Kategoriler

Arşivler


Tarih 25 May 2014 Kategori: Sema SEZER

CAN CEKİŞEN ŞİİRLER


CAN CEKİŞEN ŞİİRLER

Zaman kısa……
Ne yokluğundan sıkılmak,nede seni var etmeye uğraşmak
Satırlarda can cekişen şiirlerim
Yaşlı bir hayal gözlerimde.

Ve seher vakti
Hüzünle karışık dualar
Su…kut,
ölüler kadar yalnız sırdaş
Efkarlarda yamalı aşkın ayaz bedeni
Zaman
Bir nefes gibi himayede
Yine sarıp sarmalamış can cekişen sevgileri
Artık ayrılıklar çekiliyor vuslata ermeden üzerimizden
Çaresiz feryatın adsız ömrüne
Ben se !
Buğulu bakışlı dağların
Doğmamış güneşine ürkek ve çaresiz
Yas giyinmiş üzerim
Gölkemse buz gibi donuk

Bir bak yüzüme,
İmkansızlıkların dilinden gönlüme düşen tusunami
Demir attın kalbim deryasına
Yalan sözler örseliyor umudu
Önçesi olmadı bu aşkın
Ve de sonrası sanırım hiç olmayaçak
Kuşattığın düşlerimin bahçesinde
Öpüp şakağından kırkladım aşkı
Beyaz bir ayrılığa çıkardım.

SEMA SEZER
www.kafiye.net


Tarih 25 May 2014 Kategori: Ülkü DUYSAK

SENİ BEKLERİM


SENİ BEKLERİM

Çiçekler açmak için mevsimini bekler,
Ben seni beklerim.
Mevsimler tabiata anlam yükler,
Ben yüreğime sevgini yüklerim.

Gün ağarmak için güneşi bekler,
Ben seni beklerim.
Güneş güne anlam yükler,
Karanlıklar geceye…
Ben ise ruhuma,
Geceyi yüklerim.

Kapanınca perdeler,
Yanınca evlerin ışıkları,
Kırılır içimin puslu aynası…
Yüreğime ümitler yüklerim.
Ve gelmeyeceğini bile bile, 
Seni beklerim.

Mevsimsiz açmaz çiçekler sevgili…
Zamanı gelmedikçe tohum çatlamaz.
Tabiat uyandı da bahara,
Neden hâlâ,
Senin yüreğinin tohumu çatlamaz?

Ülkü Duysak
www.kafiye.net


Tarih 25 May 2014 Kategori: Saffet ÇAKIR

İSLAMI DOĞRU ANLAMAK


İSLAMI DOĞRU ANLAMAK
 

Yüce dinimiz İslam Kur’an ve sünnet kaynaklıdır.İslamı iyi anlamak için kuranı ve sünneti iyi bilmek ve hayata geçirmek gereklidir.Evet bilip anlamak ve hayata geçirmek . Zaten kuran iyi bilinmeyip vede anlaşılmıyorsa hayata nasıl yansıyacak? Bilinipte,hayata uygulanmamasıda ayrı sorun. 

Her zaman söylenir,islamı doğru bilip yaşamak.Eğer yaşanmıyorsa o zaman işin edebiyatındayız demektir.Hani edebiyatında olmayanlar dahi var. 

Bizler islamı bilmiyorsak veya öğrenmesini beceremiyorsak,bu işin uzmanlarından öğrenmek zorundayız. Eee canım nerde bulalım uzmanı? diyenler olabilir. Diyanet işleri başkanlığımıza bağlı;Din işleri yükse kurulu,din uzmanları, fetva hattı, müftüler, vaazlar, vs eğitim almış hocalarımızdan yardım alabilirsiniz. Her ilçede müftülük var,telefonla dahi istediğiniz her şeyi öğrenebilirsiniz. 

