Kategoriler

Arşivler


Tarih 12 Tem 2014 Kategori: Belgin Turan SATICI

Alıp Başını Gitmek


Alıp Başını Gitmek

03.09.2007

Geçen gün, hukuk tahsili yapmış bir arkadaşımla konuşuyorduk. Dikkat ederseniz avukat demiyorum çünkü insanların ne okudukları okul ne mevkileri değil, içlerinde barındırdıkları kişilikleri önemlidir kuşkusuz.

Bu dost da öyle duygusal bir insan değil. Çoğu kimseye göre mantıklı, mert, otoriter bir insan. Ben bir kadınım ama kadınımsı cilvelerim yok. Makyaj yapmak, dış görünüş benim kişiliğimi yansıtmamalı. Kişiler beni kabul ediyorlarsa bu halimle kabul edebilir ya da etmeyebilirler diye düşünen içi dışı bir cana yakın bir insan.

Bütün bu açıklamaları neden yapıyorum? Bana dedi ki, “sana bir şey soracağım.”  “tabi” dedim. Dedi ki “ bunca yıldır evlisin, çocukların var, bir işin var. Bazı hobilerin, uğraşların var. Peki ne olur bana söyle her şeyi bırakıp gitme isteği oldu mu sende? Buralardan nasılsa bir gün gideceğim dedin mi?

Kendini yabancı gibi hissettiğin oldu mu? Doğduğun şehre, yaşadığın şehre ait hissetmediğin zamanlar oldu mu?”

Sorması ne kadar kolay bir soru. Bir an durdum. Hiç düşündüm mü dedim sesli düşünerek?

Düşündüğüm olmadı yani her şeyimi bir şehirde bırakarak bilemediğim bir şehre, bir ülkeye gitme isteği duymadım. Belki yıldırım hızıyla gelip geçmiştir. Ciddi ciddi oturup böyle bir şey düşünmedim. Bir yakınımın da dediği gibi “kafam da benle geleceği için değişen bir şey olmayacaktır.”

Tut ki, bir gün gittin. Bir süre sonra sıkıldığın işini bile arayacaksındır.(Tabi bir işin varsa) Çocukların gözünde tütecekler. Kızdığın, öfkelendiğin insanlar uzakta olunca belki hoş bile görünecektir gözüne. İnsanlar birbirine benzemez. Birinin kötü diye nitelendirdiğin yanları diğerinin iyi huyları ile çarpışacaktır. Bu hep böyledir ve dengeyi hiçbir zaman tam da istediğin gibi tutturamazsın. Hani derler ya “üzüm gözlü olur sonra” işte aynen öyle.

Dostlarını, arkadaşlarını aramak ihtiyacı hissedeceksin. O beğenmediğin çöp kokan sokağın ama senin olduğu için özleyeceksin.

Bir hasret ateşi düşecek bir zaman sonra yüreğine. Yüreğin cız edecek. Her şey ta başta senin isteğin gibi olsaydı arkada bırakacağın şeylerde olmayacaktı.

En mutlu anların da bile için acıyacaktır. Geçmiş, gelecekle, gelecek şimdi ile hep bir çatışma içine girecektir. Sonra bir gün doğruların, yanlışların, kimliğin hiç ummadığın bir yerden darbe alınca neye uğradığına şaşıracaksındır.

Aslında çoğu kimse bir anlık da olsa her şeyi bırakıp gitmeyi düşünmüştür. En azından hayatlarında bir kere… Yine bu durumu insan bir nebze algılayabiliyor da asıl insanı bitiren, her an bir yere gidecekmiş gibi memleketine yabancı olmak, doğduğun şehre ait hissedememek, hadi buyurun başka bir ülkede ya da şehirde yaşa dense orada da yaşama isteğinin olmaması epeyce hüzünlü bir tablo. Salt tablo olsa ne ala. Başlı başına insanın kendi iç kaosu.

Hayat sana bir sürpriz yapıp ta aradığın huzuru başka bir yerde bulma ihtimali de var tabi ki ama sadece bir ihtimal, dedim ve güldük acı bir tebessümle.

Arkadaşım, yüzüme baktı.- Biliyor musun? Ben sanki burası bana ait değilmiş gibi hissediyorum. Oysa burada ailem, iyi bir işim, dostlarım var ama yine de bir gün bir yerlere gidecekmişim gibi bir his var içimde. Tek
bildiğim mezarımın nerede olduğu, nereye gömüleceğim.

