şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Kimler dost kimler düşman çözemedim vallahi
Sap samana karıştı şaştım artık billahi
Senden başka kapım yok gidilecek tillahi
…..Edebiyat altında edepsizlik edenin
…..Nizamını tez elden kuruver sen Allahım
Kara kaplı defterin yaprakları açılsın
İyi kötü ne varsa orta yere saçılsın
Edep erkan bilmeyen içimizden seçilsin
…. Edebiyat altında edepsizlik edenin
….Sorguda sualini soruver sen Allahım
Kendisi iblis olup kuzu postu giyenin
Şiir, öykü, deneme kalkanımdır diyenin
Araya nifak sokup kardeş eti yiyenin
….Edebiyat altında edepsizlik edenin
….Ayıbını yüzüne vuruver sen Allahım ,
Kimler dul bekar diye araştırıp bakanın
Saf gördüğü kulların canlarını yakanın
Bu da yetmezmiş gibi birde sıfat takanın
….Edebiyat altında edepsizlik edenin
…. Cezasını tez elden veriver sen Allahım
Gizli ajanlar gibi dostlarını süzenin
Sayfalarda dolaşıp hırsız gibi gezenin
İki ondan üç bundan çalıp şiir yazanın
….Edebiyat altında edepsizlik edenin
….Kalemini tez elden kırıver sen Allahım
Niyazım budur Rabbim elimi boş döndürme
Böylesi insanları safımıza kondurma
Hüküm senindir elbet umudumu söndürme
….Edebiyat altında edepsizlik edenin
….Defterini tez elden dürüver sen Allahım
Safiye Samyeli
21.07.2013
www.kafiye.net
Terazinin kefesi, çok dengesiz duruyor,
Kışkırtıcı bakışlar, sinsi plan kuruyor.
Ateşlemiş nefreti, tırmandığı noktada,
Tahribatı ağırdır, her atışta vuruyor.
Direnen birçok yürek, hak grevi destekler,
En yakının görünür, ondan gelir köstekler,
Suyun üstü dalgalı, bin bir türlü angarya,
Özgüveni yitirmiş, sözde kalmış istekler!
Hazır fünye sevinci, nefret gibi yer etmiş,
Günahları boynunda, bir kırmızı şeritmiş.
Vurmuş illet içinden, kapkaradır adeta,
Yere düşen yıldızlar, gökyüzünü eritmiş!
Hüznün penceresinden gözyaşları boşanır,
Bu diyar-ı esrarda, çok hileli yaşanır.
Gökyüzüne kaplamış, ateş kıvılcımları,
Bu dünyadan giderken, son kemeri kuşanır.
Baştan savma edayla, hiç durmadan itmiştir,
Bu ateş çemberinde, bin bir yürek gitmiştir.
Dünyanın her yerinde, kitleseldir patlama,
Dev dalgaya tutulup, tüm vadeler bitmiştir.
Hakan KURTARAN
27.02.2011-Aydın
www.kafiye.net
Konuşurken gözlerin, gelinmez mi çağrına,
Bu yürek merhem olur, hiç geçmeyen ağrına.
Aşk patendi bulunan, o sevdalı bağrına,
__Sorgulayıp üst üste, kalbine kazıyorum,
__Avucunun içine, ‘Çok Sevdim’ yazıyorum.
Hiperaktif özlemi, sırça köşkte yaşarlar,
Beden dili çözülür, hiç durmadan taşarlar.
Karanlığın koynunda, gün doğarken aşarlar,
__Bilinmeyen adresi, kalbine kazıyorum,
__Şartlanmıştır bu yürek, ‘Çok Sevdim’ yazıyorum.
Tatmadığım mutluluk, yıllarımı atlamış,
Örtüşen bu duygular, bomba gibi patlamış.
Hayatın bana borcu, katlandıkça katlanmış,
__Görülmemiş emsali, kalbine kazıyorum,
__Şah damarın içine, ‘Çok Sevdim’ yazıyorum.
Ateş topu yüreğin, bedenime yayılır,
Teminatı aşkımız, garantiden sayılır.
İstediğin kıvamda, bakışırken ayılır,
__Duyguların hasını, kalbine kazıyorum,
__Hasretin pençesinde, ‘Hep Sevdim’ yazıyorum.
Çıkıp gelen tutkuyla, zirvededir duygular,
Kurulmuş bu dengeyle, bitirilmiş kaygılar.