Bizler dünya işi oldumu öğrenmek için,dünyanın öbür ucuna gideriz…doğrumu ? Doğru…neden ebedi saadetimiz için her şeyin ayağımıza gelmesini bekleriz ,öğrenmek zahmetindede bulunmayız ,hayretle kendime sorar dururum. 

Evimizde kesinlikle Diyanetin kuran tercümesi,seçme hadisler kitabı ve bir fıkıh ilmihali kitabı kesinlikle bulundurmalıyız.Buna farz desem yeridir.Çünkü öğrenmeyle ilgili ayet ve hadislerin olduğunu biliyorsunuz.Evimize baktığımız zaman herşeyin yenisini almaya gayret etmişizdir. Ama kurana gelince yıllanmış,tozlanmış,eskimiş bir kuran çıkar evimizden. Ne hikmettir…hayret !..Bu ise o evde islama ne derece verilen önemin göstergesidir. 

Kesinlikle islamı kaynağından doğru olarak anlamak,öğrenmek zorundayız.Anlamak içinde elimizdeki imkanları,argümanları kullanmak zorundayız.Hayatımıza islamı uygulamak , ebedi saadete ulaşmak için buna mecburuz. Eğer islamı iyi bilmezsek ne olur ? Önemli olan yerde burası… Araya birileri girer, gelenekler girer, kulaktan dolma hurafeler girer …sonuç yanlış olur.Siz islamı yanlış yaşayarak,yanlış yaparak doğru yaşadığınızı zannedersiniz. 

İslamı iyi bilmeyen,doğru anlamayan bu dünyadada rahatsız olacaktır,tabi ahirettede. İşte islamı iyi bilmeden softalara aldananların hallerini görüyoruz.Bunların binlerce örneği var. Dinimizde falcılık,büyücülük yasaktır. Hala bunlara inanarak aldanan,soyulan, şerefinden olan bir sürü insan var. Daha başka yanlış inanışlarada örnek verebiliriz. 

Her müslüman,peygamberin ismi anılınca salavat getirir. Ama niceleri varki salavat getirir, sünnetle alakası yoktur. Eşine, oğluna,ona buna hakaret eder, kul hakkı yer yine kendini iyi müslüman zanneder.Acaba peygamberimiz hanımlarını, çocuklarını veya başkasını incitmişmi? Asla…Peki bu adam adını islam koyduğu bu dini nerden öğrenmiş dersiniz.? Böyle zatların yaşayacağı islamın diğer emirlerini ne hale getireceği bellidir. 

Yüce dinimiz babada olsa evladına,eşine veya kontrolu altında bulunanlara hakaret hakkı vermemiştir.Hakaret zaten hak değil,ahlaksızlıktır.Oysa dinimiz ahlak ve sevgi dinidir.Şimdi teknoloji çağı,islamı doğru anlamak için teknolojiden dahi faydalanabiliriz. 

Diyanet işleri başkanlığımızın sitesinden her türlü islami bilgiyi öğrenebilriz. 

Kuran canlılara inmiştir,tabiki ölülere değil.Ne hikmetki biz kuranı cenazelerde hatırlarız. Ölülere okumak için,oysa kuran bir dua kitabı değil. İnsanların hayatlarına yön veren, barış ve sevgiye dayalı,sosyal adaleti sağlayan bir kitaptır.Efendim birileri diyecekki ölülere okumayalımmı? okuyun..Ama bu kuranın amacı değildir.Meselenin A sından alırsak,ölülere dua Z şıkkıdır. İslamı doğru anlamak, kuranı anlayıp, iniş gayesini bilmekten geçer . 

Kuran da cenabı Hak bize doğruyu öğrenmeyi,düşünmeyi emrediyor.Kuranın ölülere değil, canlı insanlara indiğini ,en güzel şekilde anlatıyor.Sonuç olarak,her iki alemdede kurtuluşumuz; islamı doğru ve kaynağından öğrenip,uygulamamıza bağlıdır.Hatta yüce Mevla aklın harekete geçmesini,aklın kuran çizgisinde kullanılmasını ve düşünmemizi emrediyor. 

