Kategoriler

Arşivler


Tarih 4 Nis 2014 Kategori: Elvan USUL

Aşkım

Aşkım

Aşkım, canım, bir tanem,
Baharım, yazım, tek neşem, 
Rüyam, hayalim, ümitlerim, 
Gözü kehribar, yüreği kardelenim,
Sözünden özü süzülenim,
Yüzünde nuru gezinenim,
Varlığım, yokluğum,
Bakıp da koklayamadığım,
Sarıp da dokunamadığım,
Uzağım, yasağım,
Gülüşüne hasret kaldığım, 
Yıldızım, güneşim, dolunayım,
Sağanak sağanak yağan acım, 
Cisil çisil dökülen yaşım, 
Ateşimdeki oksijenim,
Suyumda hidrojenim,
Sevgi hazinem,
Aşk karanfilim,
Söz dağarcığım, 
Ömrümün vade farkı, 
Zamanimin imkansızı,
Mevsimlerimin yazı,
Gönlümün ince sızısı,
Alım, morum her rengim,
Ilmek ilmek dokunan derdim,
Ozlediğim, beklediğim,
Aşkım, yarim, canım sevgilim!

Bil ki seni sevmenin bedelini,
Sensizlikle ödedim. 


Elvan USUL
www.kafiye.net


Tarih 3 Nis 2014 Kategori: Şule AKAR

YAŞAM GERÇEĞİM

Ey sağlık …gücümsün

Ey huzur…yaşam koçumsun

Ey enerji …çalışma tempomsun

Ey kazanç …güvenimsin

Ey tebessüm… günümün anlamısın

Ey mutluluk… hayatımın bütünüsün

Ey aşk …kalbime dokunansın

Ey üzüntü … seni tanımıyorum

Ey keder …seni yok sayıyorum

Ey sorun ….Sana yenilmiyorum

Ey hüzün …mutluluğumun süsüsün

Ey gözyaşı …sevinçlerimin eserisin

Ey hastalık… beni alt edemeyensin

Ey ölüm …beklediğim gerçeksin

Şükürlerimle yaşıyorum

Emeğimle doyuyorum

Gerçeklerimle yüzleşiyor,

Sevdiklerimle yaşıyorum

Sevgilerimle

Şule Akar

Kurtköy
Pendik Istanbul

2014 04 03

Saat: 14:00


Tarih 2 Nis 2014 Kategori: Zülfiye DÖNMEZ

KENDİMİ SEVİYORUM


KENDİMİ SEVİYORUM

Her günün bitiminde
Gözlerimi kapatırken
Yaşadıgım hayat
Vaz geçilmez ve çok
Güzel Sabahları ise daha bir mutlu güne gülerek açıyorum
Gözlerimi Bedenimin yaşlandıgına
Hiç mi hiç üzülmüyorum
Aldırmıyorum geçmişten
Gelen izlerime
Saçlarım beyazlamış
Yüzümde çizgiler oluşmuş
Bedenim birazda olsa
Yıpranmış
Bana ne umurumda degil
Hiç birşeyi takıntı yapmıyorum
Yeterki içimdeki yaramaz çocuk
Hep çocuk kalsın hiç büymesin bu bana yeter

Zülfiye Dönmez
www.kafiye.net


Tarih 2 Nis 2014 Kategori: Hatice HANTAL

Yolculuk Ve Arkadaşlık

Yolculuk Ve Arkadaşlık

Ruhlar aleminden anne karnına,çocukluk,gençlik,ihtiyarlık derken; dünyadan kabir denilen berzah alemine,oradan da cennet yada cehennme doğru ilerlediğimiz bir yolculuktayız. 

Bu yolculuğumuz esnasında hasbelkader bir çok kimselerle tanışırız. 

Bunlardan kimileri bize itici gelir,kimilerine de hemen alışıveririz.

Bazı insanları görür görmez öyle severiz ki,sanki ezelden beri tanıyor gibi samimi oluveririz.Dostum-arkadasım, deriz. 

Görür görmez sevebildiğimiz, çabuk alışabildiğimiz insanlar nadiren girer hayatımıza…Ve hep çok sevdiğimiz insan olarak kalırlar.

Kimilerini de hiç sevemeyiz,yüreğimiz bir türlü o insana ısınmaz…Bir sebebi yoktur işte.O insan hep itici gelir.

