Kategoriler

Arşivler


Tarih 5 Eyl 2014 Kategori: Sema SEZER

BU ALDANIŞ NİYE


BU ALDANIŞ NİYE

Gönül senin Elinden nedir çektiğim
Õlūmū tatmayan bir tenmi kalacak
Nedir bu bitmeyen telaş ile kaygı
Toprak Ūstūnde gezenler hani

Hep koşarken doyumsuzluk içinde
Hep bana olsun herşey kaygın niye
Kim doyduki bu çihana varmı söyle
Õyle ise şūkrū unutup gezişin niye

Ezanlar okunur duymazdan gelirsin
Seherde uykuyla cebelleşip durursun
Uyanınca dünya senin sanırsın
Nefesi vereni unutup duruşun niye

Kibir gurur edipte bir kalbi kırar isen
Beyaz dururken karaya batar isen
Üçgünlük dünyaya tamahın niye
Nefsine kanıp aldanışın niye

Kimler geldi geçti bu handan
Sende olma aldanıp yanandan
Pişmalık kurtarmaz ateşi ayandan
Boş süslere aldanıp kanışın niye

Ben söylerim hak bildiğimi
Anlayan alır mısralardaki ilmi
Sen hala sağır ,ağma isen
Gönül gözünü kapaman niye

SEMA SEZER
05/09/2014
www.kafiye.net


Tarih 5 Eyl 2014 Kategori: Ahmet Çelik Ceyhan

YÖRÜKLER


YÖRÜKLER

Bereketin eliyle hep dağlardan eserler
Oymağının asına ruhlar açar Yörükler
Kalp küpü sevgi dolu hemencecik küserler
Yüreklerin pasına basar geçer Yörükler.

Bugünün işlerini bırakmazlar haftaya
Asla izin verilmez bir olumsuz tafraya
Herkes aynı oturur yemek için sofraya
Çorba koyar tasına banar içer Yörükler.

Yeriz diye kesilen hep beraber yüzülür
İsrafı haram bilir artan ipe düzülür
Bir tülbent atıp kaçan yavukluya üzülür
Kollarının kasına davar ölçer Yörükler.

Tüm zirveler senindir uçan al’la dorunla
Sebep vatan olunca savaşırla sorunla
Hepsi birden gönüllü dede oğul torunla
Memleketin yasına canlar saçar Yörükler.

Fakirlere dağıttı yemedi doya doya
Sırtındaki çocukla bıkmadan gitti yaya
Silinmez iz bıraktı Avrupa’dan Asya’ya
Yiğit dendi şahsına hanlar seçer Yörükler.

Dumanlı yüceleri tercih etmezler eve
Sakız gibi çiğneyip kimler ağzıyla geve?
İslam ile Türklükten emanet atla deve
Yaylanın en hasına konargöçer Yörükler.

04.09.2014
Ahmet Çelik
www.kafiye.net


Tarih 5 Eyl 2014 Kategori: Gülsüm Hicran ÇAÇUR

EYLÜL


EYLÜL

Şairler ne şiirler döktürmüş senin için.
Kadın gibisin ey Eylül!
Kışın soğuk ayazlarında bile, özlenen sensin.
Yazın alev alev yanan günün sıcaklığından kaçış yine sana;
Şairler ne şiirler döktürmüş senin için.
Çoçuk gibisin ey Eylül!

Rüzgârına hasret kalmış, tüm çocuklar..
Yarış var yarış, kuşlarla uçurtmalar arasında
Şairler ne şiirler döktürmüş senin için
Ayrılık gibisi ey Eylül!

Yeni diyarlara göç için, göçmen kuşlar seni bekler.
Aşıklar arasında, sevdasına veda edecekler var
Şaieler ne şiirler döktürmüş senin için.
Peri masalları gibisin ey Eylül!

Hayallerin çağında aşık gençler,
Göz göze gelebilmek için seni bekler
Şairler ne şiirler döktürmüş senin için
Sararan yaprakların yere düşüşleri gibi;
Hüzün verenleri hayatından düşürecek olan var!
Çınar ağacı gibisin ey Eylül!

