyorum
Yorgunum
Belki de umutsuzum
Polyanna ruhumu yitirdim
Gülüşüm dondu yüzümde
Kayboldum kendi yalnızlığımda
Çıkış nerdeydi kimdeydi
Bulamıyorum
İçimdeki çocuk ağlıyor bugün
Susturamıyorum

Şule Akar
23.08.2006
Saat : 22.15
www.kafiye.net


Tarih 25 Şub 2014 Kategori: Şule AKAR

KİM BİLİR?

KİM BİLİR?

Meğer çalışmak, delicesine çalışmak ve aşırı yorulup yorgun düşmek gerekiyormuş… Yalnızlığımı unutmak için… Düşünecek vakti bulamamak, bulduğumda da ödeme planı ve hesapları hayal etmek gerekiyormuş… Hayallerimi yitirdiğimi fark etmemek için…

Odamdayım yine. Sabah gidecek bir işim var ya, yarın giyeceğim kıyafeti düşünüyorum. Birazdan duş alır yatarım yine. Zaten öylesine yorgunum ki… Başımı yastığa koyar koymaz gözlerim kapanacak.. Rüya bile görmeyeceğim, görsem de hatırlamayacağım.. Peki sabaha yine yalnız mı uyanacağım???

Ne kadar nankör şu insanoğlu. daha düne kadar bir işim yok diye hayıflanırken şimdi.!!.. Yok.. Çok şükür halime. Dert etmiyorum asla, edemem zaten. Zor günlerdi onlar ve atlattım çok şükür.. Ama bir eksik kapanınca bariz olan diğer eksik isyan ediyor yine de.. telaş, koşturma, yorgunluk ve çabucak geçen zaman bile unutturamıyor işte.. Hep bir yanım boş, hep bir yanım eksik…

Biraz evvel bir dostumdan gelen bir yazıyı okudum. Artık mutlu olmak istiyorum diyordu.. Okuduğumda kendimle yüzleştim yine. Hayattan keyif almayı öğrenmiştim zor olsa da ve yıllar sonra. Çünkü mutlu olmam için o kadar çok şey gerekiyordu ki. Biliyordum hepsini bir arada bulmam çok zordu artık. Ama bu hayattan keyif almaya asla engel değildi… Peki ya şimdi? Artık mutlu olmayı istememin zamanı geldi mi?

Zaman su gibi akıyor. Ve her geçen gün biraz daha yaşlanıyorum ama ya yürek?.. Yürek onca acılara, onca sorunlara, kırgınlıklara yılgınlıklara rağmen yaşlanmıyor. Kendini yeniliyor adeta, zamana karşı. Ve her gün demleniyor, tazeleniyor, içindeki boşluğu haykırıyor bana… Ah be gönlüm,  artık kolay değil ki.. Lise çağlarını çoktan geçtik. Mantık bulmadan, aklım yatmadan koyamıyorum gönlüme kimseleri.. Bağışla beni.. Seni yalnızlığa mahkum etmek değil bu inan.. Sadece sana yakışan sevdayı bulamadım.. Üstelik aramadım da.. Aşk bu.. Arandı mı bulunmaz ki üstelik tadı da olmaz duygusu da…

Bak gördün mü.. Gözlerin kapanıyor yine.. Sabah gidecek bir işin var yine. 6 da kalkacaksın.. Hadi uyu.. Yüreğim sende uyu.. Umudun, sevincin, huzurun seninle… Ve hep seninle olacak…

Sabah uyanacaksın yine neşe ile.. Yüzünden eksik etmediğin tebessümün de coşkun olacak.. belki yarın senin günün olacak.. KİM BİLİR?

Şule AKAR
17.08.2006
SAAT : 22.00
www.kafiye.net


Tarih 25 Şub 2014 Kategori: Şule AKAR

Aslında Çok Şey Bekliyordum..

Aslında Çok Şey Bekliyordum..

Aslında çok şey beklemiyordum yaşamdan.. Ta en başından beri.. Kendimi bildim bileli.. Bu kadar yaş yaşamadan, bunca tecrübeyi kazanmadan, kazançları ve kayıplarıyla zamanı tüketmeden önce de böyleydi.. Şimdi de böyle.. Aslında çok şey beklemiyordum yaşamdan… Basit kadınca isteklerdi benimkiler aslında.. İyi bir iş, kariyer, bir eş belki bir çocuk, sıcak bir yuva.. Sağlıkla sıhhatle bu güzellikleri yaşamak, keyif almak ve belki de mutlu olmaktan başka bir şey değildi düşlediklerim.. Kimi zaman kader deyip kendimi avuttum, kimi zamanda kendimi kandırdım.. Ama hiç bir zaman ne iyi niyetimi yitirdim, ne yüreğimi sevgiden uzaklaştırdım. Yaşam önüme ne getirdi ise onu yaşadım.. Ya kendi hatalarımı, yada bana sunulanı.. Ama ne yüzümdeki tebessümü soldurdum, ne de umutsuzluğa kapıldım.. Çok düştüm, kalkmayı öğrendim..  Tökezledim bazen de, düşmeden ayakta durdum.. Bazen teselli bir dost oldu, bazen sevgili.. Ama hayattan keyif almak hiç bitmedi…

