Kategoriler

Arşivler


Tarih 18 Kas 2011 Kategori: Bilgehan EMİRŞANOĞLU

Dermanım Olacaksın

Dermanım Olacaksın

Sen kimsin… Nerelisin?
Daha önce, neredeydin?
Hadi gel, acıyan sol yanıma otur.
Gözlerime bak utanma.Hoş geldin adamım…

Bu gece,
Sevginle, bürü beni.
Yorgun yüreğime,
Temiz yüreğinle dokun.

Hoş geldin adamım…

Ne acılar çekti bu yürek!
Derman, dermanım olacaksın.
Hicran yaramı,
Sarmaya geldin biliyorum.

Hoş geldin adamım…

Hadi! Tut tut elimi
Dansa davet et unutalım,
Dert yüklü âlemimizi,
Birbirimize, bir can olalım.

Hoş geldin adamım…

Hasret kokan mumları yakalım.
İki kadeh, mey içip, bir hoş olalım.
Bu gece, kendimizden geçelim.
Ayrık otlarını temizleyelim.

Hoş geldin adamım…

Mor boyalı odamda,
Aheste aheste dans,
Ederken, birbirimize,
Sıkıca sarılıp tutuşalım.

Hoş geldin adamım…

Ağlarsam, sakın üzülme
Bu kez, inan ki mutluluktan,
Dökeceğim, gözyaşlarımı,
Yosun rengi gözlerim parlayacak.

Hoş geldin adamım…

Mutluluktan uçacak ruhum,
Göklere ulaşıp,
Gökkuşağının tüm renklerini
Yakalayıp, dönecek geriye,
Sana, hediye edeceğim.

Hoş geldin adamım…

Unuttuğum, yabancılaştığım,
Sevgiyi, dostluğu öğret.
Güven aşıla, sevgi tazele,
Her an, bende olacağına inandır.

Hoş geldin adamım…

Bu gecenin adı, sevgi olsun.
Saatler, on ikiyi vurunca,
Sakın gitme
Ellerimi, avuçlarının içine al
Sıkı sıkı tut, beni caydırma!

Hoş geldim adamım…

Gidersen, belki aramam
Sana, alışmaktan korkarım.
Hapis ol, gözlerimde zincirlen.

Hoş geldin adamım…

Uyumayalım, sabaha dek,
Yüreğimin, sesini dinle!
Bu gece, sabahlarsak eğer,
Demli, bir çayla demlenelim.

Hoş geldin adamım…

Yeniden, akşamı bekleyelim.
Sevgi denizimizin kenarında,
Saatlerce seven gözlerimizle,
Güneşin, batışını izleyelim.

Hoş geldin adamım…

Sakın, gitme benden,
Ben, her dem sendeyim.
Sakın unutma, bu geceyi,
Ben, ömrümce unutmayacağım.

Hoş geldin adamım…

Nasıl! Vazgeçerim senden?
Tenimi değil, ruhumu sevecek,
Adam gibi, adam bekledim…
Bir ömür sendeyim gitme ne olur…

Bilgehan Emirşanoğlu
www.kafiye.net


Tarih 18 Kas 2011 Kategori: Bilgehan EMİRŞANOĞLU

Adın Çınar Olsun Yârim

Adın Çınar Olsun Yârim
Toprak Ana’ya, çiçekler diktim.
Yüreğimi, bıraktığım gibi,
Bırakmadım nadasta!
Bazen yağmur,
Bazen, gözyaşlarım suladı
Toprak Ana’yı
Tenim gibi, kurumuşluğa
Yüz tutturmadım, toprağımı.
Kuşlarım, serenat yapıyorlar.
Bende, içimden ismini, tekrarlıyorum
İsmini, haykıramıyorum.
Kimse bilmesin nazar değmesin!
Toprak Anam’ da ki
Çınara, sana bakar gibi,
Bakıp, gözlerimle bin kez, seni çiziyor
Ve Çınara
Bin kez! İsmini zikrediyorum.
Ve diyorum ki
Ey! Yüce Çınar, yârim gibi, dimdik
Duruyor, eğilmiyorsun.
Adın, bende saklı kalsın diye,
Çınar koydum.Adın Çınar olsun yârim!

