Kategoriler

Arşivler


Tarih 24 Ağu 2014 Kategori: Hakan KURTARAN

Dost Uzakta Olsa Da


Dost Uzakta Olsa da

DOST dedik mi bir kere, akan sular dururdu,
Kilitlenmiş yürekler, fitne fesat kururdu…
El birliği içinde, uçan kuşu vururdu,
Unutmayız onları, Dost uzakta olsada!

Çelik gibi irade, oluşur dost bağında,
Sağlamdır can gönüller, zalim çıkar çağında
Huzur mutluluk vardır, güçlü bir dost ağında
Unutmayız onları, Dost uzakta olsada!

Bunalıp ta sıkılsan, o dost gelir anında,
Uzak yakın demeden, zor günlerde yanında
Taşır seni yok olmaz, gerekirse canında,
Unutmayız onları, Dost uzakta olsada!

Sarsılmaz tam güvenler, dost alanında lider,
Sırlarımız onunla, mezara kadar gider…
Ağrımaz başın asla, yoktur onunla keder,
Unutmayız onları, Dost uzakta olsada!

Karanlıklar ışıldar, güvenli sözleriyle,
Sıcaklık verir sesi, kalbinin közleriyle
Art niyet görünmez hiç, bakarken gözleriyle,
Unutmayız onları, Dost uzakta olsada!

İkiyüzlü değildir, kırıcı da hiç olmaz,
En nadide çiçekler, onun yanında solmaz.
Her zaman sağlam dürüst, insan saçını yolmaz,
Unutmayız onları, Dost uzakta olsada!

Hakan KURTARAN
19.05.2008- Aydın
www.kafiye.net


Tarih 24 Ağu 2014 Kategori: Hakan KURTARAN

Bir Haziran Sabahı


Bir Haziran Sabahı

Bir sevdanın içinde, hiç durmadan yanarken,
Acıkmışım bu aşka, suya ekmek banarken…
Bir Haziran sabahı, yaralarım kanarken,
Olsam elinde KADER, kötü der atar mısın?

Aşk yuvası sıcaktır, harcı oldum yapında,
Ağırladım sevdanı, şu ruhumun çapında…
Kırık dökük kalbimi, köle diye kapında,
Olsam elinde ESİR, hücrede tutar mısın?

Bitmez ki ahu zarım, seni böyle beklerken,
Senden başka sevdam yok, yalnız kalbim teklerken.
Kahrolan gecelerde, Izdıraplar eklerken,
Olsam elinde KÜREK, toprağı kazar mısın?

Beyninin çılgınlığı, hayale daldığında,
Bir avuç ışık olup, kapımı çaldığında
Cehennem azabında, bensiz de kaldığında,
Olsam elinde BULUT, sürekli yağar mısın?

Mehtabın ışığında, duygular okunurken,
Cebimde mendil gibi, incecik dokunurken,
Sevda çatışmasında, hep zora sokulurken,
Olsam elinde KALEM, alır da yazar mısın?

Gam işlemez ruhunda, kaya gibi bir taşsın,
Güllerimi kuruttum, fidanıma bir başsın.
Koyu mavi geceler, bunları zaman aşsın,
Olsam elinde GECE, gündüze koşar mısın?

Kirpiklerim yapışır, kâbuslarım taşarken,
Bitmez ki bu ayrılık, burda yalnız yaşarken.
Bir akşamüstü sakin, Güneş Ufku aşarken,
Olsam elinde DÜNYA, hayatı sarar mısın?

Hakan KURTARAN
01.06.2008-Aydın
www.kafiye.net


Tarih 24 Ağu 2014 Kategori: Hakan KURTARAN

Bin Yıldız’dan Vazgeçtim


Bin Yıldız’dan Vazgeçtim

Bu hasrete dayanmaz, olsa da yürek demir,
Zindanda kalmış beden, durdur zamanı kemir.
Aşk mahkûmuna af var, verilince son emir,
Bir parlak güneş için, bin yıldızdan vazgeçtim.

Duvarlar kale olur, savunmasız bağrıma,
Devadır o bakışın, bütün yürek ağrıma.
Aşk yolunda son kere, yaptığım bu çağrıma
Hep seni sevmek için, bin yıldızdan vazgeçtim.

Seninle el ele, pembe bulutlara çıksak,
Aşkı yasaklayan, bütün engelleri yıksak,
Ayrılıkları toplayıp, derhal içeriye atsak,
Yolunda gitmek için, bin yıldızdan vazgeçtim.