Aslında çok şey beklemiyordum yaşamdan… Kendimi kandırıyordum aslında.. Beklediklerim çok şeydi aslında ben bunu görememiştim. Yada beklediklerime kavuşmak için kendime katmam gereken artıları yakalayamamıştım.. Bir şeyler yarımdı..  Eksikti.. Sevdiğim bir insan bana ruh haline bağımlı olmadan davranırsan bu akıllılıktır dedi.. Ben ruh hallerime kurban ettim belki de aklımı… Kullanamadım… Pollyanna ruhum hep bana teselli… Yaşam istediğim hayatı sunmadı belki ama. Öyle güzel dostluklar, öyle güzel paylaşımlar oldu ki yaşamımda hep şükrettim..

Elimde daha baskıya girmemiş basılmak için bekleyen ve hala üzerinde çalışılan bir kitap var. Yazarı benim için çok değerli.. Okuyucuları ile paylaşmadan önce bu değerli eseri benimle paylaştı. Kapağı olmayan ve bugün okuyup bitirdiğim kitabı herkesten önce okumanın keyfini tattım.. Çünkü bu bir paylaşımdı.. Ve bu paylaşım bana özeldi..

Sonra bir sevdiğim çok değerli ve üzerinde çok fazla çalıştığı bir işin ön çalışmalarını benimle paylaştı, demosundan önce her aşamasını yaşadım onunla birlikte.. Haddim olmayarak müdahale bile ettim, düzeltmeler yaptım. Çalışmalarında yaşadığı gerginliği paylaştım hatta ben bile ona gerginlik yaşattım.. Ama bu paylaşımda hoştu.. Çünkü bu bir paylaşımdı.. Ve bu paylaşım bana özeldi…

Sonra bir arkadaşım hayatında birden bire hiç ummadığı bir anda hastalıkla tanıştı.. Yaşamının hesabını yaparken kendinden bir şeyler bırakmak istedi ardında.. Güzel bir eser hazırlamaya çalıştı.. Bana yolladı okumam için.. İçinde kah yaşamı vardı, kah duyguları.. Yine baskıya daha girmeden bu çalışmaları bana yollamasından keyif aldım.. Çünkü bu bir paylaşımdı.. Ve bu paylaşım bana özeldi..

Daha bunun gibi nice güzellikler var yaşamımda.. Hayattan çok şey beklemiyordum belki ama beklediklerimi bulmayı umud ederken bulduklarımla çok daha mutluydum.. Bunu bugün çok daha iyi anladım.. Ve yaşamdan bulduklarımla gurur duydum.. İyi ki varsınız dostlarım, arkadaşlarım, sevdiklerim.. Sizleri seviyorum ve sizlerle paylaştıklarımla ben çok mutluyum..


Şule AKAR  
24.01.2006 Saat 14:15
www.kafiye.net


Tarih 24 Şub 2014 Kategori: Nilüfer SARP

YANAR HEP İÇTEN İÇE

YANAR HEP İÇTEN İÇE

Ne gam çeker yüreğim düşse ateşe bile
Uğrunda köze dönse donar hep içten içe
Ne dert eder kendine çekse her zaman çile
Bakıp maziye seni anar hep içten içe

Ne gülleri görürüm şafak vakti açarken
Bülbülleri duyamam uzaklarda uçarken
Ne sızlayan gönlüme tabipler baksa erken
Saramazlar yaramı kanar hep içten içe

Ne Leyla’ya benzesem çölde gezip dolaşsam
Bulmak üzre Mecnun’u dağlar tepeler aşsam
Ne de Ferhat misali varıp suya ulaşsam
Bir yudum suyla derdim diner hep içten içe

Ne bir nehir misali şehri ikiye bölsem
Boz bulanık suyuna dalıp, boğulup ölsem 
Ne koşarlar imdada suya dalıp kaybolsam
Yüreğim anaforda döner hep içten içe

Ne,zaman fokurdayıp duygular kaynamakta
Yanardağdan püsküren, lav gibi oynamakta
Ne beden sallanırken buz dağında hamakta 
Sönmez asla ateşim yanar hep içten içe

Ne çöllerde akarken kıvrım kıvrım kıvrılan
Nil’deki Firavun’un şaşırdığı o yılan
Ne Musa’nın asası ne Kızıldeniz yalan
Tarih hakikatleri sunar hep içten içe

Ne bu zaman ve ne de bundan sonra gelecek
Benim bahtsız gönlüm mü bu dünyada gülecek
Ne bir ferman çıkacak şu yazımı silecek
Güneş doğmadan çıram söner hep içten içe

NİLÜFER SARP
www.kafiye.net


Tarih 24 Şub 2014 Kategori: Rabia Saylam TAŞDEMİR

YORULMADIM MI?