Çiçeklerimi, seni okşar gibi, okşuyor

Senmişsin gibi, kokluyorum.
Uçuşan, kelebekleri gördükçe,
Bir günlük, ömürleri aklıma geliyor.
Sana kavuşamadan, binlerce gün,
Yaşasam ne çıkar neye değer?
Vuslat olsunda kelebeğin ömrü kadar,
Yaşamaya razıyım.
Sensiz, yaşamak saymıyorum, bu yaşamışlığı

Sana, olan aşkım, bin asra değer!

Adın Çınar olsun yârim!

Geceleri, bir sepet alıp,
Yıldız toplamaya çıkıyorum.
Benim, sevdiğim gibi, yıldızları sende seviyorsun ya
Sana, hediye etmek için, toplamaya çalışıyorum.
Çıldırmış olmalıyım ki yüksek dağda,
Erişeceğimi düşünüyorum.
Yârim! Sepetim boş, bedenim yorgun,
Gözlerim de yaş, Toprak Ana’ma, dönüyorum.

Adın Çınar Olsun Yârim!

Yüreğini, hayallerimde her dem, öpüyorum.
Senin, haberin yok ki kara sevdamdan!
Balkonumdaki, sardunyalara,
Bahçemdeki, güllere, menekşelere,
Güvercinlerime, Toprak Ana’ya sor!
Onlar! Sana olan tutkumu biliyorlar.
Çünkü! Onlar sırdaşım, dert ortağım, oldular.
Yalnızca, adını, sevdamı, onlara söyledim.

Adın Çınar olsun yârim…

Bilgehan Emirşanoğlu
www.kafiye.net
 


Tarih 18 Kas 2011 Kategori: Hüseyin DURMUŞ

GÜL PEMBE

Zaman o kadar hzılı geçiyor ki....

GÜL PEMBE

Gül pembe’yi dinliyorum, gönlüm yorgun.
Gözlerimde nem, yükümde gam var!
Gül pembe’yi dinliyorum, gönlüm yorgun.
Gönlümde yas, şimdi sılamda gam var!

Halhal esintisinde esmer güzeli düşünüyorum,
Gül pembesi yanakları, sancılı düşünüyorum
Şimdi esmer gülü gülücüklerinde düşünüyorum.
Gönlümde yas, şimdi sılamda gam var!

Altın hızmalı güzeldir beni yaralayan,
Esmer gülün sızısıdır beni ağlatan,
İncilerin içerisinde gönlümü bağlayan.
Gönlümde yas, şimdi sılamda gam var!

Kol düğmelerini dinliyorum odamda,
Biraz hüzünlü, biraz neşeli orada,
Gül yüzlü güzelin hızması durur karşımda,
Gönlümde yas, şimdi sılamda gam var!

Turnalara tutunda gel türküsü beni burkan,
Dualar ile yeniden dostlarla şimdi buluşan,
Sevginin hasretle kendini yaşama bağlayan,
Gönlümde yas, şimdi sılamda gam var!

Sana aşkın en güzelini yaşatmaya kararlı,
Bir seni, bir gülü, bir de ararım sende aşkı,
Yaz ayında, temmuz sıcağında aç alnını,
Gönlümde yas, şimdi sılamda gam var!

Esmer gülü bekliyorum gözlerim doldu yaşla,
Geç buldum erken kaybetmemek için odamda,
Geç gelen mutluluk şimdi sürsün beraber sonsuza,
Gönlümde yas, şimdi sılamda gam var!

                                                      Davutlar / 11.09.2006
                                                      Hüseyin DURMUŞ    
                                                      www.kafiye.net    


Tarih 15 Kas 2011 Kategori: Hüseyin DURMUŞ

Boş Gözlerle

Bu gözler ne acılar gördü

Boş Gözlerle

 Boş gözlerle baktım çerçevelere,
Yıllar acımasız, dal kederlere’
Hani seni bekleyen gecelere!
Yine yalnızsın bak şimdi bu yerlerde!

Omuzuna baş koyacak güzel yok!
Bakışıp da dertleşecek güzel yok!
Ellerine sarılacak güzel yok!
Yine yalnızsın bak şimdi bu yerde!

Bütün acılara karşı gelirsin,
Sevda acısını iyi bilirsin,
Yavru özlemini içten bilirsin!
Yine yalnızsın bak  şimdi bu yerde!

Bu yaşam acımasız deseler de,
İnsanlar acımasız deseler de,
Sevdalar acımasız deseler de,
Yine yalnızsın bak  şimdi bu yerde!

