KAF DAĞINDA YANAN IŞIK

Evvel zaman içinde… Kalbur saman içinde… Çok eski zamanların birinde, köpek, kaz ve kedi bir arada yaşarlarmış.

Köpek yıllar evvel efendisini kaybetmiş. Onu ararken kaz ile karşılaşmış. Kaz ise yavrusunu aramaktayken kedi ile karşılaşmış. Kedi sırf macera düşkünlüğü yüzünden yollardaymış.

Üçü birden kocaman sedir ağaçlarının bulunduğu, balta girmemiş ormanda, küçük kulübelerinde yaşarlarmış.

Onların hiçbir zaman yiyecek sıkıntısı olmamış. Çünkü orman üçünün de yiyebileceği türden yiyeceklerle doluymuş.

Karınlarını bir güzel doyuran üç kafadar, yatmadan önce sırayla birbirlerine masallar anlatarak uykuya dalarlarmış.

Yine böyle bir gecede köpek, arkadaşlarına Kaf Dağını, orada yaşayan masal kahramanlarını anlatmış.

Bu masal kedi ile kazın çok hoşuna gitmiş. O gece güzel bir uyku çeken hayvanlar rüyalarında Kaf Dağını ve dağda yanan ışığı görmüşler.

Sabah uyandıklarında gördükleri rüyayı birbirlerine anlatmışlar. Üçünün de aynı rüyayı görmesi hiç te tesadüf değilmiş. Onlara göre Kaf Dağı onları çağırmaktaymış.

Bu düşünceler eşliğinde yola koyulan kafadarlar, az gitmişler, uz gitmişler. Dere tepe düz gitmişler. Vara vara Kaf Dağının en tepesine varmışlar.

Varır varmaz da rüyalarında gördükleri ışığa doğru koşmuşlar. Işık kocaman, tahta bir kulübenin küçük penceresinden sızmaktaymış.

Usulca kulübeye yaklaşan hayvanlar, kapıyı üç kere vurmuşlar.

İçeriden gelen ayak sesleri kapıyı, gıcırtıyla açmış. Karşılarında aksakallı, uzun boylu, siyah cüppeli, yaşlı bir dev duruyormuş.

Yaşlı Dev seslenmiş:

‘’Hadi girin! Ne duruyorsunuz? Sizi ben çağırdım. Rüyanıza giren ışık benim kulübemin ışığıydı.’’ Demiş.

Köpek söze girip:

‘’ Peki, bizi neden buraya çağırdınız?’’ Diye sorunca Dev cevap olarak:

‘’Benim başıma gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Yıllar evvel insanlar yavrularına masallar anlatırdı. Bir gün hepsinin evine televizyon denilen bir canavar girdi. Televizyonu bilgisayar takip etti derken, masallar unutulup gitti. Tabi biz masal kahramanları da unutulunca, arkadaşlarım burayı terk edip gitti. Ama ben umudumu hiç yitirmedim. Biliyordum, bir zaman gelecek bir yerlerde masallar anlatılacaktı. Bir gece sizin anlattığınız masallar kulağıma geldi. Ne güzel masallardı. Artık her gece sizin masallarınızı dinliyor, sizi gözetliyordum. O gece Kaf Dağıyla ilgili masalınızı dinleyince aklıma sizi buraya çağırmak geldi.’’ Demiş.

Kaz söz alıp:

‘’ Peki, Koca Dev bizden ne istiyorsun?’’ Diye sorunca Dev pencerede durmakta olan sarı kaplı kitabı göstererek:

‘’ Şu gördüğünüz masal kitabını alıp, yanınızda götüreceksiniz. Gittiğiniz yerde çocukları başınıza toplayıp, o kitaptan bir masal anlatacaksınız. Siz ne kadar çok çocuğa masal anlatırsanız, o kadar çok arkadaşım Kaf Dağına, yanıma dönecektir. Ben de sizler sayesinde yalnızlıktan kurtulacağım. Çocuklar da televizyonun ve bilgisayarların esaretinden kurtulacaklar.’’ Demiş.

Yaşlı Devin sözünü tutan hayvanlar yanlarına aldıkları altın kaplamalı masal kitabıyla düşmüşler yollara. Az gitmişler, uz gitmişler. Bayır aşağıya düz inmişler. Vara vara bir kasabaya varmışlar. Kasabanın evlerine gizlice girip, çocuklara masallar anlatmışlar.

Anlata anlata dünyaya dolaşan hayvanlar Yaşlı Deve verdikleri sözü tutmuşlar.

Masallar anlatıldıkça, masal kahramanları bir bir Kaf Dağına gidip Yaşlı Devi görmenin mutluluğunu yaşamışlar.

Onlar ermiş muradına. Biz çıkalım Kaf Dağına…

 

Hacer Taner Bulut

www.kafiye.net