Kategoriler

Arşivler


Tarih 17 Ağu 2014 Kategori: Sema SEZER

TUTANA CENNETTİR RAMAZAN


TUTANA CENNETTİR RAMAZAN

Cenneti aladan müşdeler geldi
Oniki ayın nurlu sultanı ramazan
Üç aylar haber getirdi evveli andan
Tutan müminlere Cennetir Ramazan

Coşdu gönlüm ağlatma mübarek beni
Aylardır aşkla şevkle bekleriz seni
Kurtarırsın cehennem ateşinden bizleri
Tutan müminlere Cennettir Ramazan

Birsenede birkere misafir olur kapına
Müminler yurduna sofrası kurulur
Oruçu karşılayıp yollayan huzur bulur
Tutan müminlere Cennettir Ramazan

Kuran bu ayda nazil oldu indi aleme
Bütün alemler nura gark oldu islamla
Asiler bu ayda af oldu rahmet ile
Tutan müminlere Cennettir Ramazan

Her akşam yirmi rekat teravihle
Cennet bağlarında benzersin güle
İsmin tat verdi cümle alemin kalbine
Tutan müminlere Cennettir Ramazan

Zengini fakiri hep bir arada ayırmadan
Getirir bir araya hasetsiz nurlu ramazan
Çok şükürler olsun sana zikirle ey hüda
Tutan müminlere Cennettir Ramazan

Her hesabın başında birliğin vardır
Kazılan kabir çok derin bi okadar dardır
Ey kardeşlerim sonumuzda bir ölüm vardır
Tutan müminlere Cennetir Ramazan

SEMA SEZER
www.kafiye.net


Tarih 17 Ağu 2014 Kategori: Sema SEZER

LAMBALAR SÖNMÜŞ


LAMBALAR SÖNMÜŞ

Her şehrin ücra köşelerinde dolanırken
Yağan yağmur sacaklardan sicim gibi boşalırken,
Lambalar sönmüş karanlık hüznü boğarken yutkunup
Kaldığım bir sevda bahçesisin papatyalarla bezenmiş,
Sonra ellerimin içinde bir duasın seherde!
Suruyorum yetim ruhuma,
Yaşıyamaz mısın onsuz?
Ruhumdan sonra kalbime diyorum;
Silemez misin aşina işlediğin gözleri?
Gönlüme diyorum tahtından indiremez misin?
Sonra derin bir of geliyor içimden,
Sen hepsini söküp atabilirmisin kendinden…….

SEMA SEZER
www.kafiye.net


Tarih 17 Ağu 2014 Kategori: Sema SEZER

İSTANBUL


İSTANBUL

Gözlerim uzakta kaldı
Yağmurlu bir akşamda
Bütün şehirler bakınca
İstanbul oluyor gözlerimde
Sahile dalgalar hışımla çarpar
Rüzgar yerine saçlarımı okşar
Bulutlandı gözbebeklerim
Yağmur hiçranla başlar
Buğulu gözlerim istanbul kokar
Eminönünden sultanahmet
Üsküdar beylikdüzü hisar
Nice aşkları mesken tutar
Sokaklar sevgi kokar
Ellerimden tutuversen
Bütün benliğim istanbul kokar…….

SEMA SEZER
16/08/2014
www.kafiye.net


Tarih 17 Ağu 2014 Kategori: Sema DAĞLI

Gülümü Özledim Ben


Gülümü Özledim Ben

Ne beni bir soranım,ne kapı çalan oldu,
Dünyanın derdi benim bu yüreğime doldu,
Dört duvar arasında rengim sarardı,soldu,
Kimsede gözüm yok ki,gülümü özledim ben.

O beni unutsa da ben onu unutmadım,
Onunla birge gitti benim de ağız tadım,
Bir Allah biliyor ki,ona bağlıdır adım,
Kimsede gözüm yok ki,gülümü özledim ben.

Gökdeki güneşimdir,gece olsa ayımdı,
Her kes bilir o benim Tanrıdan bir payımdı,
Gönlümden kopup gelen harayımdı,hayımdı,
Kimsede gözüm yok ki,gülümü özledim ben.

Esen yellere sordum,haber veren olmadı,
Ağlamaktan gözümde bir damla yaş kalmadı,
Zalim yarim bir kere beni yada salmadı,
Kimsede gözüm yok ki,gülümü özledim ben.

