Kategoriler

Arşivler


Tarih 2 Şub 2015 Kategori: Rabia Saylam TAŞDEMİR

KAMANIN KÖYÜNDENİM


KAMANIN KÖYÜNDENİM

Sen sordun aslımı bende söyledim
Kamanın en güzel köyündenim ben
Bir zaman orada mesken eyledim
Kamanın en güzel köyündenim ben

İlçemiz kamandır kırşehir ilim
Orada dokurduk halıyla kilim
Okuduk mektepte öğrendik ilim
Kamanın en güzel köyündenim ben

Kaynak sularının çoğu mucurda
Mantarı pancarı havucu varda
Asırlık cevizi şifadır derde
Kamanın en güzel köyündenim ben

Gedikli tarlada erikleri say
Tatarlıda al al elmaları soy
Yılanlı bağında armtu ye doy
Kamanın en güzel köyündenim ben

Kekik nane yemlik cacığın hası
Ayvasının pek hoş olur dolması
Kızılcık meyvenin çoktur şifası ,
Kamanın en güzel köyündenim ben

Çiçeğiyle balı dillere destan
Bol bol ekerlerdi tarlaya bostan
İnsanlar can ciğer geçilmez dosttan
Kamanın en güzel köyündenim ben ,,

Ne güzel yaratmış köyümü felek
Yazın güzel olur tazece kelek
Gelin canlar gidip misafir olak
Kamanın en güzel köyündenim ben

Çobanı sürüyle çıkar dağlara
Çıkıp yükseğinden bakın bağlara
Gül suyundan şurup yapın ağlara
Kamanın en güzel köyündenim ben

Tarifsiz bir sızı durur içimde
Her köşesi güzel başka biçimde
Zalim gurbet tel koymadı saçımda
Kamanın en güzel köyündenim ben

Aslını unutan kopar yerinden
Yine duygulandım gayet derinden
Ah çeker Rabia ta ciğerinden
Kamanın en güzel köyündenim ben

Rabia Taşdemir 14/01/2015
www.kafiye.net


Tarih 2 Şub 2015 Kategori: Rabia Saylam TAŞDEMİR

GÖRÜ VERDE GİT


GÖRÜ VERDE GİT

Gideceksen eğer önceden bildir
Saatleri vuslata kuruverde de git
El veda demeden yüzümü güldür
Son defa bir buse veriverde de git

Sensiz buralarda süremem sefa
Yakıp yüreğimi çektirme cefa
Açtığın yaraya hele son defa
Dönüp merhemini sürüverde de git

Gönlümde kurmuştum sana sarayı
İnsan sevdiğiyle açmaz arayı
Kalbime açtığın derin yarayı
Bari ellerinle sarıverde de git

Verdiğin karara bulamam çözüm
Kavurup sinemi kül etme özüm
Sanadır sevdiğim sanadır sözüm
Kalbime huzuru karıverde git

Kar boran eyledin günlerim hazan
Dünü düşündükçe yanarım bazen
Sendin Rabia ya oyunlar düzen
Kurduğun tuzağı görüverde de git

Rabia Taşdemir 15/02/2014 saat 10.25
www.kafiye.net


Tarih 2 Şub 2015 Kategori: Rabia Saylam TAŞDEMİR

DİKENLİ TELLER


DİKENLİ TELLER

Adımları saysamda önüme çekilmiş set
Sardı dört bir yanımı kara dikenli teller
Korku sardı benliğim ömrümden verdim diyet
Sardı dört bir yanımı kara dikenli teller

Zindan cehenneminde oldum çözülmez düğüm
Hayal değil düş değil azap çekip gördüğüm
Çıkmaza düştü yolum müebetse kör düğüm
Sardı dört bir yanımı kara dikenli teller

Gün be gün törpülendi bitmez sandığım ömür
Günlerim gece oldu gecemse kara kömür
Gardiyanlar her defa veriyor sertçe emir
Sardı dört bir yanımı kara dikenli teller

Günlerim hep çileli yaşadım sefil hayat
Bugünüm dünden bahtsız yarına okur inat
Aklım fikrim firarda serzenişlerim kat kat
Sardı dört bir yanımı kara dikenli teller