O an gözlerimiz doldu. İkimiz de sustuk birbirimize baktık. Derin düşününce zaten senin olduğunu düşündüğün her şey, asıl yerine gidince bitiveriyor. Geriye bıraktığın güzel anılar kalıyor o da anmaya değer birileri geride kalırsa..

 

Ne İçindeyim Zamanın

Ne içindeyim zamanın
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare geniş bir anın
Parçalanmış akışında,

Bir garip rüya rengiyle
Uyumuş gibi her şekil,
Rüzgarda uçan tüy bile
Benim kadar hafif değil.

Başım sükûtu öğüten
Uçsuz, bucaksız değirmen;
Içim muradıma ermiş
Abasız, postsuz bir derviş;

Koku bende bir sarmaşık
Olmuş dünya sezmekteyim,
Mavi, masmavi bir ışık
Ortasında yüzmekteyim

Ahmet Hamdi Tanpınar

Belgin Turan Satıcı
www.kafiye.net


Tarih 12 Tem 2014 Kategori: Belgin Turan SATICI

Anneme Mektup


Anneme Mektup

08/05/2008

Neden böyle sevgi dolu olduğumu soruyorlar.

Sabırla olayların karşısında duruşumu merak ediyorlar.

Hayata pozitif bakışımı okuduğum meta-fizik, olumlu düşüncenin bana yansıyan ilhamıdır sanıyorlar.

Bilmiyorlar ki, bu alt benin oluşumunda özümde senin sınırsız sevgin, senin hoşgörün, senin fedakarlığın vardı.

Yaşamını çocukları üzerine kuran her türlü zorluğa, imkansızlığa direnen güçlü bir insan oldun gözümde.

Anacığım aslında ben senin aleni, gizli ne kabul edersen et işte ben senin hayranınım.

Dik duruşun, metanetli oluşun öyle bir örnek teşkil etti ki bana, çoğu zaman fevriliğimden sırf bu yüzden utanmışımdır.

Yüzüğünü satıp bana bayramlık aldığın o gün buruk bir sevinç yaşamıştım o gün de beni mutlu etmeyi başarmıştın.

Önemli olan hep bizlerin, çocuklarının mutluluğuydu senin için. Halen o elbiseyi köşe bucak saklarım.

O bana bir elbiseden daha çok şeyi ifade ettiği için.

Ben kendimi sevmeyi sende öğrendim. Önce insan kendine değer vermeli derdin, diyorsun…

Kendime bir parça güvenim varsa bu senin bana verdiğin öz güvenin eseridir, sendeki ışığın bana yansımasıdır.

Canımız bir kaza sonucu, çizilip, kesildiğinde, acıdığında -azıcık “cankeş” olun.

Demen acıya bile mücadele gücü oluştururdu o küçücük yüreğimde.

Seninle piknik yapmak,  yol boyu yeşilliklerde yürümek, doğayı keşfetmek, dallarından incir koparıp yemenin zevkini sen vermiştin bana ve sen yanımda olmasan da akasyaları, zambakları, nergisleri, papatyaları koklayıp rahat bir soluk alıp demli çayımı lezzetle içmenin iç olgunluğunu yaşıyorum, senin gülen gözlerini düşünerek.

Evde hiçbir şey yokken nasıl bir sofra kuruluru da senin maharetli ellerinde, kurduğun şahane sofralarda gördüm.

Yeter ki, insan istesin di neler yapmazdı ki… Kabaktan dolma, çıkan içi ile kavurma, bayat ekmekle yapılan peynirli yumurta, kendine has yaptığın tatlılar, azdan çoğu bir çeşitten üç çeşit yemek çıkarmayı senin sayende öğrendim.

Yaratıcılığımı kullanabildiysem eğer, bu senin beni körü körüne kısıtlamadığından olmuştur.

Saçma sapan şiirlerle uğraşma deyip iç dünyamı karartma özgürlüğüne sahipken girdiğim şiir yarışmalarında kahrımı az çekmedin.

Anneciğim, her şey iyi güzel de kader seni her zaman görmeme neden müsaade etmedi, etmiyor?

Hep bir hasretlik çektik, çekiyoruz.

Seni çok özlüyorum anacığım, hafta da bir bile olsa evine gelmek, senin sevgi dolu yaptığın yemekleri neşe ile yemek çok muydu? Anneler gününü hep telefonda mı kutlamalıyız?

Ellerini öpmeden daha kaç bayram geçireceğiz.

