Kategoriler

Arşivler


Tarih 23 Şub 2016 Kategori: Cavanşir Əsgər

Yalanlardan

Yalanlardan

Yalanlardan şikəst olan inamdı ,
Nahaq yerə gəl məni az inandır .
Alovumdan alışarsan amandı , 
Sönsəm əgər boğularsan tüstümə .

Nəfəsimi yollar yordu, yel uddu ,
Izlərimi yağış yudu, yer uddu ,
Onu bil ki , səni çoxdan unutdum …
Ürəyimdi dyanıbdı qəsdimə .

Kim bələdçi , kim nabələd bu yola ,
Vay o kəsə bələdçisi kor ola .
Yaxın gəlmə , el içində söz olar ,
Uzaq dayan kölgəm düşər üstünə .

Cavanşir Əsgər
www.kafiye.net

Tarih 23 Şub 2016 Kategori: Safiye SAMYELİ

SEVDAM ÖYLE BÜYÜK Kİ

SEVDAM ÖYLE BÜYÜK Kİ

Kırk mum diktim bu gece, aşkımızın büstüne.
Otuz dokuzu sönse, biri yanar sevdiğim.
Öyle çok sevmişim ki, gül koklamam üstüne.
Dikeni göze batar, içim kanar sevdiğim.

Yarıyı geçse bile, kütükte yazan yaşım,
Karlar yağsa üstüme, birden ağarsa başım,
Doyamam ki sevmeye, seksen olsa da yaşım.
Sevdayı bilmeyenler, beni kınar sevdiğim.

Sevgide kuralım yok, sınırsızca severim.
Dilimi dağlasalar, gözlerimle överim.
Biri kem gözle baksa, dilim durmaz, söverim.
Bu halimi görenler, deli sanır sevdiğim.

Senin için döşedim, içimdeki köşkümü.
Bir ömür bekletsen de, eksiltmem hiç meşkimi.
Kalp gözüyle bakıp da, gören olsa aşkımı,
Dili tutulur inan, kanı donar sevdiğim.

Huriler saf tutarlar, aydınlanır zifirim.
Yaklaşmayın hiç derim, o yârdir tek ahirim.
Yâr; akdimden dönersem, ben en büyük kâfirim.
Gökten inen melekler, beni dener sevdiğim.

Hasret yaksa, kavursa, çöle çevirse beni,
Kan sersem yollarına, sarartsam da bu teni,
Son nefeste yine ben, seni isterim seni.
Çektiğim tüm acılar, sende diner sevdiğim.

Attığım her adımda, sana çıkmazsa yollar,
Kırılır umutlarım, yana devrilir kollar.
Salâmı okutsalar, öldü diyerek kullar,
Fırsat tanır Azrail, geri döner sevdiğim.

Safiye  SAMYELİ
www.kafiye.net


Tarih 23 Şub 2016 Kategori: Sündüs Arslan AKÇA

Sevgili

Sevgili

Hazan vakti gülşenime bülbül oldun ey sevgili!
Mest olmuşum yüreğinde sunduğun hep mey sevgili

Bir kemanın tellerinde hüznü giydim üzerime
Aşkın gizli dehlizinden geçiverdim hey sevgili!

Yakamoz olup düşünce gözündeki parıltılar
Nur yüzünü kıskanıyor semadaki ay sevgili

Sana olan hasretimi zaman ile anlatamam
Bir dakika asır olur saniye de ay sevgili

Aklıma her düşüşünde depreşirken yaralarım
Gözlerimden damla değil akar deli çay sevgili

Cümle cihan bilir oldu meftun olan ahvalimi
Artık sen de insaf eyle vaveylamı duy sevgili!

Bana ağyar sana ayan gönlün kapısına vardım
Aşk ehlinden verileni sadakaya say sevgili

Sırrın naif ellerinde hasbihalim hep kendimle
Çehreme düşen hüzünden alır mısın pay sevgili

Varlığınla mest olmuşum faveranım kendimde
Neyzenin o nefesinde inliyor bak ney sevgili

Itirazım olur mu hiç senden gelen hicranıma
Hicranım kalbime sürme başım üzre hay sevgili!