Talihim doğuştan mı böyle çıktı karalı
Yoruldum ıssızlarda gönül hanem yaralı
Bakar kör oldu gözüm dostlar hançer vuralı
Sardı dört bir yanımı kara dikenli teller

08/03/2014 saat 18.00 Salı
Rabia Taşdemir
www.kafiye.net


Tarih 2 Şub 2015 Kategori: Rabia Saylam TAŞDEMİR

ANENİN KIZINA ÇAĞRISI


ANENİN KIZINA ÇAĞRISI

ANNE
Çoktandır haberin gelmiyor neden
Ey midir hallerin yazıver kuzum
Merak ettik seni yok haber eden
Bir telefon olsun ediver kuzum

KIZ
Mektuplada yazıp sana yolladım
Üstüne göz yaşı döküp pulladım
Postacı giderken başım salladım
………..Nolur okuyunca ağlama anam
………..Benim için umut bağlama anam

ANNE
Ey gözümün nuru can içi kuzum
Okudum mektubun çoğaldı sızım
Mevsimlerim döndü kış oldu yazım
………Bunları duyunca ağladım kuzum
………Yaktın ciğerimi dağladın kuzum

KIZ
Pek çok hekimlere gittim ben ana
Yaram yürekteymiş tutmadı yama
Çarem varmı diye hep sordum ama
…….Nolur okuyunca ağlama anam
…….Benim için umut bağlama anam

ANNE
Yavrum nasıl düştün bilinmez derde
Ağlamaktan gözüme perde perde
Meğerki gurbette kalmışsın zorda
…….Bunları duyunca ağladım kuzum
…….Yaktın yüreğimi dağladın kuzum

KIZ
Tüm dertleri aldım el kapısında
Göz yaşlarım gizli hep yapısında
Bir gün merhum yazar yer tapusunda
…….Nolur okuyunca ağlama anam
…….Benim için umut bağlama anam

ANNE
Ciğer parem sana kurban olayım
Çaresiz yarana derman olayım
Ecel küfesine dur ben dolayım
……Bunları duyunca ağladım kuzum
……Yaktın ciğerimi dağladın kuzum

KIZ
Ak kefenler oldu benim beleğim
Sizi görmek artık budur dileğim
Derman yok dizimde nasıl geleyim
……Nolur okuyunca ağlama anam
…..Benim için umut bağlama anam

ANNE
Ak kefen yakışmaz sana meleğim
Karlı dağlar aşıp sana geleyim
Kadersizim ben yerine öleyim
…..Bunları duyunca ağladım kuzum
……Yaktın ciğerimi dağladın kuzum

KIZ
Rabia der düştüm derman ararım
Çarem varmı diye kime sorarım
Sensiz yaralarım nasıl sararım
…….Nolur okuyunca ağlama anam
…….Benim için umut bağlama anam

RABİA TAŞDEMİR 09/08/2013
www.kafiye.net


Tarih 2 Şub 2015 Kategori: Sema DAĞLI

Döneceksin


Döneceksin

Nereye gitsen azizim,
Sonda yine geleceksin.
Benden ayrI gulmez yuzun,
Yine bana döneceksin.
*
Silmesen de gozum yaşIn,
Bilmek olmaz kader işin,
Sevsen de ger uçun,beşin,
Yine bana döneceksin.
*
Gezsen de dagı,aranı,
Seç bari ağla karanı,
Rakip koparsa yaranı,
Yine bana döneceksin.
*
Incitse de seni dilim,
Bir gun yakın gelse ölüm,
İnanırım buna gülüm,,
Yine bana döneceksin.
*
Kapıyı çırpıp yüzüne,
Dudak büzseler sözüne,,
O zaman sen öz-özüne,
Yine bana döneceksin.
*
Agır otur,agır dolan,
Ömrün,günün olar yalan,
Benim yine sana kalan,
Yine bana döneceksin.