Annem canım anam, ben sana sen yaşarken bile doyamadım ki…

Sakın bizi terk etme…

Ömrün uzun, sağlıklı olsun annem…

Belgin Turan Satıcı
www.kafiye.net


Tarih 12 Tem 2014 Kategori: Belgin Turan SATICI

Akyurt’tan Durmuş Bey


Akyurt’tan Durmuş Bey

Hayat akıp giderken; evde yoluna koymanız gereken işler, işyerinin yükü, ilişkiler, çocuklar, verilen sözler, koşuşturmacalar ve bir kısır döngü sürüp gider.

Derken bir de bakarsınız ki, sadece kendi meşgaleleriniz, çevrenizde mecburen birlikte olduğunuz insanların dışına kapattığınız bir dünyanın tam da orta yerinde gezinip duruyorsunuz.

Kapatmak için ille de evde oturmaya gerek yok.

Bazı yemekler, kokteyller, etkinlikler olur siz orada kendinizi herkesten izole edip yine tanıdık yüzlerin dışına çıkmazsınız. Belki size biri bir sözüyle feyz verecektir.Belki farklı bir bakış açısı sizi bir konuda değiştirecek, yenileyecektir.

Zaten bazı yemeklerde de öyle sus pus oturursunuz etrafınızdakilere öcü misali bakar ve içinizden dersiniz ki, bu yemek bitse de bir an önce gitsek. İşte böyle olmayan anlar ve zamanları hem ortam belirler hem de yaratıcılığınız. Böyle bir yemek öncesi Akyurt Yaşamevinde orada konaklayan büyüklerimizle sohbete dalıyorum. Biri kendini diğerlerinden daha fazla öne çıkarıyor. Bir şeyler beni ona çekiyor.

Durmuş beyle daha önce görüşmesek de benim onun hayat hikâyesini ve hayata bakış tarzını biliyor olmam bu sohbet için iyi bir başlangıç oluyor.

Sohbet koyulaşıyor.

Yemek öncesi çaylarımızı yudumlarken etrafımızdaki konukları unutup bir başka dünyaya dalıyoruz adeta.

Şiirden söz açılıyor. Durmuş beyden şiirlerinden birkaç mısra okumasını rica ediyorum. Aklımda tutamam deyip odasına koşup şiirlerini getiriyor. Şiirlerinden birini sesli okuyorum.

Halen beklenen sevgiliye yazılmış dizeler ikimizi de duygulandırıyor. Ağlıyor ama öyle böyle ağlama değil sessizce,
derinden ciğerleri sökülürcesine sanki…

O ağlarken benimde gözlerim doluyor ama damlalar yüreğe doğru akıyor gözlerimden değil.

Bu akşam her şeye rağmen mutlu olmaya kodlanmışım. Ne zaman Akyurt yaşamevine gelsem bir farklı dünyaya dalıp yolculuk yaparken bir başka dünyayı keşfetmeyi seçiyorum.

Durmuş bey dayanamayıp anlatıyor. Benim daha evvel bildiğim bilgileri. Diyor ki- buraya gelirken otuz kiloydum. Hanım bana bakmayı red etti. Burada bana çok iyi baktılar. Bir kurumda çalışıp oradan emekli oldum.

İçimdeki spor aşkı beni hayata bağladı. Yaşamevi yetkilileri bana imkânlar sundu en büyük hayalime
kavuştum. Akyurt’taki gençlere antrenörlük yapıyorum. Gerçi daha başka hayallerimde var. Şiirlerimi fark
etmelerini, benim için bir belgesel yapılmasını hayal ediyorum.

İkimiz de gülüyoruz. İyi ki bizi hayata bağlayan hayallerimiz var.

Ayağımdaki birçok proteze rağmen, yaşadığım onca sıkıntıya rağmen yaşamayı seviyorum. Diyor.

Bir başka şiirini daha okuyorum. Bu sefer ki, geline benzettiği şehitlerimiz üzerine yazılmış. Yüreğimize bir yumru gibi oturuyor dizeler.

İçten bir karşılama, üst düzey yetkililer, konuklar, yaşamevi sakinleri, yöneticileri muhteşem bir yemek, kıvamında bir sohbet, ikinci baharı yaşıyor gönlüm şarkısı dillerden dökülürken, bir akşam da böylece yüreğimizde iz bırakarak geçiveriyor.
Belgin Turan SATICI
www.kafiye.net


Tarih 12 Tem 2014 Kategori: Ali ANAR

YÜREĞİN YANSIN


YÜREĞİN YANSIN
Ben, yüreğin yansın, diyordum sana.
Hiç gün göstermedin, sevdanla bana.
Kavruldum ciğerden, ben yana yana.
Hücremde dolaşan, kütü bir kansın.
Ararsam bir daha, yüreğim yansın..

