Kategoriler

Arşivler


Tarih 26 Şub 2015 Kategori: Fatma Gül Özcan

NE ÖNEMİ VAR


NE ÖNEMİ VAR

Becerebiliyorsam,
Sana doğru yürümeyi.
Vuracakmış yüzüme,
Fırtına boran.
Kayacakmış ayaklarım,
Altındaki buzdan.
Hatta,
Donacakmış iliklerim senin coğrafyandan.
Ne önemi var donsun.
Yeterki uzanan el senin,
Isıtan da nefesin olsun.
Hem,
Benim dizime derman,
Kar tutan toprağa bastıkca gelir.
Üstelik hatırlamıyorum hiç.
Kaç kez kalktım düştüğüm yerden.
Kaç kar yangınında yandım ben.
Yandikca ayaza azarlandım..
Ne önemi var kırılan şeylerin.
izin ver şimdi ardına saklansın
Çocuk mahcupluğum.
Kök sal toprağıma.
Aç o kollarını bana ,
Sıkı sıkıya tutunacağım dalım olsun.
Çok üşütecekmiş beni Hasretin.
Olsun…
Benim göçebe kuşlardan kalma
Sıcak umutlarım var.
Üstelik katlarım kalbimi ikiye
Geceye perde çekerim.
Yeter ki sen,
Sol yanımdaki hiç olma.
Yitirme beni ödünç sevdalarda.
Düşmesin kiprigim.
İrkilmesin birkaç damla.
Saçlarım küsmesin.
Olmayıver bu gece yanımda
Ne önemi var. .
Sıcak birşeyler yaz bana
Isınsın şair yüreğim

(Süveyda)
Fatma Gül ÖZCAN
www.kafiye.net


Tarih 26 Şub 2015 Kategori: Fatma Gül Özcan

ADAMIM


ADAMIM

Ahh benim, deli gülüşüm.
Koca yürekli adamım.
Baktıkça sana ben,
Kimsenin bilmediği,
En söylenmezi görüyorum.
Darağacına asılı kalıyor alfabem.
Susu oluyorsun yüreğimin.
Hadi adamım..,,
Kusursuzca üfle nefesini yüzüme,
Üfle ki..heryanım,
Ötesi ezber bozan aşk koksun.
Hadi adamım. .,,
Sahte sevmelerin,
Ağız dolusu küfrüne inat,
Dilinden bir türkü aksın.
Aksın ki…suskunluğum,
Sesine karışsın.

(Süveyda)
Fatma Gül ÖZCAN
www.kafiye.net


Tarih 26 Şub 2015 Kategori: Fatma Gül Özcan

TAMAMLANIRIM


TAMAMLANIRIM

Ben yürüdükce soğuyor iklim.
Yabancılaşıyor sokakların dili.
Bozuluyor coğrafyası,
Deprem telaşına dönüyor her yer.
Hiç güne açılmayacak sanki
Eğreti evlerin perdesi.
Kirlenmeye yüz tutmuş gibi,
Masumiyeti yağmurların.
Üstelik, oynaşmıyor saçlarımın dalgası,
Şımarık ellerimin arasında.
Tabanlarım sessiz, adımlarım ölgün.
Kusuyor hıncını yalnızlığım,
Nadasa bırakılmış,yanağımın gamzes.
Şen kahkahalarım yüzüme küsmüş.
Bağışlamıyor gölgesini,esirgiyor benden.
Hangi yöne uzatsam elimi,
Heryanım, selamı eksik insan dolmuş.
Sütübozukların, elinde kalmış aşk.
Dürüstlük,
İki dudak arasında ziyan.
Gün eskisine dönmüş,
Güzel olan ne varsa.
Küf kokmuş, Yaşanası herşey.
Mutluluk aklımın arasında ,
Bir şiirlik, çürük cümlede hapsolmuş.
Evimin kapısına,
Ağırlığı düşmüş akşamın.
Kapı ardı boş, içerisi sessiz kalmış.
Bak ,
Memeden ayrılmış çocuk gibi,
Umudu eksik şimdi soframın.
Yarımım…
Mutluluğa açım.
Oysa bulsan beni,
Seni tamamlasan bende.
Ne güzel dokunur gözlerin gerçeğime.
Tadlanır lokmam.
TAMAMLANIRIM. ….