Kuran var, sünnet var, aklımızda var;o halde bize düşen islamı doğru anlamaktır.Aklımızı asla başkalarının kullanmasına izin vermemeliyiz. Kuran akla hitap ediyor,aklın harekete geçmesini sağlıyor.Kuran yörüngesinde kullanılan akıl bizleri barışa,sevgiye,adalete ve ebedi saadete götürecektir.Cenab-ı Hak cümlemizi islamı doğru anlayan ve yaşayan kullarından eylesin.

Saffet ÇAKIR
www.kafiye.net


Tarih 25 May 2014 Kategori: Mücella PAKDEMİR

ÖLEYİM


ÖLEYİM

Bu ne hâl sevdiğim, yaldız yaldızsın
Hâlende pervânen olup öleyim
Gördüğüm en belâ şeydâ yıldızsın
Gam değil, bağrında solup öleyim

Kehribar gözlerin fermanım okur
Karadul örümcek ağını dokur
Mezarım olaydı gamzenden çukur
Girmeden bûseni çalıp öleyim

Gerdanıma kolye takıver dersen
Ayağına halhal… Nasıl istersen!
Mukabil, canını canıma sersen
En ince sarraftan bulup öleyim

Buram buram aşksın, gönlüm şâd olur
Benzerini ancak cennette bulur
Kederin seninle ne işi olur?
Derdi âsumana salıp öleyim

Ola ki lûtfetsen, yanına varsam
Erirdim incecik belini sarsam
Rehâvet bastırsa, uykuya dursam
Ses etme, öylece kalıp öleyim

Sırma tellerinde sallandır beni
Bin parçaya bölüp dallandır beni
Terine bulayıp ballandır beni
Vuslat deryasına dalıp öleyim
Muradım ne ise alıp öleyim

Mücella Pakdemir
www.kafiye.net


Tarih 25 May 2014 Kategori: Sevim Çiçek KARADENİZ

TUZAKLARDAKİ DİLAN


TUZAKLARDAKİ DİLAN

Ah yollar ötesi Dilan,
Biz aynı baharların yağmurlarıyken,
Ateşten damlalarla sevda sevda yağar,
Özlem yüklü polenler gibi çiçek çiçek tozardık .
Kavuşmaya an kala,
Şimdilerde hırçın lodosun kanatlarında,
Kırgınca düşer olduk toprağa kan renginde .
Biz başka hazanın yaprak dökümleri gibi ,
Ayrı ayrı diyarlara savrulduk .
Sen başka yâre ben başka ağyâre.
Sen tuzak çöllerde ben uzak çöllerde susamışken ,
Aşkla dellenmiş lodoslar gibi esrik,
Suya hasret başaklar gibi kavruk,
Fenâfissen dergahında sana her dem savrukken,
Ateşten kuşandığım sensizlik gömleğinin yangısına
Nasıl dayanırım söyle .
Ahh yıllar ötesi Dilan,
Dilimin sükutuna öğretemedi bir türlü aşk kuş dilini.
Oysa aşka vefalı o kuşların
Bir kırıcık ekmekti kursaklarına düşen yiyecekleri.
Buna rağmen,
Kış günü tir tir titrerlerken,
Umutla yaptıkları çerden çöpten âşiyanlarında
Ailecek seherlerde ne de mutlu şakırlardı.
Ahh tuzaklardaki Dilan ,
Kuşlar kadar olamayışımıza mı yansam,
Özleminin tutuşturduğu nâr-ı firkatine mi dayansam,
Bilmem ki nasıl uyansam sensiz hoyrat sabahlara.
Beş harfi iki hece adın öylece mühürlüyken dudağımda ,
Üç efsunlu harf dimağımda kazılıyken,
İçimde kimselere diyemediğim gizin ,
Ellerimde sana dair sıcacık izin,
Kadîm yeminimiz aşkımıza şahitken,
Nasıl bozarız ahdimizi.
Oyy yollarına revân olduğum,
Bir de çifte kavruk yılmaz umutlarıma ,
Al kınalı kurbanlar adadığım Dilan…
Kanadı kırık bir kuş gibi çırpına çırpına.
Bir türlü sana uçamayan ben,
Demir kafesi kilitli bir minik serçe ,
Müebbete mahkum bir suçlu gibi,
Sensiz mi öleceğim söyle.
Üzerine zerre tozlar konduramazken,
Lâ tahzen bûseli tesellîn,
Buzul devrimi asr-ı saadete çevirmişken,
“Unut beni” diyen kırgın ala gözlerine bedel,
Nasıl unuturum söyle bendeki seni?
Bir iklim-i nevbahar güneşin okşamışken bedenimi,
Söyle nasıl ısınırım sensiz?
Nasıl uyanırım başka baharların yeşiline gözlerin siz?
Ölmüş bil beni Dilan!
Firkat mührünü böyle ketûm vurdun ya ayrılık fermânına ,
Yolların gibi uzun saçlarımdan biç kefenimi.
Tez götür lâhitime günah sınırlarını aşmış ellerinle.
Sensiz ümiğinden bir yudum aşk geçmeyen mısralarımla,
Perdeleri visale kapalı toprağın, ana rahmine göm beni.


