şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Şairin kavalyesi kalemidir. Parmaklarıyla sardı mı incecik belinden, başlar şairin kelimelerle valsi.
Yazan derin çiziklerle kendi içini döker kağıdın bağrına. Okuyan kendini bulur her bir sözcüğün anlamında. Duygularda buluşmanın en iyi yollarından biridir şairin dansına tanıklık etmek.
Bugün de Türk Edebiyatının şairler tarihine yolculuk etmek istiyorum sizlerle. İlk Türk Şairimiz kimdir sorusunun yanıtıyla başlayalım tarihin şiir kokulu sokaklarındaki gezimize.
Adı bilinen ilk Türk Şairi Uygur Türkü Aprin Çor Tigin’dir. Tigin ünvanından bir şehzade olduğu anlaşılmaktadır. Tarihte şairi bilinen ilk şiirler ona aitttir.
Aprin Çor Tigin’in şiirlerinden biri maniye övgüdür. Sevgili isimli şiiri ise Türk Edebiyatının ilk aşk şiiridir. Uygurca olan ve altı kıtadan oluşan bu şiirin iki kıtasını günümüz Türkçesine çevirisiyle birlikte sizlerle paylaşıyorum. Oldukça yalın bir ifadeyle sevgiliye seslenen bu dizeler çoğumuzun uzun uzun anlatmaya çalıştığını kısa ve öz ne güzel anlatmış bakın.
SEVGİLİ
Kasınçıgımın öyü kadgurar men;
Kadgurdukça
Kaşı körtlem,
Kavışıgsayur men
Yavuklumu düşünüp dertlenirim;
Dertlendikçe
Kaşı güzelim,
Kavuşmak isterim
Öz amrakıman öyür men,
Öyü evirür men ödü…çün
Öz amrakıman
Öpügseyür men
Öz sevgilimi düşünürüm,
Düşünüp dururum…
Öz sevgilimi
Öpmek isterim.
Tarihin zaman diliminde yolculuğumuza devam ederken belli başlı şairlerimizin bazılarından söz etmek istiyorum.
Orta Asya’nın en büyük Türk Şairi Ali Şir Nevai’dir. Birçok eseriyle Çağatay Türkçesinin en güçlü sesidir. Ali Şir Nevai aynı zamanda büyük bir alimdir.
Türk Edebiyatının en güçlü şairlerinden Fuzuli’nin en önemli beyti şudur;
Canı kim cananı içün sevse cananın sever
Canı içün kim ki cananın sever canın sever
Mevlana Farsça yazdığı Mesnevi ve birçok şiiriyle yüzyıllar öncesinden günümüze uzanan Hak aşkını en iyi anlatan şairlerimizdendir. Binlerce beyit yazdığı halde kendine ”Hamuş”(suskun) diyen Mevlana Mesnevi’ye ”Bişnev”(dinle) sözüyle başlamış önemli bir filozof ve felsefisttir.
Yunus Emre Allah aşkını bize halk söyleyişiyle anlatan en büyük mutasavvıf (tasavvuf ehli) şairlerimizdendir. Şiirleri Türkçe yazılmıştır. Yunus Emre’nin gönül deryasından bir dörtlük;
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin
Aşktan güzel merdiven bulamazsın
Eğer aşkı bulmaksa niyetin,
Aramadan duramazsın
Karacaoğlan din dışı konuları ve aşkı anlatan en büyük halk şairlerimizdendir.
Şeyh Galip Divan Şiir Geleneği’nin son büyük şairidir. Hüsn-ü Aşk Mesnevisi İlahi aşkı anlatan en güçlü eserlerimizdendir.
Yahya Kemal şiir planı ve ahenge çok önem veren, bir kelime için yıllarca düşündüğü bilinen ve şekil olarak ”mükemmel” kabul edilen şiirler yazmış büyük şairlerimizdendir. ”Sessiz Gemi” şiiri en tanınmış eseridir.
