Kategoriler

Arşivler


Tarih 8 Oca 2011 Kategori: Şule AKAR

BANA BAYRAMIMI GERİ VERİN

BANA BAYRAMIMI GERİ VERİN
Ölüm çok şey değiştiriyor insan hayatında..
Hayatını yeni baştan şekillendiriyorsun ellerinle
Önceliklerin, düşüncelerin, gelmişin geçmişin hepsi karışıyor
Ve sonra geleceğe başka bir gözle bakıyorsun
Hatta kendini yok sayıyorsun
Geride kalanları düşünmekten kendini hatırlayamıyorsun
Hatta kendini hatırlamakta istemiyorsun
Hatırladığında ise ölüm gelip seni bulana kadar ne kadar yalnız
olduğunu fark ediyorsun
Hemde etrafında onca dostun onca arkadaşın olduğu ve hatta hiç yalnız kalmadığın halde
Hani derler ya kalabalığın içinde yalnızlık diye.. İşte o misal..
Kendini hep yapayalnız hissediyorsun
Yapayalnızım babam
Ve sensiz hep çok üşüyorum
Bayram geliyor yeniden içimi acıta acıta
Ölümle ve senin yokluğunla önemini yitiren ama yinede gelen bayram
Artık bizim evde bayram sofraları kurulmuyor
Artık bizim evde bayram için yeni kıyafetler alınıp giyilmiyor
Artık bizim evde senin elini öpmeye kimse gelmiyor
Bayram sendin babam..
Bayram seninle güzeldi.
Sen gittin seninle bayramda bitti..
Eski bayramları özlerdim bir zamanlar
O tadı ve güzelliği arardım.
Hala eski bayramları özlüyorum
Senli bayramları özlediğim kadar çok özlüyorum
Kalabalık neşeli bayram sofralarımızı özlüyorum
Gittiğimiz yerlerde peşpeşe ikram edilen tatlıları özlüyorum
Evimize dolup taşan sana anama hürmet için gelen misafirlerimizi özlüyorum
Su tabancası, çata pat, elma şekeri, zambo sakızı
Pamuk şeker, lolilop ve daha pek çok keyifle geçen çocuk bayramımı
Büyüdüğümde aynı tadı aradığım günlerimi özlüyorum
Kumaş mendilin içine 2,5 lira bağlayıp elini öptüğümde veren
babaannem yok
Hep yaşlılığından şikayet eden ama biz gelince yüzü gülen dedem yok
Karşılıklı kadeh tokuşturduğunuz dertleştiğiniz amcam yok
Antika iki fincanını ölmeden armağan eden anneannem yok, dedem yok
Bayram sofralarında ağız tadıyla yaptığı barbunyasını yediğimiz yengem yok
Tek tesellim neşe kaynağım biricik köpeğim snopy yok
Yoklarım çoğaldıkça benim bayramım yok
Tadım yok, coşkum yok
Bana bayramımı geri verin, ben bayramlarımı istiyorum
Bayram sendin babam
Bayram seninle güzeldi
Sen gittin seninle bayramda bitti

Şule Akar
08.09.2009
Saat: 22:00
www.erdeefendi.com
www.kafiye.net
www.gundembizde.com
www.hostingbizde.com
www.densan.com.tr


Tarih 8 Oca 2011 Kategori: Fahriye HAMZAÇEBİ

ATEŞ YÜREKTE HARLANIR

ATEŞ YÜREKTE HARLANIR
Nasıl bir duygudur böyle, ne alınır ne satılır,
Bir tebessüm içten buse, dünyaları bahşediyor.
Rengârenk uçan kelebek, gül dalında bir tek çiçek,
Nedir yalan nedir gerçek, bize de ondan sunsana.
Ay geceye yakışır, yıldız kendiyle savaşır,
Güneş gerçeği yansıtır, benim gönlüme doğsana.
Ateş yürekte harlanır, yel esmezse dumanlanır,
Deli gönül arz eylemiş, kimi gider kimi kalır.

Sevda başında olmalı, kuş gönülde kanatlanmalı,
Dağlarıma kar yağmalı, belki gönül uslanır.
Ne sarayda ne de köşkte, yoktur gözüm malda mülkte,
Her şeyden payımı aldım, insan olmak var yürekte.

F.HAMZAÇEBİ
www.kafiye.net


Tarih 8 Oca 2011 Kategori: Fahriye HAMZAÇEBİ

ŞARKILAR BU GECE DİLDE SOLUYOR

ŞARKILAR BU GECE DİLDE SOLUYOR
Sessiz ve sensiz meyhanede akşam oluyor,
Kadehler boşalıp, meyler doluyor,
İçten buselerim sensiz kalıyor,
Hazanım bu gece elde soluyor.
Bir adam sahnede fasıl yapıyor,
Yârin gönderdiği resmi öpüyor,

Öyle bir anki orda kopuyor,
Şarkılar bu gece dilde soluyor.
Yüreğim yaralı hala sızlıyor,
Geri döneceğin günü bekliyor,
Unutsan da beni geçmiş izliyor,
Anılar bu gece gülde soluyor,
Öylesine içli keman çalıyor,
Sesini duyanlar bir ah çekiyor,
Başı avuçlarında gönlü dağlıyor,
Hazan yaprağı gibi rüzgârda savruluyor.

