Kategoriler

Arşivler


Tarih 27 Mar 2016 Kategori: Nesrin Önem

Sarmal

Sarmal
İnişli çıkışlıdır hayat !
Basamakları yorarken
Tırmandığın yokuşlarının
Sıkışıp kalırsın arasında
Çemberi fırıldak gibidir
Döndürürken başını
Nefesini tuttukça soluğunu keserken
Neye uğradığını şaşırır kalırsın

İmtihandır yaşadıkların
Cevapsız sorular gibi
Aklını kurcaladıkça bocalar sın
Zihninde topladıkların ise
Darmadağın parçalanır
Cam kırıklarına dönüşerek
Unutturur zoru gördükçe

Kırıntılardan medet beklersin
Umudunu yitirdikçe
Zayıftır feri ümitlerinin
Mum ışığından farksızken
Takatsız dır beden 
Tıpkı pestili çıkmış gibi

Cesarettir güveni kucaklayan
Kararına saygı duyduğun
Tohumlarını beyne ekerken
Kalbin derinliğine inen
Sarıp sarmalayan sımsıkı
Tüm benliğine sahip çıkan
Korkusuzca hayata devam ederken
Nesrin Önem
23 03 2016
www.kafiye.net


Tarih 27 Mar 2016 Kategori: Zeyneb Naxcivanli

İlham Perim

İlham Perim

Bu gün ilham perim ele bil küsüb
Defterim, qelemim gözümden qaçır.
Ele bil söz süfrem süzgecden keçib
Qelb dolu sözlerim özümden qaçır..

Susubdu üreyim,lal olub dilim
Ölen umutlara göz yaşı selim
Cox misgin görünür saçımla telim
Saralmiş günlerim, yaz ımdan qaçır.

Bu tale yolunda kül olan menem
Bir vefasiz yara qul olan menem.
Çırpilib didilen yun olan menem
Riyakar illerim düzünden qaçır

Men sensiz qanadi qırıq bir quşam
Çisginli son bahar , boranlı qışam
Senin xeyalinla doluyam, boşam
Acı xatireler dözümden qaçır.

Zeyneb Naxcivanli
www.kafiye.net


Tarih 27 Mar 2016 Kategori: Nesrin Önem

Zamanın Eşiğinde

Zamanın Eşiğinde
Ne çabuk geçti zaman
Yarım kalırken umutlar
Göz açıp kapanana kadar
Gazele dönüşüverdi harman
Kum taneleri gibi savurdu
Çamurundan kaçarken
Balçığıyla yoğurdu

Ne baharlar geldi geçti içinde
Çiğ damlaları düşerken üzerime
Can suyumu verir gibiydi
Hazanlarımda oldu, yapraklarım dökülürken
Kurudukça uçuştu dört bir tarafa
Ayaklar altında ezilse de gururum
Canımı acıtsa da dilimde hep şükürdü

Kışın ayazı işlerdi iliğime
Ayak uçlarıma kadar üşürdü
Camların buğusuna takılırdı gözlerim
Sızan ufacık fersiz ışığımı ararken
Yapayalnızdı ruhum benliğimde
Ses ararken çınlayan kulağımda
Tökezlenip düşüyordum bu aşım dan
Yamacının kıyısında öyle dururken

Ne çabuk geçti zaman
Daha göremedim ki yüzünü
Dolu dolu yaşayamadan
Gençliğin baharı solmadan
Kır çiçeklerim açsın diye
Beklerim zamanın eşiğinde

Nesrin Önem
25 03 2016
www.kafiye.net


Tarih 27 Mar 2016 Kategori: Nesrin Önem

Sen Varsan Eğer

Sen Varsan Eğer

Ben seninle yaşıyorum
Hem bu gün, hem yarınımı
Umut yükledim gönlüme
Vagonları sevda yüküyle dolu
Yönünü yönüm bildim pusulanda
Öğrendim seninle ben doğru yolu
Şimdi güler yüzüm, sen varsan eğer

Ben seninle tattım zevki sefayı
Yudum yudum içtim aşk şarabını
Umudum belledim her bakışını
Sildin hayatımdan alçak cefayı
Omuzuna yaslarım garip başımı
Seninle onardım sabır taşımı
Bahara döner güzüm, sen varsan eğer

Bu yola baş koydum dönemem geri
Dünyaları verseler değişmem seni
Canım feda olsun senin yoluna
Taht kurdun inan ki göğsün soluna
Öyle mutlu ettin ki sevdiğim beni
Cennete döndürdün baktığım yeri
Balı aratmaz sözüm, sen varsan eğer

