Kategoriler

Arşivler


Tarih 24 Tem 2013 Kategori: Mehmet NACAR

ACI TEBESSÜM

ACI TEBESSÜM

Şairlerin dünyası farklı bir dünyadır. Onlar dış dünyalarından çok daha büyük bir iç dünyaya sahiptirler. Kendi iç dünyaları ile dış dünyaları arasında köprü kurarken bakış açıları, değerlendirmeleri ve etkilenmeleri şair olmayan diğer insanlardan çok daha farklıdır. Çünkü onların iç dünyasında geçmişte yaşanan olaylar, geleceğe yönelik planlar, hayaller, hüzünler, mutluluklar, umutlar ve daha bir çok şey birbiriyle yarışır durumda olurlar. Dış dünya iç dünyaya açılan küçük bir pencereden başka bir şey değildir.

Günümüzde şiir de, şair de ucuzladı. Şiir yazmak moda haline geldi. Ancak şairlik bir tür edebi mühendislik sanatıdır. Yetenek, geniş bir genel kültür, dilini iyi kullanmak gibi birçok donanım gerektirir. Şair Yıldız Toksöz gereken yetenek ve
donanımlara sahip bir şairimiz. Sanatıyla ilgili araştırmalar yapmakta, önerileri kulak ardı etmemekte, kendini ve kalemini geliştirmek için büyük çaba harcamakta ve emekleri de boşa gitmemekte.

Şiirlerini bir dosyada toplamış. Kitap yapmaya hazırlanırken incelememi rica ettiğinde dosyayı göndermesini söyledim ve gönderdi. Şiirlerini okuduğumda kendine özgü üslubunu, kaleminin gücünü ve ifadelerin derinliğini farkettim.  Tabi ki, gerekeni yaptım. Ricası üzerine sunum yazısını da yazarak dosyaya ekledim.

Kitaba verdiği ‘’Acı Tebessüm’’ adı hüzün çağrıştırdığı kadar da edebi bir özellik taşımakta. Hazırlıklar tamamlanınca kitabını Ankara’da faaliyet gösteren Yıldızlar Yayıncılık’ta yaptırdı. Bana da imzalayıp gönderme inceliğinde bulundu.

Acı Tebessüm görünüş itibariyle profesyonelce hazırlanıp basılmış bir şiir kitabı. Kapak tasarımı,  iç dizaynı ve şiirlerin güzelliği ile her kütüphanede bulunması gereken güzel bir eser.

Acı tebessüm sevda şiirleri ağırlıklı olmasına rağmen taşlamalar, vatan ve bayrak şiirleri, aile yakınlarına yazdığı şiirler, toplumsal şiirlerle hayli renkli ve çeşitli içeriklere sahip, şiir anlamları renkli bir kitap.

Acı tebessüm’deki ilginç deyim ve anlamlardan kısa örnekler vermek gerekirse;
‘’Aradığın aşk değil, seven mutlu etmiyor,
Gülistana girsen de kaktüs dolu kır olur.’’

Şiirlerde anlam bütünlüğü en önemli özelliklerdendir. Bir de anlam olarak satırlar
birbirinin devamı olmuşsa o şiiri okumaya doyum olmaz. Üstte buna bir örnek
vermek istedim ama Yıldız Toksöz’ün bütün şiirleri bu özelliği taşımakta.

Babası için yazdığı Şifa şiirinde;

‘’Kusursuz bir imanla her an senin yolunda,
Sevginle dönen kula şifayı ver Allah’ım…’’  demekte.

Toplumsal yaramız terör şehitlerimiz için yazdığı şiirinde şöyle yakınmakta;

‘’Sözün bittiği yerde kelimeler yetersiz,
Kaç evlat öksüz kaldı artık kaç hane ersiz…’’

Acı Tebessüm şiirlerinin hepsi birbirinden güzel. Aralarından örnek seçmekte zorlanıyorum. Şairin bir başka özelliği de söz sanatlarını iyi kullanması ve kendine özgü ifadelere yer vermesidir.

‘’Yalan yanlış yazarak şairlik yapmak kolay,
Uymaz davul sesine çektiğin bunca halay.’’