Sema Daglı..
www.kafiye.net


Tarih 2 Şub 2015 Kategori: Nesrin Önem

CAN KURBAN VERDİM


CAN KURBAN VERDİM

Engeldi yolların zorlukla geçtim
Şahadet şerbetti korkmadan içtim
Yokuşlu sevdaydı bilerek seçtim
Mateme gömülüp can kurban verdim

Vuslatla savaşmak canımı yaktı
Sabırlar yüreğe taktıkça taktı
Bağrımı yaktıkça uzaktan baktı
Neşeli göründüm can kurban verdim

Eğdirdim önünde büktüm belimi
Hükmeder biçimde görmez halimi
Allah’a havale ettim zalimi
İçimde dövündüm can kurban verdim

Mutluluk verip de önüne serdim
Ümitle yaşayıp göğsümü gerdim
Onu ben canımdan daha çok sevdim
Sevdalı gönüldüm can kurban verdim

NESRİN ÖNEM DEMİR
01 02 2015
www.kafiye.net


Tarih 2 Şub 2015 Kategori: Hatice Eğilmez KAYA

Sarı Gelin’i Sevmek


Sarı Gelin’i Sevmek

(Hatice Eğilmez Kaya)

Sarı Çiçek yaylasından bir sarı gelin geçti. Ben o gelini çok sevdim. Sarışın bir aya benziyordu güldüğünde. Ağladığında yıldızlarca saçılıyordu kederi gökyüzüne. Etekleri değdikçe yayla toprağının esmer yüzüne yüreği kanıyordu geçmiş yazlar için.

Geniş bir alana dikip yaprak yeşili gözlerini içindeki ırmaklara benzer gözyaşlarını akıttı göğsünün yangın yerine. “Burada amcam çadır kurardı.” dedi. “Nerede şimdi amcam, hani onun kara çadırı? Nereye gittin amca? Bir daha bu yaylaya konmayacak mısın?”

Sarı Gelin, dermiş tanıdığı herkes ona çok eski mevsimlerde. İçerisinde sarışın gölgelerin oynaştığı açık kumral saçlarından, beyaz teninden alırmış bu güzel adı. Şimdilerde sarı değil, beyaz gölgeler dans etmekte saçlarında. Kısacık kesilmekte zamanın acımasız akışına kapılan sarı sırma saçlar. Oysa eskiden beline kadar inermiş gür ve parlak edasıyla. Zaman zaman evin içinde açık kaldığında başı “Ben de sosyete oldum.” deyip dalga geçer kendisiyle saçlarının modern kesimine bakarak.

Eski bir tanıdığı bir gün annemin zaman değirmeninde öğütülen saçlarını görünce “Ah be Sarı Gelin, ne oldu senin sarı sırmadan saçlarına? Rüzgâr mı çaldı?” demiş. Bu soruyu bana tekrar ettiğinde içim burkulmuştu. Bu kendisi ak, bahtı kara Anadolu kadınının serin yaylalarda geçen ilk gençlik yıllarının hüzünlü kokusu burnumun direğini sızlatmış, gözlerimin pınarlarını ıslatmıştı.

Birkaç yıl öncesine kadar annemin kuaförü bendim. Elime makası alıp şen şakrak keserdim onun aklı, kumrallı çok sevdiğim saçlarını. Genellikle “küt kesim” denen modeli uygulardım acemi dokunuşlarımla. Artık kendisi kesiyor, bilmiyorum ki neden? Ya bana zorluk olduğunu düşündü bu işin ya da hep aynı modelden, hep aynı ustadan bıktı. Kısacık kesmekte buldu çareyi kendi saçlarını.

Deli dolu bir kadındır annem. Ne zaman ne diyeceğini, ne zaman ne yapacağını kestirmek zordur onun. Bu yüzden çoğu kez korkutur beni. Karşısında hop oturup hop kalkarım. Hele bir de densizin biriyle yan yana gelirse patlamaya hazır bomba gibidir. Ne hatır tanır ne gönül bilir. Yeter ki yalan yanlış söz edilmesin yanında. Hemen ortaya koyar konu hakkında bildiklerini ya da o anda aklının kenarından köşesinden geçenleri. “Ne yaptın sen anne?” diye sorsan “Ne yapayım o da abuk sabuk laf etmesin benim yanımda. Bilirsin sevmem ben eğriliği…” der. Doğru sözden asla şaşmaz, şaşmamasına ya keşke patlamaya hazır bir bomba da olmasaydı…