Gülsüm Hicran Çaçur-03/09/2014
www.kafiye.net


Tarih 3 Eyl 2014 Kategori: Nilüfer SARP

RAHMET YELİ ESENDE

RAHMET YELİ ESENDE

El açıp dua eder halime şükrederim
Akıl verdin insana ayırmadın rikkatten
Doksan dokuz adını kalbimle zikrederim
Kolla bizi ukbada mahrum etme şefkatten

Daima itikatla yüzüm dönüktür Rab’be
Aşkın eksilmez kalpte yıkılsa da gök kubbe
İnsanoğlu nedir ki kainatta bir habbe
Kalp gözümü açık tut ayırma hakikatten

Yaşadığımız dünya geçici bir konaktır
Can bize emanettir bedense sığınaktır
Beş vakit yüz sürelim secde ruha yunaktır
Kalbimize iman ver ayırma sadakatten

Dört bir yanımı sarar kurulu şer tuzaklar
Ah ne günlere kaldık haram dolu kursaklar
İblise uyan nefis türlü hileyi saklar
Çevir yanlış yoldaysak kurduğu barikatten

Sabahın tan vaktinde hayrını kollar ruhum
Sarar tüm benliğimi hüzünle sallar ruhum
Adını ana ana dualar yollar ruhum
İzinde gitmem için düşürme hiç takatten

Gelirse eğer bela çare sende em sende
Gecenin sır deminde, rahmet yeli esende
Adın kalbe düşüp de soluğumu kesende
Hak yönü gösterirken etme Nil’i dikkatten

Nilüfer Sarp
www.kafiye.net


Tarih 3 Eyl 2014 Kategori: Gülbahar KOÇAK

SÖYLE SEVGİLİ


SÖYLE SEVGİLİ

Söyle sevgili
Bak gözlerimin içine
Sende bensizken kayboluyormusun evrende,
Canın yanıyormu yarada tuz misali,
Kaybolmuş bir çocuk gibi ağlamaklı,
Kanadı kırık kuş misali çaresiz ve şaşkınmi bakışların? …

Söyle sevgili?..
Sende bensizken Üşüyormusun ağustosta,
Gökyüzü griy bulutlar hüzün rengimi,
Yüreğin bendine sıgmıyor,
Hazan yağıyormu gönül bahçene?…

Susma ne olur
Söyle sevgili?…
Su icsen düğümleniyormu boğazına,
Taşa dönüyormu sofranda aşlar,
Baharda açan güller bile dönüşüyormu hazana?..

Ah sevgili,
ne olur konuş benimle
Sende mahsunsun bensizken
bakışların sitem dolu
Gözlerin buğulu nemli,
Sözlerinde kahır dolu notalar
Yüreğinin koylarına hüzün yağıyor…
Nerdenmi biliyorum? …
Yüreğin yüreğime dokunuyor çünkü.
Ah sevgili…

Gülbahar  Fidan. 31 08 2014
www.kafiye.net


Tarih 3 Eyl 2014 Kategori: Yadigar ÜNVER

Aşka Dair Ne Varsa?


Aşka Dair Ne Varsa?

Sevdiğinde
Kalbiyle bütün dünyayı güzelleştiren adamlardan
Öğrendik AŞKA dair ne varsa

Sevdi adam
Melek kanatlarında yağmurlar indi şehre
Cennet sofraları kuruldu
Duvarı sıva tutmayan yoksul evlerde
Her çocuk kendi masalına uyudu
Anacığının koynunda
Kendi gökyüzüne uyandı baba ocağında

Sevdi adam
Kendi rengine boyandı güneşe küs çiçekler
Yürüdü su, hava, toprak
Upuzun gülsün diye insan yüzleri
Güneşe yürüdü kuşlar
Orman oldu dağ başlarında ağaçlar
Yol bulup menzile vardı
Denizini arayan asi nehirler

Sevdi adam
Güzelleşti dokunduğu her ne varsa
Diz kırdı mizanda kin , öfke ,kibir
Akıp gitti fikirdeki kir
Güvercinler uçurdu yürek avlusundan
Uzak coğrafyalardaki çocuk düşlerine bir bir

Sevdi adam
Bir ananın evladına yanışı gibi
Dağların göklere dayanışı
Toprağın bahara uyanışı gibi sevdi
Sevdi, güzelleşti yüzü
Aşka döndü, aşkla
Yandı, küle döndü adam

Sevdiğinde
Aşkıyla bütün dünyayı güzelleştiren adamlardan
Öğrendik ALDANIŞA dair ne varsa

Şimdi adam bir şiir okur
Dokunan bir şeyler vardır
Şiir midir
Sesi midir
Yoksa adamın kendisi midir

Yadigar Ünver
www.kafiye.net


Tarih 3 Eyl 2014 Kategori: Nezahat KAYA

AŞK-I BEKA


AŞK-I BEKA

Can evine yolu düşen sevdanın ayak telaşı
Koşar sır katına doğru, zorda sınar; fani başı
Kâmil olan gönüllerde öze süzülürken handan
Rıza kapısında duran yüze küsüp, yıkmaz kaşı
Aklını ölçer hesapla tuşa gelir dağı taşı

Mihrap eteğinde maşuk ömrü boyunca seferi
Hacetiyle sağda, solda arar; güzide neferi
Lisanında yetmezse an, vesveseyi siler candan
Minnetini kâr sayarak, takıp saadet miğferi
Yürür, dar-ı dünyasında; bekasından dönmez geri

