Kategoriler

Arşivler


Tarih 28 Nis 2015 Kategori: Elvan USUL

SEYYAH

SEYYAH

Ela , varlıklı güzel genç bir hanimdi. Ailesinin yanında güven içinde ve sıkıntisiz yaşıyordu. Güler yüzlu ve dinamik iyilik severligi ile hayat dolu bir ruh hali vardı.
Kardeşleri yurt dışında yaşıyordu. Evli, çoluk çocuk sahibi ve kendi hayatlarını idame ettirmeye çalışıyorlardı.

Önce bir kış günü trafik kazasında anne ve babasını kaybetti. Sonra kanser olduğunu öğrendi. Akabinde yalnız kalan bu hanımın tüm varlıklarıni üşüşen akbabalar gasp etti.
Artık hasta yalnız parasız ve caresizdi. Kanserle parasizlikla çevresindeki cakallarla mücadele edip bitkin düştüğü bir zamanda Kamille tanıştı. Kamil, Elanin içinde bulunduğu duruma üzülüyor ona maddi manevi destek olmaya çalışıyordu. Ela Kamilin cikarsiz ve iyi niyetiyle ona yardım ettiğini düşünüyordu. Ta ki, Ela yi kendine kuma almak istediğini soyleyinceye kadar. Bunu da sadece iyi niyetle Ela yi kurtarmak için olduğu anlatmaya çalıştı. Fakat Ela artık iyi niyet olduğundan emin değildi. Haklıydı da. Çünkü Kamil her fırsatta Elanin çaresizliği karşısında yaptığı bir iyiliğin(adı iyilikse bunun) bedelini odetiyordu. En hafif bedel ise , Sık sık varlık ve kolaylık içinde kendi hayatını anlatıp Elanin daha çok uzulmesine neden olmasıydı. Ela hasta olduğu için dışarı pek çıkıp gezemiyordu. Kamil ise sürekli nereleri gezdiğini neler yiyip içtiğini nasıl bolluk ve ferahlık içinde yaşadığını anlatıp duruyordu. Ela eski sağlıklı ve güzel hayatını bir anda kaybetmenin acısını bile yasayamadan bir de Kamilin sözleri ile uzuluyordu. Üstüne üstelik tüm başına gelenlerin tek sorumlusu sensin , yargısı ile de Kamil, Ela yi suçlayıp duruyordu.
Kimse Kamilden yardım istememişti. Hatta Ela öyle grurluydu ki, Kamilin yaptigi en ufak bir yardım karşısında mahcup oluyor bunun ezikliğini yaşıyordu. Ela daha fazla dayanamadı. 
” Ben kuru ekmekle huzurla kendi halimde yaşarım, senin gibi bir aspirin verip bin zehir iciren biriyle görüşmek istemiyorum artık ” diyip Kamilin söz ve davranışlarının nasıl tahrip edici söz oldugunu anlattı. Lakin Kamil artık kibrin kölesi olmuş Ela yi anlamamıştı. Ela ise artık kör ve sağır olan bu adamdan sükunet halinde uzaklaştı. Gel gör ki Ela uzak kalmaya çalıştıkça o umut tacirinin sözlü tacizinden kurtulamiyordu. 
Işte Ela o mücadelenin içinde ağlarken, Seyyahin merhamet gözyaşlarını gördü. Seyyah olan biteni anlatmasını istedi ve hiç konuşmadı, sessizce yargisizca Elayi dinledi. Ve Elaya şu ayetleri okudu.

Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.
Sure (Bakara Suresi), 155. Ayet

Ela o anda kendinde bir güç hissetti. Hemen eve gidip namaz kıldı dua etti. İçine huzur gelmişti. Kısa zamanda iyileşti ve iş bulup çalışmaya başladı. Hatta Seyyahin vesilesi ile evlendi. Artık yoklukla hastalıkla Kamille olan imtihanı hayırlısıyla son bulmuştu. 
Öte yandan Kamil kibir ve bencilliği sebebiyle tüm birikimlerini kaybetti. Eşi bu kayipta en önemli faktördü. Çocuklarından biri kanser oldu diğeri ise kumar müptelası oldu.
Seyyahin Elaya okuduğu bir ayet Elanin cenneti yasimasina vesile oldu. 
Elanin samimiyetle ettiği dua Kamilin sonu oldu. Kamilin kibir ve bencilliği hem kendini hem ailesini yıktı. 
Ve Seyyah bu sahil kasabasından da ayrılıp yoluna devam etti. O hala kendini arıyordu.

Elvan Usul
(seyyah adlı romanimin bir hikayesinden özet)
www.kafiye.net


Tarih 28 Nis 2015 Kategori: Nilüfer SARP

UYAN ARTIK UYKUDAN

UYAN ARTIK UYKUDAN

Daha zaman çok erken diyerek uyuyanlar
Bir sabah uyanınca anlar geç olduğunu 
Henüz vakit var derken “tamam” sesi duyanlar
Bir sabah uyanınca anlar göç olduğunu
*
Bitmez denilse bile bir gün hava su biter 
Bitmez dertler dünyada kiminin ki besbeter
Hakka sığınıp dese yeter Allahım yeter
El açıp yalvarsa da anlar güç olduğunu
*
Birisini kendine sevdalı sandığını
Farkında olmasa da günbegün andığını
Hasretle ta içinden kavrulup yandığını
Geç olsa bile anlar başa taç olduğunu
*
Sevmez yalan dolanı atlar ateşe narken 
Hicap duyar halinden hep mazlumu oynarken
Bazen kılık değişip aralarda kaynarken
Doymak bilmez nefsinin anlar aç olduğunu
*
Gün gelir saclarına düşünce bir bir aklar
Kimi hayallerini kendinden bile saklar
Açarak kalp gözünü ruhunu her dem paklar
Rabbe isyan etmenin anlar suç olduğunu
*
İşini erken diye zamana yayan adam
Geçmişini atiye teminat sayan adam
Her günü bir sonraya ipotek koyan adam
Bir sabah uyanınca anlar hiç olduğunu
*

NİLÜFER SARP
www.kafiye.net


Tarih 28 Nis 2015 Kategori: Nilüfer SARP

Memleketim

Memleketim

 

Nerden düştü aklıma sabah uyandığımda, 
Hep hüzün soluyorum yurdumu andığımda.

Bambaşka bir tat verir ovasıyla bayırı 
Memleketim! Yıllardır hüzün kokar çayırı
Her yerde her köşede mahzun, yıkık bir duvar
İçten içe inliyor, kulağımda sesi var
Bir ses ki, arşa gider titrer orda felekler
Yedi kat asumanda zikreder hep melekler
Masumca bakışları musibetleri savar 
Etrafından bihaber güler durur bebekler 
Bilseler geleceği kahredip ağlarlardı
Secdeden asla kalkmaz hakka bel bağlarlardı


Neden tüm asalaklar olur nefse musallat?
Neden kimi insanlar bize görünür cellât?

Böyle bakıp dururken yurdun her bucağına 
Görüp de ağlıyorum kor düşen ocağına 
Hainler dört beş koldan hücuma geçiyorlar
Acaba analardan çiğ süt mü içiyorlar 
Bazen gözümü yumup düşündüm geleceği 
O gelecek içinde kim bilir olacağı
Gerçekler çok acıdır görenler kaçıyorlar
Hiç aklıma gelmiyor ülkemin güleceği 
Varsa eğer birazcık insanlarda sadakat
Yarın mahşer gününde onlaradır mükâfat