Bu konu ile ilgili olarak iki cihan serveri Hz.Peygamber Efendimiz s.a.v. bir hadisi şerifinde şöyle buyuruyor: 
‘Ruhlar,toplanmış cemaatler gibidir.Onlardan önceden birbirleriyle tanışanlar iyi anlaşırlar.Tanışmayanlar ayrılırlar,pek anlaşamazlar.’

Ruhlar önceden yaratılmıştır.Ruhlar aleminde bir bedene girmeyi beklerken birbirleriyle konuşurlar,arkadaş olurlar. 

Orada birbirlerini sevenler,iyi anlaşanlar, dünyada karşılaştıkları vakit sanki çok önceden beri birbirlerini tanıyorlar gibi içlerinde bir muhabbet uyanır. Anında samimi arakadaş olurlar.

Galiba günümüzde ‘ruh ikizimi buldum’ sözü, ruhlar aleminden beri iyi anlaştığım insanı buldum, demektir.

Sevemediğimiz insanlarıda yine oradan tanıyor,oradaki bir husumetten dolayı sevemiyor da olabiliriz…İtici gelmeleri o yüzden olabilir.

Ruhları anlaşanlar aynı cins insanlardır.Nerde olursa olsun cins cinsi çeker bulur. Mesela, bir toplantıya giderseniz yada camiye giderseniz sizinle aynı cinsten olan bir insanın yanına oturursunuz. Bunu gayriihtiyari yaparsınız. 

Bir sürü boş yer var iken gider cinsinize en yakın olanın yanına oturmayı tercih edersiniz. 


Velhasıl iyi ruhlar iyi huyludur,iyilerle beraberdir. 


Kötünün arkadaşı da kötüdür. 


Ruhu güzelleştiren kalp,akıl, iyilik gibi ulvi duygulardır. İnşaallah süfli değilde ulvi duygular peşinde koşan,ruhu güzel insanlardan oluruz.

O alemde sevilen biriysek,bu alemde de seviliriz,berzah aleminde de seviliriz,ahiret aleminde de sevilenlerden oluruz inşaallah.

Alemden aleme giden yolculuğumuzda Rabbim cümlemizin yardımcısı olsun. 

Bizleri, sevdiği iyi kulları ile arkadaş eylesin.

Hatice Hantal
www.kafiye.net


Tarih 2 Nis 2014 Kategori: Binali YILDIZ

ACELEM VAR ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,?

ACELEM VAR ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,?

Yeter  ki  kazmayı  canıma  vurun ,
Şen hayatlar sürsün   ebede kadar ;
 Dalları coşturan  bir rüzgar bulun ,
Estikçe  derdime bir derman olsun.

Karıncadaki  üstün gayrete  bakın ,
 Uçan kelebeğin neşesine  bakın ,
Yeniden açılmış  goncaya bakın ;
Köhne ömürlerin baharı olsun.

Baharda  canlanır   gönül  bağları,
Bir hayal, bir düşünce alır  canları ,

Şenlenir hayatlar, biter gamları  ,
Mutluluk gönülden gönüle dolsun .

Davanın önünde engeller durmaz
Biri varsa bile,diğeri varmaz
Sabahın tan yerinde ezanlar susmaz ,
Ebedi canlara armağan  olsun .

15.04.2009-
Binali Yıldız
www.kafiye.net


Tarih 2 Nis 2014 Kategori: Binali YILDIZ

AŞKA UYANDIK

AŞKA UYANDIK

Yorgun bir gecenin loş ışığında
Seninle yürüdük, yolda el ele,
Bakışların ürkek, ceylan misali
İçimizde sönmüş, aşka uyandık.

Yeni bir ilişkinin başlangıcında
İkimiz maziden, gülden konuştuk,
Bilinmez korkunun dağarcığında
Saçılmış hayatı, özlemle andık.

Sonra ak ellerin avuçlarımda
Sıcak yaz gününü birden fark ettim,
Yıldızlar kayarak battı saçında
Aydınlık bir fecre, uyanır sandık.

Serde kavak yeli, ömürde bahar 
Zamanı kilitledik bakışlarımızla,
Yüzünde sevginin, izi parıldar  
İçten bir akışla sevda dokuduk.