F.HAMZAÇEBİ
28 Nisan 2003
www.kafiye.net


Tarih 8 Oca 2011 Kategori: Fahriye HAMZAÇEBİ

YAPRAK OLUP DÖKÜLMÜŞ

YAPRAK OLUP DÖKÜLMÜŞ
Yalandı sözlerin sevmedin ki hiç,
Sahteydi bakışın gülmedin ki hiç,
Yüreğine koyup, sarmadın ki hiç.

Sırtını dayayıp yaslamadın ki,
Düşen yapraklara, hiç sormadın ki,
canına sokup ta can demedin ki.

Üzüldüm ağladım yoktun yanımda.
Zehir oldun oluk oluk aktın kanıma
Yudum yudum öfke saçtın canıma
Kollarını açıp, hiç sarmadın ki.

Gençliğim acıydı canla uğraştım,
Evim dedim, ekmeğim, olsun bir aşım
Söylemedim dünyada yalnız bir başım,
Yaralarıma merhem olup hiç sarmadın ki?

Dost olup derdimi mi paylaştın,
Neşelenip sevincine ortak mı ettin?
Ne ettinse hayatında kendine ettin.
Dönüp bak ardına yangınları kül ettin.
Sitem değil sana söylediklerim,
Bak gör eserini, virane ettin.

Gözlerinde gözlerim sevgiyi arar,
Uzanınca tutacak elleri arar,
Viran olmuş yüreğim mimarı arar,
Yaprak dökmüş ömrüme, usta yoksa ne yapar.

Fahriye HAMZAÇEBİ
Eylül 2008
www.kafiye.net


Tarih 8 Oca 2011 Kategori: Fahriye HAMZAÇEBİ

ASİ

ASİ
Çıkmaz bir sokaktayım,
Gene suskunlarda bedenim…
Yürüyorum gecenin karanlığına,
Hiç bir şey kalmamış bende umudun adına…
Yaşamak güzeldi eskiden,
Yenildi bitkin düştü şimdi bu beden…
Yaşamak anlamsız satırlara dönüştü,
Yok, güldürmeye yetecek bir tek neden…
Kızılca bir çölün ortasında,
Kim bilir belki de cehennemin kıyısındayım şimdi ben…
Unutmuşum çok sevdiğim gülmeyi,
Özlemişim sevmeyi, Yitirdim tüm sevdiklerimi,
Unuttum hayatın renklerini,
Dönüşü olmayan yollarda asiyim şimdi.

Fahriye HAMZAÇEBİ
30.12.2008
www.kafiye.net –


Tarih 7 Oca 2011 Kategori: Tülay ASLAN

YANAR AĞLARIM

YANAR AĞLARIM

Bu hüzünlü gönlümde,coşan sevgi yatıyor
Onu gördükçe inan,kalbimde hep atıyor
Bakışı hançer olup, yüreğime batıyor
**Hep vuslatı aradım,yanar kara bağlarım
**Yokluğun bana derttir, hergün yanar ağlarım

Kem sözünle çöktürdün,kabusları üstüme
Yitik sevdam nerede,artık gelsen sözüme
Gece düşen ayazdır,karlar yağdı düşüme
**Hicran yüreğimde ah!, yanar kara bağlarım
**Efkar basarda beni,hergün yanar ağlarım

Pişman olur dönersen,saçlarını yolmadan
Hazan gören bahçemin,gülleride solmadan
Hüzün topladım özden,elem aktı yüzümden
**Beklerken yollarını,yanar kara bağlarım
**Dışarıdan bilinmez,hergün yanar ağlarım

Aşk-ı yazdım gönlüme,zemheri kışta yandım
Güneş her batışında,sensizliğe ağladım
Doğan her güneş buruk,umutları bağladım
**Başkasını sevmemde,yanar kara bağlarım
**Vuslata taktı gönlüm,hergün yanar ağlarım

Artık sabrım kalmadı,gönül sensiz yaşıyor
Çaresizim tükendim,herkes buna şaşıyor
Bedenim yorgun bitkin,sevda beni aşıyor
**Canımdan can aldın yar, yanar kara bağlarım
**Tükeniyor umutlar, hergün yanar ağlarım

TÜLAY POLAT
www.kafiye.net


Tarih 6 Oca 2011 Kategori: Özcan BEYLAN

Radyoculuğun Düşüşü

Değerli okurlarım;

Radyoculuğun eski havasında olmadığını ve bunun nedenleriyle ilgili düşüncelerimi aktarmak istedim.

