Kategoriler

Arşivler


Tarih 13 Tem 2014 Kategori: Gülsüm Hicran ÇAÇUR

BAŞTAN SONA SEFALET OLDU


BAŞTAN SONA SEFALET OLDU

Bunca seneden sonra
Nasıl olduğumu sorma bana!
Hep aynıyım…
Değişen bir şey yok!
İçim hüzünlü, içim yaralı
Ne giydiğimi sorma bana!
Yüreğime bak,
Saçlarımın rengine aldanma;
Doğal olarak kalan göz rengim!

Ben sorayım sana;
Sen anlat…
Bana nasıl olduğunu,
Sanki beni unutmuşsun,
Yoksa uzaklara gittiğin için pişman mısın?
Amma çaresi yok!
Boynun mu bükük, kalbin mi kırık…

Başka sevgiliye de sevgi olup,
Akabilmeyi becerebildin mi?
Benim gözlerim,
Senin bana baktığın günde kaldı!
Bakamadım senden sonra başkasına,
İnsanın düşüneni merak edeni olmalı!
Derdin hep şiir gibi kadının olmalıydı senin!
Ben ise nakış nakış yüreğime işledim seni!
Sana yazdığım şiirimi bile okuyamadın,
Baştan sona aşk,
Baştan sona sefalet oldu sonu…

Gülsüm Hicran Çaçur 23/06/2014
www.kafiye.net


Tarih 13 Tem 2014 Kategori: Sema DAĞLI

Sakiniyim Ben


Sakiniyim Ben

Ne gecem gecedir,ne günüm gündüz,
Dert çeken yüreğim her zaman yalnız,
Ruhum çırpınıyor bedensiz,cansız,
Bir qam aleminin sakiniyim ben.

Çaresiz vücudum coşar,inleyir,
Felek iş-gücümü eydikce eyir,
Zamanın darbesi kalbime degir,
Bir qam aleminin sakiniyim ben

Bedduamı tuttu beni,bir ahmı,
Çilesiz yaşamak yoksa günahmı,
Bana zülm eden kes peki Allahmı?
Bir qam aleminin sakiniyim ben


Sema Dağlı
www.kafiye.net


Tarih 12 Tem 2014 Kategori: Sema DAĞLI

Okşa beni


Okşa beni

Gül müjdeli bahar gibi,
Hezin esen rüzgar gibi,
Sessiz akan sular gibi ,
Sev,ağırla,okşa beni.

Nergiz,yasemin,süsen tek,
Etrafıma ter güller dök,
Her nazımı böylece çek,
Sev,ağırla,okşa beni.

Öz elinle çiçek bitir,
Her sabah bir çiçek getir,
Koy aleme yaysın etir,
Sev,ağırla,okşa beni.

Kıyma ömür gitsin heder,
Bir gün genclik elden gider,
Sende becerdiğin kadar,
Sev,ağırla,okşa beni.

Sema Dağlı
www.kafiye.net


Tarih 12 Tem 2014 Kategori: Belgin Turan SATICI

Erkek gibi kadın olmak…


Erkek gibi kadın olmak…

04/03/2013

Toplumumuzda kadın ve erkek ilişkilerinden bahsederken; ne kadar yol kat etmiş olduğumuzu düşünsek de kadını sadece kentte yaşayan ‘bir avuç kadın’ olarak düşünmeyelim. Ki, kentte yaşayan ve çalışan kadınında ister bir kariyeri olsun ister olmasın kendine göre farklı sorunları olabiliyor.

Kadın, kendini geliştirme ile ilgili konularda daha seçici davranmak zorunda kalıyor. Yada daha büyük fedakarlıklarla ancak hedefleri doğrultusunda ilerleme imkanı bulabiliyor.

Evli ise; yemeğini yapacak, çamaşırını yıkayacak, çocuğuna bakacak-büyütecek, evin her türlü sorunu ile baş edecek, ailesine ve ekonomiye katkı için çalışacak para kazanacak.

Kadının tabi ki, istihdama katılması gerekir, burada dikkat edeceğimiz belki de kadının bu yükünü evde aile bireylerinin paylaşmasından geçiyor olmasıdır.

Bir çok şeyi tek bir kişiden beklemek, kadında strese ve iş yaşamında bazı sorunlar yaşamasına yol açabiliyor.

Kadın eşinden ayrılmış veya eşini kaybetmişse o zaman da dul damgası yiyerek bazı fırsat kollayanların kötü emellerine alet olabiliyor.