Bu günlerim hep seni, sayıklamakla geçer,
Her akşam oluşunda, içime hüzün çöker.
Kurumuş tüm çiçekler, dirilir birer birer,
Elinden tutmak için, bin yıldızdan vazgeçtim.

Tüm şarkılar, türküler artık seni anlatır,
Her gülün özündesin, gül esansı damlatır.
Can melekler beklerken, şimdi bitti son satır,
Kaderim olman için, bin yıldızdan vazgeçtim.

Hakan KURTARAN
30.12.2007-Aydın
www.kafiye.net


Tarih 24 Ağu 2014 Kategori: Hakan KURTARAN

Asla Sana Kırılmam


Asla Sana Kırılmam

Dondurduğum özlemin, merhemiyle karılır,
Taşkın hasret gergindir, ortasından yarılır,
Derdimizin devası, aşk bandıyla sarılır,
___Gidersen üzülürüm, ama asla kırılmam,
___Ellerin ellerimde, istemezsen sarılmam!

Göllenmiş bu gözyaşım, nefesimi boğuyor,
Yakıcı bir tutkuyla, aşk-ı hasret doğuyor,
Yüreğim seni sevdi, bak iklimler soğuyor.
___Uzakta üzülürüm, asla sana kırılmam,
___Bir araya gelirsek, istemezsen sarılmam!

Başlangıcın bedeli, yüreğime atlamış,
Ayrılık hüznü derin, üst üstüne katlamış,
Pençesine düştüğüm, buz dağları patlamış,
___Sevmezsen üzülürüm, asla sana kırılmam,
___İlaç gibi gelse de, istemezsen sarılmam!

Aşkın aşkla çarpımı, görünmeyen giziyle,
Beynimize kazınmış, yol gösteren iziyle,
Başlayacak son şarkı, sesindeki tiziyle,
___Gurbette üzülürüm, asla sana kırılmam,
___Yangın yeri olmuşken, istemezsen sarılmam!

Göklere yükselirken, turna gibi süzülür,
Sanki göller bölgesi, gözlerinde yüzülür.
Fısıldayan sesiyle, aşk şifresi çözülür,
___Git dersen üzülürüm, ama asla kırılmam,
___Buzdan sabit heykelim, istemezsen sarılmam!

Ayrılık rüzgârları, çarptığında serindir,
Gönüllü mahkûmunum, acısı çok derindir.
Aşkınla dolu kalbim, Dünyadaki yerindir,
___Görmezsem üzülürüm, asla sana kırılmam,
___Son söz sana aittir, istemezsen sarılmam!

H.Hakan KURTARAN
www.kafiye.net


Tarih 24 Ağu 2014 Kategori: Şevki KAYATURAN

GÖNÜL YIKANLARDAN OLMA


GÖNÜL YIKANLARDAN OLMA

Dost görünüp sinsi sessiz
Sende vuranlardan olma
Zalimle bir olup densiz
Yürek yakanlardan olma.

Sevdamı öksüz bırakıp
Çekilip kenardan bakıp
Yılan gibi yerde akıp
Cana sokanlardan olma.

Feryat figan edip zara
Açma şu garibe yara
Düşündürüp kara kara
Canı sıkanlardan olma.

Mecnun edip salma çöle
Sevdim deyip etme köle
Ölmem için beni göle
Tutup atanlardan olma.

Derdi yükleyip sırtıma
Sahip ol dersin aklıma
Birde dikilip karşıma
Gelip bakanlardan olma

Kayaturan her şey boşa
Ondan gelir her şey başa
İster seksen doksan yaşa
Gönül yıkanlardan olma.

12.08.2014 Saat : 09.22
Şevki KAYATURAN
Kültür ve Turizm Bak. Halk Şairi


Tarih 24 Ağu 2014 Kategori: Nezahat KAYA

Ah be Gönül!


Ah be Gönül!

