Kategoriler

Arşivler


Tarih 6 Tem 2014 Kategori: Hüsnü DÖNMEZER

ACI KALDI


ACI KALDI

Gittiğin o gün ben boynumu büktüm
Ardında bir sitem bir acı kaldı
Parçalandı yürek gözyaşı döktüm
Gönlümde ıstırap hep sızı kaldı

Ağlamak yetmiyor çarem yok artık
Gönül gömleğimin her yeri yırtık
Hayatım bak oldu darmadağınık
İçimde aşkımın sancısı kaldı

Düşlerimi alıp götürdün senle
Koydun beni yalnız benimle benle
Şimdi kavgam büyük kendi kendimle
Dünyamda hep keder gözyaşı kaldı

Bundan sonra bende tufanlar kopar
Gönül sevdalara kendini kapar
Yüreğim kederli ağıtlar yakar
Çünkü ayrılığın ateşi kaldı

Hüsnü Sönmezer 06.temmuz.2014
www.kafiye.net


Tarih 6 Tem 2014 Kategori: Yegane Sercuvarlı

YAKIN OL


YAKIN OL

SÖZÜN SÖHBETİN YALAN,
OLMUSAN EFİ YILAN.
BENDEN UZAQ GEZ,DOLAN,
ALLAH’INA YAKIN OL.

AY SUSKUN,KARA DİNMEZ,
YOL BİLMEZ,MESHEB BİLMEZ.
AF EDENDİR GÖRÜNMEZ,
DERGAHINA YAKIN OL.

OLUB DÜNYA SENE DAR,
YARADANDI HAVADAR.
SENİ BAŞDAN YARADAR,
ALLAH’INA YAKIN OL..

CAN OLMAZ CANA CANDAN,
GEÇİCİ HEYACANNAN.
SİDQ YÜREKNEN, İMANNAN,
ALLAH’INA YAKIN OL.

M. YEGANE SERCUVARLI..

20_11_2010_
www.kafiye.net

 


Tarih 6 Tem 2014 Kategori: Ali ANAR

YOKTUR SENDEN BAŞKA


YOKTUR SENDEN BAŞKA

Dünyamda açılan penceremsin sen.
Gönülden sevmeyi öğrendim senden.
Yüreğim hep senin, senle doldum ben.
Hiç görünmez yaram, saramıyorum.
Yoktur senden başka, aramıyorum..

Sevdan bitmez bende, ölene kadar.
Yüz yıl bekler gönlüm, gelene kadar.
Ben senle var oldum, gönlüme kadar.
Hiç görünmez yaram, saramıyorum.
Yoktur senden başka, aramıyorum..

Karanlıkta kalsam, en aydın yerim.
Gönlümde sen varsın, sende ellerim.
Bir an ayrı kalsam, bilmem n’ederim.
Hiç görünmez yaram, saramıyorum.
Yoktur senden başka, aramıyorum..

Aşk yolu sevdayım, ölümüyüm ben.
Bozgunda bir bağın, gülümüyüm ben.
Mevlanın dert veren, kulumuyum ben.
Hiç görünmez yaram, saramıyorum.
Yoktur senden başka, aramıyorum..

Gönlünden sevdalı, bir yarin olsam.
Yüreğinden girsem, hücrene dolsam.
Sensizlik olmasın, hep sende kalsam.
Hiç görünmez yaram, saramıyorum.
Yoktur senden başka, aramıyorum..

04.07.2014
ALİ ANAR 
www.kafiye.net


Tarih 6 Tem 2014 Kategori: Gürhan OLCAYTÜRKAN

AÇ İNSANI MI DOYURMAK?


İFTAR AÇLIĞIMIZI MI DOYURMAK?

YOKSA 
AÇ İNSANI MI DOYURMAK?

İftar sofralarında akşam ezanı ile açlıklar tokluğa dönüşmekte. Dün akşam Ankara Kazan’da gözlemlediğim bir olay bir söz hatırlattı.”Her gün doğan bir çocuk varsa, Allah’ın insanlardan ümidini kesmediği gösterir”
Lokman Ertürk Başkanım ve değerli eşi Aydın Batur müdürüm ve değerli ailesine teşekkür ederiz.İftara davet etmişlerdi. Kazan Ulu Cami’sinin masalar kurulmuş halk evden getirdikleri yemeklerle manevi havada iftar yapmaktalar. Özlemişim bu kadar kalabalıkta yemek yemeği.

Ezanla birlikte bir hurma bir zeytin ve bir bardak su açlığın ne olduğunu öğreten. İlk kaşıklar çorbayla buluşurken abimizin gözü banklarda çocuklarıyla oturmuş bir anneye ilişti. Bir kaşık çorba nasıl geçerdi bu manzara karşısında. Kalktı sofraya getirdi ve yerini verdi. İhtiyaç sahipleri ne kadar da alçak gönüllü oluyor. Sofraya gelmek onlara zor geliyor. Bahane buluyorlar mahcup şekilde. 
Ve ikinci bir cümle abimizin beni nerelere götürdü anlatamam.

