Kategoriler

Arşivler


Tarih 8 Mar 2012 Kategori: Kevser DOSTAGÜLER

BİLMEDİM

   BİLMEDİM    

Umudum yıkıldı, söndü bu gün hep
Herkes kafasınca söyler bilmedim
Doğrular çıkmıyor dillerde kelep
Gerçeği saklayan beyler bilmedim                                   

Yalanlar girince güller kurudu
Has bahçeyi yılan çıyan bürüdü
Asırlık doğrular bir bir eridi
Kalesi yıkılmış köyler bilmedim

Bak işte karıştı koskoca alem
Sardı dört bir yanı keder ve elem
Edipler yazıyor hep çalakalem
Okuyanlar cahil neyler bilmedim 

Masumdur kirlenmez dideler sandım
Baş tacı olur, dedeler sandım
Çürük meyve almaz mideler sandım
Nereye gidecek toylar bilmedim

Kalpleri doldurdu hep fitne fesat
Bereket kalmadı işleri kesat
Ruhlar uçup gitmiş kuru bir ceset
Rezalete dönmüş soylar bilmedim 

Ortalık toz duman yalan furyası
Herkesi kandırır renkli hülyası
Sular seller gibi akar salyası
Kör iblisi seyir eyler bilmedim

Taşralı’ya ecel gelirse ani
Sırat köprüsünden geçer mi fani?
Cennete girme ye ”yalan”dır mani
Cehenneme yakıt şeyler bilmedim

 Taşralı/Kevser Dostagüler    
  24 kasım 2011
www.kafiye.net


Tarih 8 Mar 2012 Kategori: Kevser DOSTAGÜLER

NE FAYDA

NE FAYDA 

Gittiğin den beri ben ne haldeyim
Dönmedikten sonra bilsen ne fayda
Yalnızlığım umman viran saldayım
Umrun da değilim, bulsan ne fayda

Leyla olursun da mecnunu arar
Dedim sükut ettin, nedir bu esrar?
Tek kelam etmeden almışsın karar
Kalemi kırmışsın, kalsan ne fayda

Çektiğim acılar dağları aşar
Çağırsan”gel”desen, bu âşık koşar
Bunca yıldan sonra biraz da şaşar
El gibi bakıp da, gülsen ne fayda

İrem de açan gül kim derki kurur?
Terk edip gitsen de içim de durur
Sendeki pişmanlık bendeki onur
İpek saçlarını, yolsan ne fayda 

Aklıma düşer de tatlı sözlerin
İçimi eritir ela gözlerin
Karşıma geçip de gülen pozların
Hayalimde durur, silsen ne fayda 

Dertler sarmış bu taşralı bacıyı
Göz yaşlarım ile kardım acıyı
 Gizleyip döşüme  sardım acıyı
Gelip de dermanım,olsan ne fayda 

             Taşralı/Kevser DOSTAGÜLER
                   09.02.2012
                www.kafiye.net


Tarih 5 Mar 2012 Kategori: Yarışma Duyurusu

ÖDÜL TÖRENİ ERTELENMESİ

DUYURU!!!

 12. MART. 2012  Pazartesi günü saat 14.00 İzmir Mithat Paşa Endüstri  Meslek Lisesi Konferans salonunda yapılacağını duyurmuş olduğumuz Geleneksel Salih-Ümmühan DURMUŞ öykü yarışması ödül töreni; kurumumuzun ve dergimizin sahibi Hüseyin DURMUŞ’un sağlık sorunu nedeniyle ödül törenimiz  09.Nisan.2012 pazartesi gününe ertelenmiştir. Ödül törenimiz belirtilen tarihte aynı saatte ve aynı yerde yapılacaktır.

Ödül alan öğrencilerimize önemle duyurulur.

Nur  UYGUN
Genel Koordinatör
Kafiye Basın Yayın Kurum Müdürü  


Tarih 28 Şub 2012 Kategori: Hüseyin DURMUŞ

Hotel Lycus River’de

     Hotel  Lycus  River'de

     Hani sazın telinden mest olduğum gece,
     Sabahı bulmaya yemin ettiğim gece,
     Türkü diyarında zor karar verdiğim gece,
     Şimdi uyumak mı olur Lycus River'de.? 

