şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Hazan Kokulum
Bir eylül ağlıyor bugün anılarımın üstüne
Ben suskun
Ağaçlar kırgın
Sararmış yapraklarını döküyor avuçlarıma
Bir başka sarıyor yokluğun
Bir başka vuruyor geceler eylül sancılarında
Buğday başağı saçların çağlayanlar gibi dökülüyor
Yüreğimin dipsiz kuyularına
Bir deniz olur gözyaşlarım
Saçların engin bir kumsal
Çarparsın yüreğimin duvarlarına
Her vuruş dudaklarımdan bir ah koparır
Hayalin dolanır boynuma
Nedeni niçini sormadan
İdam ettirir beni senli bir yalnızlığa.
Betim benzim uçmuş
Eylül rengiyim
Bir ağrıki düğümlenmiş yüreğime
Yaşadıkça içim acıyor
Yokluğun üşütüyor bedenimi
Eylülüm ağlıyor saçlarım ıslanıyor
Şimşekler çakıyor… ben seni bekliyorum
Yarısı aklımda yarısı yok
Bir şarkı dolanıyor adınla pelesenk dudaklarıma
Eylülde gel diyor ıssız sokaklara
Yüreğim yanıyor ıssız kuytularda
Bedenim sızlıyor
Şimdi
Yalnızım binlerce insan arasında
Senden fersahlarca uzakta
Her sabah olduğu gibi
Bir hazan sabahına daha sensiz uyanıyorum
Yatağım soğuk bedenim buz kesmiş
Eylülü yaşıyorum sensiz sabahlarda
Seni istiyorum çığlıklarımı boğuyorum yastığıma
Tavana takılır gözlerim
Hayalin gelip oturur kirpiklerimin ucuna
İdam eder beni sorgusuz sualsiz
Hazanın sarı yaprakları
Ayaklarıma düşüyor
Cansız bedenim gibi
Seriliyor yerlere
Yokluğunu içiyorum yudum yudum
seni yokluğunla seviyorum
Senden bana sadece ıslak kaldırımlar ve anılarım kaldı
Kurutup asıyorum anıları evimin her köşesine
Senli yüreğimi çıkarıp asıyorum geceye
Belki gelirde anlından öpersin diye.
Kokun halen aklımda
Hiç unutmadım ki unutamadım
Seni getirir bana esen rüzgârlar
Rüzgarları
Bedenime sarıyorum seni sarar gibi
Kadehime biraz hazan,
biraz hüzün birazda sen dolduruyorum
Eylülün gözyaşlarının şerefine kaldırıyorum
Hazan kokulum gel artık bak bu eylülde geçti
Gel ister eylülde ister acımasız zahmeride
Yüreğimi yüreğine
Ellerimi ellerine
Üşüyen bedenimi bedenine sar
Bir parça kar serp yüreğimin ortasına
Yürek yangınımı söndür yeter
Safiye ÇAKIR
www.kafiye.net
Sığınmak İstedim Sana
Bu gece sığınmak istedim sana
Soru sorma?