Eleştirdiği şairlerin şiirlerini davul sesine uymayan halaya benzetmek söz sanatlarına verilecek örneklerden biri. Kitapta bu tür söz sanatlarına hemen her şiirde rastlanmakta.

‘’Bir hayali dünyada duygu yüklü sazımı,
Paslanmış telleriyle çalmak istemiyorum.’’
‘’Sen ki, seven gönlümde cennetten cihanımsın…’’
‘’Hüzün limanlarında sallanırken mendiller,
Geceye düşer hüzün, söner gökte kandiller…’’(Acı Tebessüm şiirinden)

Ben de yıllardır hece yazıyorum. Ancak belirli kalıplarda yazmak alışkanlık haline geldi. Yıldız Toksöz değişik hece kalıplarını kullanmakta da mahir bir şairimiz;

‘’Bahar geldi sensizim bak,
Saçlarıma çiçekler tak,
Gözlerinle bir ışık yak,
Mutluluğu getir bana…’’

Acı Tebessüm kitap çöplüğüne dönen ülkemizde hece şiirlerini sevenlerin mutlaka okuması gereken müstesna bir kitap. Yıldız Toksöz’ün ilk şiir kitabı olmasına rağmen şiirlerinin anlam bütünlüğüne, kurallara uyumuna, akıcılığına ve diğer özelliklerine kusur bulmak çok zor. Hece şiiri meraklılarının mutlaka temin
etmelerini ve kütüphanelerinde saklamalarını öneriyorum.

Kendilerine başarılarının devamını diliyorum. Acı Tebessüm’ü okumak isteyenler aşağıdaki eposta adresinden isteyebilirler.

Mehmet Nacar
www.kafiye.net


Tarih 24 Tem 2013 Kategori: Şerife BADISABA

NERDESİN NERDE…..

NERDESİN NERDE…..

Mevsimler sonbahar geceler serde
Savrulmuş yapraklar gazeller yerde
Beni sen düşürdün bu zalim derde
Yandım ataşına nerdesin nerde…

Gözlerim uykusuz yasta yüreğim
Dayanmaz hicrana hasta yüreğim
Dibi görünmez bir tasta yüreğim
Zor gelir sensizlik nerdesin nerde…

Yüzümü güldüren gülüm sen oldun
Açarken bahtıma elimde soldun
Aşkın hançerini kalbime vurdun
Çekilmez özlemin nerdesin nerde…

İçimi bir ateş yakıp kavurur
Yanan küllerimi rüzgâr savurur
Sevgin yüreğimde ebedi durur
Çekilmez geceler nerdesin nerde…

Gözlerin düştüğü zaman düşüme
Ay bile utanır düşmez peşime
Yanan yıldızları ser güneşime
Uğrunda öldüğüm nerdesin nerde…

ŞERİFE BADISABA
__Hüzün Bulutu__
www.kafiye.net


Tarih 22 Tem 2013 Kategori: Gülcan KORKMAZ

ANKARA

ANKARA

Usulcacık yağmur dokunur,
Utanmış sokaklarına bugün.
Ne çok gelen olur sığınmak için sana!
Ne çok giden olur senden bakmadan arkasına!
Halbuki  başa çıkarsın herkesle,
Vurdumduymaz bir çocuktun sen Ankara!

Gönlümün başkenti vurgun mu yedin?
Nedir bu sessizliğin?
Sanki masumiyetini yeniden istedin?
Bende sana koşarak geldim!
Kimi sende akrabalarını buldu?
Kimi hayatını, kimi gençliğini!
Kimi de hiç büyütmediği çocukluğunu!

Öyle bir şehir oldun inadına yürüdün dikenlere!
Kafa tuttun yalnızlığımın başkentine!
Ruhuma sokulan umutlarım oldun!
Hiç solmasın diye beklediğim çiçeklerim!
Sebepsiz mutluluklarım oldun!
Çocuklar gibi ağlayabildiğim!
Bazen büyüdüğümü anladığım tek yer!
Bazen ne kadar yaşayacağını bilmediğim yer!
Sonra yağmurunda ısladın beni!