     Güzeller eşlik eder de sazın teline,
     Karanlık geceden, sılanın hasretine,
     Baygın bakışın o nazlandığı yemine,
     Şimdi uyumak mı olur Lycus River'de.?

     Yollarda ahım, bir de gözümdeki yaşa,
     Karış karış Anadolu, Ardahan, Kaş'a,
     Unutuldu Denizli Çili, var Ayaş'a,
     Şimdi uyumak mı olur Lycus River'de.?

     Halayın çekiminde nazlanan güzeller,
     Elin şıkırdatıp, topuk vuran güzeller,
     Ruhunu dinlendiren o fidan güzeller,
     Şimdi uyumak mı olur Lycus River'de.?

     Şimdi de eğlenmek zamanıdır salonda,
     Gözler, yorulan kollar, kalmıyor havada,
     Güzeller yorulmuş, yine herkes burada,
     Şimdi uyumak mı olur Lycus River'de.?

                      Pamukkale .21.03.2004  Saat : 03.15
                      Hüseyin DURMUŞ - 54
                                                          www.kafiye.net

Yaşamak çok harika.

Yaşama gülümseyerek bakmak çok güzel.


Tarih 13 Şub 2012 Kategori: Yarışma Duyurusu

YARIŞMA SONUÇLARI

SALİH-ÜMMÜHAN DURMUŞ- 2011  YILI  GELENEKSEL  ÖYKÜ  YARIŞMASI  SONUÇLARI

Kayıt
Sıra
Derecesi Adı  Soyadı Okulu Öykü Adı Toplam Puan Sonuç Düşünceler
  6 1 Nedim Mutlu KIZILBUGA İzmir MithatPaşa End. Msl. Lis Uçan Tavuklar  Çiftliği  399  79.8  Birinci
11 2 İlknur  ŞAŞMA Karaman Lisesi Asıl  Sen Kalk 386 77.2 İkinci
 1  3  Zeynep   ERESKİCİ Kirami Refik Alemdaroğlu  Lisesi/ Ank.  Gölgeli  Yalnızlık  368  73.6  Üçüncü
 7  4 Nedim Mutlu KIZILBUGA İzmir MithatPaşa End. Msl. Lis  Şahit  Fotoğrafçı  366  73.2  
 9  5  Özlem ŞENTÜRK Halit Görgülü Anadolu Lis. Manisa  Soğan  Kokusu  349  69.8  
 5  6  Nedim Mutlu KIZILBUGA İzmir MithatPaşa End. Msl. Lis Gidenler  ve  Gelenler  343  68.6  
 10  7  Özlem ŞENTÜRK Halit Görgülü Anadolu Lis. Manisa  Küllenmeyecek  333  66.6  
3 8 Zeynep  Çağla ŞİMŞEK Özel  Antalya Koloji Bir Umut  İçin  Bekledim 308 61.6  
 2  9  Müzeyyen  ÖZALP İzmir  Özel Hedef  Akşam Lis. Sevgiye  Susayan  289  57.8  
4 10 Esra  ÖZTAŞ Hakkari Kız Mes. Lis. Hayalpare 275 55.0  
11 11 Zümret KAYA Hakkari Kız Mes. Lis. Gizemli  Öykü 236 47.2  

 

1-      Jüri  üyelerinin değerlendirmelerine göre ilk üç sırada yer alan öğrenciler ödül  alacaklardır.

2-      Ödül töreni  12. Mart. 2012 tarihinde saat 14.00 te  yapılacaktır. İzmir Mithat Paşa End. Msl. Lisesi Konferans Salonu
3-      Ödül için gelecek olan kişinin yol masrafları kendisince karşılanacaktır. Duyuru yazımızda da belirtilmişti.

4-      Öykü yarışmasına katılan öyküler kitap haline getirildikten sonra her katılımcıya 20 er adet kendilerine teslim edilecektir.

