şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Dinle Kalbinin Sesini Ahmet Bey, gündüzün yorucu uğraşıları ve insanın beynini zonklatan yakıcı sıcağından sonra evinde dinlenmeye çekilmişti. Bir taraftan çayını yudumlarken, diğer taraftanda radyodan “ Turnalara tutunda gel.” Türküsünü dinliyordu. Kendisinde büyük bir anısı olan bu türküyü ne zaman dinlese, gözleri nemlenir, hüzünlenir ve geçmişteki o acı anı hatırlamadan edemezdi. Olduğu yerden kalktı, odanın […]
Sabah serinliği. Ahmet Bey kahvaltı için balkondaki masayı hazırlıyordu. Her zamanki gibi domates, salatalık, yeşilbiber, peynir, zeytin, reçel. Birde en kötü alışkanlığım dediği sadece içtiği çay. Hepsini de masaya koydu. Balkonda oturduğu yerden Güzelyalı, Üçkuyular, Balçova’nın denize yakın kısmı ve sitelerden karşıdaki körfezi görüyordu.
Yakıcı bir cumartesi sabahı. Ahmet Bey, balkona oturdu. Çevreyi izlemeye başladı. İzmir sokakları yine hareketliydi. Havanın da çok sıcak olacağını kendi kendine söylenerek yakınmaya başladı.
Bir hüzün çöktü İzmir sokaklarına. Günün yorucu koşuşturmaları sonucunda, yorgun, bitkin ve yıkılmış gibiydi Ahmet Bey. Ufukta yorgun ışıklar nasıl zor bir şekilde kendilerine yer bulmaya çalışıyorlarsa; Ahmet Bey’de ufuktaki kararmayı izlemeye başladı yorgun vücuduyla balkondan.
İzmir’in sıcakları meşhurdur. Çünkü konumu itibariyle bir çanak içerisine kurulmuştur. Son yılların en sıcak günlerini yaşamaktadır İzmir, diğer illerde yaşanan yağmur ve sele karşılık. Eğer İzmir’in imbatı esmezse buzlu su ile duş alsanız size faydası olmaz. Sıcak ve yorucu bir günün sonunda balkona oturdu Ahmet Bey. Güneşin batışını seyrediyor.
Uzun zamandır görmediğim bir arkadaşım rahatsızlanmış ve İzmir Göğüs Hastalıkları Hastahanesi yatmıştı. Fırsat bulup bir türlü kendisini ziyarete de gidememiştim. İşlerim çok yoğundu.
Yakıcı bir günün ufukta kaybolmaya başladığı sırada Ahmet Bey, bitkin bir vaziyette eve girmişti. Olumsuz düşünceleri beyninden atabilmek için ve sağlığı açısından uzun bir yürüyüş yapmıştı.
Sabah güneşi balkona doğmuş, Japon Gülü’nün yapraklarını ışıldatıyordu. Ahmet Bey, elinde su maşrapası, çok sevdiği, biricik aşkı ile simgeleştirdiği Japon Gülü’nü suluyordu. Bir taraftan da Japon Gülü ile konuşuyordu.