Dönüverir gökyüzünün aşkla yanan yıldızları
Kelamın ok’u bendeyse senden gelen yay sevgili

Adanmışlık ikliminden bulut olup yağmaz isem
Bakma hiç gözüm yaşına kes başımı kıy sevgili!

Sündüs Arslan AKÇA
www.kafiye.net 


Tarih 23 Şub 2016 Kategori: Sündüs Arslan AKÇA

Sur’a Sus Üflemek

Sur’a Sus Üflemek

Her gece tazelenmiş bir hasretin koynunda sabahlarsın. Ebem  kuşağının açacağı vakti beklerken gözlerin, sabrına boyun eğişini an be  an izlersin.

Bekleyiş umudu gizinde saklamıştır yıllarca. Bekleyiş hasrete dostluk etmiştir ömrünce. Nice bağrı yanık âşıkların âh’ını biriktirmiştir. 

Aşka düşen yâre yarenlik etmiştir zor zamanında.

Yâre giden yolun her sapağında yön kaygısı düşer yüreğine. Ve susar, gözlerini kapatır, bütün sessiz hallerin sesinde yüreğini dinlersin usulca. Ve yüreğinin sesine doğru gidersin. 

Köşe başındaki yasaklı elmanın kokusu düşer burnuna. Ellerin dala uzanır. Nefsinin ısrarına yenik düşersin. Bekleyiş süresi uzadıkça vuslat geceyi vurur. Hicrana bürünen hayaller devşirir ömrüne.

Şafağı beklerken, eksik yanlarımın çığlıkları kulaklarımda. Sur’a sus üflemek ne denli zor ise, eksik yanlarımın çığlıklarını da bastırmak o denli zordu. Sol yanımızda hiç susmayan kuşun  vicdanına sığınıyorum. Bir nefes soluklanıyorum.

Her eksikten yeni yeni bütünler üretme çabasındayken tükeniyorum. İçimde bir geç kalma korkusu. Yürekte vuslatın sessiz telaşı…

Hatırlamak, unutmamak için ne yapmak lazım. İlla ki, Rabbin ufaktan bir titretmesi mi gerekiyor, bilemiyorum.

Bildiğim, geliş sebebimizden günbegün uzaklaşmamız. Bu uzaklık öyle bir vakte dayanıyor ki, bütün ruhumu ateşe veriyor.

Telaşlarımızın, koşturmalarımızın boşluğuna düşüyorum. Her birini sorguluyor, sual yağmuruna tutuyorum. Cevapsız kaldıkça suskunluğum kat be kat artıyor. Tarifsiz bir can ağrısına tutuluyorum. Yatağım, yorganım dikenlerle döşenmiş gibi. Kalp kor içinde, beden üşüyor. Ben titreyişin ateşinde yanıyorum. Bulutlanıyorum ve ben bulutlandıkca  duman çöker gözlerime…

Şimdiler de dumandan göz gözü görmez oldu. Toprak bağrını açmış bekliyor, gökyüzü avuç içlerine akıyor damla damla… Hüzün hikâyeleri birikiyor Anadolu’da. Her kapı tokmağı ardında yüreği yanık ana babalar saklıyor. Acı kol geziyor sessiz çığlıklarını bırakarak.

Kan yol aldı yürüyor Fırat boyunca. Hırçın sevdaların suyu, göz yumuyor bu akışa.

Yürekçe tekleşmenin bekleyişine koyuldum bu günler. Acı gönüllere pay edildikçe azalırdı. Yoktu bizim gönül ortağımız bizden başka. Yangın bizimdi, yanan bizdik. Yandıkça pişen de biz olmalıydık.

Susturmalıydık içimizdeki çok sesliliğin dilini. Hoyratça ortalıkta dolanamazdı bu ara. Yasımız vardı çokça, emanetleri vardı boynumuzun borcu.

