şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Bir varmış, bir yokmuş… Uzun zaman önce, kel tepelerin ardında yoksul bir köy varmış. Bu köyde insanlar çiftçilik ve hayvancılık yaparak geçinmeye çalışırlarmış.
Her evde bir hastalıklı keçi, bir koyun, birkaç ta tavuk bulunurmuş. İnsanlar karınlarını hayvanlardan aldıkları süt ve yumurtayla doyururmuş.
Bir varmış, bir yokmuş. Çok uzun zaman evvel köyün birinde saftirik bir sığırtmaç yaşarmış. Bu sığırtmacın adı Armano imiş.
Armano, köylünün ineğini, danasını, sığırını ve koyununu otlatarak geçimini sağlarmış.
Armano’nun evi köyün en yüksek tepesinde, derme çatma tahtadan, yoksul bir evmiş.
O, köylünün verdiği üç beş kuruşla geçimini sağlarmış. Zaten giysi ve yemek dışında pek bir şeye de ihtiyaç duyduğu yokmuş.
Bir varmış, bir yokmuş. Allah’ın günü çokmuş.
Evvel zaman içinde bir ülke varmış. Bu ülke insanları, evlerine aldıkları eşyaları, daha eskimeden çöpe atmaya bayılırlarmış.
Bu yüzden de çöplükler eşyalarla dolar, taşarmış.
Yine böyle bir günde bir evden; koltuk, masa ve sandalye çöpe bırakılmış.
Evvel zaman içinde… Kalbur saman içinde… Develer tellal iken… Pireler berber iken… Ben anamın beşiğinde tıngır mıngır sallanırken… Çok eski zamanlarda bir köy varmış. Bu köyün bir de Hüccad adında cimri bir ağası varmış.
Köyde bulunan tüm tarlalar Hüccad’a aitmiş. Köy halkıda karın tokluğuna ağanın tarlalarında çalışırmış.
Gel zaman git zaman Hüccad’ın konağına bir dilenci gelmiş.
Evvel zaman içinde… Kalbur saman içinde… Çok eski zamanların birinde, köpek, kaz ve kedi bir arada yaşarlarmış.
Köpek yıllar evvel efendisini kaybetmiş. Onu ararken kaz ile karşılaşmış. Kaz ise yavrusunu aramaktayken kedi ile karşılaşmış. Kedi sırf macera düşkünlüğü yüzünden yollardaymış.
Üçü birden kocaman sedir ağaçlarının bulunduğu, balta girmemiş ormanda, küçük kulübelerinde yaşarlarmış.
Bir varmış, bir yokmuş… Çok eski zamanların birinde Bulubulu adında tatlı mı tatlı bir örümcek yaşarmış.
Bulubulu, kendisi için ördüğü küçücük yuvasında yaşarmış. Onun tek işi oraya buraya rasgele ağ atıp, sinek böcek yakalamakmış.
Ağına düşürdüğü avlarını soluksuz mideye indirir, sonra da yeni yeniavlar peşine düşermiş.
Evvel zaman içinde… Kalbur saman içinde… Eski zamanların birinde Oburistan adında bir ülke varmış. Bu ülkenin akıllı mı akıllı, kurnaz mı kurnaz bir de kralları varmış.
Bu kral yıllar yıllar evvel, periler ülkesini işgal etmiş. Ardından ülkedeki genç ve dinamik perileri esir alıp, kendi ülkesinde köle olarak çalıştırmaya başlamış.
Evvel zaman içinde… Kalbur saman içinde… Çok eski zamanların birinde eski püskü, tahtadan kocaman bir ev varmış.
Bu evde, dev anası ve dev oğlu yaşarmış.
Dev anası iyi yürekli, merhametli bir devmiş. Fakat oğlu, anasının tam tersi kötü yürekli ve acımasız bir devmiş.
Anası, oğlunun neden bu denli kötü yürekli olduğunu düşünür dururmuş. Onun iyi bir dev olması için Allah’a yalvarır yakarırmış.
Bir varmış, bir yokmuş… Allah’ın günü çokmuş.
Eski zamanların biride ormanın en ücra köşesinde, minicik kulübesinde yaşamakta olan Fufu adında bir sincap varmış.
Fufu her sabah erkenden uyanır, ormanın bitiminde kurulmuş olan köye gider, oradaki evleri tek tek dolaşıp fıstık çalarmış. Bu onun en sevdiği işmiş. Buna iş demeyip, eğlence desek daha doğru olur sanki…
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Çok eski zamanların birinde, anneciğinin kesesinde Kamkam adında yavru bir kanguru yaşarmış.
Kamkam yeryüzünde annesinin gidebildiği yer kadar olan kısımları görebiliyormuş. Bu durum onun merakını daha da artırıyor, keseye sığmaz oluyormuş.