Cömert bir kadındır o. Biz ona “Patron” deriz. “Ağa kızı” deriz. Patronluğu hem cömertliğinden hem de ağabeyimin işlettiği kıraathanenin formalitede de olsa sahibi oluşundan gelir. Ağa kızı olduğu da doğrudur. Rahmetli dedem, köyün köklü ve zengin ailelerinden birine mensuptu; mal varlığı da bir hayli kabarıktı. Bu yüzden annemin cömertliği zengin bir evde büyümesine bağlanabilir pekâlâ… Daha çok küçük bir çocukken evdekilerden gizli, fakir arkadaşlarına yiyecek götürürmüş. Mahallesindeki ihtiyaç sahibi kişiler ne zaman başları sıkışsa ona başvururlar.
Gelin olduğunda annemi bir dilek ağacı gibi bezemişler. Uzun boyludur benim annem. Pek yakışmış allı yeşilli gelin kıyafetleri güzel boyuna. Bu yaz orta yaşlı bir toprak kadını köydeki evimizde ziyarete geldi bizi. Anneme:

“Hamide aba!” dedi. “Seni gelin ettiklerinde ben, beş altı yaşlarındaydım. Attan indin, koşup yanına geldim. Tekbirler arasında salına salına yürüyordun. Gelin olduğun evin önünde durdun. Aşağılardan sana baktım. Bezenmiş başını görmekte zorlandım. ‘Ne uzun, ne güzel gelin bu.’ dedim içimden. Eteğini çekiştirdim. Eğilip bana baktın. ‘Aman!’ dedim. ‘Ne güzel gözleri var.’ Hatırlıyor musun? Eteğini nasıl çekiştirdiğimi?”

Annem “Hayır!” dedi. “Fakat doğru ben gelin olduğumda sen çok küçüktün.” Kadın devam etti:

“Eve gidince babama ‘Ben büyüdüğümde beni de böyle süsleyin, gelin edin. Oldu mu?’ dedim. Rahmetli babam güldü. ‘İnşallah kızım, inşallah!’ dedi. Ablamla ikimiz o zamanlar günümüzün çoğunu sizin evde geçirirdik. Seni seyretmekten hiç yorulmazdım. Hamide abam be! Sanki sen daha uzundun önceden.”
Annem hüzünle gülümsedi. “Doğru kızımız!” dedi. “Yaş geçtikçe küçülüyor insan. Hem sen küçüktün ya! Daha uzun görünmüşümdür senin gözlerine.”
Kadın dudaklarını büzdü kederli bir hâl ile.

“İbrahim ağabey, çok severdi seni.” dedi. “Bir kış günü sen sudan geliyordun. O da evinizin önündeydi. Seni görünce yerden karları toplayıp sana atmaya başladı. Sonra sen de güğümleri yere bırakıp başladın onunla kartopu oynamaya. Kayınvaliden seslendi size. ‘Girin içeri, ayıp!’ dedi. Siz de sessizce içeri girdiniz. Güğümleri elinden almıştı İbrahim ağabeyim. O yaz askere gidecekti. Barajda boğulduğu haberini alınca yasa büründük hep.”

Annemin gözleri buğulandı. Çok eski mevsimlere göç etmişti hafızası o anda. “Daha sakalları bile terlememişti öldüğünde. Çok temiz kalpliydi.” dedi. “Armağan bir yaşındaydı. Hediye’ye üç aylık hamileydim. Üç dört yıl sonra teyzemin oğluna verdiler beni. İşte ömür dediğin bir garip yol.”

Cesurdur annem, en yiğit askerler kadar cesur… Benim korkak olduğum görüşündedir hep. “Tavşan soyundan mısın be mübarek!” der bana. Gerçekten de insan bir parça annesine benzemez mi? Çoğu kez susarım ben, geri adım atarım. Ortalık karıştığında yeter ki sular durulsun, diye vermeyeceğim ödün çok azdır. Kavga gürültü oldu mu bir yerde başım götürmez. Ya kaçarım oradan ya da pabuç bırakırım gürültünün sahibine yeter ki sussun isterim. Fakat annem öyle mi ya? Döveni dövenlerden, sövene sövenlerden… Alttan alayım, sessiz kalayım; yok onda.

