şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Devir eski devir değil diyorlar
Dumanı gam tüten bacalar gördüm
İlimin önünde eğil diyorlar
Ameli çok başka hocalar gördüm
Kimi ağır ayak kimi süratlı
Zengin çalımlanıp geçti kıratlı
Kiminin derdi az kiminin katlı
Yetimin karnında acılar gördüm
Sevgisiz eliyle taze yarayı
Dostuyla gitgide açan arayı
Bucaktan çıkınca sırma sarayı
Kümese çeviren bacılar gördüm
Nefsi tımar etmek gelince ağır
Ölüsü sırtında taşındı ağır
Felaket tellalı beklerken sağır
Zulmü fırsat bilen niceler gördüm
Hakikat önünde gözü boyama
Gönül perdesine tutmazken yama
İbretlik âlemde neler var ama
Mihnetsiz devleşen cüceler gördüm
Güzellik denilen ani taşımlık
Dıştan içe doğru bil ki coşumluk
En fazla sürdüğü üç gün koşumluk
Hörgücü sırtında eceler gördüm
Tevazu ilinde kendine yetip
Kemiksiz dilini aleyhe edip
İki bildiğiyle ayak diretip
Kirini gezdiren paçalar gördüm
Gördüm ki içimde yağmur yağışlı
Ömür gelip geçmiş çok karakışlı
Bi-vefa dünyaya üzgün bakışlı
Yabana yol veren hancılar gördüm.
Nezahat YILDIZ KAYA
www.kafiye.net
Çocukluğum başlardı sabah erken,
Okul bahçesinde, koşup oynarken,
Ne güzeldi o günler,
Arkadaşlıklar bir başkaydı o günlerde,
Hasret kaldık okulun atmosferine,
Bazen neşeli kahkahalar atardık sınıfın içinde,
Bazen de muziplikler peşi sıra komiklikler,
Sabahları en çok ekmek kokusu sarar ya etrafı,
Okulda da tebeşir, kalem kokusu,
İlim irfan yuvası, yuvaların hasıdır okul,
Ne güzeldi çocukluğum,
Bilgide yarışırdık, düşmanlık yoktu içimiz de,
Bana deseler ki ömrünün sonu na adar okula git,
Giderdim hiç düşünmeden,
Öğretmenimin o güzel sesi yankılanırdı,
Günaydın çocuklar derken,
Bütün gücümüzle günaydın öğretmenim demek ne güzeldi,
Parfüm kokusu gibiydi kitapların kokusu,
Sarardı ruhumuzu büyülerdi adeta,
Teneffüsleri can kulağıyla beklerdik,
Kovalambaç saklambaç oynamak için
Ey çocukluğum sen ne güzelmişsin,
Dön gel yine bana desem gelir misin?,
İmkansız gelemezsin,
Ama ben hep o günlerdeyim,
Sen gelmesen de ben sana her gün gelirim.
NİGAR AĞIR
21/10/2014
www.kafiye.net
Bu yılın her yıldan bir farkı yok aslında.. Laf da değil gerçekte de zaman su gibi akıp geçiyor.. Önemli olan geçen zamanı düşündüğümüzde, geriye dönüp baktığımızda gülümseyebilmek.. İyi ki yaşamışım diyebilmek..
Şule Akar
Fâni dünya sığmam sana
Geldim ama gidiyorum
Korkma günah yığmam sana
Geldim ama gidiyorum
Gezdim durdum yana yana
Doyamadım kana kana
Sen ki; yâr değilsin cana
Geldim ama gidiyorum
Hep yarına baktı gözüm
İnanmadı sana özüm
Yalan dolan bilmez sözüm
Geldim ama gidiyorum
Eyvah düştü bazen dile
Varamayınca menzile
Gözyaşımı sile sile
Geldim ama gidiyorum
Şükür çekmişim ki soya
Yedim durdum verdim boya
Nimetlerden doya doya
Geldim ama gidiyorum
Ardın sıra dönüşümü
Yüreğimdeki düşümü
Derde saldın gülüşümü
Geldim ama gidiyorum
Yaprak misali bağına
Takılıp düştüm ağına
Mesafe koydum dağına
Geldim ama gidiyorum
Oyalandım umut ile
Başımdaki bulut ile
Hakk’tan gelen komut ile
Geldim ama gidiyorum
İçerimde ahu revan
Dilimdeki tadım yavan
Nedir söyle bana havan
Geldim ama gidiyorum
Ömrümü yedin bitirdin
Sonra çukura getirdin
Can evimde ot bitirdin
Geldim ama gidiyorum
Gündüz gece sana ekli
Göğün mavi yer çiçekli
Daha ne deyim göbekli
Geldim ama gidiyorum.