Gönlün kırgın şimdi geçen yıllara,
Dostlara kırgın olma, bak zamana,
Senin için yeni umut ufukta,
Yine yalnızsın bak şimdi bu yerde!

Gül dalındaki diken batacaktır!
Gülün dili sana kan olacaktır!
Gülyüzüne hep şamar olacaktır!
Yine yalnızsın bak şimdi bu yerde!

İzmir/03.11.2011
Hüseyin DURMUŞ
www.kafiye.net 


Tarih 11 Kas 2011 Kategori: Şule AKAR

Küçük Bir Aşk Hikayesi…

 

Küçük Bir Aşk Hikayesi…

Yıllar önceydi.Kadın adamla hemen hemen hergün telefonla konuşuyordu..Sabahları konuşmadan işe başlamıyordu ikisi de..Öylesine alışkanlık olmuştu işte..Konuştukça kafa yapılarının ne kadar uygun olduklarını farkettiler.. Konuştukları herşey keyif paylaştıkları her konu zevkti..Aynı şeyleri düşünüyorlardı genelde..Birbirlerini anlıyorlardı…Kadın adama resmini yolladığında adam o resimdeki kıyafete aldanıp kadını çok şişman zannetti.Onca keyifli paylaşımlara rağmen, sırf bu yüzden tanışmaya hiç niyetlenmedi..Büyüsünü bozmadan devam etti dialoğuna..

Ama birgün yolu kadının bulunduğu yere düştü..Ne çıkar bir görüşeyim diye düşündü..Çok sıkılırsam işim var diye kaçarım dedi kendi kendine
Aradı kadını geliyorum dedi..Aracının içinde uzaktan gördü önce kadını.Ve şaşkınlığı yüzünden okunur hale geldi..Kadın şişman değildi. Üstelik şişman olmadığı gibi harika bir fiziği vardı..Yüzündeki tebessümle, kendince çekici haliyle kadın hoşuna gitmişti..

İşte o an başladı küçük bir aşk hikayesi.Kadın nezih olduğuna inandığı mekana doğru yola çıkardı adamı..Adam oturur oturmaz orda alkol olmadığını farketti..Yapıcı kadın  tamam dedi hadi kalk başka mekana götüreyim seni. Aracı orda otoparktta bıraktılar yürümeye başladılar.Adam kadını o kadar beğenmişti ki gayri ihtiyari elini tuttu..Sanki kırk yıllık eski aşıklar gibi güle oynaya yürüdüler ikiside.Zaten yaptıkları telefon sohbetleri yüzünden çok samimi idiler. Nerdeyse 1 yıl olmuştu… Geç kalınmış bir tanışmaydı zaten bu.
Mekana oturup biralarını söylediklerinde adam itiraf etti ve bu kadar geç gelmekle ne kadar pişman olduğunu belirtti

Kısa bir an kalıp gitmeyi planlayan adam gidemedi. Ne sohbeti bırakabildi nede kadının yanından ayrılabildi.Saatler o kadar keyifli geçiyordu ki bunun şaşkınlığımı yoksa alkolün etkisimi.. Tatlı bir sarhoşluk vardı her ikisinde de..Birbirilerini çeken bir çekim gücü vardı.Ve her ikisi de bunun farkındaydı..Kaçınılmaz sona gidiyordu, birbirlerini arzulamaya başlamışlardı, üstelik bu duygudan ikiside çok hoşlanmıştı..
Birgün adamla kadın biraraya geldi..Adam arzunun etkisimi yoksa tarzımı böyle idi, kadının kabullenemeyeceği bir ilgiyle yaklaştı.. Hoyrat, sert ve vahşi…Oysa kadın narindi ve incitilmekten hoşlanmazdı..Ama adamı yinede kırmadı, sevgi ile ağırladı..Ve.. hep böyle sevgi ile gidecek sandı..Hemde adamın düzensiz hayatının farkında olmasına rağmen..Kadın öyle sevecen ve hoştu ki, belki kendisinin etkisiyle kopar o hayattan diye düşünüyordu..Belki düzelir..Geçer..Geçmedi..Uzun aralıklarla da olsa görüşmek de bitemedi..Bir gün ortak dostlarıyla yemek yediler
Bir kez daha biraraya geldiler. Hiç zaman geçmemiş herşey bıraktıkları yerdeymiş gibi…Ama o gün kadın amansız rahatsızlığını keşfetti…
Ameliyat ve sonrasında adam arasa da kadını sık sık, birşeyler kopmuştu sanki..
Oysa kadın hep aynı yerdeydi, bekliyordu
Kopuldu…
ister istemez kopuldu…
Ve bir gün bir telefon görüşmesi ile sesler buluştu…
Tabiki artık hiçbirşey eskisi gibi değildi..Kadın hayatına bir yön vermiş..Adam evlenmişti..Düzensiz hayatın etkisi belkide adam evlendiğine de pişmandı..Ama artık çok geçti…
Bir liman gibi adam yine kadına sığınmak istedi..Pişmandı, mutsuzdu…Çünkü tanıdığı kadın hep aynı kadındı..İyi bildiği, sevdiği gibi..Bıraktığı gibi…Ama dedim ya artık çok geçti…
Kadın artık geriye dönüp bakmıyordu..Geçmişi geride bırakmış. Hayatına verdiği yön ile huzurlu ve mutluydu..Ve kimsenin tesellisi olmayacak kadar yalnızlığı ile barışık…Yalnız olmayacak kadar da kalabalık..Yüreği ve beyni dolu…Yine de adamı kırmadı..Eski günlerin hatırına bir kahve içimi görüşebileceklerini ifade etti…
O kahve içimi asla mümkün olmadı, olmayacaktı
Çünkü beklenen kahve içimi sohbetler değildi…
Ve böylece Küçük bir aşk hikayesi küçük bir biçimde bitti….
Şule Akar
2006 – 2010
www.kafiye.net

