şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
AŞKIN BİTMEYEN MASAL
Aynalar küsdü ,
Geceye hüzün düştü,
Uyku göze düşman,
Baş yattığı yastığa pişman.
Kanar, yürek yanar
Çocuk değilim susmayan,
Yüreğimden üç nokta ,bir masal çınlar.
Sürgün ayaz gecelere,
Firari saatler
Sensiz , sessiz
Soluk düşler dolanır duvarlarda
Pencerem aya küskün,
Gözlerim yıldızlara,
Dileklerim , umutlara
Olmaz diyen üç nokta bir masal çınlar
Günler egirir elinde
Gençliği durmadan,
Kimini bahalı, kimini ucuz
Gönlü zengin olmayan
Oy, oy zaten culsuz
Giymeden gömleği kolsuz
Gel baharım , gel yarım kalan türküm
Saçlarıma uçuşan kardan beyazım
Alnıma yazılan yasak yazım
Yüzümün gülüsün al, al
Bu aşk okudukca bitmeyen masal….
Sema Sezer
12/02/2016
Saat:akşam:
11/15
www.kafiye.net
Ayrılmak Ne Haddime
Dile kolay aklın bir köşesinde
Düş kurup endişelenmeden ‘ Sakin ol,’ demek…
Gözlerimin önüne serilen ebemkuşağı;
Aslında bizi bize hoşnut eden gün doğumu
Kendi feryadımız ki
İlk gözyaşı deyip geçiririz
Durdurulamayan ve de kirpiklere yapıştırılan
Yoksa vefa mıdır sancısı
Gönül Sözlüm;
Aklın her bir köşesi dünün pişmanlığı
Etine batarken ruhuna dokundurduğu
Suskunluğuma ‘ Sakin ol,’ diyemezsin
Başını öylece kucağıma da koyu veremezsin
”Sıfırdan başlayıp avuçlarıma sin
Sin nefes alışverişime ne olur,’’ diyemezsin
Salacağım bende tomurcuğumu güneşi bekler gibi
El bebek, gül bebek olsam da
Korkarım bende olacağım eksik etek
Buz gibi göz alabildiğine rahatsız edici…
Hah şöyle :
”Evvel âr idi, şimdi kâr mı oldu,” diyenleri duyar gibiyim
Gidiş o gidiş
Değil mi ki gücü yetene
Dün gibi bitenleri bekleyenlere
Yazık!
Görünen o ki feleğin çemberinden geçenler
Gecesi silahlı
Gündüzü külahlı olanlardır.
Onlar ki önce sağa, sonra sola nasıl bakılacağını bilir
Güme giderken
Yüzünü titreyen ellerin arasına nasıl gömeceğini…
Şimdi sen benim yerimde olsan
Düşün gafil avlanırken galeyana gelenleri
Fikir alırken fikir verenleri
Halep oradaysa,
Arşın burada diyenleri
Bak ki olmasın gelen ağam, giden paşam…
Ki geçmiş
İçlerinde bildiğin kabaran birer öfke
Verdiği acılar yüzünden
onca vurdumduymazları bilmez misin
ayrılmak ne haddime?
İlknur Özgün Yıldırım ____ 10 Mart 2016
www.kafiye.net
YOZGATLI KINALI HASAN
“Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!”
MEHMET AKİF ERSOY
*
Çanakkale’de devleşip adını tarihe yazan
Kahramanlardan biri de Yozgatlı Kınalı Hasan
Sorgun Kazasına bağlı Kara Yakuplar köyünden
Vatan için şehit olan dedelerinin soyundan
Bıyığı terlememişti körpecikti daha yaşı
Delikanlılar koşarken cephelere çekti başı
*
Kalplerine vatan aşkı iman verdi onlara hak
İstikamet Çanakkale yürüyüp yayan yapıldak
İntisap edip birliğe hepsi Mehmetçik oldular
Taburlarına yerleşip beklemeye koyuldular
Baba gibiydi komutan yüzbaşı Sırrı Bey adı
Emrindeki askerlerin herbiri onun evladı
*
Komutanları severdi askeriyle konuşmayı
Onları motive edip tüm engelleri aşmayı
Yüzbaşı Sırrı Bey dedi; kendimi bildim bileli
Cepheye gelen askerin kınalı olurdu eli
Neden Hasan’ın saçında? Olmalı bunun sebebi
Çağırdı yanına sordu; kim acaba müsebbibi?