Eline geçmeyen kısmeti zorla
Beyhude ararsın yok ile varla
Mutlak çıkacaksın bir gün zararla
Hakk hayrına şerri katar mı sandın

Çilen var bilirim bir yanın mahzun
El ele tutuşsak sevinse füsun
Arada hislerim oluyor durgun
Sevgisiz ocağım tüter mi sandın

Değiştim seninle, hamurum insan
Hatrını sormaya yetmedi lisan
Aklıma yatmayan sebepsiz izan
Telaşın içine atar mı sandın

Başında gezdikçe tutuklu melal
Kimsesiz yanıma indirme celal
Canda yorgun bundan, oluyor zeval
Huzursuz sinede yatar mı sandın

Gönlüme koyduğun sitemin yersiz
Kaç gündür uykusuz gözlerim fersiz
İkimizde yenik olsak zafersiz
Başkası yakandan tutar mı sandın

Nezahat YILDIZ KAYA
www.kafiye.net



Tarih 22 Ağu 2014 Kategori: Sevim Çiçek KARADENİZ

KAVUŞTURUR MU


KAVUŞTURUR MU

Uludağ’ın başına çıkıp ağlasam.
Delice çaylarında akıp çağlasam.
Şu dilek ağacına çaput bağlasam.
Bilmem ki beni sana kavuşturur mu ?

Sensiz bu koca şehir bana öyle dar.
Uzaklardan kor gibi kollarınla sar.
Yaradan’a hep visâl dualarım var.
Şu kısır döngüleri savuşturur mu?

Seni emânet ettim Hâfız olana.
Yeminimiz ma’lûmdur O yar Dilan’a.
Dilerim meyil vermez asla yalana.
Bilmem ki saçı başı yoluşturur mu?

Öyle bir gizli sevdim içimde bir sır.
Neyleyim uzaklarda o saçları kır.
Yetişip feryadıma olur mu Hızır.
Sevinçten ellerimi ovuşturur mu?

Göz kırpan yıldızlara seni sorarım.
Gökte uçan kuşlara haber salarım.
Ayaz döşeklerimde düşe dalarım.
Bari rüyalarımda buluşturur mu?

Sevim Çiçek Karadeniz (Sevo Can Çiçek)
21.08.2014
Saat:22:30
www.kafiye.net


Tarih 22 Ağu 2014 Kategori: Belgin Turan SATICI

Hayat bakış açında gizli…

Hayat bakış açında gizli…

Hayat bakış açında gizli... 

29/10/2012

Olumlu düşünce üzerine kendisini yetiştirmiş hatta uzmanlaşmış kişilere örnek olabilecek öyle büyüklerimiz var ki, onlara gıpta etmemek elde değil. Dünya Yaşlılık Derneği olarak, değerli büyüğümüz Sıdıka Satıcı’nın, Urfa’dan, tüm gönüllere söylemek istediği, kayda değer tavsiyelerini sizlerle paylaşmak istedik.

Sizinle bir araya gelmek bizler için büyük bir keyif, sizin gülen gözlerinizi görmek çok özel bir duygu. Öncelikle kurban bayramınızı kutluyoruz. Bayram sizce ne ifade ediyor?

Bayram, çocuklarımızla bir araya gelmemiz, sevdiklerimizin sağlıklı ve hayatta olması, herkesin bir araya gelmesi, sevgiyle paylaşılan anlardır.

Sizi hayata bağlayan, dinç tutan şeyler neler acaba?

Zorlukları da yaşadım. İyiyi de kötüyü de yaşadım. Çocuklarımın mutluluğu için hep çabaladım. Geriye bakmadım hep şu ana ve geleceğe baktım.

Hayata pozitif bakmanızla ilgili bize anlatmak istediğiniz bir anınız veya bildiğiniz bir hikâye var mı?

Olmaz olur mu? Zamanın birinde yaşlıca bir kadıncığaz varmış. Gelini onu istememiş. Oğlu da çaresiz bir şekilde kadını bir dağın eteğine bırakmış. Aradan günler geçmiş oğlu annesi yaşıyor mu diye merak edip dağa çıkmış. Bakmış ki, annesi son derece sağlıklı, huzurlu, mutlu… Mağaranın önünde bir çuval duruyor. Merakla çuvalı açıyorlar içi altınlarla, mücevherlerle dolu. İkisi de sevinçten içleri içlerini sığamıyor. Oğlan diyor ki “anne kalk eve gidelim.” Eve geliyorlar, gelin altınları görünce sevinçle karşılıyor kayınvalidesini baş köşeye oturtuyor. Bunu duyan yan komşusu Behice hanım, Zeliha hanımı ziyaret ederek soruyor. “Komşu nerden buldun bu kadar altını?” Zeliha hanım da dağda kaldığı günler sonunda bir gün bu çuvalın bırakıldığını söylüyor. Behice hanım da oğluna onu dağa götürmesini istiyor. Günler geçiyor aradan ve oğlu dağa annesini görmeye gidiyor. Çuvalı açınca ikisi de korkudan kaçıyor. İçinden yılanlar, akrepler çıkıyor.

