şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Kaç kere söyledim hiç duymadınmı
Rızasız yediğin lokma haramdır
Yiye yiye(gardaş)hiç doymadınmı
Rızasız yediğin lokma haramdır
Vallahi ahrette halin yamadır
Gayrı üfleyerek içme ayranı
Bak herkes öğrendi her numaranı
Bilmezmisin helal ile haramı
Rızasız yediğin lokma haramdır
Vallahi ahrette halin yamadır
Halimden anlayıp olmuyor haldaş
Ellerde sanır ki bu bize yoldaş
Sana bir nasihat edeyim gardaş
Rızasız yediğin lokma haramdır
Vallahi ahrette halin yamadır
Çokları ah eder birazcık ansa
Düş görür yastığa başını koysa
Yüreğinde biraz vicdanın varsa
Rızasız yediğin lokma haramdır
Vallahi ahrette halin yamadır
Beş alıp yerine iki koydunmu
Yıllar yılı yeyip içtin “doydunmu
Sen hiç bizim Kul Yusufu duydunmu
Rızasız yediğin lokma haramdır
Vallahi ahrette halin yamadır.
Yusuf Aslan
www.kafiye.net
Dört melekten biri yüce İsrafil
Böylesi bir katil devlet varmıdır
Kırk sekizden belli zalim İsrail
Böylesi bir katil devlet varmıdır
Verdiği sözünde durmaz kudurur
Günde binbir kere gazzeyi vurur
Çoluk çocuk demez katledip durur
Böylesi bir katil devlet varmıdır
Bunların yüzünden kopar kıyamet
Bu yüzden hiç kimse görmez hidayet
Şu dünyanın yüz karası bir devlet
Böylesi bir katil devlet varmıdır
Allı sürmeli hamile gelinler
Kursaklarda kaldı bütün sevgiler
Birer birer bomba ile öldüler
Böylesi bir katil devlet varmıdır
Kul Yusuf der bunlar ister öldüre
Böyle çeteleri kimler metede
Avrupanın Hitlerinden ötede
Böylesi bir katil devlet varmıdır.
Yusuf Aslan
www.kafiye.net
Bu nasıl insanlık nedir bu öfke
Demek ki dozunuz doz değil sizin
Kötülük olmasın insan özünde
Demek ki özünüz öz değil sizin
Sanmayın ki hile katılmaz bala
Pekmezinin tadı var diye sanma
Sazdan başka bişey çalmayın amma
Demek ki sazınız saz değil sizin
Düz sanmayın(dostlar)yokuşu bayrı
Hep birlikte olun kalmayın ayrı
Sizin yolda giden gitmiyor gayrı
Demek ki iziniz iz değil sizin
Bir yandan incitip bir yandan över
Bir yandan sevipte bir yandan döver
Bir yandan dost olup bir yandan söver
Demek ki hazzınız haz değil sizin
Bundan kim kazançlı çıktı kar etti
Büyükler her zaman adam ol derdi
Kul Yusuf düşünüp bir karar verdi
Demek ki sözünüz söz değil sizin.
Yusuf Aslan
www.kafiye.net
Evreni yaşatan yüreğini hazırla sonsuzluğa sakince,
Uçsuz bucaksız bir alemin yolcusu sensin şimdi.
Neşenin şuh kahkahaları doğudan yükselirken,
Ve izinin nöbetini devre hazır evlatlar beklerken,
Geleceğin çatırdayan güzelliği,
Seni korkutmasın.
Yolunda bahar, umutlar tükenmişken
Sade, yeşil nevbahar dile gelen
Görülmemiş ve söylenmemiş bir güzellikle,
Konuklar ve sahnedekilerle.
Artık sesin ulaşsın ta ötelere,
İleride göğe değenler,
Ne ufuksuzluk ne de kimsesizlik.
ŞEYMA AKIN
www.kafiye.net
Çağlayan ırmağın kenarında,
Gönüller önüne serilen düğün ziyafeti
Ve yaşam nağmelerinin eşliği,
Suyun duruluğu üzerine boylu boyunca uzanmış;
Yeşil kayığın suya düşen aksi.
