DÖRT KULÜBE YAPIN

Beylikler zamanında büyük bir kasabada öldürmeler, hırsızlık, adam kaçırma, mala el koyma gibi öyle sorunlar ortaya çıkmış ki, yörenin beyi ne kadar önlem almaya çalışsa bir türlü olumsuzlukları önleyemiyormuş.

Halkın arasında, zayıf, çelimsiz ve herkesin mecnun dedikleri biri; “ Eğer bu şehre beni bey yaparlarsa bütün bu olumsuzlukları bir haftada çözerim. Ama bana kimse inanmıyor ki? Siz de çekin Allah’ın emrini.” dermiş.

Bu söz Beyin kulağına gitmiş. Kişiyi yanına çağırtmış.

–       Söyle bakalım, şu senin yaşadığın kasabadaki çözüm önerini.
–       Beyim, önerimi söylerim de benim önerimi uygulamaya kalkar mısınız?
–       Sen hele bir söyle bakalım şu çözüm önerini.
–       Siz beni benim kasabaya Bey yapacak mısınız, yapmayacak mısınız?
–       Neden sordun?
–       Bu benim önerim. Ben bu iş için kellemi koltuğa alırım. Siz hele beni kasabama bir Bey yapın, eğer bir haftada kasabada huzur sağlanmazsa, bir hafta sonra senin
askerlerin gelip beni alsınlar, cezamı siz verin. Ne cezası verirseniz verin razıyım.
–       Tamam, seni kasabana Bey yapıyorum. Getirin şu mazbatayı, verelim yeni kasabanın Beylik yetkisini, der ve mecnun olarak bilinen kişiye yetkisini verir.

Yetkiyi eline alan mecnun, koşa koşa kasabanın yolunu tutar. Kendisine güvene bile birkaç kişiyi yardımcı yapar. Akşam olunca güzel bir bildiri hazırlar. Sabah olunca kasaba meydanında yüksek sesle okunmaya başlar. Aynı zamanda duvarlara da asılır.

–        Ey ahali. Yeni Beyimizin fermanıdır.
1-    Bundan böyle genel af ilan edilmiştir. Bütün suçlular affa uğramış ve bundan gayrı şehrimizdeki bütün hapisaneler yıkılacaktır.
2-    Şehirde huzuru sağlamak, olumsuzlukları ortadan kaldırmak için büyük bir çalışma olacaktır. Bundan gayrı yıkılan hapishanelerin dışında, kasabamızın dört giriş ve çıkış merkezi vardır. Bu merkezlerin tam girişinde herkesin de görebileceği dört kulübe yapılacaktır. Ancak bu kulübeler bundan gayrı suç işleyenler konulacaktır. Ancak bu konulmada tüm sorumluluk suç işleyenlerin olacaktır. Bu kulübeler halkımızın huzurunu sağlayacaktır. Ben buna inanıyorum.

Bu af durumu Beye iletilmiş ve kendisine yetki veren Bey çok şaşırmış. Ama söz verdiği gibi kasabanın sorumlusu olan beye karışmamaya karar vermiş.

Aradan bir hafta geçmiş. Ancak kasabadaki hırsızlıklar, ırza geçmeler, adam öldürmeler, mallara el koymalar bir den bire azalmış. Hatta yok denecek derecede olmuş. Suç işlemeyi bırakın, kasaba halkı bir birine yardıma başlamış, fakirler korunmaya başlamış ve kasabada büyük bir huzur oluşmuş.

Bey bu durumu merak ederek kasabaya gelmiş. Kasabaya gelince Bey, meydan da kasabanın Mecnunu tarafından karşılanmış. Çok meraklı olan Bey:

–       Anlatır mısın bu işi bir haftada nasıl başardın?
–       Efendim, halkımın uyarılara dikkat etmesi. Her şeyden önce kellesine sahip çıkmak, kellesini başka birinin eline vermemek için büyük gayret göstermeleridir. Eğer son fermanımı ortadan kaldıracak olsam, kasaba yine eski haline döner.
–       Şunu hel bir anlatsana; kellesine sahip çıkmak nedir?
–       Efendim sizi geldiğiniz şu yöredeki kulübeye götürmek isterim. Buyrun gidelim.

Beraberce köyün meydanından kasabanın güney girişine giderler. Büyük bir merakla kasaba girişindeki kulübeye varırlar. Kulübenin girişinde bir yazı vardır.

“ Sakın girme. Girersen kelleni senden sonra gelene teslim edersin.”

–       Bu ne demek?
–       Efendim, ben af fermanından sonra halka şunu söyledim. Bu kasabanının dört tarafına dört kulübe yapacağım. Ancak bu kulübelere suç işleyenler konulacaktır. Bu kulübelere girmek sorun değil. Bu kulübeye suç işleyenler girerken şunu iyi bilmeliler ki, içeriye giren çıkarken cezasını görecektir. Bu durum da içerideki dışarı çıkarken kendisinden sonra gelen suçluya bırakacak. Yani kellesi kesilecek ve kendisinden sonra gelene verilecek. Bu böyle devam edecektir. Suç işlemezseniz kelleniz sizinle olacaktır. İçerideki suçlu kelle ile beklemeye devam edecek, taki yeni suçlu gelene kadar. Bu durum da çok kişiyi bir anda doğru yola yöneltti efendim.
–       Yani suç önleme yönteminde çığır açmış oldun.
–       Hayır efendim, insanların suç işlemeden de yaşamaya devam edebileceklerini anlatmak istedim.
–       Her türlü övgüyü hak ettin. Ödülünü de vereceğim.
–       Efendim, ben bu işi ödül için yapmadım. İnsanlık için yaptım. İnsanların huzuru, insanların mutluluğu için yaptım. Sizinle bir anlaşmamız vardı. Ben sizden bir hafta süre istemiştim. O süre de bugün akşama bitecek efendim. Görevimi iade ediyorum. Sözleşmemiz böyleydi.

Kasabanın Beyi elinde tutmuş olduğu görevlendirme fermanını Beye sunar.
–       Yok, ben bu fermanı geri alamam. Sen buradaki görevine devam edeceksin. Senden ilk önce halkın memnun. Onun da iki gün önce araştırmasını yaptırdım. Halkının sevdiği bir kişiyi ben almam. Onu halkına bırakırım.
–       Sağ olun efendim. Halkıma layık olmaya çalışacağım hizmetlerimle. Şimdi kasabanın düzeni sağlandı. Artık kasabanın geçim derdinin düzenlenmesine başlayacağım. Yeni bir ferman yayınlamaya hazırlanıyorum.
–       Sana kolay gelsin. Başarılarının devamını dilerim.

Böylece kasabada huzur sağlanmış, yeni fermanlarla ticaret, tarım, esnaflık, güvenlik konularında her şeyin halka da sorularak, onların da onayı alınarak yenilikler yapılacağı duyurulmuş.

Söylenen o dur ki; kasabada yepyeni bir düzen oluşmuş, huzur, mutluluk, sağlık içerisinde halk yaşamasına devam etmiş uzun yıllar.

30.08.2013 / İzmir
Hüseyin DURMUŞ
Emekli Edebiyat Öğretmeni
Şair Yazar
www.kafiye.net