Radyoculuk 90’lı yılların başlarında çok önemli bir meslekti. Evet radyoculuk bir meslekti. Yerel olsun bölgesel olsun ulusal olsun tüm radyolar profesyoneldi. Dolayısıyla radyocular da birbirleriyle rekabet içerisinde televizyon öncesi bir basamak olmakla birlikte, her önüne gelene mikrofon verilmiyordu. Nitekim şimdilerde televizyonlarda boy gösteren birbirinden ünlü isimlerin geçmişinde radyo olmuştur. Beyaz, Gökhan Özen, Serdar Ortaç, Okan Karacan, bunlardan sadece birkaçı…

Dedim ya radyoculuk bir meslekti… Ancak günümüze baktığımızda yerel ve bölgesel radyoların bir çoğunda radyodan anlamayan patronlar, düşük ücretle hatta pek çok kanalda hiç bir ücret vermeden, sadece hobi amaçlı radyocular var artık. İnternet radyoculuğu başladı fakat iki kelimeyi biraraya getiremeyenler DJ oldu!.. Ulusal radyolarda konuşanların ağzı bantlandı, az konuşup çok müzik çalan kanallar türetildi. Konuşan radyolar azalırken, radyo tiyatroları, bilgi ve kültür kanalları yok oldu!..

Radyo, ülkemizdeki bir çok kesim tarafından arabesk müzik başta olmak üzere müzik dinlemek, sonrasındaysa maç dinlemek amacıyla kullanılan bir alet olmaya başladı.

Yerel bir radyoda program sunuyorsanız eğer, radyo yöneticisi sponsorunu al da gel der bir çok kez. Hobi için yapılan bir iş sadece eğlence içindir ve mesleklikten çıktığı vakit yeteri kadar eğilim olmayacağı gibi dikkat de azalır, işe konsantre yetersiz olur, profesyonellik yerini amatörlüğe bırakır… Günümüzde de böyle değil midir zaten?

Önceleri radyo programcıları çok gizemli insanlardı. Bir radyocuyla tanışmak, ona dokunmak, onunla sohbet etmek büyük bir olaydı. Radyocu dediğin zaman çok sevilir çok sayılırdı…

Şimdiye bakıyoruz, ben şu kanalda radyo programı sunuyorum deyince kimse tiiye almaz olmuş. Dinleyici katılımı azaltmış, dinleyici buluşmaları bitmek üzere hale gelmiş ve radyo medyadaki gücünü yok denecek kadar azaltmıştır…

Herkes teknoloji arttı, internet var artık kimse radyo dinlemez derken, ben aksini iddia ediyorum. Profesyonel yapılan bir iş olursa radyoculuk, çok daha üst noktalara ulaşabilir. İnternet radyoculuğu denen saçmalığın bir an önce önlenmesi gerekmektedir. İnternet radyolarının %90’ı şuanda yasal değildir! Yasal olmayan şarkılar çalınmakta, denetimi yapılmayan programlar sunulmakta, kalitesiz, seviyesiz yayınlar ne yazık ki sıkça mevcut halde. İnternet denen bu muazzam fırsat bu şekilde harcanmamalı. Gerçekten internette bir potansiyel var fakat %70’i internette saçma sapan yayın yapan internet radyolarında harcanıyor. Profesyonel internet yayıncılığı veya radyoların internet yayıncılığına dinleyicilerin yönelmesi için gereksiz internet radyolarının yok olması gerekmektedir.

Uzun lafın kısası; Allah’tan oydar.com, radyotava.com, radyocuyuz.com gibi internet siteleri var da profesyonel radyolar ve radyocular kendilerine sahip çıkan birilerinin olduğunu hissedebiliyor…

Özcan BEYLAN | Tel 0 506 343 65 50


Tarih 2 Oca 2011 Kategori: Tülay ASLAN

SELAM

SELAM

Gönlümden hep güzellik, çok dilekler geçerdi
Ayağımın altından, kayıyor bastığım yer
Rüyalarım da renkli, mutluluk vaad ederdi
Bir rüya kadar pembe, günleri yar yola ser!

Talihli vuslat od un, yakmaya karar verdik
Sevgiler bankasından, fonlara imza attık
Aşk bir kor elbiseydi, seve seve de giydik
Seviniyor bu ömrüm, yalnız olmadığına.

Sevgiler öbek öbek, sevi var kucağımda
Şu sevdanın türküsü, düşmez oldu dilimden
Aşkı alla boyadım, gökte yıldızlar ayda
Sevda ile gönlümü, dağlayan bedenimden.