*
Hasan; “bilmem komutanım bu kınayı anam yaktı
Ben, niye diye sormadım” şaşkın şaşkın ona baktı
“Mektup yaz da sor bakalım biz de öğrenmiş olalım
Yazın ki hemen mektubu tez cevabını alalım”
Yazması yoktu Hasan’ın hemen yazıcıya gitti
Bir bir söyledi o yazdı sonunda mektubu bitti
*
Aradan iki ay geçti mektubun cevabı geldi
Evrakların arasından merakla eline aldı
Okudukça anladı ki pek çok derindi manası
“Hasanım kınalı kuzum” diye başladı anası
“Bizim burda ALLAH için kurban seçip koçlarını
Başına kına yakarlar ben boyadım saçlarını”
*
“Dört kardeşin içersinde en fazla sevdiğim sendin
Kalbime tahtını kurdun inan ki canımda candın
Kıyamet günü gelince toplanıp mahşer yerinde
Kalabalıkta işaret olacak güzel serinde
İşte benim kuzum deyip basacağım, gel bağrıma
Ve nihayet vereceğim sol yanımdaki ağrıma”
*
İki gözü iki çeşme Sırrı Bey mektubu okur
Posta erini çağırır “Hasan’ı getir” buyurur
“Mektubu okuyacağım onun okuması yoktu”
Geri döndü posta eri sesi üzgün ve soğuktu
“Şehit olmuş geçen hafta zorlu bir muharebede
Kınalı Hakk’a yürüyüp adını yazdı ebede”
*
//Vatan için şehit olan yiğitleri yâd edelim
Bir Fatiha okuyarak ruhlarını şad edelim//
*
NİLÜFER SARP_________15.MART.2012
ZAMAN BOŞLUĞUDUR SENSİZ YAŞAMAK
Hangi zaman da yaşandığı
Hangi uzay ekseninde
Hangi gezegen anlatır
Bende ki seni
Bir anlayabilsen
Kah
Bir yirmi beş yıl gerideyim
Kah
Yirmi yıl ileri
Zaman benle yarış halinde
Start çizgisi…….önümde
son varış noktası sende
Aklımı fikrimi çalan sen
Tüm hücrelerim
Genetik yapım uçtu gitti elimden
Karmaşa halinde düşünceler
Tatlı sözlerinle dünyayı veriyor
Bir anda
Kahredip yıkan sözlerin de var
Off of
Sen
Yağmur damlası serinliği
Ağustos sıcaklığı
Çölün susuzluğu
Okyanus derinliği
Sonsuzluğun tanımı varsa
İşte, O sen,
Sensin içimde, Varolan
Damarlarımda kan diye
Şuğursuzca dolşan
Aşk diye sana sunulan
Can,
Candan öte bir canan
Senden ayrı, senden ayrı
Uzak kalamayışım ondan
Hasretin çökünce adın da
Haykırıyorum
Ve her defasında
Yüreğim çıkacak yerinden
Yanı başımda duymadığında
Görmediğimde
Kaçırdığın gözlerini
Oya ki Sevgin
Kalbimde en derin yerinde
İşte sen, ben de
Aşk diye sana sunulan
Can,
Candan öte bir canan
Senden ayrı, senden uzak
Uzak kalmayışım on dan
Hanife Küçük
11.03.2016…05:09
www.kafiye.net
BİRİCİK AŞKIMDIN.
Dağları,taşları eritti derdim
Sen bana ne kadar dert verdin zalim?
Canımı mahvetti,kuruttu derdim
Neden hiç sormadın,ne oldu halim?
**
Artık aylar oldu gülmedi yüzüm
Yollara bakmaktan kör oldu gözüm
Tükendi takatım,titriyor dizim
Sarardı yaprağım,kurudu dalım.
