şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Eski zamanların birinde kocaman bir meyve bahçesi varmış. Bu bahçede çeşit çeşit meyveler yetişirmiş. Meyvenin bol ve çeşitli olması, kargalara davetiye çıkarmış.
Neredeyse tüm kargalar, bu bahçede yaşarmış.
Bir gün anne kargalardan biri şeftali ağacının en üst dalına bir yuva yapmış. Oraya üç tane yumurta bırakmış. Kendisi de yumurtaların üzerine oturup, yavrularının çıkacağı günü sabırla beklemeye başlamış.
Bir varmış, bir yokmuş. Eski zamanların birinde engin bir okyanus varmış. Bu okyanus binlerce çeşit balığa ev sahipliği yaparmış. Bu balıklardan en büyükleri de mavi balinalarmış.
Bu balinalar, okyanusun en kuytu yerinde duran batık bir gemide yaşarlarmış. Burası onların yuvasıymış.
Okyanusta yaşayan bazı balıklar her akşam batık gemiye gelip, şarkılar söylerlermiş. Ardından dans edip, eğlenirlermiş.
Eski zamanların birinde bir uğur böceği varmış. Bu böceğin adı Pırkanatmış.
Pırkanat çok iyi yürekli bir böcekmiş. Üstelik zorda kalanlara yardım etmeyi çok severmiş.
Bir sabah, erkenden Pırkanat’ın kapısı çalmış. Kapıyı açtığında karşısında hiç tanımadığı bir hamamböceği çıkmış. Hamam böceği yorgun gözlerle Pırkanata bakıyormuş.
Evvel zaman içinde, Kalbur saman içinde, eski zamanların birinde bir çiftçi varmış. Bu çiftçinin adı Osman’mış. Herkes ona Osman Dayı diye hitap edermiş.
Bir sabah Osman Dayı erkenden uyanmış. O gün tarlasının taşlı olan yerlerini, taştan temizleyecekmiş.
Hemen traktörüne atlamış. Anahtarı çevirmiş. Fakat traktör bir türlü çalışmak bilmemiş.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, eski zamanların birinde çekirgeler ülkesi varmış. Bu ülkede çeşit çeşit çekirge yaşarmış.
Bu çekirgelerin arasında Çesko adında bir çekirge varmış. Çesko yüzmeye bayılırmış. Nerede bir su birikintisi görse; cumburlop atlar, kendini suda buluverirmiş. Bu yüzden arkadaşları ona:
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde. Eski zamanlardan birinde bir ülke varmış. Bu ülkenin sokaklarında sadece yetişkinler gezermiş. Çocuklar ise evlerde ellerinde görüntülü aletlerle oyun oynayarak vakit geçirirlermiş.
Gel zaman git zaman, bu durum yetişkinlere dert olmuş.
Bu duruma çare aramaya başlamışlar. Aralarından biri söz alıp şöyle demiş:
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, çok eski zamanların birinde masmavi bir okyanus varmış. Okyanusta sayısız deniz canlısı yaşarmış. Bu canlılar içinde Ashor adında bir de ahtapot varmış.
Ashor’un işi gücü palavra atmakmış. Söylediği yalanlarla arkadaşlarının ilgisini çekmeye bayılırmış. Ne gariptir ki arkadaşları da onu can kulağıyla dinlerler, attığı palavralara inanırlarmış.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, eski zamanların birinde, ormanı geniş, toprağı bitek, her yeri sulak, zengin mi zengin bir ülke varmış.
Bu ülke halkı çalışkan, namuslu, dürüst ve iyiliksevermiş.
Gel zaman, git zaman bu ülkeye bir gezgin gelmiş. Bu gezgin ülke ülke, kent kent, köy köy dolaşırmış. Bu sayede insanlar hakkında bolca bilgi edinirmiş.
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, eski zamanlardan birinde bir çiftlik varmış.
Bu çiftlikte birden çok inek yaşarmış. Çiftliğin sahibi ise Fatma Ana adında bir teyzecikmiş.
Fatma Ana ineklerini çok sever, onları birbirinden ayrı tutmazmış. Bu nedenle de tüm inekler huzur ve mutluluk içinde yaşar, bol süt verirlermiş.
vvel zaman içinde… Kalbur saman içinde… Develer tellal iken… Pireler berber iken… Ben anamın beşiğinde tıngır mıngır sallanırken…
Eski zamanların birinde bir gezegen varmış. Bu gezegen teknolojik anlamda çok gelişkinmiş. Evlerde, hastanelerde, okullarda aklınıza neresi geliyorsa orada tüm işleri makinalar ve robotlar yapıyormuş.