Kendime geçmiyor, benim hiç sözüm.
Sensin tüm benliğim sensin hep özüm.
Anarsam ben seni, kör olsun gözüm.
Hücremde dolaşan, bir kütü kansın.
Ararsam bir daha, yüreğim yansın..

Sensiz, hiç bir yerde, tutmuyor elim.
Hep buruktur boynum, tutuktur dilim.
Dizlerim hiç tutmaz, bükük hep belim.
Hücremde dolaşan, bir kütü kansın.
Ararsam bir daha, yüreğim yansın..

Kurusun kalsın hep, tuttuğun dallar.
Gözünden kaybolup, çıkmasın fallar.
Boğazdan geçmesin, yediğin ballar.
Hücremde dolaşan, bir kütü kansın.
Ararsam bir daha, yüreğim yansın..

Sen yaktın ömrümü, yüreğin yansın.
Tövbe ettim anmam, kana boyansın.
Beni sen her yerde, darda koyansın.
Hücremde dolaşan, bir kütü kansın.
Ararsam bir daha, yüreğim yansın..

07.07.2014
ALİ ANAR
www.kafiye.net

Tarih 12 Tem 2014 Kategori: Serap Cemile CANSEVEN

İŞİN NE


İŞİN NE

Kalmadı hiç bir gölgende izinde.
Alıştım ben sensiz geçen her günde.
Gecenin bu kör karanlık saatinde.
Gönlümün boş yollarında işin ne.

Her hatıran, gözüme yaş doldurur.
Yüreğime binbir hüzün kondurur,
Çiçeğimi gün doğmadan soldurur.
Gönlümün boş yollarında işi ne.

Zorlama sen hiç boş yere şansı
Dolu defter kapattım bak sayfamı
Çok oluyor unutalı aşkını
Gönlümün boş yıllarında işin ne.

Kalbim seni artık bana yasaklar
Bu acıyı ölünceye dek saklar
Çıkmaz yollar sana bütün sokaklar.
Gönlümün boş yıllarında işin ne.

Serap Cemile CANSEVEN
09.03.1972
www.kafiye.net


Tarih 12 Tem 2014 Kategori: Serap Cemile CANSEVEN

ŞAFAK SÖKERKEN


ŞAFAK SÖKERKEN

Gün batarken içimde başlar bir sancı
Yoksun her şey burada bana yabancı
Böyle yalnız yaşamak büyük bir acı
Sensizliğe yanarım şafak sökerken

Yanarım yanarım, alevlerim bir türlü sönmez
Her şey tersine döndü neden bilinmez
Bu ayrılığın yarası kolay silinmez
Yalnızlığıma yanarım şafak sökerken.

Gözlerim, nehir olur akşam çökünce
Gönlüm üzülür sevdam boyun bükünce
Yaşam yüreğime birden hüzün ekince
Yokluğuna yanarım şafak sökerken.

Bütün gece gözüme hiç uyku girmez
Birisi gelip de gözümün yaşını silmez
Bundan sonra sonumuz ne olur bilinmez
Hem ağlar hem yanarım şafak sökerken.

Serap Cemile CANSEVEN
www.kafiye.net


Tarih 12 Tem 2014 Kategori: Serap Cemile CANSEVEN

ÖLENE KADAR


ÖLENE KADAR

Kapanır aşk yarası
Diner bir gün acılar
Sevenin ağlaması
Sürmez ölene kadar.

Anılar yaşanır
Acılarla yaşlanır
Yeni aşka başlanır
Bir kez gülene kadar.

İnsan ümitle bekler
Bitmez arzu istekler
Heyecan ve emekler
Sürer ölene kadar.

Güller açarken kat kat
Sevgiler de saltanat
Gülümser bize hayat
Son gün gelene kadar.

Serap Cemile CANSEVEN
14.02.2014
www.kafiye.net


Tarih 12 Tem 2014 Kategori: Ali ANAR

ADIMIZ TÜRKÜ BİZİM


ADIMIZ TÜRKÜ BİZİM

ADIM, HASAN BAŞKAYA,
BEN, MÜZİK HOCASIYIM.
MEMLEKETİM, TÜRKİYE,
BEN, ONUN BACASIYIM..

OZANCA GÖNLÜM VARDIR,
BEN, BİR SAZ USTASIYIM.
ÇALAR SÖYLER COŞARIZ,
BEN TÜRKÜ HASTASIYIM..

TÜRKÜ HER DERDE DEVA,
BAŞTAN ALIR DERTLERİ.
YÜREKTEN DİNLER İNSAN,
HİÇ KALMAZ, İÇ KEDERİ..