**
Bilerek sen beni attın odlara
Yüzünü çevirip gittin yadlara
Yalandan yeminler ettin butlara
Kesildi umudum,kapandı yolum.
**
Biricik aşkımdın benim bir zaman
Şimdi yollarımı basmıştır duman
Bana dönmeğine yok artık güman
Kahroldu vücudum,bağlandı kolum.
**
Daha yokluğunla barıştı gönlüm
Uğruna ne kadar vuruştu gönlüm?
Sonsuz mutsuzluğa karıştı gönlüm
Neyazık sonunda boş kaldı elim…
Sema Dağlı.
10.03.2016.
www.kafiye.net
Mor Çatının Gülleri
Şiir__Nuray Çakmak
Biliyormusun bayım;
Çocuk gelinler olduğundan beri
Sinesinde yetiştirdiği papatya umutları
Masumiyetinin en ücra köşelerine kadar
Beyazdan karaya çaldı…
Baharı ışıldayan ruhundan
Öbek öbek kekremsi acılar fırlarken,
Gökkuşağı saçlarına rüzgâr
Dokunmuyordu bile…
Gelincik tarlası yüzü
O gün gark olmuştu dert deryasına.
Kırmızı gamzelerine ısırgan otu ekilirken
Duyguları kül rengi saçakların altına gizlendi…
Alnının çatısında iffeti , namusu sorgulanırken
Kulağında uğuldayan törenin çınkıraklı sesi.
Rengârenk fistanın eteğinde gezinirken
Cemre düşmeyen koyu lacivert çiçekler devşirdi.
Uçurumun kıyısında nefeslerini tutup
İsimsiz nice kadınlar kor ateşlerde buz tutan
Ruhlarıyla bedelleri öptüler…
Defalarca orantısız güç kullanılarak
Bal rengine çalan sürmeli gözleri fırça darbeleriyle
Mor renklere boyandı.
Kirpiğine asılan gözyaşlarını kundaklara sarıp
Kınalı avucunun çukurlarına kaç mezarlar kazıldı.
Değişmeyen yazgısında
Gözbebeğinden ölüm fırladı …
Ve bayım;
“Saçı uzun aklı kısa”
“Elinin hamruyla erkek işine karışma”
“Karnından sıpayı ,sırtından sopayı eksik etme”
Köpük köpük salyaları akan nefsinde
Sosyal hayatın her alanından soyutlandı…
Çünkü eksik etekti
Adı yoktu onun , kimliğide
Cinsiyetini kara sandıklara
Kurşun düğmelerle ilikleyip
Özgürlüğü yedi kat göklere asılıp
Mutluluk ise
Gökyüzünde ki simli yıldızlar kadar uzaktı..
Oysa kadın;
Varlığı bile günah sayılırken çok şey istemedi
Âfâki beklentileri de olmadı hayattan
Pembe hayaller ruhunun penceresine konmazken
Çokları yel değirmemine asıp
Azlara göz kırptı çok ezberler bozarken…
Sadece;
Hayat denen şemsiyenin çatısı altında
“Bir elin nesi var,iki elin sesi var”deyip
Bir-iki adım geride değil , yan yana yürüyüp
El ele, omuz omuza ,hep destek tam destek
Birlikte çıkılan meşakkatli yolun taşlarına
Sabrını,özverisini,fedakarlığını,sonsuz emeğini
Nakış nakış işleyip ilerlemekti…
Şimdi bayım;
Töreden ölüm emri kelepçeli ellleri
Orantısız güç ile giydi siyah tülleri
Künyesine yazıldı mor çatının gülleri
__Nuray Çakmak__8 Mart 2016__
www.kafiye.net
SEVMƏSƏM.
Anam təbiətdə nə var gözldir,
Yel mehə çevrilməz yeli sevməsən.
Dərələr,təpələr,dağlar gözəldir,
Həlim çaya dönməz seli sevməsən.