Doğanın hoş sesini dinleyen ruh,
Anımsıyor biriktirdiklerini
Hafifçe başını öne eğip selam verdi;
Sevinçler, kederler, umutlar, kırgınlıklar…
Dünün izleriyle ne barıştı ne de savaştı.
Affın müjdesini tadarak yaşamı kucaklayan bir ruh
Ne denli huzurluysa
O denli dingin o denli berraktı.
ŞEYMA AKIN
www.kafiye.net
Bugün yağmur yağıyor yine,
Saçlarım ıslanacak sinsice,
Gözlerim ıslanacak yağmur ile,
Yağma yağmur şimdi tenime!
Gününü tanımayan olunca,
Ortalığı duman kaplayınca,
Gökyüzünün rengi kararınca,
Yağma yağmur şimdi tenime!
Görebilmek için bütün uğraşılar,
Dostluğu pekiştirmek için çabalar,
Buruklukları çimenler kovalar,
Yağma yağmur şimdi tenime!
Haykırmak istiyorum boşluğa,
Hiç korkmadan daim korkusuzca,
Senin sevginle de yoğrulunca,
Yağma yağmur şimdi tenime!
Özgür olmak sonsuza esintide,
Biraz daha ıslanayım sessizce,
Gözyaşımı yok edeceksen de,
Yağma yağmur şimdi tenime!
İzmir. 07.04.2003
Hüseyin DURMUŞ54
Edebiyat Öğretmeni
Şair Yazar
www.kafiye.net
Gecenin karanlığıydı beni korkutan,
Yaşamın ihanetiydi beni korkutan,
Güzelin kor bakışıydı beni korkutan,
Kendimi teselli ediyorum yaşamda.
Duygular anlatılamaz güzellere,
Sevgi hiç söylenemez güzellere,
Güller hiç derlenemez güzellere,
Kendimi teselli ediyorum yaşamda.
Veda busesi konunca al yanağa,
Bakmak olur mu yakıcı kor dudağa,
Şimdi ayrılmak olur mu sonsuzluğa,
Kendimi teselli ediyorum yaşamda.
Umudun yok olup tükenen bakışına,
Yaşamın giden acımasız akışına,
Sevgilinin o anlamlı kaş çatışına,
Kendimi teselli ediyorum yaşamda.
Gitme diyemedim servi boylu güzele,
Zülfün teli bağlar diyemedim güzele,
Kalbimin acısını vermedim güzele,
Kendimi teselli ediyorum yaşamda.
Basınsitesi- İzmir 20.10.2004
Hüseyin DUMRUŞ54
Emekli Edebiyat Öğretmeni
Şair Yazar
www.kafiye.net
Mikrofonu elimize alıp şimdi sokağa çıksak, önümüze gelen kişilere rast gele sorsak; “Kadın Hakları Hakkında ne biliyorsunuz?” diye, inanın birçok kişi cevap veremeyecektir. Veremeyecektir, çünkü toplumumuzda okuma, araştırma yapanımız yok. Hakkının ne olduğunu araştıran insanlarımız çok az. Ancak konuşmaya geldiğimizde dünyanın bir numaralı bilgini, alimi, hatta devlet adamı oluveririz konuşmalarımızda. Sorduklarımızın bazıları da hemen cevap vermeye başlar ve vermiş olduğu cevaba bazen inanın kendisi bile inanmaz. Onun sesini bir saat sonra ayrı bir yerde dinletseniz konuştuklarına o bile inanamaz. Ne yazık ki toplumumuzda kişi haklarına ve kendi haklarına karşı büyük bir vurdumduymazlık vardır. Hoş gerçi kadınlarımız alınmasınlar ama onlar bile kendi kadın hakları konusunda fazla bir bilgiye sahip değildir.
İzmir / 28.Şubat.2005
Hüseyin DURMUŞ
Emekli Edebiyat Öğretmeni
Şair Yazar
www.kafiye.net
Ona :
– Elindekini alabilir miyim?