Yaşattığın acıları gözyaşlarımla silebilmek için,
Gülümseyebilmeyi de gösterdin ansızın!
Herkes terk edilmiş hayallerini satıyorken,
Sen satma diyebilen oldun!
Kimi zaman bir öğrencinin son parası!
Kimi zaman büyük bir şehir!
Kimi zaman kabul olmayacak dediğim duam!
Kimi zaman sevdiğim insan!
Kimi zamanda küçücük umutlarım oldun!
Ankara oldun!

Anlara sığmaz kara bulutları unutmaz,
Hem sıcacık,  hem bir o kadar aşık.
Sanki eteğimi süpüren sonbahar,
Sanki gökyüzünü boyayan yıldız,
Cebimde kalan son param,
İçinde sığındığım dünyam.
Ankara’m oldun hepsi bu!

Kardeşimi buldum sende,
Denizsiz limanlarım oldun!
Yüzmeye çalışan umutların,
Bir bir hayatına giren her an,
Bazen çirkin bazen güzel,
Bunları bir arafa koyabilen tek yer!
Ne terk edildiğini anladın,
Ne terk ettiğini.
Kim sır vermişse tuttun belki bundan çok savruldun,
Gece başka, gündüz başka.
Her güler yüzde bir Ankara!

Bazen kar, bazen yağmur,
Bazen aşk, bazen telaş!
Hayata tutunduğum dalım!
Hem anım, hem kara bahtım!
Bazen çocukluğum,
Bazen gençliğim,
Bazen aşklarım,
Bazen telaşlarım,
Bazen de sırlarım!
Sen benim gönlümü soydun!
Bende suç ortağın oldum!
Gidemedin, gitmedim Ankara!

Ne çok sevenim vardı senin gibi,
Ne çok sevmeyenin!
İkimizi de birbirinize bağlayan,
Ne vardı ki anlamadım!
Ama şimdi anladım,
İkimizde yalnızlığın başkenti sırdaş, arkadaş, kardeş!
Ve ikimizde bir o kadar uzak!
Düşünüyorum da bazen Ankara,
Bu kadar kalabalıkken nasıl yalnızsın?
Konuşsan neler anlatırsın ama konuşamazsın?

Gülcan KORKMAZ
www.kafiye.net


Tarih 22 Tem 2013 Kategori: Şerife BADISABA

YÜCE DAĞLARIN KIZI…

YÜCE DAĞLARIN KIZI…

Yaylası serindir soğuktur suyu,
Şu yüce dağların yiğit kızıyım!
Yiğittir efesi güzeldir huyu,
Şu yüce dağların yiğit kızıyım!

Rüzgar bile başka eser dağında,
Lale sümbül nergis açar bağında,
Bin bir derde derman var toprağında,
Şu yüce dağların yiğit kızıyım!

Başkadır çeşmede suyun sırası ,
Kızların bakışı gönül yarası,
Yakar yüreğini kaşın karası,
Şu yüce dağların yiğit kızıyım!

Sevda ile akan ulu pınarım
Bulgur pilavına ekmek banarım
Memleket derdiyle her gün yanarım
Şu yüce dağların yiğit kızıyım!

Dokunur ellerde aşk nakış nakış,
Başkadır kilimde sevdaya bakış,
Atılan ilmekler yüreğe akış,
Şu yüce dağların yiğit kızıyım!

HÜZÜN’üm, hicran var gözün yaşında,
Bir kara sevdadır tüter başında,
Hayallerim vardır kırık taşında,
Şu yüce dağların yiğit kızıyım!

ŞERİFE KÖKSAL  BADISABA
__HÜZÜN BULUTU __
www.kafiye.net


Tarih 22 Tem 2013 Kategori: Fulya Sinem ERASLAN

Beynin Reset Dönemi

Beynin Reset Dönemi

Evet, bizde ergen dönemlerimiz de yani 15-17 yaş aralarında kelimeleri büyük, küçük yapardık. V’leri w yapardık. Kısacası yazıyı daha doğrusu Türkçeyi katlediyor idik. Sonra zaman geçtikçe ne kadar çocukça şeyler yaptığımızın farkına vardık. Şimdi hala çocuklar öyle konuşunca çok itici geliyor bana. Tamam, zaman zaman bir özentilik var insan Oğlunda. Bizde özendik yalan yok. Ee bizde çocuktuk demi yani. Ama şuan çocuklardan çok büyüklerin kullandığını görünce nedense ağız burun dalmak istiyorum. Öyle bir itici geliyorlar ki.. Bence Türkçemiz çok güzel ve bozmayalım bunu. Zaten yazıldığında da kötü duruyor öyle değil mi?:)