Sema Dağlı
www.kafiye.net


Tarih 15 Ağu 2014 Kategori: Canan ÖZDEMİR

TOPLUMSAL REFAH

TOPLUMSAL REFAH
Uzman Sosyolog
Canan ÖZDEMİR

~~Yaşadığımız yer, ilişkide bulunduğumuz canlı ve cansız varlıklar bizim fiziksel ve toplumsal çevremizi oluşturur. Sosyologlar çevreyi  aynı zamanda ; canlıların yaşamları süresince ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı etkileşim içerisinde oldukları biyolojik, fiziki, sosyal, ekonomik ve kültürel ortam olarakta ifade etmektedirler.

Bireyin gelişiminin çok hızlı olduğu ve kişilik özelliklerinin oluştuğu 0-5 yaş döneminde iyi bir aile ortamı bireyin hem sosyalleşmesi hem de eğitim alması açısından önemlidir.Bu yaş döneminde bireyler temel bilgi ve becerileri kazanırlar.Duygusal ve toplumsal gelişimin yanı sıra bedensel ve zihinsel gelişiminde  hızlı bir biçimde arttığı bir dönemdir.Bireyin gelişimi açısından aile yapısı, ailenin sosyo- ekonomik  ve kültürel yapısı, kardeş sayısı, aile içi ilişkiler, ailenin taşıdığı değer yargıları önemlidir.Kalıtım  ve okul yaşantıları da fiziksel ve toplumsal gelişimde rol oynar.Zira uygun öğrenme ortamında yetişmeyen bireyler hem psikolojik hem de eğitim yönünden zarar görür.

Sorunlu ailelerde yetişen bireylerde sosyal ilişki kuramama ve başarısızlık göze çarpar.Güven eksikliği,aşağılık duygusu, saldırganlık eğilimi, madde ya da ilaç bağımlılığı, suça eğilimde artış gösterir.Bireylerde manevi boşluk, ailevi ve ekonomik bozukluklar,mutsuzluk duygusu toplumdan uzaklaştırırken bireyi, yeni arayışlar içerisine sokar.Bu geçici rahatlamalar;alkol ve madde bağımlılığı olabilir.Ayrıca toplumun dışına itilen bireylerde bencil intiharlar görülebilir.Uzun vadade bağımlılık bireyde ve dolayısıyla toplumda onarılmaz yaralar açar.Yaşam şartlarının bozukluğu ile bireylerde gelişen kişilik bozuklukları, kaygısal bozukluklar,evden kaçmalar görülebilir.

Bireyin zaruri ihtiyaçları beslenme, barınma, bakımdır.Ancak sevgi ve şefkat ihtiyaçlarının da karşılanması gerekir.Sevgi, şefkat ve güven eksikliği fiziksel ve ruhsal gelişimi olumsuz etkiler.
Yapılması gereken manevi değerlere sıkı sıkıya bağlı nesiller yetiştirmek, aile yapısını güçlendirmek,toplumun refah düzeyini eşitlemek.sosyal güvenliği toplumun bütün kesimlerini içine alacak şekilde geliştirmektir. Kısacası sevgi ve güvene dayalı bir toplumsal yapı oluşturmaktır.

30-01-2014 11:47:00
Canan Özdemir
www.kafiye.net


Tarih 15 Ağu 2014 Kategori: Canan ÖZDEMİR

GÜNÜMÜZDE AİLE

GÜNÜMÜZDE AİLE
Uzman Sosyolog
Canan ÖZDEMİR

Aile, toplumun temelini oluşturur. Aile yapısı toplumdan topluma değişiklik gösterir. Aynı zamanda bir toplum içerisinde de zaman içerisinde değişim gösteren bir süreçtir.

Türk toplumunda esas olan aile yapısı geleneksel, ataerkil, baba otoritesine dayalı ailedir. Ataerkil aile yapısında; anne, baba ve çocukların yanısıra dede, nine, amca, hala gibi yakın akrabalarda vardır. Aile ilişkileri, birbirine sıkı sıkıya bağlı, milli manevi değerlere önem veren bir yapıya dayalıdır.

