Kategoriler

Arşivler


Tarih 29 Eki 2014 Kategori: Ülkü DUYSAK

EN ÇOK

EN ÇOK

En çok sen okşadın saçlarımı.
En çok sen bağışladın suçlarımı.
En çok sen onardın parçalanan düşlerimi.
Masken olmadı hiçbir zaman.
Neysen hep oydun karşımda.
Aydınlandım yüreğinin nurunda,
En karanlık anlarımda…

Beni en çok sen anladın.
Yer açtın her an bağrında.
Eteklerine tutundum,
Öteleyip, incitmedin.
En çok sen bekledin beni,
Camların ardında…
Hep ben vardım,
Gözlerinin buğusunda…
Beni en çok sen doyurdun.
Hep bir hakkım daha oldu,
Senin payında.

Oysa şimdi,
Bir sis perdesi var seninle aramda.
Ama hâlâ sıcacık duruyor ellerin,
Yorganımın ucunda.
Beni en çok sen sevdin,
Anneeeeeem…

Ülkü Duysak
www.kafiye.net


Tarih 29 Eki 2014 Kategori: Nazlı Saraç ORAK

Eskilerden Bir Gün


Eskilerden Bir Gün

Eskilerden bir gün
Yer Üsküdar Meydanı
Gece kör sabaha varmakla meşgul
Bense ayazın yüzümdeki bıçak iziyle

Bağırsam kimse duymayacak kadar
Issız ortalık
Korkuyor muyum? ..hayır..hayır
Ne zaman korktum ki
Ayak sesi olmayan yollardan?.

Kandırılmış ve inanmışlığımın
Ağırlığı var üzerimde
Yığılası bezginlik bir zamandır
Bedenimi kaplamıştı hatırlıyorum

Bir anda gözlerim, gözlerim geldi aklıma
Gülen gözlerim
Nasıl bırakıp gelmiştim
Bir imbatın koynunda
Nasıl da gelmiştim buralara?
Kim ve ne için?
Hatırlamıyorum..

(Naz’ca)
29.10.2014 01:20
www.kafiye.net


Tarih 26 Eki 2014 Kategori: Gülcan KORKMAZ

TERK ETTİ YALNIZLIK


TERK ETTİ YALNIZLIK

Şarkılar da yalnızdım ben.
Bir gece uyandığım da ansızın şiirler de yalnızdım.
Boynu bükük kimsesizler gibi,
sesim çıktığın da değil sustuğum da yalnızdım. Öyle çaresizce..
Seninleyken yalnızdım. Bir yabancı gibi..
Çünkü sensizken umutlarım vardı. Geleceğine dair.
Hani bir gün gelir diyerek bekledim..
İşte öyle yalnızdım sevgili, elini tutsam da yalnızdım hayaller de.
Sana dokunsam da, sesini duysam da ağlasan da..
Hatta küçük bir çocuk olsam da
Duvarlar duyuyor beni onlarla konuşuyorum.
Bir gece ayazında üşüyorum
Şehir bile ışıklarıyla beraberken ben neden yalnız yaşıyorum.
Sus kimse duymasın
İnsanlar varken yalnızlığı konuşmuyorum
Sen yokken yalnız olduğumu anlıyorum ne fena..
Onlar yokken kendimle konuşuyorum
Sırf deli sanırlar diye gündüz onlarla gece seninle yaşıyorum.
Terk et git beni yalnızlık artık seni istemiyorum.
Beni bu kadar çok sevmene dayanamıyorum
Ah! Düştü yine parçalandı hayallerim,öyle ki şarkılar bile küstü
Neden birini çok sevdiğin de seni bırakıp gittiğini öğrendim artık.
Biliyorum bu hayat seni de üzdü.

Gülcan KORKMAZ
www.kafiye.net


Tarih 26 Eki 2014 Kategori: Nezahat KAYA

Tarife


Tarife

Sahibini dile düşüren kelam
Kavlini bilmeyen söz ile olur
Başının üstünde taşınan selam
Gönülden gönüle öz ile olur

 

Farketmez çok zaman geçse arası
Muhabbetin hası, daha sonrası
Güvenle tutuşur sevgi çırası
Dostuna bakacak yüz ile olur

 

Susuzun bir bardak suyu içmesi
Zordur su başında çeşme seçmesi
Bin düşünüp bir kez ölçüp biçmesi
Sandıktan alınan bez ile olur

 

Yiğitlik yolunda masuma taraf;
’Ahretini yapar’ bak diyor Mushaf
Ayağa kalkmışsa tarlada yulaf
Toprağı hasılı düz ile olur

 

Değil hiç bir yürek etten yığıntı
Her türlü duygular onda sığıntı
İçten geçirdi mi koca sarsıntı
Hâlini anlamak göz ile olur

 

Lâkin varıldıkça uçsuz ummana
Saklanır cefada kaç gizli mana
Kayıp furyasında tarife cana;
Yorulmuş sinede haz ile olur.