Sonu gelmez sanırlar debdebeye düşenler
Memleketi paylarlar şeytanla örtüşenler

Bir ucundan bir uca adım adım gez dolaş 
Ölmeden amaç edin dağ, deniz deme ulaş
Güzel memleketine canı gönülden sarıl
Kadere sakın kızma ne isyan et ne darıl
Benzeme sakın ola sudan çıkmış balığa
Görme, duyma, dokunma kuru kalabalığa
Su gibi kalıcı ol, çağla, sonra da durul 
Ne yaparsa aldırma bön bön bakan alığa
Sorma sakın onlara memleketin halini 
Sessizce yüze bakıp geçerler mahallini

Melekler dua eder bakıp arş-ı aladan
Memleketim kurtulur elbet bir gün beladan


NİLÜFER SARP

www.kafiye.net


Tarih 28 Nis 2015 Kategori: Nilüfer SARP

SIR İÇİNDE SIR DOLU

SIR İÇİNDE SIR DOLU

Farkına varamadan öyle geçer ki zaman
Koşuşan atlar gibi bir gün varırsın sona
Sır içinde sır dolu felek vermez hiç aman
Zemheride yanarken temmuzda dona dona

Düşe kalka bitirsen bu yolu hiç durmadan
Ne gelecekse gelsin deyip akılsız başa
Bazen pişmanlık duyup hiç kimseye sormadan
Benzetirsin hayatı koca bir kara taşa

Yalan dünyaya nasıl aldandığını düşün
Bitmez demişlerdi ya “ye iç gez toz” aldırma
Yalanlarına kandın hüsran oldu son düşün
Yeter artık ağlayıp yürekleri kaldırma

Çokça hevesli idin kurulup yapılarda
Kibirlenip baktın hep aferin almak için
Gelip geçen herkese kızarak kapılarda 
Selamı esirgedin acaba neden niçin

Bu son faslında ömrün etrafını kırarak
Yaşarken kuytularda zoraki gayretinle
Ona buna her zaman kumpaslar da kurarak
Kendini gösterdin ya haydi şimdi var inle

Aklına hiç gelmedi, başladığım noktaya
Geri dönerim bir gün diyerek hep uyuyan
Doldurdun miadını günleri saya saya
Bırak boş işlerini gaflete düşme uyan

NİLÜFER SARP
16 KASIM 2014
www.kafiye.net


Tarih 28 Nis 2015 Kategori: Hüseyin DURMUŞ

K E N D İ M İ

K E N D İ M İ

Gecenin karanlığıydı beni korkutan,
Yaşamın ihanetiydi beni korkutan,
Güzelin kor bakışıydı beni korkutan, 
Kendimi teselli ediyorum yaşamda.


Duygular anlatılamaz güzellere,

Sevgi hiç söylenemez güzellere,
Güller hiç derlenemez güzellere,
Kendimi teselli ediyorum yaşamda.

Veda busesi konunca al yanağa,
Bakmak olur mu yakıcı kor dudağa,
Şimdi ayrılmak olur mu sonsuzluğa,
Kendimi teselli ediyorum yaşamda.

Umudun yok olup tükenen bakışına,
Yaşamın giden acımasız akışına,
Sevgilinin o anlamlı kaş çatışına,
Kendimi teselli ediyorum yaşamda.

Gitme diyemedim servi boylu güzele,
Zülfün teli bağlar diyemedim güzele,
Kalbimin acısını vermedim güzele,
Kendimi teselli ediyorum yaşamda.

 

Basınsitesi- İzmir 20.10.2004
Hüseyin DUMRUŞ54
Emekli Edebiyat Öğretmeni
Şair Yazar 
www.kafiye.net


Tarih 28 Nis 2015 Kategori: Hüseyin DURMUŞ

BİR GÜL


BİR GÜL

Seni simgeleyemez inan bir gül,
Çünkü sen gülden daha güzelsin.
Seni simgeleyemez inan bir kalem,
Çünkü sen kalemden daha iyi yazarsın.

