FISTIK HIRSIZI FUFU

Bir varmış, bir yokmuş… Allah’ın günü çokmuş.

Eski zamanların biride ormanın en ücra köşesinde, minicik kulübesinde yaşamakta olan Fufu adında bir sincap varmış.

Fufu her sabah erkenden uyanır, ormanın bitiminde kurulmuş olan köye gider, oradaki evleri tek tek dolaşıp fıstık çalarmış. Bu onun en sevdiği işmiş. Buna iş demeyip, eğlence desek daha doğru olur sanki…

Yine böyle bir günün sabahı, erkenden uyanan Fufu, elini yüzünü yıkamış. Ardından sabah sporunu yapmış. Sonra da mutfağa gidip, hafif bir şeyler atıştırmış. Fufu’nun bir anda aklına fıstıklar gelmiş. Hiç vakit kaybetmeden, üzerini giyinmiş. Hemen fıstık çantasını alıp yola koyulmuş.

Az gitmiş, uz gitmiş. Dere, tepe düz gitmiş. Vara vara köyün girişine varmış. Orada gözüne iki katlı, pembe boyalı, ahşap bir ev takılmış. Sağına soluna bakınan Fufu, vakit kaybetmeksizin evin açık olan penceresinden mutfağa dalıvermiş.

Mutfak tam da istediği gibi yiyeceklerle doluymuş. Gözü masada duran fıstık kavanozuna ilişmiş. Hızla kavanoza yaklaşıp, içindeki fıstıkları, torbasına doldurmaya başlamış. O da ne? Bir anda kavanoz hızla masadan yuvarlanıp, beton zemine çarpmış. Çarpmanın etkisiyle parçalanan kavanozdan, müthiş bir gürültü çıkmış.

Gürültüyü duyan evin hanımı, hızla mutfağa dalmış. Dalar dalmaz da karşısında Fufu’nun boncuk gözleriyle karşılaşmış. Kadın, aniden bir çığlık atmış. Kadının sesine, koşan evin beyi ve küçük oğlu, annelerini masanın üstünde görünce şakına dönmüş.

Evin oğlu, Fufu’yu görünce:

‘’Baba, babacığım! Bak bir sincap. Ne kadar da tatlı… Ne olur onu yakala. Onu kafese koyup beslemek istiyorum,’’ deyince baba:

‘’Hiç olur mu öyle şey oğul? Onun evi orman… Onu buraya hapsedemeyiz. Bu onun için büyük bir üzüntü olur. Hem nerden biliyorsun? Belki onu, evde bekleyen eşi ve çocukları vardır. İyisi mi onu serbest bırakmak… Haa! Ne dersin?’’ Diye sormuş.

Düşünceli gözlerle babasına bakan çocuk:

‘’Çok haklısın babacığım! Onu bırakalım.’’ Demiş.

Çocuğun bu tavrı babasının çok hoşuna gitmiş.

Hemencecik Fufu’yu yakalayan baba, onu çocuğun eline vermiş ve:

‘’Hadi bakalım! Onu, sen serbest bırak.’’ Demiş.

Çocuk Fufu’yu eline alıp pencereye gitmiş. Sonra da Fufu’yu serbest bırakmış.

Özgürlüğüne tekrar kavuşan Fufu, memnun gözlerle ardına bakıp, çocuğa göz kırpmış.

O gün yaşananlar Fufu için iyi bir ders olmuş. O günden sonra asla hırsızlık yapmamış.

Fufu ermiş muradına. Biz çıkalım Kafa Dağına…

Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net