 

Nezahat YILDIZ KAYA
www.kafiye.net


Tarih 26 Eki 2014 Kategori: Necla ARGÜZ

Sessizliğim!


Sessizliğim!

En güzel saatlerimi çalıyorum gecenin koynundan..
Adını bilmediğim kuytularda saklıyorum..
Sessizliğimi dinliyorum!
Tüm melodilere kapatıp sağırlığımı.

Yalnızlığa olan bu alışkanlığım..
Sebebini bilmediğim bir hayale zorluyor beni..
Güçlü bir el çekiyor derinliğine tüm olmazların..
Harman yeri gibi savruluyorum.

Binlerce kez gülsemde canım aç, canım yaralı..
Neyi sorguluyorum bir bilebilsem..
Pırıl pırıl gülüşlerle yaşamak varken..
Bense, her sokağın çıkmazında dolaşıyorum.

Beyaz karanfillerin sensiz gölgelerine..
Yağmurlar bıraktım yine bu gece..
İçimde kelimeler kalabalığı,
Işığa çıkmayı bekleyen şiir gibiyim.

Gidiyorum, gidiyorum, gidiyorum..
Sonunda yine sana dönüyorum…..

Necla ARGÜZ
08 01 2012
www.kafiye.net


Tarih 26 Eki 2014 Kategori: Sevim Çiçek KARADENİZ

SARAMAZ OLDUN YARİM


SARAMAZ OLDUN YARİM



Bilmem ki unuttun mu beni sen uzaklarda.
Arayıp şu halimi soramaz oldun yarim.
Bir sensiz ölüyüm ben, sen desen tuzaklarda.
Kanayan yüreğimi saramaz oldun yarim

Sanki bir ilahi giz beni sana bağladı.
Kardelen çiçeğini deremez oldun yarim.
Uzaklığın çaresiz içerimi dağladı.
Vuslatı yollarıma seremez oldun yarim.

Suskunluğa büründün çıkmaz oldu hiç sesin.
Muştulu bir karara varamaz oldun yarim.
Hani o verdiğimiz yemini bozdun kesin.
Bağlı zincirlerini kıramaz oldun yarim.

Gelinlik hayâlimken kefenim mi olacak?
Şu hasret defterini düremez oldun yarim.
Bir sensiz gözlerime kara toprak dolacak
Kavruk ekinlerimi süremez oldun yarim.

Kollarının yerine kalemime sarıldım.
Ayrılığın gözüne vuramaz oldun yarim.
Sana değil sitemim kaderime darıldım.
Âşiyan yuvamızı kuramaz oldun yarim.

Sevo Can Çiçek
13.10.2014
00.47
BURSA
www.kafiye.net


Tarih 26 Eki 2014 Kategori: Sevim Çiçek KARADENİZ

Saklısın Derûnumda


Saklısın Derûnumda


Seni düşlemek sensizlik ülkesinde,
Usulca kapını çalmak,
Ve çaresizce yokluğunda erimek nedir?
Bilir misin?
Bir deli rüzgar gibi,
Sensizliğin kırık kanatlarında
Savrulup gitmek nedir?
Bilir misin?
Sen ne bilirsin sensizliği..!
Ben ne zaman ki aşkı seçtim,
Seni vurdular ayaklarıma, prangalarla,
Seni döşediler yolarıma, mayınlarla.
Sana açılan tüm kapılar vuruldu yüzüme.
Gönlümün dehlizlerinde sakladım seni.
Aşkın çilingir sofralarında
Seni kaldırdım kadehlerce,
Paramparça seni vurdum yere.
Seni içtim gecelerce şerefine.
Sendin ölümüm, dirilişim sen…
Seni çektim hasretle döne döne,
Kırık tesbihimin tanelerinde.
Dön artık, dön…dön.. dön diye .
Seni yazdım ardı ardına sayfa sayfa,
Son damlasına dek mürekkebimin.
Seni akıttım gözyaşlarımla
Hüzzâm şarkımın son nakaratında,
Çığlık çığlığa söyledim seni.
Buğulu gözlerimin kirpiklerinden,
Damla damla seni düşürdüm.
Sen ey benim deli sevdam.
Adın kazılı kalbimin sol yanında.
Bir yitik sevda gibi
Saklısın derûnumda,