Gençliğinde meşhur bir kabadayı evlerine konuk gelmiş. Ağabeyini tehdit ettiğinden, onun da çok korktuğundan dem vurmuş tam da annem bir ihtiyaç için bulunduğu odaya girdiğinde. “Benim ağabeyim sana pabuç bırakmaz, yalan söyleme!” demiş annem. “Ben bile senden korkmam kaldı ki ağabeyim korksun senden. Sen alışmışsın atıp tutarak köylüleri korkutmaya. Ölümse ölüm. Ne konuşup duruyorsun oturduğun yerde.” Adam sinirlenip silahına davranmış. Annemde korkudan, endişeden eser yok. Etrafındakiler “Ağam, sen bakma cahillik eder. Elini kana bulama.” demişler. Vazgeçmiş kabadayı, eyleminden. Sonra da “Aman iyi ki erkek doğurmamış bunu anası benden bile korkusu yok! Yaman olurmuş halimiz.” diye sözü tatlıya bağlamış. Annem bazı bazı “Kim korkar hain kurttan?” der. Elbette haklı…

Annemin okuma yazması yok. Torpille cahil kaldığından söz eder. Okul çağına geldiğinde amcası köy muhtarıymış. O zamanlar kızlar okula mı gider? Okul çağındaki çocukların ismi belirlenirken amcası torpil yapmış annemin adını yazmamışlar, doğal olarak annem de okuryazarlıktan olmuş. Annemin bu özelliğini ne zaman düşünsem aklıma Bahtiyar Vahapzâde’nin “Menim Anam” şiiri gelir. “Savadsızdır / Adını da yaza bilmir / Menim anam…/ Ancak mene / Say öğredip / Ay öğredip / İl öğredip / En vacibi dil öğredip / Menim anam / Bu dil ile tanımışam / Hem sevinci / Hem de gamı / Bu dil yaratmışam / Her şiirimi / Her nağmemi / Yoh men heçem / Men yalanam / Kitap kitap sözlerimin / Müellifi menim anam”

Ben lisede öğrenciyken bir okuma yazma seferberliğinde annemin adını da yazdırdık. Üç dört ay kadar kursa gitti. Okuma yazmayı çat pat öğrendi. Önceleri bir hayli söylenmişti. Fakat daha sonra okuma yazma bilmenin nimetlerine kavuşunca bırakmıştı sitem etmeyi. Şimdi evin herhangi bir köşesinde onun yazma temrinlerine rastlamak mümkündür. Boş kaldığı zamanlarda bir davetiyenin veya bir faturanın üstüne adını soyadını, sevdiklerinin isimlerini yazar durur. Kocaman kocaman harflerle yazılmış bu yazılar her birimizin dudaklarında tebessüm, gönüllerinde hüzün oluşturur.

Oldukça sinirlidir. Birden parlar, birden söner o. Öfkesi saman alevi gibidir. Önce yakar kendisini sinirlendirenleri, sonra pişman olur. Hak edenleri cezalandırdığında asla pişmanlık duymaz fakat. Onda suçluyu affetmek, yapılanları unutmak, eğriliği görmezden gelmek, yanlışlığa boş vermek gibi özelliklere rastlanmaz. Kendisi doğru olduğu için herkesten doğruluk bekler. Ondan kötü not alanlar genellikle düzenbazlardır. Ve onların canlarını kendi çapında mutlaka yakar.