SESSİZ GEMİ
Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol
* * * * *
Nazım Hikmet serbest şiirin öncülerindendir. Adını dünyaya duyurmuş yakın çağımızın önemli şairlerindendir. ”Tahir ile Zühre Meselesi” günümüzde olduğu kadar, yüzyıllar ötesine uzanıp adından söz ettirecek dizelerdir.
TAHİR İLE ZÜHRE MESELESİ
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil
Bütün iş Tahir’le Zühre olabilmekte
Yani yürekte
* * * * *
Burda isminden bahsedemediğim birçok şairimiz Türk Edebiyatına önemli eserler bırakmış ve kültürümüze dil zenginliği anlamında büyük katkı sağlamıştır.
Edebiyat ve şiir dünyasında birlikte çıktığımız bu yolculuk bitmedi elbette. Günümüz durağında soluklanıyoruz şimdilik.
Ve daha kimbilir kaç kağıdın göğsünü gerdiğini göreceğiz bir şairin kaleminde.
Kimbilir kaç şiirin sözlerinde kendimiz olup arzı endam edeceğiz dizelerin ahenkli aralığında…
kimbilir?
Kıvrak edalı, biraz da nazlı
Kelimelerin sevdalı dansı
Kağıdın bağrı yaralı
Kalemin kalbindendir sızısı
Başlar bir şairin sözlerle valsi…
Nazlı Saraç Orak (Naz’ca)
www.kafiye.net
Eskimiş mavisi tavanın,
Küf tutuyor ayaklarımın prangası,
Gitmiyorum..
Gidemiyorum bir adım öte.
Dört bir yanım zifiri,
Mayın tarlasından beter gece.
Hani uzansa elim tutsa günesi,
Gün geceden zehirli..
Hadi umutsuzluğum.
Yenilgilerim hadi..
Vazgeçmeden isyan bakışlarım,
Tam zamanı.
Geçirin boynuma kementi..!!
Sevemedim yenilgiyi,
Insan kendi kendine ölemiyor direnirken.
Tam da şimdi..!!
Umutlarımla,
Vazgeçmediklerimle asın beni.
Korkmayın hadi:
En fazla gölgem alkış tutar ardımdan
Ve sona erer bir şairin nöbeti..
(Süveyda)
Fatma Gül ÖZCAN
www.kafiye.net
“GEL” “ESSAH”TA, KUL BERZAH’TA!
Bakıp bakıp yanaktaki alıma,
Hiç bakmadan yüreğimin halına
Diyorsun ki “konmak için dalıma,
Can yoldaşım, ciğer parem ev biraz”
Dil essahta, yol fersahta evemem.
Kırk satırla lime lime can evim.
Parça pinçik edilmişken tek sevim,
Diyorsun ki “kaf dağındaki devim,
Ben yeterim,gül biterim sev biraz”
Bülbül ‘sah’ta, gül mizahta sevemem”.
Yüce dağsın, namusumsun arımsın
Gir gönlüme,yağmurumsun karımsın
Diyorsun ki ” yüreğimde yarımsın,
Sevda ipi kayım olur gev biraz”
Sel essahta, bil timsahta gevemem!
Yalnız Allah varlığında şad olur.
Bir sen bir ben ,can cana dilşad olur.
Diyorsun ki,”sende ‘ben’ mirsad olur
Gel gönlüme say umara hev biraz”
“Gel” essahta, kul berzahta hevemem.
Kalem ayrı, kelâm ayrı, dil ayrı.
Gönlü makber eylemişim ben gayrı
Diyorsun ki “sağı sayarsın sayrı,
Olsan nolur biraz Ankâ, Dev biraz”
Kül essahta,sol bin ahta deve yem!
Nermin Akkan
Dilşad:gönlü hoş, sevilmiş
Mirsad:aceleci ,yıkılmayan,yılmayan ,gizemli, daime kendinden emin, hayat dolu
Hev: sükunete erme, huzur bulma.