Sıcak bir buseyle veda edişin
Hicrandan dökülen, yaşlara kattık,
Ardından bakarken vurdu gidişin
Gönülden bir demet ağıtlar kattık…

Birkaç dakika bile, güzel bir andı
Rüyamda kâbusum kılıç kuşandı,
Birer cellât oldu, cana dadandı
Temiz bir aşk için teslim olmadık… 

                                           Binali Yıldız
                                           www.kafiye.net


Tarih 1 Nis 2014 Kategori: Şevki KAYATURAN

KİTAPLAR ARASINDA


KİTAPLAR ARASINDA

Hayattan kesintiler bulunur her birinde 
Ömür geçerken eylen, kitaplar arasında
Konularına göre hepsi yerli yerinde
Kütüphanede dinlen, kitaplar arasında.

Dalarken derinlere saat çok çabuk geçer
Bilinçlenir her birey zamanla kitap seçer
Okuyarak ektiğin gün olur gelir biçer
Âlimdir diye söylen, kitaplar arasında.

Tarihi okuyarak öğrenir ders alırız
Bazen şiir okurken düğümlenir kalırız
Manasını sözcüğün lügatlarda buluruz
Araştırana değmen, kitaplar arasında.

Matematik bilmeli çözmek için sorumu
Edebiyat gerekli anlatmaya durumu
Okuyup öğrenenin farklı bakış yorumu
Cahili nolur öğmen, kitaplar arasında

Dini duyarak değil okuyarak öğrenin
Resim yapın boyayın müzik ile eğlenin
Fizik, kimya ilimle açıklayın söyleyin
Okursan boyun eğmen, kitaplar arasında.

Okuyunca bir şeyler katmalıdır her satır
Biyoloji insanı beş duyuyu anlatır
Coğrafya ülkeleri kıtaları tanıtır 
Halay çekiyor seymen, kitaplar arasında.

Kayaturan atlasla tüm dünyayı gezerim
Yelken ile rüzgârla denizlerde yüzerim
Okuyup öğrendiğim gördüğümü yazarım
Uyur kalırsam deymen, kitaplar arasında.

09.06.2013 Saat : 08.08
Şevki KAYATURAN
www.kafiye.net


Tarih 31 Mar 2014 Kategori: Remziye ÇELİK

Kalıba Sokacağım


Kalıba Sokacağım

Bela oldun hep bana, dertler açtın başıma
sen düştün yüreğime, ekmeğime aşıma
Seni sensiz yaşarım çok geç çıktın karşıma
Çağlayan gözlerimi kalıba sokacağım.

Yalan oldu gözlerin, gözlerinden bezdirdin
Bir damla gözyaşımı, yüreğinle ezdirdin
Yedi cihan tanıdı, yokluğunda gezdirdin
Ömründen çalar iken, kalıba sokacağım

Zalimce kara taşı, nasıl bastın bağrıma,
Azdırdın sancıları, sözler gider ağrıma
Yeri yurdu olmayan, kuşlar döner çağrıma
Deyme gönül yarama, kalıba sokacağım

Bahar olsan gönlüme,ak çadırlar kurarım
Sana çıkan yollara, pembe güller sererim
Değil senin sevgini, saatleri kurarım 
Acıları öldürüp, kalıba sokacağım

Remziye ÇELİK
31.3.2014
www.kafiye.net


Tarih 31 Mar 2014 Kategori: Elvan USUL

KÖTÜ OL SEN


KÖTÜ OL SEN

Şu handa oyalan harca vaktini,
Gez eğlen yat uyu, unut aktini.
Ne lazım doğruluk, yaşa yalanı, 
Sen sevmez misin ki sıcak alanı!

Yakın dur iyiye, onlar delidir,
Kurnaz düşüncede senden geridir.
Kullan duyguları, al hevesini,
Azgın iblise ver, son nefesini.

Karart niyetini çevir dilini,
Senin olmayana uzat elini.
Sevme insanları, vaktini alır, 
Ateşin aşkıysa hep baki kalır.

Al elin hakkını, biriksin ahlar, 
Sensizken cehennem durmadan vahlar.
Nasıl da bekliyor, dudak uzatıp,
Sarıl şimdi kora, şavkı kapatıp.

Elvan USUL
www.kafiye.net


Tarih 31 Mar 2014 Kategori: Hatice Eğilmez KAYA

Evini Bulamayan Adam


Evini Bulamayan Adam

Hatice Eğilmez Kaya

Zehra’nın kedisi yok mu deli edecek beni. Adı Sıdıka… Yılda iki kere doğuruyor mübarek. Konu komşu, mahalledeki kedi nüfusunun artışını ona bağlarlar ki yerden göğe haklılar. Doğurduklarına düşkün bir anne olduğundandır elbet, çoğu yavrusu yaşar. Yavruları doğduğunda erkek kedilerden oldukça kurnaz taktiklerle korur onları. Zehra ve bizim kızlar hariç hiçbir insan evladını da ailesinin yanına yanaştırmaz. 