Nesrin Önem
26 03 2016

www.kafiye.net


Tarih 27 Mar 2016 Kategori: İlknur Özgün Yıldırım

HEDİYELERLE

HEDİYELERLE

Bu 
Yıl Ağacımı
Hediyelerle
Donatmak yerine,
Her dalını bir dostumun
Adı ile süslemek istedim. Yakın
Dostlar, uzakta olan arkadaşlar. Eski
Arkadaşlar, yeni dostlar. Her gün gördüklerim
Ve ara sıra görüşebildiklerim. Hep aklımda olanlar
Ve sıkça unuttuklarım… Her zaman yanımda olanlar ile
Olamayanlar Kötü gün dostlarım, hep destek olanlar… İstemeden
Üzdüğüm dostlar ve istemeden beni üzenler. Çok yakınımda olanlar,
Ulaşamadıklarım, yıllardır görmediklerim, özlediklerim. Vefa borcu olduklarım.
Bir telefon uzaklığında olanlar. Alçak gönüllüler, gönülden sevenler… Az ya daha çok
Hayatıma girmiş tüm isimler… Bu ağaçta hepsinin kökleri sağlam, dalları uzun ve Güçlü
Olacak. İsimleri daima asılı kalacak… Her yeni yıl, eskilerin yanına yenileri eklenecek. Zor anlarda
Ağacımın gölgesi dostları,
Ve dostlukları bir nefes
Serinletecek. Yeni yılla gelen
Tüm umutların, yeni başlangıçlara,
Dostların, bütün yeni günlerinizi
Aydınlatması ve sizlerle
Daha güzel anlar
Paylaşmak dileğimle.

İlknur Özgün Yıldırım _____23 Mart 2016 Çarşamba
www.kafiye.net


Tarih 27 Mar 2016 Kategori: İlknur Özgün Yıldırım

Gönül Yangınında Kaos

Gönül Yangınında Kaos

Söyletme ne olur derunumda neler var
Bilir misin
Heceler ne mecalsiz bercesteler gizler

Yinede karış diyorum nefesime 
Sonunu görmeyen buğulu aynamda olsan

Malum ya bu bir ukde
Bekletmek de var 
Pişkinliğe bağlamak da…

Eyy adab- ı aşk!
Uzansam özgürlüğe 
Bir çift güzelim ‘kirpikleri albenisi ‘yeter mi
Umutları merhabaya tüketirken
Parmak uçlarım unutabilir mi

Ele geçirmişken künyem hayal kırıklığını
Endamına yakıştır korkuyu 
Çekerken emsalsiz elifleri 
Ortaya saçılmış şiirler çıkar
Çıkar ki
Yüzünden öptüreyim özlemi

Ben mi dedim yoksa bunları 
Ahh yok mu benim soluk alışım
Belli ki erguvanlar bir kez tesadüfle açar

Göz bebeklerinde yüreği sürgünüm;
İnanamıyorum ben inat sen ısrar 
İçimden hırçın dalgaları alıp götürsen 
Islak kumlara yazsan adımı kimsenin gitmediği…

Sanırım kalakaldık 
Ve de yaşıyoruz 
Gecenin bir vardiyasında al sana provasız…

Pişman değilsem niçin
İçimde söze susamış onca kırgınlığım
Tüm hakaretlere dudak bükmelerim
Yalnızlık hep mi kör kuyulara yerleşir
Dönmemek üzere inzivaya çekilir

Bu yüzden mi nutkum tutulur
Yağmalanmış melodileri yastık yapar
Her biri kendi şaşkınlığı içinde 
Bilirim uçurumların suskunluğu
Kendi sesimin acizliği

Ve şu kırmızı pembeli sardunyalar
Ahh onlarda olmasa
İşte onlar gizli hıçkırığa yeşertenler
Yalnızlık tarlamda eşlik edenler
Tek başına göçmen kuşlar gibi
Ökseye tutunmasam bari

Ki nicelerin değil mi kaosu
Gönül yangınında yaşanan bu sürgünü…

İlknur Özgün Yıldırım____ 26 Mart 2016 Cumartesi
www.kafiye.net

 


Tarih 27 Mar 2016 Kategori: İlknur Özgün Yıldırım

Geç Tanıdım

Geç Tanıdım

‘Geç tanıdım,çok sevdim ama erken kaybettim.’ diyenlere…

Yürekten silinmeyen akıldan çıkar mı hiç? Şerha şerha bölünse de ruhun özledikçe çıkarırsın sesini hapsettiğin beyninden. Kulaklarını kapatabilirsin belki, ya kalbini.