Kor ateş yüreğimde
Gözyaşı akar sineme
Tek şifa tek çare
Uzanırım umanlara
Kaybolurum yokluğunda
Sevda hamurunda
Yoğrulmakta var yanmak da
Uzanırım umanlara
Çileler var yüreğimde
Savrulurum yerden yere
İlk baharın güneşinde
Uzanırım umanlara
Yeşerir dalarım
Birgül ,olup açarım
Hasreti kucaklarım
Uzanırım umanlara
Gün batsa da ,çare olmalı
Gönül bağında yaren olmalı
Hasreti kucaklamalı
Uzanalım umanlara
Gel demeden gelmezmiydin
Yaralarımı sarmaz mıydın
Sesimi duymazmısın
Ey yarab duy sesimi …
B. SEVİL TEKİNAY
08-02-2015
www.kafiye.net
Zifiri karanlığa büründü yürek
Gideceğini anlayınca sarsıldı
Coşan denizin dalgalarına dönüştü
Fırtınalar estirdi sızlayan kafesinde
Çaresiz kaldı
Hangi güç dayanabilirdi ki azgın feryadına
Son bir kes dokunmak istedi
Mis gibi kokan narin tenine
Ayrılığı aklına getirmekten korkarcasına
Sokuldu yavaşça göğsüne yaslandı
Gözyaşları süzüldü yanağına
Islattı aktıkça sevdiğinin göğsünü
İçin için yandı yürek
Oysaki bir saate bir ömür fedaydı
Zaman dursun isterken titriyordu kalp
Candan can koparır gibi atarcasına
Suskunluğu her şeyi anlatıyordu apaçık
Sudan çıkmış balık misali nefessiz kaldı
Son anlarının vakti dolmaması tek arzusuydu
Masumca bir buse kondurdu dudağına
Gözleri sanki gitme kal diyordu
Ayrılık bir kes daha canını acıtmıştı
Yaşadığı sürece böyle kaç kes can yakacaktı
Acımasız ayrılık sevdiğini ondan alacaktı
Yüreğini dağlayacaktı
İlk günkü gibi sevdiğini bekleyecekti
Kaç defa gurbete sitemler edecekti
Ama her şeye rağmen hiç vazgeçmeyecekti
Ömrünün sonuna kadar yol gözlüyecekti
Ayrılık engel olamayacaktı
Böylesine birbirini seven yüreğe
NESRİN ÖNEM DEMİR
21 02 2015
www.kafiye.net
20.02.2015
Bu sabah güne dinç bir şekilde uyanamadım. Biraz da olsa hani küçük tatsızlıklar olur ya biri bir şey der, öbürü yanlış anlar. Diğeri bağırır, biri üzülür falan işte böyle bir günü geride bırakmış, yeni güne de bu enerjiler birazda olsa bulaşmıştı. Yollarda mahsur kalarak iliklerime kadar donmuş ve en sonunda metro durağına inmiştim. Bu sefer de metroyu kaçırdım. Hani dersin ya yapacak bir şey yok, her şey olacağına varır.
İşte ben de biraz dünden kalma biraz bu günden yaralı bir şekilde bir yer buldum ve oturdum kaçan metroya el sallayıp yenisini bekliyordum. Derken bir beyefendi bana baktı –kaçırdık, dedi.
Sonra anlatmaya başladı. Metro gençler için iyi fakat çocuklu, ellinde bavulu olan ve yaşlılar için pek kullanışlı değil. Bende biraz yorgun ve yılgınım fakat yine de dinlemeye çalışıyorum. O arada metronun girişine baktım. Gerçekten uzayan dev gibi merdivenler vardı. Yürüyen merdivenler ise tek yöne idi. Doğru dedim. Ben hiç bu açıdan düşünmemiştim. Bakın ben Dünya Yaşlılık Derneği Bşk. Yardımcısıyım bu konuya yer vereceğim, dedim.
Çok sevinirim dedi. Ben 75 yaşındayım. Beysukent tarafında sadece metro var. Başka bir seçeneğimiz yok. Biz yaşlılar için metro hiç kullanışlı değil. Bir sürü kalabalık, inilen, çıkılan merdivenler çok yoruyor. Çoğu arkadaşım da metroyu kullanamıyor bu nedenlerden dolayı.