Yargılama
Hele hele hiç ayıplama
Ruhumda yanan ateşi ellerinde söndürüp
Yüreğimi yüreğine dökmek istedim
Yıldızlara adını verip
Ayın kıblesine gözlerini çizip
Sözlerini rüzgâra verip
Hayalini sazın teline serip
Her akşam gülüşlerini meze yapıp
Azrail ile can pazarlığı yaptığım saatte
Ellerinde solmak istedim bir anda
Ama yoktun
Feryat figan ağlıyor ruhum
Gözlerimde akıtamadığım gözyaşlarımdın
Hıçkırıklarım sığmıyordu bu kente
Ürküyor düşüncelerim karanlığa
Misafir oluyor cesaretime korkular
Çaresizim
Titrek bedenim
İnliyor geçmeyen bekleyiş saatleri
Durmuş akrep
Yelkovan peşinde
Düşüncelerden ağırlaşmış başım
Aradı omzunu
İsyanlarımın dili ol istedim
Yoktun işte
Çarpıyorum yüzüme avuçlarımda biriktirdiğim gerçekleri
yıldızları vurdu İsyanlarım
Eğildikçe düşüncelerim yokluğa
kirlenen kaderimi sende çekmek istedim temize
Küf tutmuş hüzünlerim tortusu elimde
Sevdiğim ruhum kavrulurken mahşer yerinde
Vefa dilediğim ellerin söyle nerede
Safiye ÇAKIR
www.kafiye.net
Yetişemedim Ardından
Bir rüzgar esti geçti sokağımdan
Yanık türküsünü dolamış diline
Dokunmuş serinliği tenine
Kokusu kokuna sıvanmış
Saçlarında nazlı nazlı dolanmış
Bir rüzgar esip geçti buradan
Koştum koştum yetişemedim ardından
Bir Güneş değdi sabahıma
Gözlerinden ışık
Saçlarından renk çalmış
Sarılıp yüreğinden ateş almış
Bir güneş yakıp geçti buradan
Koştum koştum yetişemedim ardından
Bir hayal gelip oturmuş gözlerime
Yüreğinin gölgesinde soluklanmış
Kırlardan kopup gelen
Delişmen bakışlarını çalmış
Yüreğimde atışı kalmış
Bir hayal çalıp gitti beni benden
Baktım baktım baka kaldım ardından
Bir Yağmur değdi pencereme
Senin saçlarına bulanmış
Ellerinin nemi üzerinde kalmış
Damlası dudağımdan buse çalmış
Bir yağmur yağıp geçti buradan
Bir sel oldun içinde yüzemediğim…
Tutmak istedim tutamadım
Akıp gittin parmaklarımın arasından
Safiye ÇAKIR
www.kafiye.net
Vebal…..
Kapanıyor üstüme katmer katmer gece
Bir kemanın nağmelerinden sesleniyorum sana
Şahlanmış çığlıklarım
Eteğime topladığım acılar
Bugün çıkıyor gün yüzüne
Dudaklarımda büzüşüyor kelimeler
Mecalsizim
Nefesim nefesini özlüyor
Suskularım sesimi
Dudaklarım gülüşüme hasret
Bakir cennetinden azat ettin ya beni
İşte o gün vurdun kör kurşunla yüreğimi
Saadetimin sermayesi
Karanlığın gözlerimiydi beni karartan
Yoksa ayrılık mıydı tek kurşunda yıkan
Dağlar bile efkârımda ses verirken sesime
Neden sen sessizliğe bürünürsün böyle
Hadi söyle can
Hiç mi korkmadın ayrılığın karasını sürerken alnıma
Hiç mi kokmazsın rüyalarına gelecek hayalimden
Bir kandil gibi için için yanıyor yüreğim
Ah sır mıydı bana söylediğin sözler
Bilseydim dökülür müydü dilden kelimeler
Düşerdi bir bir saklıma harfler
En parçalanmış, sızlayan yanım avuçlarında
Ellerine bıraktığım intihar etmiş düşlerim
Acıtmaz mı yüreğini
Vebali hiç mi titretmez gül kokulu tenini
Gidemeyişlerime inat
İşte gidiyorum
Saçlarıma taktığın gümüş tellere inat
Yüreğim bakir cennetinde kavrularak
Dudaklarımdaki son cümleyi sana adayarak
Gidiyorum
Söyle şimdi abı hayatım
Silmek istiyorsan aynandaki beni
hadi şimdi sür yüzüme yalnızlığın kisvesini
SaFiye ÇAKIR
www.kafiye.net
GEMİCİ KIRI KÖYÜ/BİGA
Benim köyüm. Doğduğum, ama yollarında fazla dolaşma imkanım olmayan köyüm. Eğitim ve ekmek parası nedeniyle ayrılarak gurbette burnumda tüten Gemici Kırı köyü.
