YANAR HEP İÇTEN İÇE

Ne gam çeker yüreğim düşse ateşe bile
Uğrunda köze dönse donar hep içten içe
Ne dert eder kendine çekse her zaman çile
Bakıp maziye seni anar hep içten içe

Ne gülleri görürüm şafak vakti açarken
Bülbülleri duyamam uzaklarda uçarken
Ne sızlayan gönlüme tabipler baksa erken
Saramazlar yaramı kanar hep içten içe

Ne Leyla’ya benzesem çölde gezip dolaşsam
Bulmak üzre Mecnun’u dağlar tepeler aşsam
Ne de Ferhat misali varıp suya ulaşsam
Bir yudum suyla derdim diner hep içten içe

Ne bir nehir misali şehri ikiye bölsem
Boz bulanık suyuna dalıp, boğulup ölsem 
Ne koşarlar imdada suya dalıp kaybolsam
Yüreğim anaforda döner hep içten içe

Ne,zaman fokurdayıp duygular kaynamakta
Yanardağdan püsküren, lav gibi oynamakta
Ne beden sallanırken buz dağında hamakta 
Sönmez asla ateşim yanar hep içten içe

Ne çöllerde akarken kıvrım kıvrım kıvrılan
Nil’deki Firavun’un şaşırdığı o yılan
Ne Musa’nın asası ne Kızıldeniz yalan
Tarih hakikatleri sunar hep içten içe

Ne bu zaman ve ne de bundan sonra gelecek
Benim bahtsız gönlüm mü bu dünyada gülecek
Ne bir ferman çıkacak şu yazımı silecek
Güneş doğmadan çıram söner hep içten içe

NİLÜFER SARP
www.kafiye.net