Aşka aşkla gidenler düşüyor aklıma. Bırak diyor bir yanım gidene yanmayı. Sen haline yan!

Hangi vakit aşk düşerse aklıma, aşka doğru kanatlanıp uçasım gelir. Telaşa kapılır, zamansız  uçmanın yorgunluğu düşer payıma.

Ah bir telaşın koynunda ömür tüketen !

Ömrüne bereket…

Sündüs Arslan AKÇA
www.kafiye.net


Tarih 23 Şub 2016 Kategori: Nezahat KAYA

Kendimle söyleşi…

Kendimle söyleşi…

“Kusursuz değilim” lafım kendime
Beni benden iyi özüm tanıyor
Duruşum anlatır neler bendime
En sessiz cümlemi sözüm tanıyor


Kimi gün şükürsüz bunca nimete
Sandıklar dolusu gelmez kıymete
Gördüğüm ne varsa geçti zimmete
Doymayan yanımı gözüm tanıyor


Hiç kimse sezerek içimi bilmez
Yakına erişip yakamı silmez
Kırığım, döküğüm zaten eksilmez
Derdimi, telinde sazım tanıyor


Eskiyen seneler verdi demine
Yaşlandım diyorum var mı yemine
Tabanım hırslanır toprak zemine
Dermansız halimi dizim tanıyor


Ne desem aksine çıkıyor tersi
Direnen tarafım biraz da asi
Sabrımı zorluyor arada hepsi
Tasamı paylaşan kozum tanıyor


Bir kere şad olup gülsem içimde
Neleri saklarım bin bir acımda
İncinen bağrımda, aklar saçımda
Hicranı derinde gizim tanıyor


Bilmedim kimlerdi dostun erbabı
Pazarlık payımda yoktu hesabı
Getir el basayım varsa, kitabı
Ar ve günahımı yüzüm tanıyor.

Hayat ekseninde bilir yerini
Beş vakit zamanda yoklar kibrini
Niyeti bu işte…Böyle birini!
Geçtiği yollardan tozum tanıyor


Nezahat YILDIZ KAYA

www.kafiye.net

Tarih 23 Şub 2016 Kategori: Harun YILDIRIM

SERZENİŞ

SERZENİŞ
Ateş çemberi oldu Oğuz neslinin yurdu 
Uyan artık uykudan böyle uyku mu olur 
Toplansın zafer için turan denen şu ordu 
Hırsından bize kafir dehşetinden kan solur 
Ateş çemberi oldu Oğuz neslinin yurdu

Donup kalma mermerden yapılmış heykel gibi 
Parçalanıyor şafak bombaların altında
Bak kan gölüne dönmüş ayaklarının dibi 
Ecnebinin gözü var senin saltanatında 
Donup kalma mermerden yapılmış heykel gibi

Gaziler şereflidir şehitler ise şanlı
Erer bu mertebeye ölümü göze alan
Bu nasihat sanadır dinle ey delikanlı
Bir şehidin ardından tarihtir arda kalan 
Gaziler şereflidir şehitler ise şanlı

Bunca zulme zevala dayanmaz yüce dağlar 
Çobansız sürülere efkârlanıp sustun mu? 
Ateşinden gül açmaz küser kızgın bağlar 
Sen kartal şahinlere buhranlanıp pustun mu?
Bunca zulme zevala dayanmaz yüce dağlar

Öz gardaşım deyipte sarmıştım kucağıma 
Sardım sarmaladım da misafirsin demedim 
Şimdi sen mi göz diktin yattığım ocağıma 
Üç öğün aşım var dı bir gün sensiz yemedim 
Öz gardaşım deyipte sarmıştım kucağıma

HARUN YILDIRIM
www.kafiye.net


Tarih 23 Şub 2016 Kategori: Ali Bilecen

GÖRÜNTÜ

GÖRÜNTÜ
Sonbahara giren çeyrek ömürde 
Felek her kareyi boyalar durur. 
Geçim derdi binmiş kulun sırtına 
Dünya meşakkati oyalar durur.