Behice hanım, sinirli ve kızgın bir şekilde komşusuna bir hışımla gidiyor. Hani diyor altın bırakıyorlardı, yılanlar, akrepler çıktı çuvaldan… Sen ne yaptın da sana altın bıraktılar. “Hiçbir şey yapmadım. Yaz geldi. Yaza hürmet ettim, sıcak demedim. Doğada bulduğum otları, meyveleri yedim. Sevgiyle teşekkür ederek yazı uğurladım. Sonbahar geldi. Sonbaharı sevdim. Kış geldi. Kışa teşekkür ettim. Bahar geldi, çocuklar gibi mutlu oldum. Her güne şükrettim. Mevsimleri sevgiyle kabul edip sevgiyle uğurladım.”

“Sen ne biçim bir insansın. Ben, kış geldi. Soğuk deyip kış nereden geldi dedim. Yazın sıcağında kavrulduk. Ona da kızıp durdum.”

Derken aradıkları cevabı buluyorlar. Demek ki, hayata nasıl bakarsak, günlerimizi nasıl bir ruh haliyle geçirirsek, karşımıza ektiklerimiz çıkıyor.

Gerçekten çok güzel ve anlamlı bir hikâye… Bu arada eşinizle ilişkileriniz nasıldı?

Her ne olursa olsun. Birbirimize olan sevgi ve saygımızı kaybetmedik. Her evlilikte olduğu gibi bizde de ufak tefek iniş-çıkışlar oldu. İyi bir aile ortamı için çocuklarımıza, aramızda olup biten şeyleri yansıtmadık. Birbirimize olan sevgimizi ayakta tutmayı başardık. Tam güzel yaşayacağımız zaman eşimi 52 yaşında kaybettim. Bir ara kendimi bıraktım. Sonra çocuklarım için kendimi toparladım. Büyük kızımın söylediği (yani senin) bir sözü çok etkili oldu. “Anneciğim, yaşadıklarını anlıyor ve biliyoruz. Üzüntü hepimizin üzüntüsü, acısı kaybı… Babamız gitti ve bizler şu anda ayakta durmak zorundayız. Bundan sonraki yaşantını sürekli şikâyet ederek hem kendine hem de bizlere bu acıyı sürekli yaşatarak mı devam etmek istersin. Yoksa onunla geçirdiğimiz güzel günlere teşekkür edip, şükredip mi geçirmek istersin. O şu anda yaşamış olsa ve bunları görseydi. Senden neler beklerdi” bu sözler ve tabi ki zaman beni kendime getirdi. Unutmak mümkün değil, fakat bir taraftan da yaşam devam ediyor.

Gözlerinize bakınca bir genç kızın halen orada bir yerlerde olduğunu görüyoruz. Bunun sırrı nedir?

Sabahtan akşama kadar koşturup bir şeyler yapmayı seviyorum. Ev düzenini, eski ve zor yemekler yapmayı, misafir ağırlamayı seviyorum. Çoğu zaman 70 yaşına geldiğimi unutuyorum. Yorulunca diyorum ki, ben neden yoruldum. (İkimizde gülüyoruz.) Aynaya bakınca çizgileri gördüğüm zaman yaşlandığımı anlıyorum. İnsan isterse ruh her zaman genç ve diri kalıyormuş.

Sevgili anneciğim, sizi çok iyi tanıdığım ve bir kişisel gelişim uzmanı olarak bayanların duymasını istediğim için bu soruyu size sormak isterim. Özellikle bayanlara tavsiyeleriniz var mı?

Kendilerini hiçbir zaman küçük görmesinler. En önemli şey insanın kendine güvenmesi, kendinden emin olmasıdır. Eşinizin, çevrenizdeki insanların size değer vermesi için önce siz kendinize değer verin. Bu değer verme, şımarıklık ve kendini beğenmişlik olmamalıdır. Özde sevgi ve güvene dayalı olunca ilişkiler herkeste size değer verir, ne verirseniz onu alırsınız. Aile bir aynadır. Çocuk aynaya bakar kendini görür. Hiçbir zaman eşime beni seviyor musun? Demedim. Kendimi zaten sevilmeye değer biri olarak gördüğüm için sever ve sevilirdim.

Ağzınızdan bal damlıyor. Peki, gençlere neler öneririsiniz?