5-    Bu sene yarışmada sadece ilk üçe ödül vereceğimizi ilk duyurumuzda belirttik. Mansiyon belirlemedik. Katılımcı öğrencilere katılım belgesi vereceğiz. Törene katılmak isteyenler verilen numaralara katılıp katılmama konusunu belirtmek zorundadır.

Hüseyin DURMUŞ  0 536 543 99 52       Nur UYGUN  0 538 338 23 63

13.02.2012
Nur  UYGUN
Genel  Koordinatör
Kurum Müdürü


Tarih 6 Şub 2012 Kategori: Yarışma Duyurusu

SALİH-ÜMMÜHAN DURMUŞ ÖYKÜ YARIŞMASI DUYURUSU!

SALİH-ÜMMÜHAN DURMUŞ  ÖYKÜ YARIŞMASI DUYURUSU!

 01.02.2012 Çarşamba günü duyuracağımızı söylediğimiz öykü yarışmasını; jüri üyelerimizin ikisinin rahatsızlığı nedeniyle 13.02.2012 pazartesi günü yapacağız. İki  jüri üyesinden elimize sonuçlar 12.02.2012 pazar günü ulaşacaktır. Bu nedenle sonuçlar 13.02.2012 pazartesi günü ilan edilecektir.

Sonuçların elimize 13.02.2012 pazartesi günü geçeceğinden ödül törenimizde 29.02.2012 tarihine ertelenmiştir.

Ödül töreninin yapılacağı yer ve saat sonuçların ilanında belirtilecektir.

Yarışmacı öğrencilerimize duyurulur.

 

06.02.2012

Nur UYGUN
Koordinatör


Tarih 6 Şub 2012 Kategori: Hüseyin DURMUŞ

GUGUK KUŞU

20.08.2008 Yaş günü misafirimle kahvaltıdayım.

GUGUK  KUŞU

         Yine bir pazar sabahı. Erken kalkmıştı Ahmet Bey. İçi bir tuhaftı. Artık çok ileriyi düşünecek ne hali, ne de gücü kalmıştı. Kiralık oturduğu evin elektiriği, suyu kesilmiş, şimdi bir yerde sığıntı gibi kalıyordur. Lavabosu bulunuyor, elektriği  ve sıcak su elde etmek için bir elektrikli ocak vardı bulunduğu yerde.  Elini yüzünü yıkadıktan sonra çay suyunu koydu. Derme çatma bir masa ve öğleden sonra güneş ışığının girdiği bir yerde kalmaya başlamıştı. Parasızlık nedeniyle yiyeceği de sınırlıydı. Cebindeki kuruşları gıdımgıdım harcayacaktı artık. Aslında cebinde pek parada kalmmıştı. Ancak bir arayış içerisinde olduğu için umudu vardı. Bütün umudunu da o işe vermişti. Eğer o işi elde edebilirse bütün sıkıntıları sonra erecek, ekonomik sıkıntıları kalmayacaktı.

                Çay suyu ısınmıştı. Çayını demledi. Masanın üzerine biraz peynir, biraz da siyah zeytin koymuştu.  Masanın üstünde duran üç  portakala gülümseyerek baktı.

                -Benim nafakalarım.  Bir tanenizi soyayım. Diğer ikinizin birini akşama, diğerinizi de yarın sabaha  yerim.  Devir iktisat devri değil mi?  İdare etmek zorundayım. Yeni işi elde edinceye kadar öğle yemeği de  yok.  Sadece azıcık katıkla sabah kahvaltısını yapalım, Allah ne verdi  ise akşama da yemeğimizi yiyelim, dedi.

                Derin düşüncelere dalarken eline portakalın birini aldı soymaya başladı. Gözleri ağlamaktan neredeyse şişmişti Ahmet Beyin.  Durumun çok kötü olduğunu ne abisi, ne de kız kardeşine anlatabilmişti. Memleketindeki tarla  bir an önce satılmış olsa bu kadar sıkıntıyı da atlatacak ve normale az da olsa dönecekti Ahmet Bey. Ne yazık ki memleketinde  beklediği yardımbir türlü gelmiyordu. Artık çalmadık kapı bırakmıyordu iş konusunda. Yalnız bir düşüncesi vardı. Bir işe sahip olmak ve emekli de olsa kazanacaklarıyla daha iyi geçinebilmek. Ancak hangi kapıyı çalsa ona gülümseyerek yardımcı olacaklarını söyleyen dostlarının sonunda hiç sesleri de çıkmıyordu.