Bakıyorum da bu sene ile geçen sene arasında dağlar kadar fark oluşuyor. Daha olgun, daha sağlam bir karaktere sahip oluyorum. Aradan bir sene geçmiş deme sakın. Zamanla büyüdükçe bunu daha çok kavrayacaksın. Birde benden küçükler ile konuşunca yaptıkları hataları söylerim ama bunu, şunu yap diye çok fazla öğüt vermem. Çünkü biliyorum ki beni dinlemeyecek. Biliyorum ki ben konuşunca, dinledikleri bir kulağından girip, diğer kulağından çıkacaktır.  Yazarken bile yüzümde tebessüm oluştu. Çünkü bizde öyleydik. Yaşamadan bilemiyorsun.. Sonra ah vah ediyorsun belki ama bir daha o hatayı yapmıyorsun.

Konu Türkçe den çıktı, çocukların düşüncesine değindi. Hep böyle oluyor. Konu konuyu acıyor.:)  Demem o ki; Türkçeyi bozmayalım ve aradan sadece 1 sene bile geçse beynin kendini yenileyip olgunluğa adım atıyorsun. Unutmayın, çocukken her şey oyun gelir ama büyüdüğün zaman ise acı.

Aşk -! Azam

Fulya Sinem Eraslan
www.kafiye.net


Tarih 22 Tem 2013 Kategori: Dilek OKTAV

ÇOCUK REKLAMLARI

ÇOCUK REKLAMLARI

Çocuklar Reklamları Fark eder mi? Yapılan araştırmalar fark ettiklerini ispatlamıştır. 3 yaşından itibaren neyi fark ediyorlar.  Sadece bir programın reklamla kesilişini, 4-5 yaşında ise reklamları doğru biçimde ayırt ettiklerini anlıyoruz. Bu yaştaki çocukların bu gördükleri reklamları unutmamaları için reklamın hemen ardından çizgi film gösterilmesi beynine iyice yerleşmesini sağlıyormuş,  ama ABD de bu yasaklanmış. Böyle bir reklamın spotu yayınlanmıyormuş.

Çocuklar reklamların niçin gösterildiğini ancak 5-6 yaşlarında doğru anlayabiliyorlarmış.
Şunu özellikle belirtmek istiyorum; bence yemek programları bu güne kadar sadece yetişkinler için yapıldı ama neden çocuklar için yapılmadı? Oysa onlarda yemek yiyorlar ve faklı beslenmeleri lazım gelişmeleri için, ama bunu düşünen yok maalesef. Bu yemek programları yapılacak olursa, önce çocukların ekran başına oturmasını sağlamak için sık sık reklam geçilmeli,  dikkatleri ekrana çekilmeli ve ben inanıyorum ki böyle bir yemek programı çocukların çok ilgisini çeker aynı zamanda, sevgili annelerine de yol gösterici olur.

Diğer bir önemli noktada sosyoekonomik -eğitsel düzeyi daha düşük aile çocuklarının reklamlardan çok etkilendikleri ve izledikleri ürünü mutlaka almak istedikleri kanıtlanmıştır. Etkilenmeye en açık yaşlar 5-8 yaşlardır. Reklam deyip geçmemek lazım ama zaten ülkemizde de reklamlara dikkat edecek olursak hemen hemen sadece büyüklere hitap etmektedir ve bu durumda çocukların duygularını kışkırtıcı bir durum zaten olmamaktadır. Reklamlar tehlike arz etmiyorlar. Reklam müthiş etkili olduğuna göre ve her ülkenin de kendi yapısına göre bir politika izlediğini bildiğimize göre kendi toplum yapımıza göre bilinçli reklamlar hazırlayıp çocukları olumlu etkilemenin yollarını aramak çok ilginç olur bence.