Kentleşme ve sanayileşmenin etkisiyle günümüzde ataerkil aile yapısından çekirdek aileye doğru bir değişim süreci yaşanmaktadır. Çekirdek ailede esas olan çocuktur. Akrabalık ilişkileri geleneksel ailenin aksine zayıftır. Tüketime ve lükse yönelme gözlenmektedir. Geleneksel toplumdan modern topluma geçiş sürecinde, bilimin ve sanatın ilerlemesiyle, ekonomik refahın  ve lüksün arttığı buna bağlı olarak da;insan ilişkilerinde ve toplumsal değerlerde bozulma gözlenmektedir.Bu süreçte köyden kente kentten kente göç olgusu esastır.Göç olgusu beraberinde bir takım sorunları da getirmektedir.Aile yapısında bozulmalar,dağılan aileler, boşanmalardaki artış ve gayrimeşru çocuklar bu sorunlardandır. Göç olgusunu nüfusun hızlı bir biçimde artması, tarımla uğraşan kişilerin işsiz kalması ya da kentin çekiciliği gibi unsurlar tetiklemektedir. Bununla birlikte göç alan kentlerde de bir takım sorunlar baş göstermektedir. Bunları kısaca şu şekilde ifade edebiliriz. Artan nüfusun istihdam edilememesi, yerleşme sorunu, ekonomik ve sosyal problemler, alt yapı hizmetlerindeki yetersizlik, sağlık ve eğitim hizmetlerindeki eksikliklerdir. Kırsal alanlardan kentlere göçü azaltmak için: kırsal alanlarda yatırımların teşvik edilmesi, alt yapının geliştirilmesi, sağlık  ve eğitim alanında yeterli hizmetin  verilmesi, tarım ve hayvancılığı teşvik edici önlemlerin alınması ve desteklenmesi çalışmaları yapılabilir.

Sağlam, milli ve manevi değerlere dayanan ailelerden oluşan toplumlar her türlü kötülüğe karşı göğüs gererler. Sağlam temellere dayanmayan ailelerden oluşan toplumlar yıkılma tehdidi altındadır. Ailenin temelinde sevgi, saygı, anlayış, güven gibi manevi değerler esastır. Atatürk’ün dediği gibi;’’Medeniyetin esası ,gelişme ve gücün temeli aile hayatındadır.

Bu hayatta fenalık muhakkak sosyal, ekonomik, siyasal güçsüzlüğe sebep olur.

16-01-2014 17:51:00
Canan Özdemir
www.kafiye.net


Tarih 15 Ağu 2014 Kategori: Canan ÖZDEMİR

EĞİTİMİN ÖNEMİ


EĞİTİMİN ÖNEMİ

İyi bir toplum yaratmak için iyi bir eğitim şarttır. Eğitim; bireyde istendik davranış değişikliği yaratan bir süreçtir. Öğretim ise eğitime göre daha sınırlı ve kısadır.Eğitim öğretimi de içine alır.

Çocuğa sevgi, saygı ve sevecenlik içerisinde eğitim verilmelidir. Sevgi ve saygı insan için gıda kadar önemli ihtiyaçlardandır. Günlük yaşantılarında sevgi ve ilgiden yoksun kalan çocuklar insan ilişkilerinde sorun yaşar.Çekingenlik, saldırganlık, düşmanlık ve suçlama eğilimleri gösterirler.Gerek ailede gerekse toplumsal çevrede çocukluk yaşam deneyimleri; sevgi dolu bir yaklaşım ve özenli bir ilgi ile çevrelendiği taktirde sağlıklı bir gelişim ortamı kurulabilir.Sağlıklı birey, sağlıklı bir toplum demektir.

Bir eğitimci, her şeyden önce çocuğun aile yapısını, aile ilişkilerini akranlarıyla ilişkilerini göz ardı etmemelidir. Piaget’ e göre; “Oyundaki etkin deneme ve yineleme çocukların yeni durumları ve yaşantıları önemsemelerine olanak sağlar.”Aynı zamanda her çocuğun hazır bulunmuşluk düzeyi, bedensel ve ruhsal gelişimleri farklı olduğu için her birini farklı bir birey olarak değerlendirmek gerekir.

Çocuğa eğitim verilirken aşırı otoriter ve sert bir yaklaşım uygun olmadığı gibi adam sendeci yaklaşımda uygun değildir. Demokratik bir ortamda Varoluşçu Felsefe’nin de esası olan sorumluluk bilincine dayalı eğitim verilmelidir.

Ceza ve ödülde doğru zamanda, doğru yerde kullanılmalıdır. Aksi takdirde çocukta istendik davranış değişikliği oluşmadığı gibi, olumsuz duygu ve davranışların gelişmesine de sebep olunabilir.

Sonuç olarak; çocuğun olumsuz davranışlarının üzerine gitmeden olumlu davranışları ödüllendirilip takdir edilmelidir. Cesaret verip, dinleyin ve çocuğa önemli olduğunu hissettirin. Peygamber Efendimiz buyuruyorlar ki;’Müjdeleyin, nefret ettirmeyin; kolaylaştırın, zorlaştırmayın.’