                Çay demini almış, bardağına çayını koymuş, tam bir yudum çaydan alacaktı ki bir tıkırtıyla arkasına döndü. Bir guguk kuşu cama gagasıyla vuruyordu. Masadan kalktı Ahmet Bey. Cama doğru gitti.  Aralı olan perdeyi tamamen açtı.  Ahmet Beyin bulunduğu yerde cama dayalı bir bayrak direği de vardı. Gugukkuşu, bayrak direğinde oynuyor, cilve yapıyor,  Ahmet Beye birşeyler anlatmaya çalışıyordu.  Ahmet Bey camı açtı, elini guguk kuşuna doğru uzattı. Hayvan cilve yapıyor, elinin yakınına kadar geliyor ve tekrar geri doğru çekiliyordu guguk kuşu.  Bir yerde şaşırmıştı Ahmet Bey. Gözlerine inanamıyordu.  Çünkü bulunduğu yere onbeş gün olmuştu Ahmet Beyin. Evinden de ayrılalı yirmi günü geçiyordu.  Üstelik  bu guguk kuşu tanıdık bir kuştu.  Gözleri doldu birden. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Gözlerine inanamıyordu artık. Kuş onun elinin yanına kadar geliyor, selam veriyor ve tekrar geri çekilerek direk üzerinde sevinç  gösterileri yapıyordu. Sanki kuş bir tanıdığı bulmanın sevinciyle büyük mutluluk duyuyordu.  Ahmet Beye karşı bayrak direği üzerinde cilve yapmaya devam ediyordu.

                Camı kapadı Ahmet Bey. Kahvaltı yapacaktı. Guguk kuşu tekrar cama geldi ve gagasıyla cama vurdu bir kaç kez. Tekrar cama doğru gitti ahmet Bey. Camın kıyısında guguk kuşu sevinç gösterileri yapmaya başladı. Çok duygusal olan Ahmet Bey, artık dayanamamış ve yüksek sesle hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamış, bir taraftan da camı açarak kuşa elini uzatmış, kuş ta sevinç gösterisini elinin yanına gelerek göstermişti.

                -Canım, beni nasıl buldun sen? diye sordu kuşa. Sanki kuş onun sorusunu anlamıştı ve bir şeyler anlatırcasına başını aşağı yukarı, sağa sola ve gövdesini de arada sırada öne doğru yatırarak konuşuyordu Ahmet Beyle.

                -Seni çok aradım. Evinde bulamadım.  Günlerdir de seni arıyorum. Sonunda seni buldum. Sen neden haber vermedin giderken evinden, der  gibi davrandı guguk kuşu.

                -Canım guguk kuşum benim. Beni burada da buldun demekki. Benim vefakar,  sadık dostum. Hoş geldin canı benim. Nasılsın bakalım? diye sordu guguk kuşuna.  Eliyle de selam verir gibi yaptı. Kuş yine sevinç gösterileri yaptı Ahmet Beye karşı.