Nezahat YILDIZ KAYA
www.kafiye.net
Gözlerdir şu kalbime doğru hep akan.
Sevdim seni neyleyim sevdim sevgilim.
Gözlerdir bir bakışta yürekler yakan.
Sevdim seni neyleyim sevdim sevgilim.
Gözündür beni benden, bir anda alan.
Gözündür kalbi girip aklımı çalan.
Gözündür dertlere salan, biçare kılan.
Sevdim seni neyleyim sevdim sevgilim.
Gözlerdir beni deli, ȃşığın eden., ,
Gözlerdir mahvederek dile düşüren.
Gözlerdir beni yerden yerlere seren.
Seni sevdim neyleyim sevdim sevgilim.
Sema Sezer
20/10/2014
www.kafiye.net
Zaman boşluğunda sen bir alemsin
Esrarlı bakışın turnaya benzer.
Yayladaki hava, çaydaki demsin
Nazlı can duruşun sunaya benzer.
Edipler virdinde sonsuz kışlamış
Pervasız gönülü kalpten boşamış
Ömür baharını durgun yaşamış
Zarafetin nazlı Tuna’ya benzer.
Üşütmez insanı bağlar örüşün
Güven verir cana aydın görüşün
Erdemli sevecen süzgün duruşun
Nesneyle bağ kuran binaya benzer.
Çağlayan gibisin susuz çevreye
Terbiye,vakarın girmiş devreye
Oturmuş kemalın en son zirveye
Kusursuz cemalin bir aya benzer.
Alnına yazılmış yaşam kasetin
Tahtını yıkmazsın geçtiğin setin
Lal eyler adamı tatlı sohbetin
Isıtan yüreğin dünyaya benzer.
ZEYNEP ÖZÜGENÇ
(Bir Garip Zeynep)
www.kafiye.net
Gözlerimi ellerimle kapatıyorum
Sonra yüzümde dolaşan bir hayal
Kulaklarımda uğuldamalar başlıyor
Bir yerden oluşmuş kaçaklar gibi
Çın çın çınlıyor…
İki bacağımın arasına alıp başımı
En kalın perdeleri çekip gözlerime…
Dünya ve ben arasına set çekiyorum
Duymak istemiyorum
Görmek istemiyorum
Kendi eksenimde dönüp duruyor
Bir yukarıda, bir aşağıda oluyorum
Çocukluğumdaki salıncakta sallanışlar
Sarı saçlı, mavi gözlü çocuk Zeynep geliyor
Gözlerimin önünde hep çocuk Zeynep
Pır pır heyacandan titrerken minik yüreği
Alnında birikirken ter damlacıkları
Ansızın suratında patlayan şamar
Silkelenip, kendine geliyor
Geçmişe selam veriyor şöyle kırk sekiz çarpı
Üç yüz atmış beş güne selam veriyor
Ve bir de göz kırpıyor
Kalan gelecekteki günlere…
27.05.2014 İzmir
ZEYNEP ÖZÜGENÇ
(Bir Garip Zeynep)
www.kafiye.net
Herşey,yerle yeksan
Doğru bilinen.Yalan
Hapsoldu bugüne
Geçmiş,gelecek yaşanan zaman.
Kıpırtısı kalmadı.
Nedense anlamadı
Ne dediyse olmadı
Herşeyde vardı noksan
Yalnızlıktı korkusu
Ne olursa olsundu
Bir nefesti aradığı
Başka birşey değildi inan.