Her şeye iyi gözle bakmalarını isterim, en ufak şeyle mutlu olmayı bilmeliler. Mutlu gözle bakmadıkları zaman dünyayı versen mutlu olamazlar. Sevgi ve mutluluk insanın içinde.

Hiçbir zaman hiçbir şeyi yapmam/yapamam demedim. Kocamı kaybettikten sonra her şeyi tek başıma yaptım. Her gün iki defa 5. katı inip çıkıyorum. Rahatsan zaten rahatsın önemli olan zorlukları yenmek ve ayaklarının üzerinde dimdik durmak.

Sözlerinizle, yaşam tarzınızla bizleri büyülediniz. Çok teşekkürler. Size DÜYADER olarak ve seven kalpler olarak, uzun sağlıklı, huzurlu ömrünüzün devamını diliyoruz.

Belgin Turan SATICI
www.kafiye.net


Tarih 22 Ağu 2014 Kategori: Belgin Turan SATICI

İnanç kalıbınız size ne söylüyor…


İnanç kalıbınız size ne söylüyor…

 

01/11/2012

Her şey küçük bir çocukken başladı. Yaptığımız ve bize yapılan davranışların sonuçlarını hep bir takım şeylerle kodladık/kodladılar. Bazılarımız sevgi göstergesini pahalı hediyelerle kodladı. Bazıları fedakârlık yapmakla, karşısındaki ne yaparsa yapsın her şeyine katlanmakla özdeşleştirdi.

Duygu düzeyinde hep bir beklenti içine girdik. Seviyor mu? Özlüyor mu? Arayacak mı? Kiminle şu anda? Ne zaman gelecek? Daha nice beyinde dolanan saçma sapan sorular… Sonra ne mi yaptık. Kendimizi dış dünyadan var ama yok gibi izole ederek asıl kilitlendiğimiz kişiye bağladık tüm emellerimizi…

O beklediğimiz kişiler tarafından ne sevildik, ne özlendik, nede tam anlamıyla değer verildik. Kendimizi ayaklarına pas pas yaptığımız kişi de bunu fırsat bilip ayaklarını silip geçti üzerinden. Gereksiz bir kulluk gösterisinin son sahnesi mağdur edildik cümleleriyle, gözyaşlarına karıştı. Ben nerede hata yaptım demeye başladık. Oysaki, bizler son derece vefakâr, son derece sahiplenici yönlerimizle karşı tarafın dertlerini bile onun yerine çekmeye gizli ant içmiştik. Acaba bir yerlerde neyi abartmıştık işin bu kısmını hiç göremedik.

Sen aslında sevmek istediğin için sevdin. Belki de o kişi doğru kişi değildi ve sen görmek istediğin sahneleri gördün. İğreti bir gönül okşamanın zavallı bir günah keçisiydin.

Bütün bu davranışları umursamazca sana dikte ettiklerinde, ruhunu el bezi yaptıklarında sen karşı tarafa bütün bunları yapmalarına fırsat tanıyacak ne yaptın otur ve derinden düşün.

Şimdi arkanda küfürler ettiğin, ah çektiğin ne o adam kötüydü, ne de o kadın…

Sen hangi enerji düzeyindeysen ancak o durumun gerektirdiği kişileri/durumları hayatına çekersin.

Daha önceki ilişkilerinde de hep aynı şeyleri mi yaşadın? Peki, neden diye kendine hiç sormadın mı? Kadersiz olduğunu, şansız olduğunu, böyle şeylerin hep senin başına geldiğini söylediğinde tam da orada dur ve geriye bak.

Verdiğin hediyeler, yaptığın fedakârlıklar karşıdan ne/neler beklemene sebep oluyordu.

Aynı şekilde hediyelerle donatılmak, aynı şekilde sana fedakârlık yapılmasını istediğin için sen karşı tarafa istediğin şeyleri yaparak belki o da aynısını yapar diyordu bilinçaltın.

Oysa karşı tarafın iç dünyası bambaşkaydı. Belki o kısa yoldan köşeyi dönmek istiyordu. Belki sen onun için sıradan bir arkadaştın. Belki o popüler olmak istiyordu. Sen de bunlara çanak tuttun. Sonra seni en acımasız yerinden vurdu ve arkasına bakmadan gitti.