                Birden geçmişe döndü Ahmet Bey. Bundan dört yıl önceydi. Bir sabah bir guguk kuşu gelmişti sabah kahvaltısında balkonuna. Onunla konuşmuştu Ahmet Bey. Ona yem vermişti. Bulgur koymuştu balkonuna. Hayvan birkaç bulgur tanesini yuttuktan sonra uçtu. Aradan bir onbeş dakika geçti. Guguk kuşu yanında üç guguk kuşu daha getirmişti. İkisi yavru biri ise büyüktü. Hemen bunların bir aile olduğunu anlamıştı ahmet Bey. Balkona bulgur takviyesi yaptı. Sonra biraz geri çekildi. Gugugk kuşu ve ailesi bulgurları yediler ve sonra uzaklaştılar. Artık her sabah guguk kuşu ve ailesi balkonuna gelir oldu. Hele bir yaş gününde ise, Ahmet Bey kahvaltı masasını bir başında, kuşlarda masanın diğer kısmında kahvaltıyı beraber yaptılar. Sonra bu kuş ailesi ile dostluğu devam etti Ahmet Beyin. Daha sonraları balkonuna gelen guguk kuşları ikiye düşmüştü.  Sonra bir nedenden dolayı Ahmet Bey kiradaki evden başka bir eve taşındı. Taşındığı ev ile eski ev arasında bir kilo metre mesafe vardı. Daha sonra bu guguk kuşu ailesi geldi onu taşındığı bu eve gelmişti. Yine bir sabah bugün olduğu gibi cama gagaları ile vurmuşlar ve Ahmet Beye biz geldik dercesine balkonda dolaşmaya başlamışlardı. Balkona çıkmış ve elinin yanına gelerek elinden yem yemişlerdi. Onu taşındığı evden uzakta bulmuşlardı yine. Hem de Ahmet Bey o gün yine bir yaş daha ihtiyarlayacaktı. Yaş günün de çocuklarının unuttuğu, selam vermediği, yaş günü için de olsa telefon açmadıkları bir günde sabah erkenden guguk kuşu ailesi gelmiş ve Ahmet Beyin yaş gününü kutluyorlardı.

                O zamanda yine sevinç gösterileri yapıyor, ötüyor ve başının üstünde sevinç gösterileri yapıyorlardı. Bir defasında sabah kahvaltısında guguk kuşu ile aynı masa kahvaltı yaparken kameraya da almış ve guguk kuşu ile konuşarak kahvaltısını yapmıştı. O zamanlarda Ahmeh Beyin durumu çok iyi olmasa da, masasında peynir, zeytin, reçel, gevrek, domates, salatalık  bulunurdu. Kış aylarında da tahin pekmez ve arada sırada kuşburnu marmelatı ve ya haşhaş ezmesini de bulundururdu. Sağlık açısından önemli diye düşünüyordu. Zaten yalnız yaşadığı için de beslenmesine dikkat etmesi gerekiyor ve gıdalarını eksiksiz alıyordu.

                Yine bir pazar sabahı. Guguk kuşu onu bulunduğu yerde bulmuştu. Yine cama gagası ile dokunmuş, ona; “Seni buldum, seni ben asla bırakmam, nereye gidersen gitseni mutlaka bulacağım ve seninle sohbet etmeden, senin nafakandan yemeden İzmir şehrini dolaşmaya çıkmayacağım.” dercesine bakıyordu guguk kuşu. Bu bakış karşısında Ahmet Bey boynunu büktü. Yine gözleri deoldu.

                -Ah guguk kuşum Ah. Benim vefakar, sadık, can dostum. Çok şeyler değişti biliyor musun? Benim şuan ekonomi durumum çok berbat oldu. Eskisi gibi sana bulgur veremeyeceğim. Hani evimde yavaş yavaş bozulmaya yüz tutan pirinçte yok artık yanımda. Ama beni buldun, benim yanıma kadar mademki geldin, ben de sana ekmek kırıntılarından vereyim. Beni hoş gör olmaz mı? Bugün ne bulgurum, ne de pirincim var. İnan olsalardı onları tekrar önüne koyardım. Ama, dur hele senin için ekmek kırıntılarını hazırlayayım, dedi.

                -Bugün yalnızsın. Eşin yok mu canım, o nerede? diye  sordu Ahmet Bey. Kuş yine bir sevinç gösterisi yaptı ve uçtu. Aradan tam bir saat geçmişti. Ahmet Beyin bulunduğu cama Guguk kuşu tekrar geldi. Ama bu sefer yanında eşi de vardı. Ahmet Bey bir daha hüzünlendi ve ağlamaya başladı. Yine o guguk kuşu ailesi karşısında ve onu buraya görmeye gelmişler, Ahmet Beyi bulunduğu yerde tekrar bulmuşlardı. Ahmet Bey nasıl ağlamasındı. Camın kıyısına ekmek kırıntıları koymuştu Ahmet Bey. İki guguk kuşu ekmek kırıntılarını yemeye başladılar. Ahmet Bey, hem kuşları seyrediyor, hem de ağlamaya devam ediyordu.