Bazen, güne isyan edip yakarsın ortalığı bulutlara yükleyip hüzünlerini yağdırırsın göz yaşlarına… 
Ki böyle zamanlarda kendi kendine konuşur iyi yönleri daha çok aklına getirirsin. ‘Kimliğiydi beni etkileyen, özverili gayret ve emeğin hakkını alma çabasıydı, dersin,

Oysa üzerine düşenden fazlasını yapmaya çalışman, derin bakışlarında saklı kimse seni anlamaz. Bir anda geceyim işte, senin için yakamoz düşürüyorum bol bol denize, dersin. Sen ki sohbete tatlı bir ‘merhabaya’ bile son noktayı koyamazken, yarım düş yarım rüya içinde kalı verirsin.

O kadar güzel, o kadar özel ki senden bana kalan, deyip yokluğundan soyunup, varlığını giyersin üstüne gel dersin derin, sessiz duygusuz uykularıma…

Yıllardır içimdeydin, belki de asırlardır…Ardından bakarken, sessiz çığlıklarla bağırdım… 
Duysaydın çığlıklarımı yine de gider miydin?

İlknur Özgün Yıldırım ____27 Mart 1016 Pazar

www.kafiye.net


Tarih 27 Mar 2016 Kategori: Sündüs Arslan AKÇA

Babalar Kızlarını Bir Başka Sever

Babalar Kızlarını Bir Başka Sever

 
Babam, deyip beklediğim duraktayım şimdi. Bir türlü gidemediğim, geçemediğim… Bedeni ayırıp, ruhu ayıramadığım, her daim taşıdığım, taşındığım yürekteyim.

Babalar, kızlarını bir başka sever. İlk doğduğunda, ilk gülüşünde, ilk yürüyüşünde, ilk tutuşunda elini, gönülden gönüle, yürekten yüreğe, içsel güdüleriyle bağlanırsın sımsıkıca…

Üşüdüğünde, korktuğunda sokulduğun, sıcakta gölgen, sevincine dost… Bir dağdır arkanda baban ve sen o dağın nazlı çiçeği. Gelinciği…

Babalar, kızlarını bir başka sever. Küçüktüm yanındaydım, dizinin dibinde… Sığınağımda. Toplaşırdık hepimiz bir sofranın başında… Aynı tabaklara uzanırdık, aynı bardaktan suyumuzu içerdik ve aynı bakışırdık, hiç üşümezdim o zaman… Sıcacıktı her yanım, yüreğim sıcaktı, ellerim ellerinde sıcaktı. Ve sonrası baba ;ve sonrası ben, hep üşüdüm uzağında…

Babalar, kızlarını bir başka sever. Aklıma ilk ayrılışım geldi.Hani Van’a ilk bırakışın.Birlikte gittiğimiz çay bahçesinde, tomurcuk kokulu kıtlama çaylarımızı içerken,akıttığımız göz yaşlarımızı birbirimizden saklayışımız geldi .Çay getiren garsonun ağlaşan bu baba-kıza tuhaf tuhaf bakışı..Ve sonrası yediğimiz yemekte lokmaların boğazımıza dizilişi,bir yumruğun gelip göğsümüzü sıkıştırması… Ve cama dayanmış bir yüz dudakları titrek, el sallayan bir el dudakları titrek… Bu vedayı unutmak mümkün değildi. Hiç ağlamayan babam benim için göz yaşı döküyordu…

Babalar, kızlarını bir başka sever. Ben onun gelincik çiçeğiydim. O benim dağımdı. Rüzgâra kızardı beni hırpaladığı için. Sağanak yağmurlara, vakitsiz güneşe…  Zarar veren her şeye… Narindi çiçeği en ufak rüzgârda yağmurda dağılırdı, yaprakları dökülürdü, solardı. Bir babalar kıyamazdı kızlarına, bir babalar…

Sonra, sonrası mı? Hep öyle bir dağ ararsın, nazlanmayı ararsın, güveni ararsın, dizinde yatabileceğin, omzunda ağlayabileceğin. Kızdığında bağırabileceğin, haykırabileceğin… Dizin kanadığında sarabileceğin,yüreğin acıdığında, ta yüreğinden öpülebileceğin bir dağ!!!

Ve anlarsın,

Babalar kızlarını bir başka sever. Gelincik çiçeği sadece o dağda hayat bulur, toprağından kopardığın gün ölür.