Aşkla sınanan zerrenin hali içinden dolaşık
Visale gün almak için bir mucize diler aşık
Kimi zaman feryat figân; sabrı; sabırsızdır ondan
İşgal edilmiş yüreği; ölümle, yaşam sarmaşık;
Nabza zerkettiği emi, azar azar verir kaşık

Ne de olsa insanoğlu; ruhu yorar mazbatası
Muhtaç olur gölgesine sanmam; kasdidir hatası
Sevmek, sevilmek uğruna etrafına tutar şamdan
Tebdil-i mekanda tedbir; dosta liyakat satası,
Hiç süphesiz vefasının yüksek oluyor çıtası

Mümkün değil fıtratında; saklı istekler ezeli
Nefsi bozguncu anarşist, hacetinde fark sezeli;
Var gücüyle bedenine hayatı etse de zindan
Tasarruf eden duanın her biri aşka bezeli
Ciddi olan rüyasında, cemali görür; güzeli
Ebedi vadiye doğru ne velidir ne de deli.

Nezahat YILDIZ KAYA
22KSM’13
www.kafiye.net


Tarih 3 Eyl 2014 Kategori: Belgin Turan SATICI

Yetenekleri Keşfedelim…

Belgin SATICI TURAN

Yetenekleri Keşfedelim…

Tarih: 12-08-2014 01:30:00

Yetenekleri Keşfedelim…

Ben, şahsen herkes de mutlaka keşfedilecek, ortaya çıkarılmamış yeteneklerinin olduğuna inanıyorum. Kişinin göstermiş olduğu biraz gayret sonucu etrafında bilinçli öğretmenler, anne-babalar varsa mutlaka ortaya çıkacağına inanıyorum. Bu konuda kendimi şanslı görüyorum. Beni yüreklendiren öğretmenlerim, yöneticilerimin olması kendimi daha iyi ifade etmeme neden oldu. Edebiyat öğretmenim beni yanına çağırır. Belgin şiir yarışması var. Sen güzel yazarsın. Hadi Belgin yollarda elinde kalem, kağıt şiir yazar. Kimi oyun yaz der. Kimi de oyunda oyna. Bütün sosyal faaliyetlerde bana yaptıracak bir şey buluyorlardı. Temennim, gerçekten yetenekli çocukların her zaman keşfedilmeleri onlara vereceğiniz küçük bir yüreklendirme sonucu en şahane beklemediğiniz güzellikler ortaya çıkacaktır. Bir deneyin, biraz zaman kaybeder, belki de bir çocuğun yaratıcı bir yönünü kazanır, kazandırırsınız.

Şimdi, bu keşfedilme olayı okulda bitmiyor. Hayata atılınca da devam ediyor. Sağ olsun bir daire başkanım vardı. Bana derginin röportaj yapma görevini vermişti. Bende soru nasıl hazırlanır, sorulur diye araştırmış, o zamanın genel müdür yardımcısı Sayın Feyzullah Arslan’ın yanına gitmiştim. Röportajın konusu da ilginçtir. Onun yazmış olduğu ve çok beğenilen öğretici, komedi- trajedi bir tiyatro oyunu. Feyzullah Beyin söylediği bir şey çok hoşuma gitti. Dedi ki- Ben tiyatro oyunu yazdım. Sizde, şimdi röportaj yapıyorsunuz. İşte güzellik burada… Demek ki, insanlarda ortaya çıkarılırsa kim bilir ne yetenekler ne cevherler var. Aynen katılıyorum.

Çağdaş eğitim teknolojileri kullanılarak yapılan öğretilerde, çoklu zeka kavramından hareketle farklı zeka alanlarına sahip öğrencilerin konuya ilgisi arttırılıp ve öğrenme süreçleri kısaltılabilir. Eğitim ve teknoloji ilkesinden hareketle sözel-dilsel zeka, mantıksal-matematiksel zeka, görsel-uzaysal zeka, müziksel-ritmik zeka, bedensel-kinestetik zeka, sosyal zeka, içsel zeka ve doğacı zekaya yönelik öğreti tekniklerini kullanarak içimizdeki dahileri ortaya çıkabiliriz.

Ne yazık ki, bizim eğitim sistemimiz yetenekli çocukları görmeye yöneliktir. Hâlbuki olması gereken içindeki yetenekleri ortaya çıkarmayı başaran, keşfedilen çocukları kazanmaya yönelik olmalıdır. Çocuk zeki ise, dersleri iyi ise o hep el üstünde tutuluyor. Kendine daha bir güvendiği için artık başarı ondan yana oluyor. Oysa ünlü Fizikçi, Albert Einstein, evde zekâsının işaretini erkence vermiş olmasına karşın okulda olağanüstü başarılar sağlayamadığını biliyoruz. Bu örnek sanırım ne demek istediğimi açıkça ortaya çıkarıyor.