                -Allah’ım, bu nasıl bir duygu ki, bu sabah bana bambaşka bir sevgiyi yaşattın. Bu iki kuş şuan eski evime yedi kilometre mesafeden gelerek beni burada buldular. Ben başka guguk kuşları da gördüm. Onlar beni tanbıyan değildi. Ama bu iki kuş… Allah’ım, sana şükürler olsun. Beni param bitti diye terkeden terkedene olduğu bir dönemde bu iki kuş geldi ve yine benimle kahvaltımı paylaştı. Bundan önce olduğu gibi bu sabah kahvaltıma iki misafir olarak geldiler. Şükürler olsun yaradanım. Hep en sadık olarak; köpek, kedi, at, güvercin kuşları diye bilirdim. Ama şimdi buna guguk kuşlarıda eklendi. Hem de öyle iki guguk kuşu ki bunlar, bir aydır görmüyordum. Beni aramışlar. Şuan bulunduğum  yerde beni buldular. Bu nasıl bir duygu yarabbi! Beni bulmalarını sağlayan duygu, özellik neydi?  Bu kadar uzak mesafeden beni nasıl buldular?  Buradaki cama gelerek beni bulduklarını gösteren o sevinç  gösterisini anlatmak mümkün değil Allah’ım! Şuan bir çok dost bildiklerim beni terketti. Gerçek dostlar da yok değil, var. Hele şuan bir değerli dostum var ki, ekonomik durumumu bildiği halde bana moral veriyor. Bana destek oluyor. Bana ekonomik açıdan yardımcı olamasa da en azından manevi yönden moral vererek ayakta durmama yardım ediyor. Ya bu kuşlar!!!Bu kuşlar da bana şuan öyle bir destek yaptılar ki,  benim tekrar ayağa kalkacağımı ve tekrar başaracağımı sanki ban abu sabah haykırıyorlar. Sana binlerce şükür güzel Allah’ım. Sana ne kadar şükretsem azdır, diye dua etti Ahmet Bey.

                Guguk kuşları yemlerini bitirmiş, Ahmet Beye selam vererek havalandılar. Camın kıyısına tekrar geldiler:

                -Biz tekrar geliriz. Seni bulduk. Artık sabah ve akşam burada oluruz. Sen hiç merak etme, olur mu? dercesine başlarını salladılar Ahmet Beye doğru. Sonra camın çevresinde birkaç kez dolandıktan sonra uçup gittiler. Gözden kayboluncaya kadar izledi kuşları Ahmet Bey.

                Biraz mahzun, biraz düşünceli, sağ elinin tersiyle iki gözündeki yaşları sildi. Kahvaltısını yapmaya başladı. Bir taraftan da hala iki guguk kuşunu düşünüyordu. Hala bu iki kuş onu nasıl bulmuştu? Bu iki kuşu onun bulmasına neden olan hikmet neydi? Allah’ın hikmeti, mucizesiydi bu. Başka bir şey değildi. Kahvaltısına devam ederken müzik dinlemeye başladı. Ne hikmettir ki, şuan müzik olarak çalan türkü de ise; “ Turnalara tutunda gel.” Çalıyordu. Müziğe Ahmet Bey de mırıldanarak eşlik ediyordu.

