Ucu Yanık Ayrılıklar

Ruhumun en ücra köşesi kırık dökük,
Sen gittiğin günden beri, gözlerim nemli,
Neden gidişin hala dün gibi aklımda, sevgili?
Yokluğunu suya yazmak kadar imkansız,

Gözlerim mağrur bakarken gözlerine…
Bir gün gelir anlarsın ki;vazgeçilmez olduğunu,
Aşkın ateş olup dökülmüştür yüreğe,
Ve öyle susarsın ki,sessiz çığlıkların duyulur,

Gidişinden sonra
Otobüs durakları arasında mekik dokumaya başladım
Her gün başka semtin durağında
Her gün başka bir otobüse biniyorum

Belki karşılaşırız ümidiyle
Ama yok sevgili yok
Bu şehir büyük ve insanlar acımasız
Hiç kimse anlamaz sevenin halinden
Artık seni bulamayacağımı biliyorum

Ne otobüslerde etrafıma
Nede yürürken yolda ,
İnsanlara bakıyorum,
Çünkü korkuyorum
Ya başkasıyla görürsem diye?
Aradan uzun zaman geçti
Düşünüyordum yine bir gece
Ve ağlıyordum sessizce…

Öyle bıkmıştım ki kendimden.
Tutup atasım geldi kendimi bir yerlerden !
Sonra ne olduysa atıverdim kendimi sokağa
Öyle başım eğik yürüyordum tozlu sokaklarda
Ve sen bir an beliriverdin karşımda
Önce korktum irkildim,
Sonra hayaldir dedim ovdum gözlerimi,
Karşımda duran sendin

Uğruna deli divane ,
”Züleyha” olup yollarına akran olduğum…

Sen duruyordun sevgili sen,
Bir kaç dakika önce yaşamaktan vazgeçen
Ölmeyi düşünen ben !
Şimdi yaşamak istiyordum
Aşkın en derin kara köküne
Seninle beraber inmek,
Ölene kadar keşfetmek istiyordum.
Çünkü seni çok seviyordum !
Hemde eskisinden daha çok…

Emine Öztürk
12.08.2013
www.kafiye.net