YORULMADIM MI?

Damla damla yaşım toprağa döküp
Senin için çamur karılmadım mı
Sıra sıra kerpiç gib bir kalıp 
Olup temeline örülmedim mi

Hayatım gülümsün diye taparak 
Acımı ekmeğe katık yaparak 
Terimden alçıya sular katarak 
Duvarına sıva sürülmedim mi

Saçlarımı kesip urgan eyledim 
Tellerin dokudum yorgan eyledim
Canımı yoluna kurban eyledim 
Ayaklar altına serilmedim mi

Bulutsuz havada yıldızlar sayıp 
Bitmez sancıları yürekte duyup 
Geceler başını gögsüme koyup 
Yar diye ben sana sarılmadım mı 

En güzel yılları hep sana verdim
Rabia daima zorluklar gördüm 
Yapılan tuzağa engeller kurdum
Kör kurşunlar ile vurulmadım mı

 
RABİA TAŞDEMİR 02/12/2013
www.kafiye.net


Tarih 24 Şub 2014 Kategori: Nezahat KAYA

SIZI

SIZI

Ara sıra sebepsiz adın geçince hâlâ;
Karılmış hüzünlerde burnumu yalar, sızı
Tepe taklak sinemde düşmeye ramak kala
Bir yanım isyan eder ’unut’ der ’hayırsızı’

Genzimi düğümleyen gelmiş, geçmiş duygular
En dipsiz karanlıkta içerimde bir yerde
İhanetin nefesi takvimleri sorgular
Sararmış yaprakların ahde vefası nerde

Çaresiz kalışımdan gözlerim dolu dolu
Titreşen kirpiklerden sen yağarsın üstüme
Basıp, geç üzerimden kollama sağı solu
Bırak benimle kalsın bulutlar küme küme

Okunuyor izharım yüzümde ağır ağır
Niyetler tesbihinde dile düşer Rabbena!
Ölüm fısıltısına kulaklarım da sağır
Ya, dermansız dizlerim aczi anlatır bana

Hüsrânla serildiğim hâller cana münasip
Buz tutan el ayaktan güneş saklanmış bugün
Esip aklıma giren deli poyrazda kayıp
Belki de gerçeklerden ya da her şeyden üzgün

Uçmaz sevdiğim kuşlar onlar da mı yas tutar
Nemlenmiş kanatları ağırlaşmış yerime
Gönlümün kavgasında sevgiler katar katar
Göçer başka illere acı dolar serime

Şikayetim kendime, dalgalanmış yürekle
’Ağladığın sevdaya; bir damla akmayandan,
Ne beklersin boşuna, hatrı kalmış dilekle
Üstelik de yetimsin geriye bakmayandan’

Nezahat YILDIZ KAYA
21ŞBT14
www.kafiye.net


Tarih 24 Şub 2014 Kategori: Nilüfer SARP

FELEK BIRAK PEŞİMİ

FELEK BIRAK PEŞİMİ

 

Geçip giderken yıllar kötü izler bıraktı
Bir zalimin elinde hayat oldu tarumar
Her fırsatta ağlattı çokca canımı yaktı
Benden daha talihli kapıda yatan çomar

Küçük yaşta verdiler babam yaşıt adama
Dayak yerken her gece nefret yağdı odama
Felek bırak peşimi dallarımı budama…
Genç yaşımda öldürdü zehir kusan yaşlı mar

Bu nasıl bir adettir batsın doğduğum yöre
Asırlardır sürüyor canlar yakan bu töre
Değiştirmek imkansız kader ağını öre
Yazıyorum çaresiz derdimi tomar tomar

Hiç doğmadı güneşim ışığımı ararım
Ara sıra mutluluk hayalleri kurarım
Bu oyunu oynarken olmadı hiç zararım
Ahtım var atacağım fırsat bulursam şamar

Gözde yaş dilde niyaz isyan ediyor Nedret
Ömür boyu bekledi ufacık bir işaret
Vuslatına az kaldı gönül birazcık sabret
Vazgeç felek uğraşma oynama artık kumar

NİLÜFER SARP
www.kafiye.net