İzmir /05.02.2012. 15.30

Hüseyin DURMUŞ
Şair Yazar
Emekli Edebiyat Öğretmeni
Kafiye Dergisi Sahibi


Tarih 4 Şub 2012 Kategori: M. Zeki AKSOY

Sevmek ve Sevmemek

Sevmek ve Sevmemek

Gittiğin yerlerin çokta önemi yok bence
Dokunduğun taşın, baktığın gökyüzüne
Sisli havada gökkuşağı hayal edersen eğer
… Konuştuğun dilin önemi de kalmıyor bence
Hangi yürek kelebeğin uçuşunda gözünü alır
Neden insanlar yılanlardan korkar iradesiz
Aslında sanıldığı gibi değil, bazıları zehirsiz
Bazı şekiller ve duygular benliğe yerleşir
Seçeceksin iki yoldan birini mecburiyetten
Ya bir kelebek olacaksın baharlarda
İnsanlar okşayacaklar seni incitmeden avuçlarında
Yoksa mar misali dolaşacaksın ağustos sıcağında
Yüreğini kanatacaklar dolaştığın her diyarda
Seveceksin hesapsız en zor anlarda bile
Önemi kalmıyor dolaştığın yerlerin ondan sonra
Olmak istediğin çekirdeği sen seçeceksin
Öyle gireceksin hafiften toprağın altına
Ya sevgiden ya nefretten tohum olup yatacaksın
Bekleyeceksin yağmurların üzerine yağmasını
Aslında sen seçmişsin nasıl bir fidan olacağını
Ya sevgiden yeşeren gül olup koku verirsin
Ya da dikenli fidan olup yürek kanatacaksın
Sevmek ve sevmemek önemli gittiğin yerlerde

04 / 01 / 2012
Mehmet Zeki Aksoy
www.kafiye.net


Tarih 4 Şub 2012 Kategori: Hüseyin DURMUŞ

SEN ESMER GÜZELİM

SEN  ESMER  GÜZELİM

Günlerdir sesine hasret,
Günlerdir gülücüklerine hasret,
Günlerdir selamına hasret,
Günlerdir sıcaklığına hasret,
Beni ram ettin kendine sen esmer güzelim!

Bir aklım vardı, inan şimdi senin için yitik,
Bir gönlüm vardı, inan şimdi senin için yitik,
Bir benliğim vardı, inan şimdi senin için yitik,
Bir ben olarak ben vardı, inan şimdi senin için yitik,
Beni ram ettin kendine sen esmer güzelim!

Duygu yüklü kervanlar geçerdi kapımdan,
Hasret ve özlem dolu kervanlar geçerdi kapımdan,
Mutluluk rüzgarı estiren kervanlar geçerdi kapımdan,
Aşka, sadakate bağlı kervanlar geçerdi kapımdan,
Beni ram ettin kendine sen esmer güzelim!

Hani kavlimiz vardı seninle sonsuza dek,
Ben hala unutmadım!
Hani yeminimiz vardı başkası yok diyerek,
Ben hala  unutmadım!
Hani hipokrat yemini vardı; ” sözüm söz ” diyerek,
Ben hala unutmadım!
Hani kurşunlar ayıramazdı, inan senden başkası yok diyerek!
Ben hala unutmadım!
Beni ram ettin kendine sen esmer güzelim!

                                      İzmir/ 01.08.2007
                                     Hüseyin  DURMUŞ
                                     Emekli Edebiyat Öğretmeni
                                     Şair Yazar
                                     Kafiye Dergisi Sahibi


Tarih 4 Şub 2012 Kategori: Hüseyin DURMUŞ

Aşık Oldum

Aşık  Oldum

Gönül gözü ile bir güzel görülünce,
Sevda sesi ile sana seslenilince,
Aşk ateşi aşıkını ateşleyince,
Aşık oldum ben esmerim gönülden sana!!!

Can evimden cananım bana can verince,
Desti bağımdaki gülleri devşirince,
Zülfün teli işve ile zincirleyince,
Aşık oldum ben  esmerim gönülden sana!!!

Ahu gözlerinde merhametin yükselir,
Gamzen sevdamı hep meleklere dinletir,
Gül dudakların, aşk şerbeti dillendirir,
Aşık oldum ben esmerim gönülden sana!!!

Der Hüseyin bu sevda ölümüne alemde,
Bir kul söküp alamaz dikilse önünde,
Yemini var, “sevdan uğrunda ölürüm” de
Aşık oldum ben  esmerim gönülden sana!!!

Onurun aşkımızı coşturur dünyada,
Emin olunur sözüne şu kainatta,
Sadece duruşun bir güvendir yaşamda,
Aşık oldum ben esmerim gönülden sana!!!

                                    İzmir / 18.05.2008
                                    Hüseyin DURMUŞ
                                    Yazar Şair
                                    Emekli Edebiyat  Öğretmeni
                                    www.kafiye.net