İçinizdeki, içimizdeki yetenekleri keşfedebilmemiz umuduyla.

Belgin SATICI TURAN
www.kafiye.net


Tarih 3 Eyl 2014 Kategori: Belgin Turan SATICI

Ve Yaz Bitti…

Ve Yaz Bitti…

03 Eylül 2014, 16:18
Ve yaz bitti…

Belgin TURAN

Ben Eylül ayını severim. İnsan şöyle bir kendine gelir. Artık iş-güç, okul  zamanı başlamıştır. Hayatın biranda  toparlanıverir.  Balkon sefalarına devam edersin. Halen dışarının havası seni cezbeder.
İyisiyle kötüsüyle bir koca yaz daha geçti.
Balkonumuzda günlerce büyümelerini beklediğim her tarafın pislikten geçilmemesine rağmen temizlemeye üşenmediğim, kuş yumurtalarına kıyıp atmadığım günler…
Kuşlardan birinin ayağı çok uzundu, bir arkadaşıma sordum- bu ayak nasıl toparlanacak? Daha o bebek, dedi. Meğerse ayak doğuştan yada sonradan kırılmış.
Çocuklar çok üzüldüler, yaralı güvercine…
Sağlam kardeş annesi gelince bütün yiyecekleri ağzından alıyor ve bu bizim zavallı kuş aç kalıyor. Biz oraya bir şeyler koyuyoruz yemeği beceremiyor.
Derken mahalledeki veterineri arıyorum.
Sağ olsun beni dinliyor ve şimdilik kalsın eğer onu yalnız bırakırlar ve anne kuş diğer kardeşle giderse getirin diyor.
Sabah uyanıyorum yine arkaya düşmüş, onu bir bezle alıp( çünkü benim elimin kokusu bulaşırsa anne yanına yaklaşmazmış, tanımazmış) yerine koyuyorum.
Kaç kez karton kutularını değiştiriyorum.
Ve bir sabah uyanıyorum ki, anne ve sağlam kuş orada, yaralı kuş yerinde yok.
Balkondan aşağıya bakıyorum. Yok.
Kutuları çekiyorum yok…
Evdeki herkes çok üzülüyor.
Eşim yuvayı bozuyor sinirinden.
Neden böyle yapıyorsun, diyorum. Ben onlara o yaralı kuş için göz yumuyordum, diyor. Şaşırıyorum içimden. Temizleniyor her yer, iz ve emare kalmıyor ortalıkta.
Anne kuş sanırım onu bir tarafa attı.

Öyle yaparlarmış…
Evde hepimiz üzülüyoruz yaralı kuşun bu şekilde gidişine.

*     *     *

Ben ‘deniz’ insanıyım, yeşilin huzuru, tebessümün aşığı, gün batımının hüznüyüm biraz.
Baharın gelişi ile yüreğim kanatlanır…
Daha koca bir yaz vardı önümüzde, pembe begonvillerin, leylakların, limon çiçeklerinin, yaseminlerin kokusuna doyduk bu yaz…
Sonra yine koşturmaca, sonbaharın düşen, sararan yaprakları ve ben Eylül’ü seviyorum.

Belgin TURAN SATICI
www.kafiye.net


Tarih 3 Eyl 2014 Kategori: Harun YILDIRIM

TUT YÜREGİMDEN


TUT YÜREGİMDEN

Aşığın kaderi bu’çile göz yaşı haktır
Yaşlarımı silmeye bez kalmadı sevdiğim
Gittiğim bu yollarda izimi gören çoktur
Siğnemi çırptı felek toz kalmadı sevdiğim

Diktiğim gonca güller el bağında açtılar
Dost bildiğim dostlarım zor günümde kaçtılar
Yolda görseler bile şöyle gülüp geçtiler
Küstürdüler gönlümü haz kalmadı sevdiğim

Ben bahtiyar degilim tasamı kahırmı bu
şerbet diye verdiğin bademi zehir mi bu
Gün batmadan dön bari şafakmı sehermi bu
Mevsimler hüzünlenmiş güz kalmadı sevdiğim

Bülbül figan ederse başlar gülün ağrısı
Hoşçakal diyorsun ya sanki ölüm çağrısı
Ellerim titrer iken gitmek düşer doğrusu
Merhamet kapısında iz kalmadı sevdiğim

Mezara kadar bitmez içimdeki bu elem
Hiç teselli vermiyor gönderdiğin o selam
Anlamıyor halim den ne defter nede kalem
Seni anlatmak için söz kalmadı sevdiğim

Bir mezarın başında hayretle kaldım dersin
Belki bir soran olur tesadüf buldum dersin
Bir ömür borcu vardı ben onu aldım dersin
Fatiha okumaya yüz kalmadı sevdiğim
HARUN YILDIRIM
www.kafiye.net