Öncelikle, kadının bir başkasına muhtaç olmaması için iş imkanlarının artırılarak, eğitim ve öğretim hayatını tamamlamış olması gerekiyor. illa ki, herkesin kariyer yapması belli meslekleri seçmesi şart değil, mesleki bilgilerle donatılmış, küçük ölçekli işletmeler açabilen kadınlarımıza yardımcı olmak hem ekonomimize katkı sağlayacak hem de kendileriyle barışık ve mutlu olabileceklerdir.

Micro girişimci kadınlara ülkemizde bazı imkanlar sağlanmakta, dar gelirli kadına finans, hukuki bilgiler, aratıcılık ve motivasyonlarını besleyecek yeni fikirler ve becerilerle buluşacakları sanal ve gerçek bilgi, iletişim ve etkileşim ortamları kısıtlı da olsa sunulmaktadır.

Kadın deyince; doğudaki kadını, köydeki kadını, kadın deyince,  sabır ile emeğini birleştirip vefa ile çocuklarına, eşine sunan eşsiz varlığı anlamak onu keşfetmek, suskunluğunun ardındaki haykırışı duymak demektir.

Kadın-erkek eşitliği diye ayırmak ne derece doğru ne derece yanlış tartışılır.

Yaradılış olarak farklı iki cinsiyet, bunu baştan kabul etmek de fayda var.

Duyguları, hayatı algılayışları, kimyaları, fizyolojileri, biyolojileri bambaşka olan kadın ve erkeğin birbirlerine üstünlük sağlamadan, kadını cinsel yönden istismar etmeden,  fiziksel ve duygusal şiddete maruz bırakılmadığı bir ortamda  eşitlikten söz edebiliriz.

Erkek gibi kadın olmak, bir tercih meselesi ise de, kadının aslında güçlü bir yapısı var. Kadının anaç, zarif, üretken, sevgi dolu yanları ile bir adım geride değil olması gereken yerde olacağına inancım tam.

***

Bu arada ilgilenenler için bir bilgi paylaşmak isterim.”11. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali”, bu yıl 19 ülkeden kadınlar ve filmlerini ağırlayacak.
Konuya ilişkin yapılan açıklamaya göre, “Hırpalanan, susturulan, görmezden gelinen” kadınlara ithaf edilen festivalde, “Kadınların Sineması”, “Bedenimiz Bizimdir”, “Kendine Ait Bir Cüzdan”, “Cins-iyet-ler” gibi konu başlıkları altında filmler yer alacak.
Festivalde yönetmen Yeşim Ustaoğlu ve Doris Dörrie’nin filmleri toplu gösterimlerle izleyici karşısına çıkacak.

Festival, tema bölümleri, toplu gösterimler, açılış, kapanış etkinlikleri, “5. Altın Bamya Ödülleri”, söyleşiler ve atölyelerle, 15-23 Mart’ta İstanbul’da, 30-31 Mart’ta İzmir’de, 6-7 Nisan’da Sinop’ta, 13-14 Nisan’da Bitlis’te sinemaseverlerle buluşacak.
Festival kapsamında, yarışma düzenlenmezken, “Mor Kamera Umut Veren Kadın Sinemacı Ödülü” ve dayanışma ödülü verilecek.

Belgin Turan Satıcı
www.kafiye.net


Tarih 12 Tem 2014 Kategori: Belgin Turan SATICI

Engelleri aşalım, Mavi Kardeşlik…


Engelleri aşalım, Mavi Kardeşlik…

 

Her çocuğun bir hayali vardır ve her çocuğun bir hayali de olmalıdır. Hayallerimiz değil midir ki bizleri hayata bağlayan…

Siz evladınızın sahip oldukları ile mi? Yoksa olmadıkları ile mi ilgilenirsiniz?

İşte engelli çocuklarımızın da yapamadıkları değil, yaptıklarını görmeliyiz.

Engel önce beyinlerimizde başlar. Sonra yaşantımıza, her hareketimize yayılır. Engelleri ortadan kaldırmak için önce şehirleri, sonra beyinlerimizi o duruma uygun hale getirmek gerekiyor.

Dünya Yaşlılık Derneği; sadece genç büyüklerimize değil engelli vatandaşlarımıza da kucak açıyor. Hem de öyle bir amaçla yola çıkıyorlar ki, yaklaşık iki buçuk milyon yıldan beri Ege denizinin iki kıyısında yaşayan engelli çocuklarımızın engellerini bir nebze olsun ortadan kaldırarak yaşamlarını kolaylaştırmak adına yola çıkıyoruz.