Sonra döndü bana gençliğinin kıymetini bil. Öbür dünyaya ne evladını, ne evini, ne arabanı, ne mevkiini, makamını götüremiyorsun. Birine güldün mü? Birine yardım elini mi uzattın. Birine bir iyilik mi yaptın. İşte ancak bunlar kalıyor geriye.
Kararan ruh halime sanki bir güneş vurmuş gibiydi. Yavaş yavaş kardelen çiçeği gibi doğruluyordum aydınlığa doğru, söylediği her söz ruhuma şifa gibi geliyordu.
Peki dedim. Haklı ya da haksız yere birileri sana bağırırsa, kötü davranırsa ne yapmalıyım.
O onun sorunu, sen hoş görülü ol. Eğer anlarsa düzelir anlamazsa da yapacak bir şey yok.
Bak dedi şimdi sana bir şey anlatacağım. Hastaneye gidiyorum. Bazı doktorlar o kadar sert ve insafsız ve sevgisiz davranıyor ki, onu yolda görsem bakmam.
Bazı doktorlar var. Söyleyeceklerini güzellikle söylüyor. Zannediyorum bana bağları, bahçeleri bağışlıyor öylesine mutlu oluyorum. Bu doktor istesin canımı veririm. İnsanlarda öyle makamınız, mevkiiniz geçer insan iseniz sizi seven birileri vardır mutlaka yanınızda.
Büyülü bir gündü. Üstelik adamın adı Hadi, babamla adaştı. Babam gibi o da iyi niyetli, yardımsever, kulaklarını çınlattık sevgili babamın…
Bugün mucizeler devam etti ve bir arkadaşım bana iyi ki seni tanımışım, beni yardım işine bulaştırdın, hayatımı değiştirdin, dedi. Çok duygulandım. Ağladım ama bu sefer mutluluktan.
Bu bir tesadüf müydü?
Belgin Turan SATICI
www.kafiye.net
Yüreği ter-temiz ,amalı ince,
Gözleri denizdir,dudağı qonca,
Şekere benziyor her sevilince,
Gözümün nurudur benim sevdalım.
*
Dünya yetirmemiş böyle birini,
Kimse veremez ki onun yerini,
Anlamak olmuyor rabbin sırrını,
Sanki bir huridir benim sevdalım.
*
O geldi gönlümde bir çiçek açtı,
Aşkıyla ömrüme şafaklar saçtı,
Ruhum kanatlandı,göklere uçtu,
Meleğin biridir benim sevdalım.
*
Sevindi,şad oldu sabahım,tanım,
Aşkına büründü inan dört yanım,
Bir sözle kurbandır ona bu canım,
Vallah bir peridir benim sevdalım.
Sema Dağlı.
17.o2.2015.
www.kafiye.net
Annelerin Annesi / Anadolumdan Manzaralar
Seyrine doyulmaz Anadolum;
Güzelliklerine herkes hayrandır
Sevenin seninle yüler ağlar,
Benim canımın Canan’ı Anadolum.
Canan ÖZDEMİR
www.kafiye.net
Gel, ve, şu derdime, bir derman eyle.
Yağmur olmuş akar , göz yaşım, böyle.
Bu kalp , sana kurban, yalan sa söyle.
Ciğerimden yakan, derdim var benim..
—–
Hoş geldin, gönlüme , baharım, yazım.
Yazdan kalmış , bir gün, kış’ tan ayazım.
Kalem kaş , gül yüzlüm , bülbül avazım.
Şu kalbimden akan, derdim var benim..
—–
Canımda, can suyum, yürekte yolsun.
Gönlümde sevdam ol, bayramım olsun.
Benim tutsak ruhum, sende kaybolsun.
Hep çileyle bakan, derdim var benim..
—–
Seni , çok çok sevdim, murada erdim.
Keşke, bir tek , sevmek olsaydı derdim.
Sana ben , hep candan fazla severdim.
Peşime, aşk takan, derdim var benim..
—–
Yapraksız bir daldan , bir çiçek açmış.
Kokun, buram buram, burnuma kaçmış.
Benim yüreğimde , gam keder saçmış.
Yüreğimden yıkan, derdim var benim..
—–
ALİ ANAR 17.02.2015
www.kafiye.net