Resimlerin çekimi tarafımdan yapılmıştır. Mayıs/2009
Hüseyin DURMUŞ
ŞUBAT
Koşan atlar misali günler hızla geçiyor
Yılın ikinci ayı; güdük şubat hoş geldin
Ne güzel kış bitecek bahar kapı açıyor
Coşan çeksin halayı; güdük şubat hoş geldin
***
Kimine zevk-ü sefa, kiminde canlar yakar
Yağan yağmura, kara, arap kız camdan bakar
Tatildeki çocuklar kar için evden çıkar
Topu sever alayı; güdük şubat hoş geldin
***
İçleri yaka yaka tüter yine ocaklar
Kimisi kömür yakar odun kırar nacaklar
Doğal gazın bedeli insan sabrını yoklar
Daralır emmi dayı; güdük şubat hoş geldi
***
Kardan kapanır yollar iki metreyi bulur
Kurtlar iner köylere; aç kaldım diye ulur
Erzaklar tükenince kulu endişe alır
Özler kahveyi çayı; güdük şubat hoş geldin.
***
Şubat müjdelerle gel, artık şu terör bitsin
Üstümüzden al hüznü; gam da keder de yitsin
Yeni yeni umutlar, sağlık mutluluk yetsin
Gerilsin barış yayı; güdük şubat hoş geldin
NİLÜFER SARP
1.ŞUBAT.2016
HER AYA BİR ŞİİR (10)
SENİ ÇOK ÖZLÜYORUM…
Duygular şaha kalkmış, karanlık gece sensiz
Kara gözlüm nerdesin, gel gönlüme hemdem ol.
Mısralar halay çekip, inliyor hece sensiz..
Kara gözlüm nerdesin, gel gönlüme hemdem ol.
*
Her yere haber saldım seni gördüm diyen yok,
Senin yokluğun kadar yüreğime değen yok,
Ondan yüzüm gülmüyor,efkarlıyım, çilem çok..
Kara gözlüm nerdesin, gel gönlüme hemdem ol.
*
Çekip gittiğin günden kalmışım ah-ı zarda
Hep seni arıyorum yalnız yüreğim darda
Seni bekleyeceğim, olsa boranda karda
Kara gözlüm nerdesin gel gönlüme hem dem ol
*
Dön gel bana sevdiğim seni çok özlüyorum..
Yorgun bakışlarımla yolunu gözlüyorum.
Derdim tazeleniyor yüreği közlüyorum,
Kara gözlüm nerdesin, gel gönlüme hemdem ol…
*
Sema DAĞLI
09.12.2015,
www.kafiye.net
Demedim mi yar
Ayfer AKSOY
www.kafiye.net
PEYDAHLANAN NEFRET
Her yeni günle büyüyen
Bir nefret peydahlanıyor içimde
Yüreğimdeki sevilerin yüzü düşüyor
Mavi ile harmanlanan hayaller
Yerini siyah düşlere bırakıyor
Herkesi içine alan ama
Bizi içine sığdıramayan zaman
Öyle kuruluyorki üstüme
İçimdeki izlerini silmeye başlıyor
Ayfer Aksoy
www.kafiye.net
DÜZENBAZ
Çok kurnazdır gizlice
Kendini sanır şahbaz
Oyun oynar sinsice
Ahlaksız o düzenbaz
Kendini o bilmezmiş
Risalesi edepmiş
Yaptığını görmezmiş
Ahlaksız o düzenbaz
Önce baksın kendine
Sanki onun haddine
Düşsün kendi derdine
Ahlaksız o düzenbaz
ilmim derin der durur
baştan başa hep gurur
Şeytan ile hep olur
Ahlaksız o düzenbaz
Yollarında kaybolmuş
Kendince o mahfolmuş
İyi olmuş kahrolmuş
Ahlaksız o düzenbaz
Ayfer Aksoy
www.kafiye.net