Sevim Çiçek Karadeniz   Bursa /7.5.2014
www.kafiye.net


Tarih 25 May 2014 Kategori: Binali YILDIZ

BİZİ SÖYLÜYOR


BİZİ SÖYLÜYOR

Yeşilin koynundan güller uyanmış
Hasretten yandıkça bizi anıyor,
Alev olmuş dili, yürek dağlanmış
Kuşlar matem tutmuş bizi söylüyor.

Rüzgârlar çaldıkça bir yanık sazı
Dalları titretir bir ince sızı,
Dillenir aşkımız, sarartır yazı
Çimenler saç yolmuş, bizi söylüyor.

Sevgi pınarının kurumuş yaşı
Buharı ateşten yakar her taşı,
Kaybolmuş hayali, yaran yoldaşı
Gönülden gücenmiş bizi söylüyor.

Vefasızlık ederek ayrıldık diye
Sevgiden bir nebze vermedik diye
Gönülden, hatırdan ayırdık diye
Yer gök bulutlanmış bizi söylüyor.
Binali Yıldız
www.kafiye.net


Tarih 25 May 2014 Kategori: Melek KIRICI

Akşam Saati


Akşam Saati

Yelkovanın akrebi kovaladığını,
 Fırının üstünde tencere boşaldığını,
 Çiçeklerin çatlayan yüzüyle bana baktığını,
– Hep akşam saati fark ederim.

Odalarda bana sırnaşan olmadığını,
Küçük kaprislerle nazlanamadığımı,
Ne olursa olsun verdiğim yalnız kararları,
– Hep akşam saati fark ederim.

Ben de bir çay alabilir miyim diyen sevgili,
Günün nasıl geçtiğini dinler mi?
Bu soruları cevapsız gözden geçiren beni-
– Hep akşam saati fark ederim.

Işıkları bir bir yanarken evlerin,
Vuran ayak seslerinin başka kapılara yöneldiğini,
Açılan kapı sesinde gülümseyen gözleri,
– Hep akşam saati fark ederim.

Kokusunu bırakmış yolda bir adam,
Bakışından dokunur sevdiğine diğeri,
Baktığımda ürperdiğimi,
– Hep akşam saati fark ederim.

Hazırlarken yemek için masamı,
Tabağın masada ne kadar az yer kapladığını,
Güzel olmuş eline sağlık diyen olmadığını,
– Hep akşam saati fark ederim.

Çay bardağı, yemişi, çerezi sehpamda almış yerini,
Diğer kanala bakalım mı canım sesini,
Ayağa kalkıp olduğum yere tekrar sebepsiz çöküşümü,
– Hep akşam saati fark ederim.