Tarih 9 Kas 2011 Kategori: Mine POLAT

ÖLÜMÜ GÖRME

ÖLÜMÜ GÖRME

Görmezden geldiğin gözlerim
Yağmurlara tutulmuş şimdi.
Bir yabancı gibi
O kadar yakınım da olup

Göz göze gelemeyen gözlerimiz…
Neyin inadında olduğun
Tarafımdan bilinmese de,
Her şey yakışıyor gözlerine.
Gönlüm gönlünde huzurlarda,

Bilmesen de.
Bir istisna yapıp da
Bakabilsen gözlerime.
Kenetlenir döngü kalbimin ritimleriyle.

Hayal işte…
Bakma söyleyemediklerime.
Ben hapsedilmişim zaten
Göğüs kafesimin içine.
Sen baksan da başkasının gözlerine,
Benim gözlerim senin gözlerinde…

Bilme…
Gözlerinde öldüğümü sakın bilme…

Mine POLAT
www.kafiye.net


Tarih 9 Kas 2011 Kategori: Mine POLAT

DUR

DUR

Dur!
Dur ki;
Durulsun durgunluğum…
Varlığına bile yürek hoplarken,
Hüsranlar dahi dayanamaz yokluğuna.
Kursağımda kalmasın aşk,
Aşksızlanma.
Yargısız infaz yapıp da,
Cellâdım da olma! 

Ölüm ki;
Takvim kâğıtlarıyla
Oyun oynar oldu son zamanlarda.
Bir bildiği var sevgili,
İmalı gözlerle,
Dalgalı gülüşlerle bakıyor aynama…
 

Sendendir diye
Boğazımda kalan son lokma,
Aşk laflarını da,
Fırlatıp attım;
Kentin tenha sokaklarına.

Anılarımızın katili oldum.
Bak!
Bileklerimde kan ağlıyor.
Ellerim ayaklarım canımla can çekişiyor.
Boğuluyorum,
Yokluğunla yok oluyorum…

 Ayakta durduğuma kanma,
Sana olan sevgiler tutuyor beni ayakta.
Umursamazsın, bilirim.
Yine de umutluyum mutlu olmaya… 

Mutluluğum; kara toprakla.
Ölümü yakıştırandın genç yaşıma.
Bilirsin dudağından dökülenlere uyarım;
Uydumda!
Belirgin izler yok bana dair hayatında.
Benim alın yazım bu.
Sen, sana iyi bakmayı sakın unutma!
Vasiyetimdir;
Aşkıyla canımdan caydığım adama
İyi bakmayı unutma…

Mine POLAT
www.kafiye.net


Tarih 9 Kas 2011 Kategori: Mine POLAT

SAKIN GÖZÜKMESİN GÖZÜME

SAKIN GÖZÜKMESİN GÖZÜME

Gözyaşlarım yağmurlar gibi akarken kaldırımlara,
Sen kim bilir hangi elin avuçlarında.
Haykırsam geri gelmeyeceğin,