Yüreğimiz sevginin, selinden hep coşuyor
Has bahçemin gülüsün, bu ten sende yanıyor
Kem gözler bakmasınlar, bu aşk beni sarıyor
Erişiyor bu sevdam, sevgiye de doyacak.

Umulmaz aşkı tattım, aşk bence yaşanmalı
Gönülde lal-i güher, dal budak salsın yürek
Kem gözlerden sakınır, nazardan korunmalı
Aslı gibiyim aslı, vuslata çektim kürek!

Tülay POLAT
www.kafiye.net


Tarih 2 Oca 2011 Kategori: Tülay ASLAN

VUSLAT ZAMANI

VUSLAT ZAMANI

Gönlümden hep güzel, çok dilekler geçerdi
Ayağımın altından sanki, de kayıyor yer
Rüyalarım da renkli,mutluluk vaad ederdi
Bir rüya kadar pembe, günleri yar yola ser

Talihli vuslat od un,yakmaya karar verdik
Sevgiler bankasından,fonlara imza attık
Aşk bir elbiseydi,seve seve de giydik
Seviniyor bu ömrüm,yalnız olmadığına

Sevgiler öbek öbek,sevi var kucağımda
Şu sevdanın türküsü,düşmez oldu dilimden
Aşkı alla boyadım,gökte yıldızlar ayda
Aşkı ile gönlümü,dağlayan bedenimden

Yüreğimiz sevginin, selinden de coşuyor
Has bahçemin gülüsün,bu ten sende yanıyor
Kem gözler bakmasınlar, bu aşk beni sarıyor
Erişiyor bu sevdam,sevgiye de doyacak

Umulmaz aşkı tattım,aşk bence yaşanmalı
Gönülde lal-i güher,dal budak salsın yürek
Kem gözlerden sakınır,nazardan korunmalı
Aslı gibiyim aslı,vuslata çektim kürek

TÜLAY POLAT
www.kafiye.net


Tarih 1 Oca 2011 Kategori: Tülay Polat

ESKİ BAYRAMLAR

ESKİ BAYRAMLAR

Benim çocukluğumda bayramlar mutluluktu ,güzellikti ve sevinçti,

On beş gün önceden temizlik yapılmaya başlanırdı,yıkanacaklar yıkanırdı,evler boyanırdı,alışveriş yapılırdı,baklavalar açılırdı,kurbanlık koyun alınırdı,ve arife günü yöresel yemekler yapılırdı,bayram hazırlığı bitmişti.
Arife günü tüm hazırlıklar bitmiş ve gece yatma zamanı gelmişti artık, alınan papucumu bayram giysilerimi yastığın yanına indirirdim.Anneciğim kardeşlerimin ve benim elime kına sürdü bezlerle bağladı,yatağıma girdim gözüme uyku girmiyor sabah olmuyor.Sabah oldu kalktım içim içime sığmıyor.elimi yüzümü yıkadım kardeşlerimde aynı benim gibi sabırsız ellerimiz birbirimize gösteriyoruz o diyor benim kınam iyi tutmuş o diyor benim kınam iyi tutmuş.Bayram kıyafetlerimizi ve ayakkabılarımızı giydik saçlarımızı annem taradı,bayram namazından babamın dönüşünü bekliyoruz.Biz sekiz kardeşiz yedisi kız bir tanesi erkek,annem erkek çocuğunu bulana kadar çabalamış ve muradına ermiş ve kardeşimin adıda Murat hoca koymuş okumuş püflemiş Murat’ı ,babam bayram namazından döndü büyükten küçüğe sıraya girdik. Önce babamın elini sonra annemin elini öptük onlarda bizi öptü ve harçlıklarımızı verdiler.Çok iyi hatırlıyorum babam bana beş lira vermişti iyi paraydı ortaokul öğrencisiydim bir hafta bu harçlık yeterdi.
Kahvaltı yerine yöresel yemekler yenirdi .
Babam kıyafetini değiştirip kurbanlarımızı babam keserdi,eve ayrılacak ayrılır diğerleri konu komşuya yani kesmeyenlere dağıtılırdı,gelen misafirlere bayram kavurması baklava sütlaç ikram edilirdi.Mezarlıklar ziyaret edilir dualar okunurdu.Babam annem büyüklerini dedemlere bayramlaşmaya el öpmeye giderlerdi,kurban kesilmemişlerse onlara kurban eti götürülürdü,bizlerde bayramlaşmalara giderdik yakın akrabalarımıza dönme dolaplar kurulurdu o kadar mutlu olurduk aylarca günlerce beklediğimiz bayram çabuk biterdi.

Şimdi herkes kaçıyor tatile gidiyor.Bayram coşkusu yok.
Bayramlar unutuldu, unutuluyor

Tülay POLAT
www.kafiye.net