(Süveyda)
Fatma Gül ÖZCAN
www.kafiye.net


Tarih 26 Şub 2015 Kategori: Fatma Gül Özcan

İÇİMİZİN NİNNİSİ


İÇİMİZİN NİNNİSİ

Gün gelir,
Dar vakitte aranan yolların
Derin yorgunlukları kalır,
Hayatın terkesinde..
Hayal olur zamanla,
Yol boyu kır çiçekleri…
Dam üstü papatyalar,
Masada vazoya sıkışır…
Alkış tutarken mevsimler,
Eskir çocuk gülüşü.
Gökkuşağı ebrulisinde kalır,
Bitimsiz baharların düşü..
Bakışlar,
Her gidişe bir ezgi söyler.
Susar soluğumuz.
Gün ışığı akşam vaktine siner.
Örter,
Kısrak sevişmeleri gece,
Kara kalem yazılır yüreğin defteri,
Uyudukca büyür
Büyüdükce uzar içimizin ninnisi. …

(Süveyda)
Fatma Gül ÖZCAN
www.kafiye.net


Tarih 26 Şub 2015 Kategori: Fatma Gül Özcan

Bitik


Bitik,

Kipriklerimden dökülür,
En sahici yağmurlar.
Islanır aklımın coğrafyası.
Gürültülü bir acı düşer,
Ahh döşüm derim.
Döşüm yanar..
….
Öyle yenik öyle yaralı,
Ahhh ömrüm derim.
Ömrüm gözyaşımla akar. ..

(Süveyda)
Fatma Gül ÖZCAN
www.kafiye.net


Tarih 24 Şub 2015 Kategori: Nuray TUNÇ

BUĞDAY KABİLESİ


BUĞDAY KABİLESİ

Ezik gönülleri sardın, uzunca bir süre
Bir inanmışlık kalesi ördün çevrene,
Kaz gelecek yerden, tavuğu da esirgedin
Susuz bir Haziran seni bekliyor Buğday Kabilesi…

Tanrı bilir doğrusu, her zaman işini,
Buğday Kabilesinde, gözetilmez hiç bir dişi,
Kar düşecek elbet, seni derleyen ellerede
Kılınacak namazın birgün, erkişi niyetine…

Han olur, hancı olur, derdinden sarhoş,
Kimsesiz yetimin ah’ı kalırmı boş?
Nuray der ki; arınamassın yıkansan zemzem ile
Buğday Kabilesi, çıktığın gibi vuracaksın dibe…

NURAY TUNÇ|FİKİR&SANAT
www.kafiye.net


Tarih 24 Şub 2015 Kategori: Ayşe Nur CAN

PARAMPARÇA


PARAMPARÇA

Sıfat uyumu değildi ki bu
Ruh uyumuydu
Ten uyumuydu
Ses uyumuydu
Ne olduysa bir anda oldu
Bir anda uçup gitti avuçlarımdan
Uyumların hepsi yarım kaldı
Ben ise yarım da değildim
Paramparçaydım
Oysa ki her parçam sana aitti
Yazık
Ne oldu şimdi
Darmadağın bir ben
Sil baştan bir sen

Ayşe Nur CAN
www.kafiye.net


Tarih 23 Şub 2015 Kategori: Nuray TUNÇ

ŞİİR CÜPPEM


ŞİİR CÜPPEM

Şiir cüppemi giyiyorum
Elimde satır açan, bir anahtarlık,
Duygu kalemimden bir dünya çiziyorum
Renkler yürek ikliminde bir sarmaşık…

Şiir cüppemi giyiyorum,
And’ı var hecelerin, yarına
Bir ses daha karışınca sonsuzluğa
Yedi düvel yeminleri bozuyorum…

Şiir cüppemi giyiyorum,
Cehennem zebanileri barış istiyor,
Sardunyalara gömüyorum gölgemi
Avuçlarımda özgürlük kanıyor…

NURAY  TUNÇ|FİKİR&SANAT
www.kafiye.net


Tarih 23 Şub 2015 Kategori: Nermin AKKN

YÜREK BU EY SEVGİLİ !


YÜREK BU EY SEVGİLİ !

Ne söylersen söyle sen, o bildiğini okur.
Yürek bu ey sevgili, kutsanır suçlanamaz.
Bir bakışa tutulup, bin ilmek sevda dokur
Yürek bu ey sevgili,kutsanır suçlanamaz.

Sanmaki sebep arar, kanar bazen bir hiçe!
Bazen tutulur bede,bazen yanar behiçe,

Bir çift güzel göz için, işler bin kaneviçe
Yürek bu ey sevgili, kutsanır suçlanamaz.

Taca tahta bakmaz da, bir bakışa kul olur.
Bazen dergâhta posttur, bazen de okul olur.
Anarşisttir bir zaman, bir zaman makul olur
Yürek bu ey sevgili, kutsanır suçlanamaz.