Seni dünya,kainat, uzay anlatamaz!
Çünkü sen hepsinin içinde yer edersin.
Cennet bile senin iznin olmasa almaz!
Yaşarken bir cennetteyim, sen benimsin.

Güller açınca o gül yüzünde,
Cehennemi görmek istemiyorum!
Sararken etrafı kokusu mor menekşe de,
Şimdi fırtınalar görmek istemiyorum?

Bu günün anısına özel olmasın sevgi,
Bu günün özlemini yaşa ey sevgilim!
Bu günün sevdasıyla izlerken şimdi sevgi,
Bu günün ilk günkü gibi olmasını isterim.

İzmir / 14.02.2001
HÜSEYİN DURMUŞ.54 
Emekli Edebiyat Öğretmeni 
Şair Yazar 
www.kafiye.net


Tarih 28 Nis 2015 Kategori: Zeynep ÖZÜGENÇ

BEBEK MASUMİYETİ SEVGİ

BEBEK MASUMİYETİ SEVGİ

 


Bir sevgilim 
Olmalı. 
Acıyı tanımamış
Acıyı tattırmayacak.
Sevince 
Bebek Masumiyeti ile 
Bebek sevgisi
İle 
Sevecek
Bir sevgilim 
Olmalı.
Koruyacak
Kıskanacak
Bebek masumiyeti ile
Her şeyi bende
Bulacak bir sevgilim 
Olmalı 
Zulum ne
Keder
Hüzün
Karanlık 
Ne
Bilmeyecek
Bildirmeyecek
Her düşüşte
Benle
Olacak
Bende 
Kalacak
Sevmekten 
Vazgeçmeyecek
Benden gencini
Seçmeyecek
Hastalandığımda
Tiksinmeye cek
Benle yaşlanacak
Olursa Sıkıntı
Herkesle bir olacak
Tek üzüntümüz
Mesala havanın
Soğuğundan
Yağmurun 
Islanmışlığından
Olacak
Bir sevgilim
Bir eşim olmalı
Bebek masumiyeti ile …
Umuda durdu yollar

05-03.015 AFYONKARAHİSAR
TC Zeynep ÖZÜGENÇ
(Bir Garip Zeynep)
www.kafiye.net


Tarih 28 Nis 2015 Kategori: Zeynep ÖZÜGENÇ

HAYAT NE ZAMAN BİTER

HAYAT NE ZAMAN BİTER

Yüz yaşında olsa da ;İnsan
Mutlu yaşamak,ister inan 
Evrende ki ,bilindik tek lisan
Sevgidir.sevgidir,inan

Bu hayatın,önü,sonu
Mutluluk,bereket acı da var tabi,
Göstermeliyiz,elimizden gelen gayreti
Her şeyin ,üstesinden gelir sevgi……..

İnanırsan,daha iyi olur Hayat,
inanırsan daha kolay bu bu eza
İnanırsan,daha kolay biter bu ceza
Her şeyin,üstesinden gelir sevgi……
07.05.2014 Çarşamba saat 10:45

ZEYNEP ÖZÜGENÇ (Bir Garip Zeynep)
www.kafiye.net


Tarih 28 Nis 2015 Kategori: Bilgehan EMİRŞANOĞLU

Aşk-ı Leyla

Aşk-ı Leyla

Gecenin alaca karanlığına, 
Duygularımı hicri ettim. 
Usulca gecesine yağsın diye, 
Ayın on dördü gibi cemaline, 
Dokunsun da buselerin de, 
Saadete erişsin yüreğim.

Kilk’imin notası elerim olunca, 
Gönlümden dökülen kelamlar, mızrap olup, 
Hüzzam makamında, eserler çaldırdı.

İçimde ki aşkın, başka nüshası olmadı. 
Ömrüm fariğ şekilde sürünce de nöbet tutuyor. 
Onsuz ruh taşırsam eğer, Asuman Şahid olsun ki; 
Gözyaşlarım yeryüzünü, milim milim, lav gibi ıslatsın. 
Cehennem narında benliğim örselensin.