Seferihisar/ 22.07.2013
Dilek  OKTAV
Emekli Müzik Öğretmeni
www.kafiye.net


Tarih 21 Tem 2013 Kategori: Sevim Çiçek KARADENİZ

AŞK BİR ÖZGE ÂTEŞ

AŞK BİR ÖZGE ÂTEŞ

Canda cânân gizli iken, gönül odu hiç söner mi?
Böyle ulvî sevdalı yürek, hiç küle döner mi?

Sevgiliye hasret olandır, zaman ötesi yaşayan.
Sen aşkı seçtin aşık, câna bedel aşk oduna yan.

Cânevini ateş sarsa da, dayan eyy yürek dayan,
Aşk bir özge pınar iken, gönül odda hiç yanar mı?

Güle talip ise seven, dikeniyle hiç kanar mı
Âşığın yüreği köz ise, âh u zâri hiç diner mi?

Cânân seni yakarsa da, aşk pınarında yuğar mı?
Kalabalıklar içinde yalnızdır bil, ey yâr arayan!

Aşk-ı mecâz yolun başı, haydi aşık yola revân..
Yok durmak sâlik-i aşka, eyy aşık hasrete boyan.

Kül olmaktan etme sitem, bilirim sonu güldür inan!
İçirir ab-ı hayat, dört mevsim gül açtırmaz mı?

Deryâ aşk şarabı olsa, gönül aşka hiç kanar mı?
Aşk bir özge âteş iken, gönül odda hiç yanar mı?

Kül olmanın sonu güldür gül, ey âşık olan sen bunu bil!
Bir gün derde derman olur, candan içre olan canan.

Sevim Çiçek KARADENİZ
www.kafiye.net


Tarih 21 Tem 2013 Kategori: Elvan USUL

HEY GÖNÜL

HEY GÖNÜL

Akmak istiyorsun yine ab-ı hayat yolunda.
Dalmak istiyorsun nihai okyanuslara.
Daha kaç kumda batacaksın be hey gönül?
Hazandan gayrı mevsim gelmez sana…

Dağlar ırak, yollar senden yorgun.
Gözler tuzak, yüzler senden solgun.
Daha kaç maskeye bakacaksın be hey gönül?
Yalandan gayrı özler sana dargın…

Geceye gizlemiş sevgiyi sevgililer.
Geçinirler gün ile senden bihaber.
Daha kaç acıyı yaşayacaksın be hey gönül?
Aşktan gayrı yoldan sana gelirler…

Elvin ELVİNCE
Ağustos 2007
www.kafiye.net


Tarih 21 Tem 2013 Kategori: Elvan USUL

DEMLİ AŞK

 

DEMLİ AŞK

Dem bu demdir! Dem bu demdir!
Demden deme ancak AŞK demlenir.

AŞK tavında, demli bekler,
Dökemem ki! Ellerimde titrer.

Bir lahza ayrıldı da anımdan,
Kanatsız uçtu hep süreler.

Düş yoluma düştü bir bir,
Saate dönerken saniyeler.

Kalmadı sebat takvimlerde,
Birikmek bilmedi dünler.

Müruruzaman bu zaman,
Çağdan silkelenir seneler.

Dem bu demdir! Dem bu demdir!
Gönlümü alır AŞK, çeker demlenir.

Elvin ELVİNCE
www.kafiye.net


Tarih 21 Tem 2013 Kategori: Hatice Kübra ÖKTEM

KADERKISMET

KADERKISMET

Sabırsız,
Çatık kuşlar,
Uçuşuyor yüzünde.
Nedendir bilmem?
Sonra,
Dilinin ucunda,
Şakımıyor
O kuşlar.
Bendeki densizliğin
Biri
Bin para.
Bu işler böyle değil mi.
Öyle ya…
Bazı şeyler
Olur.
Bazılarıysa olmaz.
Kısmet denir değil mi buna.
Peki ya
Olmazların?
Olmaz olduğu zamanlarda
Kısmetler değilmiş mi olur?
O zaman
Ben neden
Taa derinimde?
Yine de kısmet olduğuna inanıyorum.

Umut
Gözle görülmez öyle değil mi?
Ya cuk oturduğu gönlümün en uç yerine…
Görünür mü
Bir daha?

Hatice Kübra ÖKTEM
12.03.2012 /10.34
www.kafiye.net