Özgürdür, koşulsuzdur, kelepçe vuramazsın.
Malik ise mülküne,çöle savuramazsın,
Ev sahibi bedense, tende kavuramazsın.
Yürek bu ey sevgili, kutsanır suçlanamaz.

Dur sevgili, dur biraz, öykünme sakın Şems’e
Mevlana Celâleddin, verdi misakın Şems’e
Benzerliği sevdadır, Nebi İshak’ın Şems’ e.
Yürek bu ey sevgili, kutsanır suçlanamaz.

Nermin Akkan
www.kafiye.net


Tarih 23 Şub 2015 Kategori: Nazlı Saraç ORAK

Kadın Olmanın Dayanılmaz Ağırlığı


Kadın Olmanın Dayanılmaz Ağırlığı

Bazen hangi duygu ve düşüncelerimizi ifade edeceğimizi bulunduğumuz toplumda yaşadıklarımız belirliyor.

Bir hafta önce Türk Müziğinin muhteşem yorumcusu Müzeyyen Senar’ı kaybettik. Kendisini saygıyla anıyorum. Yeri doldurulamaz bir sanatçı olduğu gerçeğinin yanında, ilk sahne aldığı zamanları düşünerek, o dönemlerde hem sanatçı hem kadın olmanın ağırlığını nasıl taşıdığı geliyor aklıma.

2000’li yıllarda kadın olup sanatla uğraşmanın zorluğu zaman zaman bizleri yıldırırken, 70_80 yıl önceki Türk kadın sanarçıların mücadeleci ruhuna ayrı bir hayranlık duyuyor ve takdir ediyorum. Tam bu noktada yılmayı kendime yakıştıramıyor, onlardan aldığım feyz ve güçle daha bir dik durmam gerektiğini düşünüyorum.

1919 yılında henüz 17 yaşındayken sahneye çıkan Afife Jale ilk Türk Müslüman kadın oyuncudur. Babası oyunculuğu hafiflik olarak gördüğü için annesinin desteğiyle ve büyük özveriyle sahneye çıkmayı başarmış, adını Türk Tiyatro tarihine ”ilk kadın oyuncu” olarak yazmıştır. Ardından gelen bir çok kadın oyuncu Türk sinemasında ve tiyatro sahnelerinde kadın olmanın zorluğuna rağmen sanat dünyasında zirveye çıkmayı başarmıştır. Adile Naşit, Bedia Muvahhit, Cahide Sonku ve daha bir çokları belki de canları pahasına sanatlarını icra ettiler.

Canları pahasına demek şu an kadın olarak canımı fazlasıyla acıtıyor. Sözün bittiği yerde sözle ifadeye sığınmak oldukça güç. Ne yazık ki gittikçe artan kadına şiddet, hatta ölüm haberlerini duymadığımız gün neredeyse yok gibi.

Bir kaç gün önce Tarsus’ta 20 yaşındaki Üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın hunharca öldürülüşü hepimizin kanını dondurdu. Giysisinden, minibüse biniş saatine kadar haketme sebebiymiş gibi yapılan yorumlarsa çoğumuzun beynini uyuşturdu adeta.

”Biz nereye gidiyoruz toplum olarak?” sorgulamasının içinde bulduk yine kendimizi. Kadın olmak Özgecan’a çok ağır ödetildi. Daha acı olan bu bedeli ödetenleri de kadınların doğurmuş ve büyütmüş olması.

Töre kurbanı edilen, okutulmayan, çocuk yaşta evlendirilen, insandan sayılmayan ama bütün insani değerlerin yükü omuzlarına bindirilmiş KADINLAR!..

Tartışılmaz tek çözüm, kadının eğitilmesi ve toplumda insan olarak gereken yerde bulunmasının sağlanmasıdır.

Unutmayalım çağdaş ve ilerlemiş toplumlar kadının her alanda fiilen ve fikren var olmasıyla gerçekleşir.

Türküler yaşamın kendisidir

Yakıldığı yöreyi anlatır bize

Bazen bir efe,bazen bir ana,

Bazen bir sevdalının sesidir
Bazen de bir çocuk gelinin feryadı olur,

Ağıt yakar yüreğimize
”Ağ elime mor gınalar yaktılar

Kaderim yok gurbet ele sattılar

On iki yaşımdı gelin ettiler

Ağlar ağlar gözyaşımı silerim oooof…”

Nazlı Saraç Orak (Naz’ca)