Ulaklarla diyarlara haber gönderdim. 
Cihan’a bir salıncak kurarım, ismi de aşk-ı Leyla olur. 
Mecnun’a kavuşmak gibidir, yakamozu andıran gözlere dokunmak! 
Yüreğimi para pare, yapan ayna cemalde gün be gün eririm.

Ebrü bakışlara hayran olmamak elde değildi. 
Kalbimin şah damarı rişte gibi duruyor. 
Kopmasın diye, lal dilim dualar ediyor. 
Tan vaktine kadar, aşk adına şem yakacağım. 
Tüm benliğimde,” O” Cem olunca, 
Yıldızlar tek tek, sol yanıma dolacaklar.

“O” dolu umutlarımın eşiğinde, kam almaktır, tüm emelim. 
İçimde tükenmeyen arzudur, o’na dokunmadan sevmek! 
Düşüncelerime geh sonsuz aşk gem vurunca, 
Hıraman hıraman, nefesim kesilircesine, raks ederim.

Gönlüm bir Nedim’e akmış, yüreğimin özüne süzülmüş. 
Ruhum İzbelerde şems arasa da, dehlizler de çak çak, olsa da, 
Müptelayım ben o’na! 
Aşkın cennetinde, katre katre, gözlerimden yaş süzülür. 
Şems’in kızıl rengine, bimar bedenimi saldım. 
Renginde boyasın bedenimi, geri versin, bitap benliğimi!

Velhasıl onsuz beyhude geçecekse ömrüm, 
Onun dünyasında, kelebeğin ömrü kadar yaşamaya razıyım. 
Yüreğim o’na ezelden aşina, ezelden esir gibi, 
Aşkın notasında, asla es olmaz, telsiz kemanda çalmaz! 
Kemal olmuş düşüncelerim, aşkın hecesini yazmaya çalışıyor.

“Aşk” tek hece…

Gündüz, gece “O” yanımda olursa, 
Ömrümce aşkta dem olursam, 
Bilmece gibi sorgularda, bulursam kendimi, 
İşte hayat, işte yaşamak budur diyebilmektir! 
Ve 
Ben gecenin zifir karanlığında, 
Karanın, karasına inat, 
Onun meş’alesinde, beyaz kelebek olup, 
Evrene ışık saçmayı, yemin bildim. 
Benliğim ondan başka hiç bir tarafa, inhiraf olmaz.

Bir gün…

O ve ben sonsuzluğa dem vurmuş, iki sevdalı olacağız…

Bilgehan Emirşanoğlu
www.kafiye.net


Tarih 28 Nis 2015 Kategori: Nezahat KAYA

SEN VARSIN

SEN VARSIN

Duymak mı istiyorsun hicap eden dilimden
Ruhumun ırmak olup akışında sen varsın
Sendelerim yâr sensiz düşerim tut elimden
Gönlümün aşka çelme takışında sen varsın

Muhabbetim derinden her sey senle kuruldu
Yürek atışım bile hırçın iken duruldu
Seken kör kurşun değil gözlerinle vuruldu
Sırrında eridiğim bakışında sen varsın

Varsın gelsin ayazlar üşütmez bu bedeni
Girdabında sel oldum aşkın bunun nedeni
Sağanak halindeyken beni benden edeni
Sevdama şimsek olup çakışında sen varsın

Gün doğarken sabaha umutla uyandığım
Şükredip varlığını özlem ile andığım
Hasret biter mi diye vuslatıyla yandığım
Selam veren güneşin yakışında sen varsın

Kalbime düştü adın bir sükût ikrar ile
Gem vurulmaz duygular coşarak geldi dile
Kor düşen gülüşleri saklayamam nafile
Kurduğum tüm düşlerin nakışında sen varsın

Nezahat YILDIZ KAYA 
www.kafiye.net