Hep söylerim, “Sıdıka’nın yavrusu olmak varmış!” Yemez yedirir evlatlarına, pervane misali etraflarında döner onların. Ta ki palazlanıp kendi hayatlarını idame ettirebilecekleri hali alana kadar. Sahi bir de yeni yavrulara hamile kalana dek. Hamile kaldığı andan itibaren eskilerine üvey evlat muamelesi yapar. Bendeniz onun yeniden hamile kaldığını, büyümekte olan yavrularına kötü davranmaya başladığında anlarım. Tüm bu ayrıntıları yıllarca Sıdıka’yı gözleye gözleye öğrendim. Hiç sevmem sevmesine onu, yine de takipten geri kalmam doğrusu. 


Asil hayvan aslında. İran kedisi. Uzun, kırçıllı tüyleri, fettan kadınlarınki gibi bakan yemyeşil gözleri var. Çok da akıllı. Dostunu düşmanını bilenlerden. Beni hiç sevmez mesela ve asla güvenmez bana. Ciğerin hasını ikram ederek bile çağırsam yanıma, uzaktan ukala ukala bakmakla yetinir. Bir elime geçirsem en uzak diyarlara atacağım. 


Bildiğim kadarıyla eve bile almıyor Zehra Sıdıka’yı. Yine de nedense onu benden çok seviyor gibi geliyor çoğu kez bana, zaten en çok ağırıma giden de bu. Bir iki kez içimdeki kıskançlığı dile getirecek oldum. Zehra, “daha neler, sahipsiz bir kedicik o. Ben ilgilenmesem aç susuz kalır. Başka işin yok mu senin? Kendini ağzı var dili yok biçareyle mi bir tutuyorsun?” deyip payladı beni. 


Sıdıka’yı zengin evlerden birinde bekçilik yapan komşumuz Nedim getirdi. O zamanlar bir karış ya vardı ya yoktu boyu. Anlaşılan o ki annesi de kendisine benziyordu. Senede iki kez, üçer yavrusu olsa bir kedinin buna hangi ev sahibinin hem yüreği, hem kesesi, hem sabrı dayanır. Yavruları ona buna verip içinde bulundukları durumun vahametini hafifletiyorlardır belki de. Sıdıka kaderin -benim için talihsiz- bir cilvesiyle önce Nedim’in, sonra bizim payımıza düştü. Nasıl da dolanıyor keyifli keyifli. 


Çağırsam; yanıma gelse keşke, arabanın bagajına bir atabilsem onu. Şehrin öbür ucuna atıp kurtulacağım. Fakat gelmez ki uyanık. Elim doluyken bile gelmedi, şimdi elim de boş hiç gelir mi? Bir çağırayım bakayım… Pisi pisi… Güzel kedi, şirin kedi… Gel pisi pisi… Şaşırdım doğrusu. Aheste aheste geliyor. Zehra görmeden alıp atmalı şunu. Gel Sıdıka Hanım gel. Gezmeye gitme vaktin çoktan gelmişti senin. Sus hiç ses çıkarma. Zehra teyzen duymasın. Seni ne güzel yerlere götüreceğim bak, karnındakileri de yeni yuvanda doğurursun artık. Emin ol orada da ekmek elden, su gölden gelecek. 


“Ne kadar acımasız adam bu,” demeyin benim için sakın. Sıdıka’ yı çöle atacak değilim, bir hastanenin veya yurdun bahçesine bırakacağım. Akıllı kedidir o, kendi karnını doyurduğu gibi yavrularını da aç bırakmaz hiçbir yerde. Arabayı çalıştırırken yüreğim yerinden çıkacak sandım. Allah’ tan kimse fark etmedi Sıdıka’nın zorunlu seyahatini. Çocuklar öğlen uykusuna dalmışlar; Zehra sevdiği ve izlemeye bir türlü doyamadığı dizinin bilmem kaçıncı tekrarına… 