Beklemek de sevmektir, sevenlere saygılar,
__Bütün altın harflerle, kalbine kazıyorum,
__İçine yerleştirip, ‘Çok Sevdim’ yazıyorum.
H.Hakan KURTARAN
16.01.2011-AYDIN
www.kafiye.net
Kalemim bana kırgın yaz demeyi unuttum
Günlerdir canım sıtkın sönen ruhumda hasta
Öldüm de mezarımı kaz demeyi unuttum
Sevdaya seyyah oldum deli gönlüm hep yasta
Acılar hala yeni silinmez gönül pası
Yıllar gelip geçiyor bitmez ayrılık yası
Yazda titrer dururum soğuk gurbet havası
Sevdaya seyyah oldum deli gönlüm hep yasta
Ömrüm hüzünlü hazan verdim solgun pozumu
Çare aradım durdum bölemedim kozumu
Felek kalın sopası vurdu attı tozumu
Sevdaya seyyah oldum deli gönlüm hep yasta
Yaşlar didelerimde hep gözlerim acıyor
Hele kelâm edemem ah ! Sözlerim acıyor
Hayatın gaylesiyle vah! Özlerim acıyor
Sevdaya seyyah oldum deli gönlüm hep yasta
TÜLAY ARSLAN
www.kafiye.net
Körpe bir filizdim saldılar derde
Kemendimi eğdin dal ettin felek
Bülbüller de figan eyledi serde
Çıkmaz sokakları yol ettin felek
Örselenmiş kalbim çabuk yorulur
Yürek alevlenir yanar kavrulur
Kor ateşi sönmüş külü savrulur
Çıkmaz sokakları yol ettin felek
Hayat acımasız yıktı hevesi
Can taşımaz elem tuttu nefesi
Kahrola yalnızlık hıçkırık sesi
Çıkmaz sokakları yol ettin felek
Yazım kışa döndü sarardım soldum
Rötarda umutlar sitemkâr oldum
Yaşlara boğuldum coşan sel oldum
Çıkmaz sokakları yol ettin felek
Ne hayaller kurdu düşünde şahtı
Çabaladı durdu kurmadı tahtı
Seri geçti yıllar ne kara bahtı
Çıkmaz sokakları yol ettin felek
Tülay Aslan
www.kafiye.net
Bir huzur arıyorum içimde yanan kor var
Açıyorum paraşüt engindeyim delice
Yıldızlar selâm verdi sanki dindi acılar
Umutlar tükenmedi hayat aşk denilince
Heybemde ki hüzünden ne varsa attım yere
Kör kader sıyrılırım göğsümü gere gere
Nemli gözlerim akmaz coşmasın deli dere
Umutlar tükenmedi hayat aşk denilince
Çileler ipe dizdim uykusuz gecelere
Yeri geldi bülbüldüm feryatım hecelere
Dünya hali çözülmez soru bilmecelere
Umutlar tükenmedi hayat aşk denilince
Sevgiyle dolu gönlüm gonca açacak elbet
Sanmayın açtım kucak ,aşk kalmaz ilelebet
Bu yüreğimden gelir yavrularla muhabet
Umutlar tükenmedi hayat aşk denilince
Tülay Aslan
www.kafiye.net
Yürek durmaz sızlanır gurbet elleri gezer
Hep üzgün yemez içmez bilinmeyen yoldadır
Bu anan iflah olmaz divane olmuş bezer
Gündüz geceye katmış bilinmeyen daldadır
Seni yaradan güzel sevgi saygıyla kardı
Beraberce büyüdük dört yanı acı sardı
Tek başına uğraştın başımızda dert vardı
Gündüz geceye katmış bilinmeyen daldadır
Zaman mekân tükendi aklım havada kaldı
Ağlayan çaresizdim gözlerim yaşla dolu
Sana şiir yazarak biraz teselli buldu
Gündüz geceye katmış bilinmeyen daldadır
Beni hiç incitmedin eve mutluluk verdin
Yolları yakın ettin tüm imkânları serdin
Uzaklara gidişin hüzünle beni gerdin
Gündüz geceye katmış bilinmeyen daldadır
Benden gittin gideli yollarını gözledim
Senden ayrı kalalı yavrum seni özledim
Günlerce acı çektim ondan bundan gizledim
Gündüz geceye katmış bilinmeyen daldadır
Tülay Arslan
www.kafiye.net
Çok dilekler dilenir, hınca hınçtır yatırlar,
Buz kapladı içimi, sitem olmuş satırlar…
Zakkum gibi acıdır, sevmez diye hatırlar,
___Dalga dalga yayılan, dillerinde deliyim,
___Dokunduğun yerlerde, izi kalmış eliyim!
Tav edilmiş düşlerin, acemi bir çıraksın,
Şu başımın üstünde, baksam benden ıraksın.