Bulmayı istersen cevher derinde
Cahil at oynatır bozgun yerinde
Karayel esince günün birinde
Şapkası düşünce foyalar durur.

Ateş nara döner çelik kovada
Sevgiyle yerleşir huzur yuvada
Yol almak güçleşir puslu havada
Karanlık çökünce yayalar durur.

İnsanı kâmilin edep ütüsü 
Belaya sürükler kulun dürtüsü 
Suyla baş edemez toprak örtüsü 
Dağın yamacında kayalar durur.

Gül boynunu bükmez bülbül öttükçe 
Çamurlu yollara dayanmaz ökçe 
Gülmeyen talihe yeter dedikçe 
Çilenin içine mayalar durur.

OZANMERDAN susar kopunca hatlar 
Azalar beyinden almaz komutlar 
Yürek yorulunca donar umutlar 
Gönül hız keserek dayalar durur.

ALİ BİLECEN/OZANMERDAN/23.02.2016
www.kafiye.net


Tarih 23 Şub 2016 Kategori: Ayfer AKSOY

Bir Yük Var Bende

Bir Yük Var Bende

Sensiz kaç şiir doğdu
Nefessiz kaldı gecede bilir misin?
Kaç dize sızıyla kapattı gözlerini
Geceye gömdüm bilir misin?

Bu kaçıncı yetim düşüydü sevdamın
Damlamadan yürekten akması
Bi damlada hayat bulmak isterken
Sonu bulması..

Ben aşkı düşledim hep
Kucağıma alıp sevip okşayamadım
Sancılı düşüklerimin yasında tutuştum..
Seni unutmak istediğim gecelerde bile 
Seninle sabahladım..

Kaçak vagonlardan sızmış
Mülteci sevginle ıslanan şiirlerim
Nasıl tutuşmak istiyor bir bilsen?

Zamansız açan çiçeklerim
Solmaya mahkumdu rengi biçilmeden..

Bulutlara yüklediğim 
Kelimelerin kanattığı
Bir hasret var içimde
Taşıyamadığım 
Belimi büken bir yük var bende..

Kaç g/iz bıraktın giderken geriye bilir misin?

Ayfer Aksoy
www.kafiye.net


Tarih 21 Şub 2016 Kategori: Ülkü DUYSAK

DOSTLUK

Sözüm; dostluğun anlamını kavrayamamış olanlara elbette…

DOSTLUK

Düşman mı kesildik durup dururken?
En küçük sorunlar büyüdü gitti.
Tamam, öyle olsun tutma elimden,
Dostluk bir aynaymış, kırıldı gitti…

Fırtınalar aşıp, geldik kıyıya.
Dayandık sırt sırta, erdik bahara. 
Nice ümitleri paylaştık güya.
Dostluk bir sal imiş, delindi gitti.

Özlemler taşıdık uzak yerlere.
Olmadı bir zaman kalplerde hile.
Tükettik sevgiyi göz göre göre.
Dostluk bir masalmış, okundu gitti.

Değer verdik yalnız küçük bir çula.
Satmadık kimseyi paraya pula.
Sevgi ağır geldi aciz kullara. 
Dostluk bir mektupmuş, yırtıldı gitti.

Sıra ile giydik bazen bir gömlek.
Bölüştük seninle bir parça ekmek.
İyi dokunmamış neylersin ilmek.
Dostluk bir çileymiş, söküldü gitti.

Ülkü Duysak
www.kafiye.net


Tarih 21 Şub 2016 Kategori: Ülkü DUYSAK

YAŞAMA SEVİNCİ

YAŞAMA SEVİNCİ

Sabah güneşini gördü pencerem.
Baharın dalları güldü gülecek.
Tabiat uyandı ne büyük görkem.
Hayaller gerçeğe döndü dönecek.

Bir güvercin uçtu kanat çırparak
Papatya doğruldu gerdan kırarak
Güneş’in ışığı daha da parlak
Umutlar zirveyi gördü görecek.

Ülkü Duysak
www.kafiye.net