Dedikoduyu sevmez annem, birçok kadının aksine. Bir kişi kendisini ilgilendirmeyen bir durumdan söz ettiğinde omuz silker, burun büker. Hilesi hurdası, hesabı kitabı yoktur. Sözleri yontulmamıştır. Sırf bu yüzden kimine ağır gelir onun ağzından çıkanlar. Gerçi umurunda bile olmaz karşısındakini eğer haksız bulmuşsa kırılıp dökülmesi. “Padişaha bile söylerim ben söyleyeceğimi.” der bu konuda. “Aman anne bir parça ağır dur!” desen ne çare…

Sarı Çiçek yaylasının sarı saçlı gelini bu günlerde hasta… Aniden bastırdı bizi onun hastalığı. Bedeni zayıfladı, gözlerinin ışığı bir parça güçsüzleşti. Kara kışlar gibi soğuk, uzun geceler kadar karanlık, hain düşmanlarca kötü, habersiz dostlardan gafil bulduk biz bu hastalığı. “Niyaz kuldan, şifa Allah’tan!” deyip bakıyoruz onun yemyeşil gözlerinin en derinliklerine. Zor günlerden geçip eski güzel günlere dönebilmek temennisiyle…Fakat göç mevsimi gelince yolcular eylenmez bilirsiniz…

Hatice Eğilmez Kaya
www.kafiye.net


Tarih 2 Şub 2015 Kategori: Sema DAĞLI

SON HEDIYEM


SON HEDIYEM



Sen kendin viran ettin aşkın kutsal yolunu,
Başkasının boynuna sardın iki kolunu,
Sığındığın ağacın kopararak dalını,
Gen dünyayı eyledin bilerekten dar bana,
Son hediyem ayrılık olacaktır yar sana.
*
Gözlerimden akıttın gile-gile yaşı sen,
Kahrederek kalbimi kırdın addım başı sen,
Şimdi de gel benimle bu çileyi taşı sen,
Gen dünyayı eyledin bilerekten dar bana,
Son hediyem ayrılık olacaktır yar sana.
*
Soldurup hazan ettin ömrün bahçe,bağını,
Hüzün verip erittin yüreğimin yağını,
Bahşeyledin bana sen yalnız gönül dağını,
Gen dünyayı eyledin bilerekten dar bana,
Son hediyem ayrılık olacaktır yar sana.
*
Pişman ettin aşkımı hep yüzüme gülerek,
Gidiyorum seni ben hayatımdan silerek,
Bir gün yalvaracaksın koşup bana gelerek,
Gen dünyayı eyledin bilerekten dar bana,
Son hediyem ayrılık olacaktır yar sana.

Sema Dağlı.
31.01.2015.
www.kafiye.net


Tarih 2 Şub 2015 Kategori: Birgül Sevil TEKİNAY

BUGÜN VARIZ YARINA NE MALUM


BUGÜN VARIZ YARINA NE MALUM

Bugün varız yarına ne malum
Yoğuz belki de
Değer mi kalp kırmaya
Şu iki günlük dünya da
Kiminin burnu kaf dağında
Kimi makam koltuk avında
Kiminin gözü saltanatlıkta
Kimi bitiremez malını saymakta
Kimi şan, şöhreti matah şey sanıp da
Yoksun eder dostunu egosuna yanılıp da
Bugün varsak yarına ne malum belkide yoğuz
Kimi ekmek derdinde
Kimi yaşamak gayesinde
Bugün varsak yarına ne malum yoğuz
Açın, yoktur sırtında abası , bile
Bir kuru ekmek bulursa
Yoktur ondan mutlusu Sor bir kere
Hele varsa Sobasında yakacak odunu
Yoktur ondan mutlusu
Zengin giyim, gezme ,derdinde
Ya da araba ,model nispet peşinde
Ancak otursun konken partilerinde
Düşünmezmisin !ey insan oğlu
Bugün varsak yarına yoğuz
Ne verirsen elinle
O gider seninle
Sev sevil sevindir
Paylaşmayı bil
Gül bir yoksulun yüzüne
Belki cenneti kucaklarsın
Yaptığın sevap ile
Birgül der ki her zengin vermiyor görmüyor değil
Sözüm hak yiyen var olup da vermeyenlere
Hoş gönül fukarasıysa bu sözlerde yetmez o gibilere
Görmemezlikten gelirler yine de ıslah olsunlar bu böyle biline