XX
Tər yoxsa zəhmətim taxt qura bilməz,
Bu eşqlə sinəmi ah yora bilməz,
Belim qürurlanıb şax dura bilməz,
Dəryazı sevməsəm,beli sevməsəm.
XX
Mehr ilə ürəyə arzu tən düşər,
Mehrə yol verməsən tən də gen düşər,
Telindən telimə vaxtsız dən düşər,
Sevgimə bağlanan teli sevməsəm.
XX
Nazlı,sev sevməsən hissin qət olar,
Qəlb köksdə vurmasa adi ət olar,
Öz sevgim özümə fəlakət olar,
Vətəni sevməsəm,eli sevməsəm..
Nazlı Hacılı.
www.kafiye.net
ELİMİN ÖZ DƏLİSİ..
Vallah,billah dəliliyim yox mənim,
Toz sevmirəm,toz dəlisi desinlər.
Söz əkirəm,hikmət versin söz dənim,
Barı mənə söz dəlisi desinlər.
**
Nəhs görəndə bacarmıram özümlə,
Cavabını ödəyirəm dözümlə,
Bəzən odu götürürəm gözümlə,
Deyirlər,qoy göz dəlisi desinlər.
**
Çəmən güldən,lalə xaldan xoşlanır,
Kimi kaldan,kimi baldan xoşlanır,
Mənim könlüm aldan,şaldan xoşlanır,
Yol vermərəm bez dəlisi desinlər.
**
Ay qara şər,nahaq düşmə izimə,
Heç vaxt tamah salmamışam üzümə,
Bağa girəm,tikan bata dizimə,
Dönüb mənə diz dəlisi desinlər.
**
Hacılıyam,eşq yolunda pəriyəm,
Nifrətə yox,məhəbbətə şəriyəm,
Kim qəlbindən keçir desin dəliyəm,
Qoy elimin öz delisi desinlər..
Nazlı Hacılı.
www.kafiye.net
ÖZÜM ÜÇÜN DƏ..
Mənalı-mənalı üzümə baxdın,
Bu bir sirrə dönüb üzüm üçün də.
Üz-üzə qəlbimi sən elə yaxdın,
Müəmma qalıbdır közüm üçün də.
**
Başımda durmadı,sürüşdü yaylıq,
Sanki vüsalıyla görüşdü yaylıq,
Baxma lal dayandım,bu ani lallıq,
Bir özül yaratdı sözüm üçün də.
**
Baxıb ürəyini aydan oxudum,
Üzünə al düşən laydan oxudum,
Sanma mən dözümə meydan oxudum,
Bu dözüm dərs oldu dözüm üçün də.
**
Sandım bu baxışda sökülür danım,
Bu boyda olayı nə təhər danım,
Ondan can atmadım çözümə,canım,
Çünki yer qalmadı çözüm üçün də.
**
Hacılı o günü hopdurub qana,
Bir söz söyləyəcəm onu et tana,
Səni qorumuram tək səndən yana,
Səni qoruyuram özüm üçün də..
Nazlı Hacılı.
www.kafiye.net
RAMİL..
Bir dığa kəm baxdı bayrağımıza,
Yummadı bu işə gözünü Ramil.
Elə sırğa asdı kar qulağına,
Sildi yer üzündən izini Ramil.
**
Sar özü özünü tuş etdi közə,
Şər şərin eylədi,xeyir möcüzə,
Nankor dili ilə dediyi sözə,
Əməldə söylədi sözünü Ramil.
**
Mərd qatmaz zülməti danına heç vaxt,
Qoymaz lıkı düşsün şanına heç vaxt,
Elim çağırmazdı yanına heç vaxt,
Eldən döndərsəydi üzünü Ramil.
**
Dığa çox davrandı,çox namərd sayaq,
Elə ilk addımı açanda ayaq,
Gördü söz anlamır bu uzunqulaq,
Gönünə batırdı bizini Ramil.
**
Nazlı da min əhsən söyləyir ona,
Ər qoymaz bayrağa həşərat qona,
Fəqət özgə işə burun soxana,
Yaxşıca tanıtdı özünü Ramil.
Nazlı Hacılı.
www.kafiye.net