Halen bunları hak etmediğini düşünüyorsan yazının başına geç ve bir daha oku. Tek tek tane tane…

Kimi duygularına bağlar beklentilerini, ne önündeki kariyeri görür ne de var olan güçlerini ortaya çıkarır. Bağlanmıştır kendini hak etmeyen birine ve körü körüne onun sevgisini kazanmayı, bir gün göklere onun tarafından uçurulmayı bekler, ta ki kaba etleri üstüne düşüp bir de tekme atılıncaya kadar.

Hayatımız önce düşüncelerimiz, sonra duygularımız, ardından da inanç ve davranışlarımızdan oluşur. Olumsuz düşünce, duygu ve inanç kalıplarıyla şekillenen çocukluğumuzun izleri gelecek yaşantımıza da yansıyabiliyor. Şişmansın, öğrenemezsin, para mutluluk getirmez yada tersi, terli kalma üşütürsün, çok gülme sonra ağlarsın, ayağına çorap giy sonra karnın ağrır, ağlarsan seni kimse beğenmez, hiçbir şeyi beceremiyorsun…

İnanç kalıplarımızı, olumsuz duygu ve düşüncelerimizi değiştirmek mümkün dersem ve yaşadığımız hikâyeleri bir daha yaşamak elimizde dersem ne dersiniz?

Nasıl diyenleri duyar gibi oluyorum. Öncelikle her seferinde yaptığınız ve başarısız kabul ettiğiniz durumları bir bir inceleyin bakalım.

Bilinçaltındaki asıl sorunlar çözüldüğünde yani davranışın ardında yatan inanç kalıpları olumsuz düşünce ve kalıplar değiştirilerek beden, ruh ve zihin sağlığınıza kavuşup yeniden dünyaya gözlerinizi açar gibi hayata merhaba diyebilirsiniz.

Belgin Turan SATICI
www.kafiye.net


Tarih 22 Ağu 2014 Kategori: Aylin AKGÜN

KAR YAĞIYOR


KAR YAĞIYOR

Dışarıda lapa lapa kar yağıyor,ve ben camın önüne oturmuş çayımı yudumluyorum….Hava gri, odun kokusu evi sarmış, soba çıtır çıtır ses çıkarıyor…. çocukluk anılarım canlandı.

Zonguldak Fener ilkokulunun arkasında, yokuşu çıkınca müstakil bir evde oturduğumuzu hatırlıyorum.

3 veya 4 yaşlarında olmalıyım.

Sabah annemin o tatlı, melodili sesi kulaklarımıza gelince sevinçle uyanırdık..

-Her tarafta kar var,
Beyazlara bürünmüş hep dağlar,
Kuşcağızlar tiril tiril titreşirler,
Her dam saçak buz tutmuş soğuk var.

Annem: Ne yumuşak, nede ak, görünce biraz sıcak, eriyip su olacak, derdi..

Sobanın üzerinde kızaran mis gibi ekmek kokusu, yumurtalarımızın rafadan oluşu…

Babam eve gelince dünyalar bizim olurdu..Sarışın, yeşil gözlü, boylu poslu bir adamdı babam..Nazım Hikmet gibi saçlarının üstüne biryantin sürer, tarağın tersi ile şekil verirdi.

Annem radyoda ADAMO nun Tombe la neige şarkısını duymuş babamdan plağını istemişti..Babamın hemen o akşam plağı alıp anneme getirişi ve annemin sevinci görülmeye değerdi..

Ablam İlkokul 1’e gidiyordu ve ben okumaya çok özendiğimi hatırlarım. Ablam ders çalışırken başından ayrılmaz onu izlerdim..ALFABE nin ilk satırlarını ezbere okurdum..Ablam benden 3 yaş büyüktür..

Gecenin sessizliğini bozan kalın bir adam sesi
– Bozaaaaaa….bozaaacııı..
Korkup yorganı kafamın üstüne çekerek saklanırdım.

Evimizin nüfusu her yıl artmaya devam ediyordu. Kızkardeşim Gülbin den onbir ay sonra İlk erkek kardeşimiz dünyaya geldi.

Evde bir sevinç, bir telaş..Babam evin tam ortasına dikdörtgen şeklinde bir beşik tarzı salıncak kurmuştu..eee kolay mı, onca kızdan sonra oğlunun olması..

– Pencereden dışarıya baktım. Yoğun bir şekilde lapa lapa kar yağıyor, alıp götürüyor beni çocukluğumun neşe dolu, annemin, babamın olduğu, mutlu olduğumuz yıllara..

Aylin AKGÜN
www.kafiye.net