Sündüs Arslan AKÇA
www.kafiye.net

   


Tarih 27 Mar 2016 Kategori: Sündüs Arslan AKÇA

Hızla Geçti Zaman

Hızla Geçti Zaman

 

‘’Hızla geçti zaman gamzeme aldırmadan ve şimdi gözleri alt yazılı bir kadın aynada bana bakan… A. Eşbah’’
 
Bir deve kuşu misali gömdük başımızı toprağa. Bütün bedenimiz zamana inat direndi toprağın altında. Kaçıncı direnişin çığlıkları kaldı lügatimizde,kaçıncı  ömrün son baharında bir sarı yaprağın arasında.

Bir deve kuşu gibi gömdük başımızı toprağa. Göz açıp kapayıncaya kadar geçsin istedik sıkıntılı günlerimiz. Giden sıkıntı mıydı ömrümüzden, yoksa giden biz miydik ömürden? Bir serzenişin dudaklarımıza bıraktığı pembe bir gülümseyişten kalan  hüzün çizgileri şimdi. Hüzün kar düşürmüştü yüreğimize. Biz üşümüştük

Kimseler tutamamıştı ellerimizden. Ellerimiz; üşümüş ellerin içinden yalnızlığı seçmişti bir zemheride. Bir ince serinlik düşmüştü yanaklarımıza tuzdan. Kirpiklerin ıslaklığının yüreklere verdiği sızıydı sevmelerimiz. Kanadı yoktu uçamazdı gökyüzünün mavisinde. Sadece uzakların özlemini yüklenen turnalar uçuşurdu üzerimizde. O da göç zamandı düşerdi nasibimize. Ya baharında ya güzünde…

Hey gözlerinin derininde hüzün deren kadın! Her dem gülüşünde ağyar gezinen… Zaman mıydı ellerinin arasında kayıp giden, sen miydin zamanda kaybeden?

Yenilmişliğin izleriydi gözlerimize düşen. Aynalar yalancımızdı. Heyhat, demek manasız artık. Bir bayram yeri gibiydi zaman ve hep gidişlerden resmi geçitler…

Biz kalabalıklar içinde uzaklara uzandık hep. Bilmediğimiz yerlerin özlemlerini taşıdık sol yanımızda. Var olana tutunmalarımız yok saydıklarımıza ulaşmaktı. Yok saydıklarımız hep vardı bir yerlerde. Zamana inat bekledik, tutunduk kalan kısımlarımızla.

Deve kuşu gibi gömdük başımızı toprağa. Görmek istemediklerimiz boy boy bitti üzerimizde. Şimdi dönüp zamana ağıt yakıyoruz. Şakaklarımıza aklar düştükten sonra, yüreğe hüzün indikten sonra.

Yılların içinden sessizce gelen kadın! Gül yapraklarıdır ki, bir gülüşle uçuşur etrafında. Rüzgarın esişi  hangi yönden gelir bilinmez .Savurur eteklerini belli belirsizce. Saçlarından tutunur güneş. Belki bir gün doğumunu saklamıştır sana. Belki bir sancılı doğumun  ardındaki terden umut bırakacaktı .Kucağına aldığın yavrunun yüreğine su serpmesi gibi…Yavrusuna ananın AŞK ile sarılışı gibi.

‘’Hızla geçti zaman gamzeme aldırmadan ve şimdi gözleri alt yazılı bir kadın aynada bana bakan… A. Eşbah’’

Bekleyen, beklediğine yar, zamana ziyandır. Belki elinden tutmayana isyan, tutana ayandır. Bir kadın ki, aynadan yansıması yalan, gözleri hale beyandır.

Sündüs Arslan AKÇA
www.kafiye.net


Tarih 27 Mar 2016 Kategori: Sabiha Serin

VATANDAŞIN HALİ

VATANDAŞIN HALİ ( Akrostiş)
V atandaşın değeri Ülkemde bilinmiyor 
A çtırmazlar ağzını özgürlük verilmiyor 
T okmu açmı bilinmez kimse ilgilenmiyor 
A lmazlar hiç fikrini yüzdürürler gemiyi

N erede Demokrasi gören varsa söylesin 
D oldu taştı vatandaş derdini kim dinlesin 
A rtık sonu meçhuldür pencereden seyretsin 
Ş u koltuk sevdasından görmezler hiç kimseyi

I slansa da gözleri vatandaşın silmezler 
N asıl olsa tuzları hep kurudur görmezler 
H alin zordur vatandaş maaşa zam vermezler 
A klım yeni kuşakta unuttular gülmeyi

L afla kandırırlar hep ortada icraat yok 
İ şte Ülkem ne halde uyanıp ta gören yok

SABİHA SERİN
www.kafiye.net