DÜYADER Yönetim Kurulu Üyesi Ünlü tasarımcı Sema Keçeci, başarılı yapılan “Uluslararası Platin Saçlı Güzellik Yarışması”nın ardından şimdi de hayalindeki projeyi gerçekleştirmek üzere kolları sıvadı.

Etkinlik; 23 Temmuz’da Çeşme’de “Plaj ve Moda Etkinliği” Laika Pool Bach’ta gerçekleşecektir.

Sema Keçeci “Mavi Kardeşlik” projesi ile ilgili bakın neler söyledi.

“Hedefim önce kıyı kardeşliği ardından doğu ve batı çocuklarının kardeşliğidir. Tanrı bir şeyi alıyorsa daha fazlasını verir. Bu gün bedenim sağlıklı çalışıyor yarın hangimizin ne olacağını kim  bilebilir. Hep bu günümüzle değerlendirmemeliyiz bu günün yarını da var. Bir de içlerinden sanat yönleri olan kişiler çıkabiliyor ve daha yatkınlar. Neden bu insanlar evde otursunlar… Bu projenin temelleri bir sohbet esnasında başladı diyebiliriz. Kendisinin özürlü bir evladı var. Akülü sandalye kullanarak hayatını devam ettirmesi gerekiyor.  Bunun için birçok prosedüre takılmış ve düşünmeye başladık neler yapabiliriz diye. En büyük hayalim bu çocuklarımıza herkesin aynı duyarlılığı gösterip onların önünü açması, aileleri ile etkinliklere gönderilmesi, yani bir annenin dramından yola çıktık. Üstelik çoğunun eğer ortaya çıkarılırsa çok yetenekli olduklarını düşünüyorum ama kaç kişi bunun farkında. Ailelerin ve çevrenin eğitilmesi gerekiyor. Engelli olmak sadece fiziksel engel olarak anlaşılmamalı. Benim iki evladım var. Ergenlik döneminde bir takım sorunlar yaşıyorlar. Bir gün onlara dedim ki; ben de bazı şeyleri bilemeyebilirim bu deneyimleri sizinle yaşıyorum, daha önce yaşamadım böyle sorunları. İşte aslında bu da benim engelim bu konuda bilgim olsaydı çocuklarıma daha faydalı olabilirdim.

Yine bu çalışma Alanya, Antalya, Midilli ve Amerika’da önümüzdeki yıllarda gerçekleştirilecektir. Engelli çocuklarımız için sanat okulları açılmasını sağlamak ve onların el emeklerini yerel markalarda kullanarak stantlarda sergilenmelerini sağlayarak onlara destek olmak diğer bir amacımız” dedi.

Bu organizasyona ilgi ve talebi arttırmak amacı ile Uluslararası düzeyde plaj giyim ve mayo defilesi etkinliği de Engelli çocuklarımızın el emeği ve katkılarıyla sunulacaktır.

Gecenin sunumlarını Ünlü sunucu Vatan Şaşmaz, yapacak. İzmir Sanayici İş Adamları Derneği, Uzun Yaşam Derneği Başkanı Sayın Engin Tulumbacı, Dieter BEHRENTIN  Behrentin Cominication –Almanya, Nurcan SABUR Magazin Kolik, Bahar ÖZTAN  Sinema Sanatçısı, Ayşen GURUDA  Sinema Sanatçısı, yazılı ve görsel basın medya, birçok ünlü konuk ve sürprizleri olacak.

Sanat dünyasının birçok ünlü ismi, üst düzey yetkililer, belediye başkanları, Meclis üyeleri, Sivil Toplum Örgütleri gecede bulunacaklar.

Belgin Turan SATICI
www.kafiye.net


Tarih 12 Tem 2014 Kategori: Selma TÜRKYILMAZ

AŞK SARHOŞU


AŞK SARHOŞU

Aşk denilen duyguyu ebedi sürer sandım
Düşler sokaklarında ufka yelken açarken
Yalancı gülüşlere boş yere mi inandım
Gözlerinin nehrinde aşka umut saçarken
Halime bir baksaydın varsa aşka inancın
Yerden yere vurunca bitermi sandın sancın

Hüznün gölgelerinde boynu bükük kalınca
Sensiz mekanlarda ben ölüme susadım
Afakanlar basınca zorla nefes alınca
Yangının küllerine yürüdüm adım adım
Dertler derya olunca yürekte bir an sızın
Pişmanlık yaşayarak sızlamazmı ansızın