Uyku gözüme düştüğünde koltuğu canlı sandığımı,
Yatağı ısıt geliyorum diyen olmadığını,
Biri diğerini sürükleyen ayaklarımı,
– Hep akşam saati bittiğinde fark ederim.

Melek KIRICI
www.kafiye.net


Tarih 25 May 2014 Kategori: Melek KIRICI

ÇIRILÇIPLAK


ÇIRILÇIPLAK

Bilindik bir sofra işte..
Nefis yemeklerle donatılmış.
Albenisi yüksek, göz alıcı
Aynı bendeki aşina bakış gibi.
Teşekkür ederim karnım tok..

Oysa istemeyi o kadar çok istiyorum ki;
Açım diyebilmeyi,
Bir kerecik olsun terbiyesizleşmeyi..
Dokunmak ayıptı ya bizde.
Eee eee e!

Ayıpsa ayıp istiyorum işte.
Duygularım mantığımı avladı.
Çırpındıkça büzüldü doğrularımın torbası
Şimdi baş başayız seninle…
Kanmaya ne kadar hazır zavallı yüreğim,
Biçare dermansız dizlerim..
Duygularım çıplak,
Çırılçıplak….

Av var mıydı seninle aramda bilmiyorum.
Her ikimizde açlıkla
Bi güzel,
Terbiye edilmişiz.
Sofra zengin biz mağrur.
Nefesim rüzgarı söndürmüşken…

MELEK KIRICI
www.kafiye.net


Tarih 25 May 2014 Kategori: Yegane Sercuvarlı

DÖNMÜŞEM


DÖNMÜŞEM

YÜREK SÖZLERİMİ DİL DEYEMMEDİ,
YAPRAK TEK TİTREDİ,YANDI,GÖYNEDİ.
BİR SORUN HALIMI, BİR GÖRÜN NEDİ ?
GÖZÜMDEN SÜZÜLEN YAŞA DÖNMÜŞEM.

VALLAH,BADA GEDİR ÖMÜR-GÜN BADA
YALNIZ YAŞAYIRIZ FANİ DÜNYADA.
ÜŞÜSEN,GEL İSİN SİNEMDE ODA.
OCAĞDA KÖZ OLUB TAŞA DÖNMÜŞEM.

BELKEDE BAĞLIDI BAHTIMIN YOLU,
OLMUŞAM BİR DELİ YÜREGİN KULU.
DOLUDU YÜREGİM DOLUDU, DOLU
ÇIXDIMI ELLERİM BOŞA – DÖNMÜŞEM ?!

BİLMİREM İÇİMDEN GEÇENLER NEDİ ?
NİFRETLE MEHEBBET BİR GÖMLEKDEDİ,
GÖNLÜM YAL -YAMACDA, GÜL ÇİÇEKDEDİ
AMMA NE OLSUN Kİ, KIŞA DÖNMÜŞEM.

YEGANE SERCUVARLI
www.kafiye.net


Tarih 25 May 2014 Kategori: Yegane Sercuvarlı

GEL DÜNYAMA


GEL DÜNYAMA

GEL DÜNYAMA, GEL RÖYAMA
ZEYTUN GÖZLÜ GÖYERÇİNİM
EZİZLEYİM,ÖPÜM SENİ,
NE SEN KONUŞ NE BEN DİNİM !

DAYANAK NEFES -NEFESE,
BAŞ EY SİNENDEKİ SESE,
AĞZINDA DİLİN TİTRESE
NE SEN KONUŞ NE BEN DİNİM !

BİR HEZİN YAĞAN YAĞIŞAM,
DAMLA -DAMLA AĞLIYAR ŞAM .
YENE BAŞ -BAŞA BU AKŞAM
NE SEN KONUŞ NE BEN DİNİM !

M YEGANE SERCUVARLI…
www.kafiye.net