YAŞANMIŞ BU SEVDALAR,
DERDİ ÇEKMİŞ FERTLERİ.
BU GÜNLERE, GEÇMİŞTEN,
GELMİŞ BÜTÜN SESLERİ..

GÖZLERDEN YAŞ GETİRİR,
HER TÜRKÜ KÜLTÜR HASI.
ANLATSAM, HEPSİ DERYA,
KALPLERDEDİR SEVDASI..

TÜRKÜ SEVMEK GÖNÜLDÜR,
HEP VAR, KALPTE MAYASI.
CEYLAN TURNA KEKLİKLER,
ÇOK HOŞ TAŞ VE KAYASI..

GÖNLÜMÜZDE SEVDADIR,
YÜZÜMÜZ TÜRKÜ BİZİM..
BAŞLAR DİKTİR, EĞİLMEZ,
SÖZÜMÜZ TÜRKÜ BİZİM..

ATATÜRK ÇOK SEVERDİ,
GÖZÜMÜZ TÜRKÜ BİZİM.
HER TARİH ARKASINDA,
ÖZÜMÜZ TÜRKÜ BİZİM..
14.11.2013
ALİ ANAR
www.kafiye.net


Tarih 12 Tem 2014 Kategori: Safiye SAMYELİ

YALAN


YALAN

Zannetme unuturum demekle unutursun
Kim derse unuturum yalan billahi yalan
Bu yalanla sen ancak gönlünü avutursun
Kim derse unuturum yalan vallahi yalan

Yağmurlarda ıslanıp derbeder dolaşırken
Çamurlara bulanıp öfkeyle dalaşırken
Yetim gibi hislenip düşlerde buluşurken
Kim derse unuturum yalan vallahi yalan


Uykuyu kırka bölüp yetim gibi ağlarken

Resimlerine bakıp nehir gibi çağlarken
Geceleri gündüze kahır ile bağlarken
Kim derse unuturum yalan vallahi yalan


Yokluğunda adını yıldızlara yazarken

Elin ile kendine derin kuyu kazarken
Başın yastığa düşüp kör talihe kızarken
Kim derse unuturum yalan vallahi yalan


Ruh bedenden çekilip kan damarda donmadan

Saç bağların çözülüp teneşirde yunmadan
Salın omuza binip musallaya konmadan
Kim derse unuturum yalan vallahi yalan


SAMYELİ der ayrılık ruh da derin cinnettir

Sevmek sevilmek kula verilmiş bir nimettir
Saklama gözyaşını ağlamakta sünnettir
Kim derse unuturum yalan vallahi yalan

Safiye SAMYELİ
www.kafiye.net


Tarih 12 Tem 2014 Kategori: Safiye SAMYELİ

NAMUS ELDEN GİDİYOR


NAMUS ELDEN GİDİYOR

Neler oluyor bize nereye bu gidişler
Vicdanınız var ise bu işe bir dur deyin
Namusa göz dikiyor yalan taktir edişler
İsterseniz bu işe sizde cilve kur deyin

Kiminin yaşı on dört, kiminin yaşı on beş
Sosyal medya içinde birde gurup kurmuşlar
Sana ne ki bunlardan demeyin sakın kardeş
Kırk yıllık manken gibi poz verip de durmuşlar

Masada boş şişeler ellerinde siğara
Hepisi çırılçıplak ar, haya dan haber yok
Yapışmışlar dudaga benziyorlar sığıra
Mahrem bölgelerinde el kadar bir siper yok

Daha on üç yaşında göğüsleri çıkmadan
Lezbiyenim ben diye sayfaya resim asmış
Atmış yaşında gavat kılığına bakmadan
Muhteşemsin sen demiş beğen tuşuna basmış

Ey andropoz hastası acil vakhalık sefil
Alkış tutuğun bu kız senin kızın olsaydı
Yaptığı davranışa olur muydun ki kefil
Demez miydin; Yarabbim doğduğu gün ölseydi

Bu kızlar sizin, benim, yurdumun kuzuları
Demeyin sakın bana karışma sen sana ne
Her atanın bağrında aynıdır sızıları
Nasıl derim; kızım yok aman boş ver bana ne

Birlikten kuvvet doğar duyarlı olmak gerek
Şikayet edin nolur kapansın bu sayfalar
Yıkılmasın toplumda namus denilen direk
Kurulan tuzaklarda yok olacak tayfalar

Uyan ey Türk gençliği senin özün bu değil
Kanı bozuk değil ki senin atalarının
Avrupa gençliğine sakın verme gel meğil
Bir gün dönüşü olmaz yaptığın hataların

Safiye  SAMYELİ
www.kafiye.net