Bunun üzerine:
Ben anlarım.Kompozisyon sınavından aldığım nota çok üzüldüm. Ama hiçbir şey, hiçbir ayı ( Ahmet ayısı) benim yazar olmamı engelleyemeyecek. Edebiyat öğretmeni olma mı da. Sen de polis olursun. Bu aptal Ahmedonun annesini bir ziyaret ederiz. Ve bize yaptıklarının acısını sorarız. Bu gün elimdeki şeylerin değerini bir kez daha anladım. Seçkini çok özledim, her şeyden çok. Dün gece 2’ye kadar ağladım. Sırf bu yüzden. Bu duyguları yalnızca sana anlatabilirim. Çünkü yalnızca sen anlayabilirsin. Bazen intihar etmeyi bile düşünüyorum. Ama hiç kimse için kendi canına kıymaya değmez, bunu iyi biliyorum.
İnşallah Eray eniştemle çıkarsın ve inşallah ileride evlenirsiniz. Eray iyi birine benziyor ve siz birbirinize çok yakışıyorsunuz. Bay bay çocuklarınız olur. Onlara sevgini verirsin. Gerçek sevgini… İşte böyle, inşallah sonsuza kadar dost kalırız. Çünkü seninle kavgalarımızı bile çok seviyorum. Ve hayat bir oyunsa eğer, bu oyuna seninle devam etmeye söz veriyorum.
Mektuptu elindeki. Aynı sırada oturan iki arkadaşın bir birine yazdıkları mektuptu. Ama bir yeri önemliydi. Mektubu katladı. Ceketin cebine koydu yavaşça. Daha sonra:
Daha sonra öğret Ahmet Bey, edebiyat dersine kaldığı yerden devam etmişti. Öğrencilerin bir kısmı kendi aralarında fısıldaşmaya başlamış, mektubu yazan ve okuyan mektup sahibi ise bembeyaz olmuşlardı. Mum gibi oldukları yerde oturuyorlar, nefesi bile zor alıyorlar.
Ders zili çaldığında sınıftan çıkan Ahmet Bey, ilk iş olarak elindeki mektubun üç adet fotokopisini aldı. İlk iş olarak okulun rehber öğretmeninin yanına gitti. Çünkü Ahmet Bey, bu tür olayları araştırmayı ve çözüme kavuşturmayı çok severdi. Hatta ona bu yüzden “Hafiye” lakabını da takmışlardı öğrenciler.
Doğruca okulun Rehberlik odasına gitti.
Ahmet Bey;
Sibel Öğretmen;
Ahmet Bey;
Sibel öğretmen;
Ahmet bey;
Sibel öğretmen;
Evet aradan tam altı yıl geçmişti. Ahmet Bey, o gün okul müdürlüğüne şikayet dilekçesine öğrencinin yazmış olduğu mektubu da eklemiş, araştırılmasını, öğrenci hakkında gerekli olan işlemin de yapılmasını istemişti.
Bilhassa rehber öğretmen Sibel Hanım ile görüşmesi onun için iyi olmuştu. O zaten bu tür olaylarda okul müdürlüğüne hemen bir dilekçe verilmesi taraftarı da değildi. Ahmet Bey’e göre ilk önce olaylar okulun rehber öğretmeni ile karşılıklı olarak görüşüp, ilk önce rehberlik servisinde olaylara çözüm bulunmasını isterdi. Sibel öğretmen de aynı düşünüyordu. Birlikte karar vermişler, birlikte yapılacak işlemi sonuca götürmüşlerdi.
Elindeki bu mektubu yavaşça masaya bıraktı Ahmet Bey. Mutfaktan bir bardak çay alıp tekrar koltuğa oturmuştu. Onu en çok etkileyen olay ise öğrencinsin intihar düşüncesiydi. O öğrencisi şimdi ne yapıyor, hangi üniversitede okuyor onu da bilmiyordu. Edebiyat öğretmeni odlumu, yoksa o bölümde mi okuyordu onu da bilmiyordu.
Davutlar / 10.03.2006