Sevim Karadeniz (Sevim Çiçek Karadeniz)
www.kafiye.net


Tarih 26 Eki 2014 Kategori: Şerife BADISABA

Gül_e Demedim


Gül_e Demedim

Çok acılar çektim benden giderken,
Senden kalanlara çile demedim …!
Gelirim demiştin veda ederken,
Kuldur beşer diye hile demedim…!

Belki gizli gizli anarsın diye ,
Belki de nefsini kınarsın diye,
Umudun tükenir dönersin diye,
İçimde yaşadım ele demedim…!

Sen benden giderken gözünde yaştım ,
Koskoca cihana sığmayan baştım,
Gönül bahçesinde gamlı dolaştım,
İncinmesin diye güle demedim…!

Eller beni mesut mutlu sansa da ,
Bihaberim gizli gizli ansa da,
Benden de gizledim canım yansa da ,
İsyan okur diye dile demedim…!

Sen keremim derken aslıydı adım,
İsyandan korktukça ya sabır dedim,
Badı sabam canı yakarken odum,
Alev alır diye küle demedim…!

Şerife Köksal Badısaba
www.kafiye.net


Tarih 26 Eki 2014 Kategori: Gülsüm Hicran ÇAÇUR

SON DAKİKA HABERLERİİİ


SON DAKİKA HABERLERİİİ

Binlerce yüzyıldan kalma camiler, türbeler
Bugünemi ait yoksa geçmişe mi ait olduğu anlaşılmayan havası
Baktıkça kaybolmuşluk ve hiçlik hissimi uyandırıyor
Bu ruh alemi yolcuğumdan geriye dönebilmek için
Çağları aşmam gerekiyor.
Öyle bir yerdeyimki beklemediğim bir yere gelmişim.
Önünde bayrak dikili duran kenarları kum torbaları dizilmiş
Askeri bir karakolun önündeyim.karşımda uçsuz bucaksız
Mavilik ve kayalar, tek katlı toprak evler seçilmiyor bile,
Garip bir şekilde içimi yırtan acı çığlık
Hayatla ilişkisini kesmiş, askerlerim.
Hepsinin içinde geriye dönme ümidi,
Ümitler konuşamaz olmuş susmuş.
Gözler faltaşı
-Bir ses bir yarabbim dayanılmaz. Bu isyanla dolu haykırış
Asla içinden kurtulamıyacakları bir tuzak
Asker şaşkın, terorist şaşkın
Karşı karşıya gelecek hesabımız ne idi
Aynı mahallde bilye oynadık, aynı mahalle kızına sevdalandık
Aynı sırada sınavakopya hazırladık..
Kan idik, kardeş idik…
Şimdi n’olduk
Yerinden kıpırdayamıyor kimse
Buraya niye geldiği, amacı ve mutsuzluğu
Tiksinti doldurmuştu yüreklerine…
Daha birkaç saniye önce çocukça mutluğuna
Kara bulutlar çökmüş, barut ve kan kokuyor nefes
Hayatla bütün ilişkiler kesilmiş
Köye bakan yamaçlarda, dağdaki mağralarda
Köyün girişindeki şeytanlar kahkaha mı atıyor..
Bu yüzün kendisini güldürdüğünü hatırlatan
Ruhundaki acı,öfke nefret ne zaman oluştu.
Köyün girişindeki ve karanlıkta saklı şeytan
Ne kadar güçsüz olduğunu anladı.
Asker silahı sıkmaktan vazgeçti.
Çocukluk arkadaşına, uzatmalıydı elini,
Basmalıydı bağrına yıllardır görmediği felek dostunu
Hiç izin verirmiydi buna şeytan
Askerin karşısındaki çocukluk arkadaşı
Her iki evladın anası ve köyü çoktan yasa boğulmuş bile
Ana yüreği… cehennem ateşi ateşi gibi yanıyor…
Çamurdan yapılmış fırın önüne yığılıp kaldı ana
Köy boşaltılmış, köylüler gitmiş tek odalı yerde ana kalbi çarpıyor
Gelecek oğlunu bağrına basacak.
Odanın ortasında yığılmış ana.
Çoçuklar vurmuş biribirini tetiği çeken
Her ikisİde değil
ŞEYTAN, Şeytan rabbim huzurundan kovulunuşun intikamını
Birkez daha alırcasına ademoğlundan
Bütün bütün haber kanallarında son dakika..
Çatışmada ölenlerin ismini geçiyor…