Gönlümün bahçesinden gül dökdüğüm yollarda
Kuruttuğun güllerden diken tut bundan sonra
Ben değil başka yar taşıdığın kollarda
Aşk sorhoşu olurken zehir yut bundan sonra
Bana nağme dökmeyen o dillerin yanınca
Hicran ateşine düş yeniden uyanınca

Başımda deli rüzgar hoyrat hoyrat eserken
Gülmeyen vuslatımın hüznünü yaşıyorum
El pençe divan durup hesabımı keserken
Acısaydın halime bende kalp taşıyorum
Çırpınışım boşuna yol ayrı yordam ayrı
Bunca zulüm yetmezmi üzmeye son ver gayrı
SELMA TÜRKYILMAZ
www.kafiye.net


Tarih 12 Tem 2014 Kategori: Ülkü DUYSAK

KİRAZ ÇİÇEĞİ


KİRAZ ÇİÇEĞİ
Bahar geldi. Rüzgâr ılık ılık esmeye başladı. Her taraf
cıvıl cıvıl kuş sesleriyle doldu. Yerler yemyeşil çimenlerle bezendi. Meyve ağaçları çiçeklerini açtı. Her şey çok güzel giderken rüzgâr, birdenbire sert esti.

Ardından bahar yağmuru yağmaya başladı. Meyve ağaçlarının çiçekleri, rüzgârdan ve yağmurdan zarar görmemek için, üzerinde bulundukları dallara sıkıca tutundular. Ama içlerinden biri bunu başaramadı. Bu bir kiraz çiçeğiydi.

Rüzgâr, onu dalından kopardı ve yan tarafta bulunan şeftali ağacına doğru
savurdu. Kiraz çiçeği şeftali çiçeklerinin çokça olduğu bir dalın üzerinde
durabildi ancak.

Şeftali çiçekleri, kendilerine benzemeyen kiraz çiçeğini
görünce şaşırdılar. Şaşkınlıkları geçince de aralarında fısıl fısıl bir şeyler
konuştular. İçlerinden biri, kiraz çiçeğine:
– Sen de kimsin? Bize hiç benzemiyorsun, dedi.
Kiraz çiçeği hâlsiz düşmüştü. Alçak bir ses tonuyla;

-Ben bir kiraz çiçeğiyim, dedi. Rüzgârın gücü karşısında
direnemedim. Yanınızda kalabilir miyim lütfen?
Şeftali çiçeği:
-Bizler, bu ağaçta yakın bir zamanda şeftali olacağız. Peki,
sen ne olacaksın? Kiraz desem, seni besleyecek olan ağacın dalından kopmuşsun
bir kere. Şeftali de olamazsın, dedi.
-Olsun, dedi kiraz çiçeği. Kiraz ya da şeftali olamazsam da
bir süre daha yaşayabilirim belki.
Şeftali çiçekleri, kendi aralarında konuşup bir karara
vardılar. Bu kararı diğer bir şeftali çiçeği açıkladı:
-Tamam, biz şeftaliye dönüşene kadar yanımızda kalabilirsin, dedi.
Kiraz çiçeği buna çok sevindi. Üzerinde bulunduğu dala sıkıca
tutundu.
Şeftali çiçekleri, baharın son günlerine doğru küçük
şeftalilere dönüşmeye başladı. Kiraz çiçeği hiçbir şey olamadan öylece
bekliyor, çiçekler şeftaliye dönüşürken onlara imrenerek bakıyordu. Bir sabah,
tutunduğu daldaki minik bir şeftali:

-Üzgünüm, ama artık seni misafir edemeyeceğiz, dedi. Çünkü
biz gittikçe büyüyoruz. Sen ise yerimizi daraltıyorsun.

Kiraz çiçeği gözlerinden sicim gibi yaşlar akıttı. Öyle ki,
o yaşlar sıkıca tutunduğu dalı bile ıslattı. Aslında o güne kadar içinde bir umut
vardı. “Belki şeftali olabilirim.” diye düşünmüş ama bu düşüncesini
şeftali çiçeklerine söyleyememişti. Böyle bir şeyin mümkün olmadığını şimdi
daha iyi anlıyordu. İçinde hiçbir umut taşımıyordu artık. İşte tam da bu anda,
rüzgâr tekrar kuvvetlice esti. Kiraz çiçeğini, dalından kopardığı kiraz ağacına
doğru savurdu. Kiraz çiçeği, dalın birine tutunmayı başardığında, kardeşlerinin
hepsinin minik birer kiraza dönüşmüş olduğunu gördü.