Birgül SEVİL TEKİNAY
www.kafiye.net


Tarih 2 Şub 2015 Kategori: Bilgehan EMİRŞANOĞLU

AH BE TEYZEM


AH BE TEYZEM

Yıllar su gibi akıp gidiyor günler ona keza işte 2015 bir bakıyoruz pazartesi, bir Bakıyoruz cumartesi bir yandan seviniyoruz ay başı gelse acil borç harçları Kapatsak bir nebze elimizde kalan olursa acil ihtiyaçları alsak deyip hep bir umut Teselli koşturmaca işlerimizin yoğunluğu yorgunluk hepsi unutuluyor yeter ki bir Derdimizi kapatıyoruz sevinci Yaaa ,Allah en başta sağlık versin ki hepsi olsun Olur öyle değil mi sevgili dostlarım Değerli okurlarım yine bir pazartesi sabahı Koştura koştura önce oturduğum semtimizin Otobüsüne sonra metroya, sonra Vapur a sonra tekrar bir otobüse biniyorum ki iş yerime varıyorum neyse Uzatmayayım metroya bineceğim bir yaşlıca teyze benden yardım istedi ben Merdivenle inecektim ama yaşlı teyzemin yanında olmam gerektiğini düşünerek Birlikte indik bu arada teyzemiz ilk biniyormuş metroya eee kızım bu en aşağıya İnmiyor mu? deyince bende bir tebessümle yok teyzeciğim şimdi biz kentkartımızı Tutacağız ya , orada asonsör duruyor geçemeyiz direk zemin e deyince hemen Uzattı nufus cüzdanını bak kızım bu nufusla gösterip geçeceğim ya direk İnilseydi iyiydi ya deyince ben yine tebessüm edip ilk binmesinden dolayı ne neden İzah etmekten vazgeçtim epey konuşkan bir teyzem karşımda duruyordu bak Kızım dedi ben esas İzmirliyim ama Salihliye gelin gittim eşim ölene kadar 40 Küsür sene orada yaşadım ve kahretsin bu kötü pis lanet sigaraya alıştım bağımlısı Oldum bu nedenle şimdi nefes darlığı çekiyor normal insanlar gibi yürüyemiyorum Merdivenlerden inip çıkmam mümkün değil aman Allah düşmanımı pis sigaraya Bağımlı etmesin çok kötü birşey bıraktım ama işte olan da oldu bak halime örnek Olayım da içiyorsan sakın içme dedi öyle teyzemin mavi gözleri o içtiği sigaraların Kendisine verdiği zararı söylüyor gibiydi kafasını sallaya sallaya üzgün pişman bir İfadeyle Bu arada iki oğlununda doktor olduğunu bir safra kesesi ameliyatı Geçirdiğini ve oğlu Anne ,gözümle gördüm zift gibiydi tüm organların yani ne berbat Bir şey evladım diye diye bir hal oldu bu arada uzun zamandır tek başına yola Çıkmadığını söyleyince ürkek halini de görünce sordum teyzeciğim nereye Gidiyorsunuz metroda inmenize yardımcı olayım Teyzem deyince kızım adres Elimde metro ‘ya bin oradan da halkapınar’dan izulaş’ a bin
Karşıyaka yönüne gidene bin diye tarif ettiler deyince ben de gidiyorum Teyzem Karşıyaka ya değil ama Karşıyaka vapuruna bindireyim seni dedim nitekim bekledik geldi bindirdim .
bu arada Hazahanfendi ayaklı kütüphane gibi bir teyzeyi tanımanın mutluluğunu yaşadım telefonunu verdi birgün görüşelim diye kimbilir görüşür mü görüşürüz belli mi olur ve buradan yola çıkarak vapurda yazdığım sigara konulu şiir yazmak geldi içimden aynen şöyle

Sanma dostum şu savurduğun dumanla,
Tüm dertlerin uçup gidecek
Sanma sana mutluluk ,haz ,verecek
Canın çektikçe içtikçe ömründen ömür gidecek
Bilmezsin belki, şimdi çok şeyin yitip bitecek
Uzak dur ,ondan etme eyleme
Çok geç olmadan sigara denen illeten
Kurtul bırakmayı dene
Daha genç nesle kötü örnek olmadan
Korkmadan at elinden uzak dur o illeten
Çok geç olmadan bırak da uzun ömürle sağlıkla yaşa

Birgül Sevil TEKİNAY
www.kafiye.net