Apaçık ortada olsa da,
Hep kafatasımın içinde
Kelimeler sarf ettim vicdansızlığına.
Belli ki suç bendeydi,
Suç; işlediğim aşk çemberiydi zamanında.
Nasıl ki bir rüyanın ortasında,
Mutluluktan gökyüzüne
Sığmayanlar gibi sarhoş olsam da,
Ardından bir kâbusla
Gerçeğe uyandım yaşanacak olan acıyla.
Yaşanılan ve kanılan ‘O’,
Rüyayla başlayıp kâbusla bitti sonunda…

Şimdi acı kapladı kanayan yaramı,
Kabuk bağladı anılar,
Unutuldu sanılan yaşananlar

Hep bir köşede yüreği dürtmekte…
Geri gelse de buzlandı kalbim…
Paramparça olan ellerim

Şimdi onarılmaya başlandı…

Ve O…
Sakın gözükmesin gözüme,
Göz menzilime girdiği andan itibaren,
Yıldırım düşer bu kalbe…

Mine POLAT
www.kafiye.net


Tarih 9 Kas 2011 Kategori: Mine POLAT

SUSUN

SUSUN

Göz koydular gözlerime,
Sustum…

Söz söylediler söylediklerime,
Sustum…

Sus dediler gördüklerime,
Sustum…

Öyle bir hale geldim ki ;
Ölenle ölene,
Gülenle gülene,
Yaşayan ölülere, baktım sadece…

Sustum ve baktım.
Her şeyi gördüm.
Görmekle kaldım…

“Seni Seviyorum” dediler,
Sustum…

“Sana Ölüyorum” dediler,
Sustum…

“Ölüyorum” dediler,
Sustum…

Öldüler,
Yine sustum…

Ne bir tepki de ne bir kelime de,
Ağzımı açtıysam namerdim…

Bana “SUS” dediler zamanında.
Bir bildikleri vardır deyip, sustum.
Böyle geldim böyle giderim deyip, sustum.

Konuşanlara baktım, baktım yalnızca.
Yalnız kaldım konuşamadım da yalnızlığımla.
Ben bildiğimi bildim, uymadım şeytana.
Konuşmam için dürterdi oysa.
Dönüp sol yanıma baktım kaç defa.
Yine harfler birleşip akmadı dudağıma.
Akamadı…

Ben sustum konuşanlara inat.
Üzülsem de sevinsem de.

Şimdi sıra teslimi,
Ben çok sustum,
Sıra sizde…

Ben ölüyorum,
SUSUN…

Mine POLAT
www.kafiye.net


Tarih 9 Kas 2011 Kategori: Hidayet KARAKUŞ

ŞİMDİ ÖLME ANNE

ŞİMDİ ÖLME ANNE
1.
bu kış yine pencereler esiyor
nereden doğduğunu bilmediğim
bir öç dalgası geliyor üstümüze
yolumuzda haramiler çengi kıyamet
kurşun izlerinde yitiriyorum
günlerin mavi saydamlığını
ekmek yarım
su kirli
toprak bitkin
ben soluksuz kaldım
yalnızlığın ihtilal yaptığı odalarda
2.
sen ilacını içtin mi
sarısı yorgun yüzünün
beni sevgiyle beklediğin günlerden kalan
biraz sıcaklığın varsa
sar anne beni
konuş benimle
sar beni
kokun dağılsın yüreğime
mercanköşk kurulmuş
zaman yüzsüz
günler yalan
akşamlarımı parçalıyor bu filmler
sinirlerim bozuk
yüzüm kırışmış
gözlerim halkalı
arkana biraz bulut koydum
hadi canım uyu biraz
kuru çalılara benziyor bu dünya
dallarında etim dikenlere takılı
9.
cennet bahçelerinin suyu kesik anne
yine
yolsuzluk sarmış mahşer ülkelerini
altın kurnalardan akan kevserlerden
umut yok
biçimsiz düşlerime dökülüyor
büyüsü yalanların 
sen
hep böyle mi bakardın anne
beni görmeden mi bakardın
gözlerin gri yeşil
tenin durulmuş
ellerin saydam
bakışlarında ovalar 
uzanmış sabırla
konuş benimle
anlattığın masallardan 
bir şehzade bırak bana 
taze bir aşk mayala 
sağlık karnemi ver yanıma


Hidayet KARAKUŞ
www.kafiye.net