Günler geçti, minik kirazlar biraz daha büyüyüp olgunlaştı.
Kiraz çiçeği ise hiçbir şey olamadan kuruyup kaldı. Bir sabah bütün kirazları
toplayıp kasalara doldurdular. Hiçbir şey olamayan kiraz çiçeği de kardeşlerine
veda ederek tutunduğu daldan ayrıldı ve ağacın altına düştü. Toprakla
buluştuğunda aslında çok da mutsuz değildi. Çünkü bu bir kiraz çiçeği bile
olsa; her canlı, beklenmedik durumlarla karşılaşabilirdi. Bütün çiçekler
meyveye dönüşecek diye bir kural mı vardı sanki? Başka çiçekler de rüzgârın
gücü karşısında aciz kalabilirdi. Böyle düşününce biraz daha rahatladı ve
dalından koptuğu ağacın altında derin bir uykuya daldı.

Ülkü Duysak
www.kafiye.net

Tarih 12 Tem 2014 Kategori: Sema DAĞLI

Dertli Dertli


Dertli  Dertli

Vefasızlık gördüm senden,
Kaçamadım dertten,qamden,
Herden küsüp bu alemden,
Dolanırım dertli-dertli.

Günah sendedir ey namert,
Kalbimi etmişsin qaret,
İçimi oydukca bu dert,
Dolanırım dertli-dertli

Konuşsam sözüm ağlıyor,
İçimde dözüm ağlıyor,
Gönlümü hicran dağlıyor,
Dolanırım dertli-dertli

Ne gündüzüm,ne gecem var,
Canımı üzdü intizar,
Ölüm,kalım ,ne farkı var?
Dolanırım dertli-dertli

Sema Dağlı
www.kafiye.net


Tarih 12 Tem 2014 Kategori: Sema SEZER

SEVDA NEHRİ


SEVDA NEHRİ

YÜREĞİMİN YEŞİL BAĞINA SOR BENİ
ESİP GECEN O RÜZGARLARDAN
ÖMRÜME KILDIĞIM CEZALARDAN
TÜKENMEYEN SABRIMA SOR BENİ


SEVDA NEHRİNDE KURUYAN AŞKI

İSMİNİ GİZLİCE KAZIDIĞIM AGAÇLARA
GÖZLERİMDEN HİÇRANLA DÖKÜLEN
BİTMEYEN YAĞMURA SOR BENİ


VUSLATSIZ SEVDA OTAĞINDA
AŞKINI HECELEDİĞİM GECELERE
İSMİNE YAZDIĞIM HÜZÜNLÜ ŞARKILARA
ELİNDEKİ KIRIK SAZINA SOR BENİ

BU UZAYAN BİTMEZ YOLLARA
HASRET ZİNCİRİ VURULAN YILLARA
YAZIPTA VEREMEDİĞİM MEKTUPLARA
BAKTIĞIM POSTACIYA SOR BENİ

SORDA ANLATSINLAR SEVDAYI
DAĞINIK HAYATTA BARINAMADIĞINI
SENİN BANA NASIL GEÇ KALDIĞINI
AKŞAMLARI ÇÖKEN HÜZNE SOR BENİ


SEMA SEZER

www.kafiye.net


Tarih 12 Tem 2014 Kategori: Hatice Eğilmez KAYA

HAKKIN DİVANINDA


HAKKIN DİVANINDA

Affın kandil, yolculuk gecesinde;
Aciz bir kulunum Hak, sana geldim.
Sarhoş olup dünya meyhanesinde,
Ayağım dolaşarak sana geldim.

Lâl olsun dilim ki tek seni ansın.
Kör olsun gözlerim hep sana dönsün.
Yanacaksa gönül aşkınla yansın.
Nâr gibi beni de yak, sana geldim.

Bütün âlem hayran nuruna senin.
Dayanmaz ufuklar kahrına senin.
Ümit ile geldim kapına senin.
Rahmetin başıma dök, sana geldim.

Heybem dolmuş taşmış kusurla benim.
Cürmü kadar ateş topladı canım.
Kurtarır elemden beni imanım.
Rahim sıfatınla bak, sana geldim.

Düşünce elimden tutanım sensin.
Sırra ermeyen kalp nasıl eylensin.
Bağışla hatamı endişem dinsin.
Senden başka dostum yok, sana geldim.

Hatice EĞİLMEZ KAYA
www.kafiye.net