Baldıran Zehir’idir, dil yalanı bıraksın,
___Gözlerinin önünde, bir çaresiz deliyim,
___Şu bitimsiz sevdanın, bırakılmış eliyim!
İstilayla tarumar, gelişmemiş evresi,
Hançer gibi sivridir, arızalı devresi.
Aklın tüm ötesinde, fitne fesat çevresi,
___Bir toplumsal yazgıdır, gönlünde bir deliyim,
___Senin için uzattım, boşta kalan eliyim!
Bir pratik yansıma, çizik bile almamış,
Efsunlu pırıltılar, sende artık kalmamış.
Ruha haz veren sevda, istesek de olmamış,
___Allak bullak ortalık, Nuh tufanı deliyim,
___Na-münasip şartların, doldurulmaz eliyim!
Bir sukutu hayaldi, karşılıklı naralar,
Istıraplı bir çehre, zift kokulu yaralar.
Uygunsuz vuran mızrap, yürekleri paralar,
___İnanmazsın sen bana, düşüncende deliyim,
___Bitiyorken aşkımız, boşta kalmış eliyim!
Bahar olan nefesler, bu yürekte biçerler,
Vurgun yemiş sevdalar, aşk şarabı içerler,
Bakışları derindir, severken de geçerler,
___Anlatsam da kendimi, şu gözünde deliyim,
___Sözde kalan bu aşkın, koparılmış eliyim!
Hakan KURTARAN
15.11.2009-Aydın
www.kafiye.net
Kuru çamur sıvanmış, hiç bitmiyor talanı,
Aklı şeytan gibidir, ödül verir çalanı.
Bütünleşmiş siyahla, rağbet görür yalanı,
Ahir zaman yaklaşmış, örnek olmuş binalar,
Dostlukları tanımaz, bu veled-i zinalar…
Bilinçli hareketle, dört bir yana saldırmış,
Baskıları büyütüp, insanları yıldırmış.
Mumyalanmış o beyni, hep zevkinden çıldırmış,
Kor ateştir bu dünya, örnek olmuş fenalar,
Geçmişini unutmuş, bu veled-i zinalar…
Beyni kalbi kapkara, hep kin ile doldurmuş,
İftiralar atarak, birçok yüzü soldurmuş.
Var olanı bırakıp, olmayanı buldurmuş,
Buz dağının altında, beş yıldızlı binalar,
İnsanlıktan uzaktır, bu veled-i zinalar…
İhtişamın içinde, fanatiklik yakışır,
Hamleleri düşmanlık, kişilerle takışır,
Dilindedir siyanür, cani gibi bakışır,
Patlamadan durur mu, öne çıkmış fenalar,
Çok değişik mizaçlı, bu veled-i zinalar…
Kirli geçmişleriyle, lekelenmiş duvarlar,
Çıkar şerit dışına, çelme takıp yuvarlar.
Anlaşılmaz iç yüzü, cemiyetten kovarlar,
Panoramik manzara, göğe çıkmış binalar,
İstişare sevmezler, bu veled-i zinalar…
İspiyonun bir adı, üste rapor vermekmiş,
Kriz çıkartılarak, ortalığı germekmiş.
Ruhunun bam telinde, niyetini sermekmiş,
Çorak toprak kalpleri, rağbet görür fenalar,
Yıkar geçer duyguyu, bu veled-i zinalar…
Hakan KURTARAN
25.09.2011-Aydın
www.kafiye.net
Zalim felek ağlattın bir kez gülmedin bana
Kasvet içime çöktü gurbette duramadım
Feryadım hiç tükenmez kıydın mazlum şu cana
Diyar diyar gezerim Dünya dar sığamadım
İçimi dökemedim kalbinden vuramadım
Gizli bir kutu idin derdini soramadım
Sevdim ama güzelim el gibi saramadım
Diyar diyar gezerim Dünya dar sığamadım
Yar çırpındıkça battın düştün kuyu dipsizken
Aşk gömleği dikilmez bu iğnemiz ipsizken
Sevdalar biter gider emeksiz sahipsizken
Diyar diyar gezerim Dünya dar sığamadım
Hatırlamak istemem ne varsa senden kalan
Gençliğimi mahvettin işin gücün de yalan
Güçlükle kurduğumuz yuvamı ettin talan
Diyar diyar gezerim Dünya dar sığamadım
TÜLAY ASLAN
www.kafiye.net