 

27 Aralık 2013 Cuma 20:47
Canan Özdemir
www.kafiye.net


Tarih 15 Ağu 2014 Kategori: Nilüfer SARP

Aşka Taç Takar Zaman

Aşka Taç Takar Zaman

Göçerken bu dünyadan neler kalır geride
Ömür geçip giderken su gibi akar zaman
Aklımız hep dünyada hep ötede beride
Kimi zaman güldürür kimi de yakar zaman

Bazen hayat kolaydır bazen de zoru seçer
Çocukluk gençlik derken yel gibi esip geçer
Sevdiklerimiz bir bir bizi bırakıp göçer
Dert verir dert üstüne gülerek bakar zaman

Aşkla tanışdığın gün yüreğin başka atar
Derler ki her gönülde koca bir aslan yatar
Bazen pişman etse de hayata neşe katar
Daldırır hayallere aşka taç takar zaman

Bil ki mahşer tarlası ömür dediğin perde
Ne güzellik bırakır ne de siyah saç serde
Mutluluk umar iken düçar olursun derde
Kâlû Belâdan beri yoluna çıkar zaman

Günler eksilir bir bir solar taze çiçekler
Bahar geçer yaz geçer hazan kapıda bekler
Ansızın kış bastırır kalp de yavaştan tekler
Hızla tükenir ömür makbere sokar zaman


TEMMUZ 2014
Nilüfer Sarp
www.kafiye.net


Tarih 15 Ağu 2014 Kategori: Necla ARGÜZ

Bir Kadının AŞKI

Bir Kadının AŞKI

Göreceğimiz gelince bazen sevgiliyi
Sanki ses verir gibi
İzlenen bir filmin en güzel sahnesinde
İki sevgilinin bakışları eşliğine
İşte
Tam da bu sırada
Hasretler doldurur içini
Yanlızlığın anlamsız sözleri geçer kirpiklerinden usulca
Ve
Yan yana yürümek seninle
Yağmurlu bir günde
Solmaya yüz tutan bir hayal artık

Bir yığın kül dolduruyorsun gözlerime
Anılardan
Aşktan

Aldırış etmeden
Aklıma
Fikrime
Paramparça olan duygularıma
Her mevsim
Her gün sevmelerime

Yavaş yavaş esiyor,ken rüzgar
Ağlamak isterim
Sesim boğulur gecenin koynunda
Kırık dökük bir şarkı kalır uzaklardan
Hiç bilmediğin
Hiç görmediğin
Hiç söylemediğin

Bekler ken bir teselli ne zor dokunmak hayaline

Kısacık bir zaman dilimiydi oysa
Bir avuç güle saklamıştım hüzünleri içimde

Sona geldik sevgili
Can kırıklarıyla doluyum
Şimdi
İçimden geçen
Bir kuyruklu yıldızda seni öldürüyorum.

Necla Argüz
16 11 2013
www.kafiye.net


Tarih 15 Ağu 2014 Kategori: Necla ARGÜZ

Sonsuzluk Hecesi

Sonsuzluk Hecesi

Bu kadar uzayıp gidiyordu işte,
İyileştirdiler beni en sonunda..
Acılarımı, yaralarımı aldılar’da..
Bir cımbızla çeker gibi..
Ama,
Unuttular..
Zamanın bende yansımasını, kırık bir ayna gibi.

Nasıl anlatılır’ki ?
Üç beş satıra sığan bu şiire şimdi..
İnsanlar öyle sanıyor..
Kitap okur’ken avunduğumu,
Bir çay bahçesinde yudumlar’ken çayımı..
Alıştığımı, dünyanın iyiliklerine,
Konuşulmayan,
Sessiz bırakılan üzünçlerin..
Bana yorgunluk verecek kadar,
Önemli yada önemsiz günlerin,
Geleceğime doğru akıp gitmesine umarsızca..

Nasıl anlatılır’ki.?

Bu kadar uzayıp gidiyordu işte..
Bir çift gözde kaybolup gitmenin,
Hem geçmiş,
Hem’de gelecekteki etkileri..

Kaçabilirmiydim tüm sevincimle,
Faydası olurmuydu bunun doğrularıma..
Çıkabilirmiydim an’ın içinden..
Bir nefes gibi..
Uçsuz bucaksız saklanırmıydım.?

Elime tutuşturduğum bu defteri,
Ve bu kalemi,
Bırakabilirmiydim öylece
Bir masa üstüne.

Belki’de acınacak durumdayım,
Zayıf,
Ve, hikayesi bir türlü son bulmayan.
Ama,
Zihnimdeki kaybolmalarda,
Sadece bir isim var..
Büyülü.
Ve benim,
Başımı yasladığım bir isim..
İşte , bu yüzden uzayıp gidiyordu..
Nasıl anlatılırdı bir şiirde.?

Bin yıl’da geçse..
Bu poyrazların ardından,
Her ilkbaharda iyileştiğimi sandılar,
Oysa..
Tüm yaşananlar,
Benim
Gökyüzüne saldığım
Bir
Sonsuzluk hecesi.

Necla Argüz
15 08 2014
www.kafiye.net