şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Edebiyatımızın değerli şair ve yazarları; makale, deneme, öykü, şiir yazarak halkı aydınlatmaya çalışıyorlar. Siyasi ve etik olmadıkça yazılan yazıların değer bularak okunduğunu ve yazılanları dikkatli bir şeklide de takip edildiğini biliyorum. Ancak son beş yıldır özellikle şiir dalında bazı önemli şair ve yazarlar ile dost şair yazarların şiirlerinde noktalama işaretleri ile büyük harf ve küçük harf kuralına uymayarak şiirde bir yozlaşma dediğimiz anlatım bozukluğuna gitmektedirler.
Yaşamak güzel, yaşatmak ise daha güzel. Hele insanı yaşadığına değer dedirtiyorsanız; o daha da güzel. İnsanı mutlu etmek, insanı mutlu görmek ise sanırım dünyalara değer. İnsanı mutlu eden, insanı yaşatan ellere gelince; size dünyaları bile verseler sanırım samimi bir bakış, gülümseyen bir yüz ve içten gelen bir teşekkürün sanırım yerini hiçbir duygu ve olgu dolduramaz. Bu nedenle insanlara mutluluk veren,
“ İçerik sağlayıcısı/yer sağlayıcısı olarak söz konusu içeriğin yayından çıkarılmasını ve yayındaki kapsamından fazla olmayan alttaki cevabımızın bir hafta süre ile internet ortamında yayınlanmasını talep etmekteyiz.
( 22 Nisan 2008 tarihinde gönderilen Samiye Sezen SAYIN yazısına.
Tesadüfen bilgi sahibi olduğumuz bu yazı, hakikatlere tamamen aykırıdır. Ne zamana yenik düşmüş bir görkemli yapı, ne de ihtişamını canlılığını yitirmiş kırıldı kırılacak çam ağaçları, söz konusu değildir.
Sabah erkenden kalkan Ali bey; sabah yürüyüşünü yaptıktan sonra Alaçatıda evinin balkonunda dinlenmeye başlar. Bir taraftan da hanımı ile sohbet eder.
Ali bey – Hanım, ben biraz sonra alış verişe çıkacağım. Oradan da sağlık ocağına uğrayacağım. Bir muayene olup almamız gereken ilaçları da alayım. Bana misafirler gelecek dedin. Misafirler geleceğine göre onlar için kullanacağın malzemenin listesini ayrı, bir de senin ile benim kullanacağımız sağlık reçetesindeki listeyi ayrı bir kağıda yazaz mısın?
Mikrofonu elimize alıp şimdi sokağa çıksak, önümüze gelen kişilere rast gele sorsak; “Kadın Hakları Hakkında ne biliyorsunuz?” diye, inanın birçok kişi cevap veremeyecektir. Veremeyecektir, çünkü toplumumuzda okuma, araştırma yapanımız yok. Hakkının ne olduğunu araştıran insanlarımız çok az. Ancak konuşmaya geldiğimizde dünyanın bir numaralı bilgini, alimi, hatta devlet adamı oluveririz konuşmalarımızda. Sorduklarımızın bazıları da hemen cevap vermeye başlar ve vermiş olduğu cevaba bazen
Merhabalar, kendinizi nasıl hissediyorsunuz bakalım? Yoksa hala kendinizi tam yetişmiş olarak hissetmiyor ve hala noksanlarınızın olduğuna mı inanıyorsunuz? Sanıyorum şimdiden hepiniz neredeyse evet diyeceksiniz! Eğer evet diyorsanız sizlere biraz sitem edeceğim. Ancak, hazır olup evet diyenlere şimdiden teşekkür ederim. Teşekkür ederim; bu sınav onlar için bir oyuncak olacak. Onların gözünde bu sınav olması, yapılması gereken bir sınav olduğunu kabullenip sınava girmeyi kabul ettikleri için.
Tatlı bir telaş içerisinde herkes. Yeni bir günün, yeni bir telaşın, yeni bir başlangıcın içerisinde yapmaya çalıştıkları bu tatlı telaşın bir nedeni var tabiî ki. Bir tarafta mutluluk yaşanırken diğer tarafta da mutlulukların, o coşkun duyguların yerini hüznün de bazı kişilerde kapladığını görüyor gibi oluyorum. Sadece ülkemizde değil, tüm dünyada senede bir defa da olsa annelerimize özel bir gün ayırarak onların gönüllerini almak için
İnsanlar yaşamlarında bazen çekemeyeceğim dediği halde bile zorluklara karşı dayanıklı olabiliyor. Bu dayanıklılık testinden geçerken de tutunacak bir dal ararlar. Kendilerine yakın gördüklerine karşı daha yakın olmak ve onunla dertleşmek ister.İşte bu anda da hiç olmadık bir yanlış yapıverir ve
Her zaman aklıma gelen soru; baba olmak mı zor, yoksa babalık mı zor? Çoğu zaman verilen kaçamak cevaplar sanırım hemen kulaklarımızda çınlayıverir. Baba olan erkeklerin hemen ağzından şu cümle çıkacaktır: “ Git be kardeşim, bulamadın mı başka soracak soru. Tabiî ki baba olmak çok zor. Babalık ne ki?” ancak annelere sorarsanız: “ Erkeklerin babalıkları ancak bize yeter. Canları sıkıldı mı öfkesini bizden çıkartırlar. Çocuklarına bağırmazlar, onlarla
Beylikler zamanında büyük bir kasabada öldürmeler, hırsızlık, adam kaçırma, mala el koyma gibi öyle sorunlar ortaya çıkmış ki, yörenin beyi ne kadar önlem almaya çalışsa bir türlü olumsuzlukları önleyemiyormuş.