Aman güzelim nasıl da melul mahzun bakar yüzüme. Gözleri gerçekten de tehlikeli bu kedinin. ‘Kedinin’ mi ‘kadının’ mı? Ne kadar da benziyor iki kelime birbirine. ‘Kedinin’deki ünlüler kalınlaşınca ‘kadının’ oluveriyorlar. Oysa kadın kediden ince, kedi kadından ince. Hadi bana kolay gelsin. Lise sıralarında kalmış gramer bilgilerimi bile hafızamın derinliklerinden çıkarttın ya, Sıdıka sen çok yaşa. Azıcık daha baksam son sürat geri döneceğim. Bakma şu fettanın gözlerine, sen haklısın oğlum. Komşular da yaptığın bu hizmet karşılığında yedi kuşak dua ederler sana. Biçare Melek Hanım mutfak penceresini açamaz oldu. Tek suçu alt katta oturmak. 
Aferin sana Hayri, kedi olalı… Ne komik, fare yakalamadım ki kedi yakaladım kedi. Zehra eğer Sıdıka’yı sürgüne gönderdiğimi, kendi ellerimle onu ve doğacak yavrularını sınırdışı ettiğimi anlarsa yakar çıramı. Kırk yıl çenesini çekerim, ne insafsızlığım kalır, ne hainliğim. Aman canım nereden bilecek. Hem belki de Sıdıka olmazsa daha çok koca kıymeti bilir. Şimdi bas bakalım gaza Hayri Efendi. Sen de bakma arkana sevgili bayan. Yeni yuvan hayırlı olsun. 

Alo Zehra Hanım’la mı görüşüyoruz? Evet buyurun, benim. Biz … Devlet Hastanesi’nden arıyoruz. Eşiniz Hayri Bey yanımızda. Ne, eşim yanınızda mı? Bir şey mi oldu ona? Korkmayın hanımefendi. Küçük bir kaza atlatmış Hayri Bey. Ufacık bir hafıza sorunu var. Numaranız telefonunda kayıtlıydı. Gelip alabilirsiniz eşinizi. Yalnız başıma evimi bulamam, diyor. Birkaç gün sonra kendine gelir endişelenmeyin. Beyin filmini filan çektik.
Uyanırken Sıdıka, Sıdıka… Diye sayıklıyordu. Telefonda bu tür şeyler sorulmaz da kim bu Sıdıka? Sıdıka mı? Kedimiz. Söyleyin merak etmesin onu. Öğleden sonra bir ara yoktu. Şimdi bahçede mışıl mışıl uyuyor. Kıyamam, demek içten içe o da severmiş Sıdıka’yı. Evini bulamamış da Sıdıka’yı anımsamış görüyor musunuz? Zehra her zamanki gibi yüksek ayardan konuşuyor. Söylediği her şeyi; değil ben, bütün hastane koğuşundakiler dinleyip anladılar. 

Hanım sen çok yaşa iyi mi? Sanki telefondan değil megafondan geliyor sesi. Evde de öyle yapar bu kadın. Buldu benim gibi mülayim adamı, söyle güzelim söyle… Canım tatlı tatlı, sakin sakin konuşsan ne olur? Bütün mahalle seni mi dinleyecek her daim? İşitenler de kavga ediyoruz zanneder. Bizim hanımın sohbeti bu. Allah kavgasından esirgesin. Sıdıka ile öyle mi konuşur ‘gel canım, al gülüm.’ Benden bir şey isteyecek olsa beydir, evimizin direğidir demek, alttan almak yok. Hele bir de sokaktan çocukları toparlayışına bir tanıklık etseniz. Şaşar kalırsınız. Kızlar adlarını en yüksek tondan duyar duymaz evde alırlar soluğu. 

Kulaklarıma inanamıyorum. Şuna bak eve benden önce varmış hınzır. Acaba kedi kisvesi altında bir evvel zaman hafiyesi mi yaşar bizim bahçede? Bu olaydan sonra dünyaya yeniden gelme fikrini kabul edesim var. Neyse canım, olsun varsın. Anlaşıldı, Sıdıka’dan kurtuluş yok. Bari dönüşte iyi geçineyim. Sokağa çıktığımda onu yanıma alayım, yine böyle bir kaza gelirse başıma kılavuzum olur. Zehra gelse de bir an önce eve kavuşsam, sanki bütün yollar hallaç pamuğu misali birbirine karıştı. Huzur ve afiyet dolu evimi bulamadım. Bir süre kendime geleceğimi sanmıyorum. Tevekkeli dememişler kedilerle uğraşmayın diye, tekin değillermiş vesselam.

Endişelenecek bir şey yok. Hay Allah. Tamam, bir saate kadar orada oluruz. 

Hatice Eğilmez KAYA
www.kafiye.net