Gülsüm Hicran Çaçur-26/10/2014
www.kafiye.net


Tarih 26 Eki 2014 Kategori: Zülfiye DÖNMEZ

GECENİN KARANLIĞINDA


GECENİN KARANLIĞINDA

Zifiri, karanlık bir gece. Dünyayı bir sessizlik kaplamıştı. Herkes uykusunun en derin yerinde. Uyumak üzereyken arkadaşım merhaba dedi. İnternet üzerinden selamlaştık. Arkadaşım;
– Yazayım, biraz dertliyim, diyerek izin istedi.
Henüz uyumamıştım, şaşırdım, biraz tereddüt gösterdim. Hiç beklenmedik bir saatteydi çünkü. Saate baktım. Saat ikiyi kırk iki geçiyordu. Merak ettim, tamam, dedim. Geç saatte neden uyumamış diye kendi kendime sordum ve merak ettim. Bir merhaba, selam, sabahtan sonra sordum arkadaşıma;

– Senin derdin nedir, diyerek.

Bir uzun offffffff çekerek başladı söze;

O anlattı ben dinledim. Hiç sözünü kesmeyip iyi geceler demeye bile gerek duymadım.
Yüreği yangın yeri ciğeri tutuşmuş, kırk sene öncesi hatıralarının içine girmiş çıkamamış.
– Boğuluyorum, nefes alamıyorum, dedi.
Hiç nefes almıyor gibi yazdıkça yazıyordu. Bana yazdıkları çok ilgin ve hüzünlüydü. Burada çok eskilere dayanan acı mı acı, kavuşulmamış bir aşk hikâyesi vardı. Çok duygulandım. Çok etkilenmiştim. Hemen unutmadan kaleme alıp yazmaya başladım.
Bana anlattıklarından şöyle devam etti sözüne;
– Çok haklısınız şaşırmakta. Gecenin bu vaktinde herkes mışıl mışıl uyurken benim yüreğim titriyor. Ağlıyor, özlüyor, rüyalarıma giriyor.
Özür dileyerek anlatmaya devam etti. Hala gördüğü rüyanın etkisindeydi. Rüyalar vardır geçmişi canlı tutan. Hiç unutulmayan anısını anlatmaya başladı.
– Sene 1979 bir Alman şirketi ile Libya’da çalışmaya gitmiştim. Orda tesadüfen bir Boşnak güzeli ile tanıştım. O zamanlar 22yaşında, çiçeği burnunda, Anadolu’nun ücra köşelerinde hayata gözlerini açmış, 24 ayar külçe altın gibi saf ve temiz, daha hiç kadın tanımayıp dokunmamış biriyim. Konuşurken bile kızaran yüzüm, titreyen dudaklarım, utancından kafamı kaldırıp kadın yüzüne bakmayan, toy biriydim. Nasıl unuturum ki, ilk göz ağrımı, diye üzülerek hiç soluk almadan anlatmaya devam etti.
– İşte benim uyanık olmamın sebebi bu, dedi.
Ağlamaklı bir sesle anlatmaya başladı. Yazmayı bıraktık artık, sesli konuşuyorduk.
– Onu gördüm rüyamda, çok eskilere gittim, dedi. Benimde maalesef Fizan çöllerinde, Sahrada Merdüm vadisinde, yıllar öncesi tanıyıp aşık olduğum, bir Belgiratlı güzeli rüyamda gördüm. Biliyorum o nalet olası Sırp saldırılarında dünyasını değiştirdi. Beni gözü yaşlı, bağrı yanık buralarda bırakıp gitti. Onun mezarının üzerinde mavi kelebekler uçuşuyor. Lakin sevmek çok güzeldi. İnsanın sevdalısını unutmak çok zormuş. Sevip de kavuşamayan bütün âşıklar beni çok iyi anlayabilir, diyerek bitirdik sohbetimizi.
Zülfiye Dönmez
www.kafiye.net