22.08.2014
İZMİR
Hasret Akşamları
ZEYNEP ÖZÜGENÇ (BİR GARİP ZEYNEP)
www.kafiye.net
Âşıklar yurdunda yaya kalmış bir köle,
Rıhtımdan rıhtıma yüzer o sisli gömü.
Sonbaharlar düşer yalnızların evine,
Sen hiç güneşin ağladığını gördün mü?
Konmadan yıldızlar saçlarının teline,
Ilgıt esenlerde gezer divane gönlü.
Yırtmazdı geceleri yamalı seslerle,
Sen hiç sevdanın biçildiğini gördün mü?
Yumruklayarak suları serpse yüzüne,
Alev alev erir sevdasının kömürü.
Mahvolmaz mı sanırsın harın eteğinde,
Sen hiç ateşin yaşattığını gördün mü?
Sükûnetin zirvesindeki hayallerde,
Hicranın perçemine takılır sözlüğü.
Gün ola harman ola dese de kendine,
Sen hiç günün ümitsizliğini gördün mü?
Kendin bilip, sardın mı kendini kefene?
Yaktın mı aynada yanağının külünü?
Elinle verdin mi elini sen ellere?
Sen hiç ölünün dirildiğini gördün mü?
Elvan Usul
www.kafiye.net
Bırak yıldızlar az daha oynasın oralarda.
Elbet güneş doğacak bu sabah buralarda.
Bırak insanlar dönsün dursun sözlerinden.
Elbet yaşlar dinecek bu sabah gözlerinden.
Öyle zaman dilimleri vardır ki, üst üste gelir acılar.
Birikir birikir de kaplar yüreğimi zerre zerre.
Hiç bir açık yer bırakmaz kalbimde.
Derdin kederin elemin hüznün acının
Doruklarını görürürüm musibetin sıradağlarında.
Ne yana baksam bir rampa,
Her yerde her alanda bir engel vardır karşımda.
Gözlerim öylesine körelir ki belanın karanlığında
Öylesine sağır kalırım ki başka gözlerin hıçkırıklarına
Öylesine susar ki dilim,
Bilmeden yaptığım hatalarım karşısında;
İşte o vakit ezilirim
Kendi vicdanımın yaşlı sayfaları arasında.
Anlatamam kendimi.
Duyuramam sesimi.
Gosteremem acıların beni nasıl sinsice gömdüğünü.
Bilirim lakin renkli gözlerin can ‘ın hüznünü.
Bilirim de, birsey gelmez ya elimden
Ben yine ezilirim bu yüzden.
Dünyam med cezir virajlarında şerit ihlali ederken,
Nasıl söyleyebilirim dost doğru dön ey dünya diye.
Dünyam yüzünü güneşten yüz çevirip ters yolda ilerlerken,
Nasıl derim ey güneş yüzünü bana dön diye.
Ve ben dünyam ile güneşe haksızlık ederken,
Nasıl derim ver hakkımı ey Allah’ım diye.
Ey can!
Ben açık mavi okyanusların,
İçinde yaşattığı o güzel deniz kızı değilim.
Ben o okyanusların sahilde dövdüğü,
Üzerinde insanların ezip geçtiği
Milyonlarca kum tanelerinden sadece biriyim.
Kum tanesi olmadan evvel bir çakıl,
Çakıl olmadan evvel bir taş,
Ve bir taş olmadan evvel koca bir kayaydım.
Dalgaların dövdüğü o kayanın kuma dönmesine
Direnç gösteremedigim için sucluyum.
Kum tanesi olsam da
Kaya gibi duramadığım için sucluyum.
Gelen her dalgada
Savrulup sineme kokmus çöp doldurup;
Kimyasal reaksiyonlara maruz kaldığım için suçluyum.
Yalpaladığım sahilde domino zincirinin
Parçası gibi seni de devirdigim için suçluyum.
Velhasıl canım can’ım!
Ben hayatı bilemedim.
Belki öğreniyorum yeni yeni.
Gel sen tut avuçlarında da beni
Yeniden kurusun ıslanan tenim.
Elvan Usul
www.kafiye.net