”Evladım pilavı yersiniz önce etleri yiyin”

İnsan olmak, açın halinden anlamak çok da zor olmasa gerek. Dün bu manevi havada iftara davet edilmek ve bu duygularla da iftar etmek sanırım ayrıcalıktı.
Teşekkürler Kazan…

Teşekkürler insan yanlarımız……

Gürhan Olcaytürkan 

NOT: Bu abimizin adını yazmak uygun olmazdı. Yapılan iyilikleri reklama dönüştürmek manevitamıza ihanet olurdu.

www.kafiye.net


Tarih 6 Tem 2014 Kategori: Elvan USUL

BİZ İNSANLAR


BİZ İNSANLAR

Asil ve karakter sahibi inançlı insanlar durumları ne olursa olsun hep olduklarından daha iyi görünürler. Hastalığı, yokluğu onların yüzlerinden okuyamazsınız. İçlerinde hangi problemlerin hesabını yapıyorlarsa yapsınlar, hangi derdin çözümünü arıyorlarsa arasınlar hep güler yüzlüdürler. Hep şükreder bulursunuz onları.

Günümüzde stres adını verdiğimiz gerginlikleri yaşamayan yok gibidir. Sabah evden çıkmadan başlar kimimizin stresi. Kimimiz trafikte, kimimiz iş yerinde, kimimiz eş dost ziyaretlerinde mutlaka bir şekilde bir yerlerde o gerginliği buluruz hep. Ya da o gerginliğin bizi bulduğunu düşünürüz. 

Televizyonu açıp haberleri dinlerken, gazete sayfalarını karıştırırken hep görürüz olumsuz giden vakaları. Anayasa tartışması, terör laneti, ramazanda iftar sofrasında bir lokması olmayan garibanları, dünya politikasının entrikalarını duydukça, gördükçe daha bir fazla artar gerginliğimiz. Tüm bu genel olarak yaşadığımız hadiselerin mukabilinde bir de kendi günlük yaşantımızın stresini ekleriz cebimize.

Okullar açıldı; çocuğun okul masrafları diz boyunu aşıyor. Kış geldi; odun, kömür, kalorifer, doğal gaz hep para ister. Bayram geldi; esnafın sevinci boğazında düğümlendi, çocuğuna, kendine ayakkabı, kazak alacak para ne gezer vatandaşta. Ya ruhsal hastalıklarımız; yetmedi bitmedi kavgasına, kaygısına kapılıp kendimizi ihmal etmekle başlayan hastalıklarımız… Kayın valide, görümce, gelin tartışmalarında yıpranan erkeklerimiz ve kadınlarımız… 

Aile içinde ve dışında yaşadığımız gerek maddi, gerek manevi pek çok problemlerin, ruhsal ve bedeni rahatsızlıklara yol açtığını, hastanelerin dolup dolup taşan insanlarını görmekle anlayabiliriz. Tüm bu yaşanan olumsuzluklara rağmen, hala yüzündeki gülümsemeyi, hayata gösterdiği dirayeti kaybetmeyen, sanki hiçbir derdi yokmuş gibi bir imaj çizen insanlarımız da var tabi ki. Hani Atalarımız, “çınar ağacı ayakta ölür” derken işte bu dirayeti gösteren, onca derdin, sıkıntının içinde dahi gülümsemeyi başarıp dışarı bir şey belli etmeyen insanlarımız için söylemişlerdir. Doğrusu günümüzde, cebimiz boş olsa da doluymuş gibi durmak, hasta olsak da sağlam görünmek, güçsüz kalsak da yakın dostlarımızdan başkasına dirayetli olduğumuzu göstermek, belki de en akıllıca bir duruştur hayatta. Bununla beraber, yaşanan sıkıntının adı her ne olursa olsun, gün gelip geçeceğini, bunun sadece bir imtihan olduğu, önümüze konan bardağın hep dolu tarafını görmemiz gerektiğini de bilmek hayattaki duruşumuzu da olumlu yönde etkileyecektir. Zira düşene bir tokat daha atan, ezilmişin yanında onu daha fazla ezmek için duran o kadar çok insanımız var ki; tüm bunları düşündüğümüzde, dışarıda güçlü ve dimdik ayakta görünmenin, yere sağlam basmanın ve hakikaten güçlü olmaya çalışmanın adeta farz olduğunu anlamamak mümkün değil. 


Sokakta, yüzü asık, boynu bükük, avare yürüyen birini görsek, onun hakkında ne düşünürüz? Onu güçlü, şanslı, asil, sağlam bir karakteri olan biri gibi görebilir miyiz? Ne mümkün; hayatla giriştiği savaşı kaybetmiş ya da hiç savaşmamış, kaderci, ümitsiz biri olarak değerlendiririz. Peki, biz aynı şekilde algılanmak, yorumlanmak ister miyiz? Cevabımız “hayır” ise “cins kedi ölüsünü göstermez” diyip, tüm asaletimiz, sağlam karakterimiz, güçlü inancımız ve dinamik benliğimizle dimdik yürüyenlerden olmalıyız. 


Bugün düşen yarın kalkar, bugün ayakta olan yarın düşebilir, kimse bunun garantisini veremez. Aslolan, düştüğümüz yerden; sağlam yere basarak, kendimize güvenerek, acımızın sesini kısıp tebessümle yürümeye devam ederek ayağa kalkmaktır. İşte güç, işte dirayet, işte asalet ve işte sağlam karakter… 

Elvan USUL
www.kafiye.net


Tarih 4 Tem 2014 Kategori: Elvan USUL

GÜLMEK KADAR!


GÜLMEK KADAR!

Gülünce gözlerinin içi gülüyor,
Kendimi senden alamıyorum…

Ne güzel söylemiş şair. Gülmek kadar insana yakışan başka bir şey var mıdır?

İnsanın gözlerinin içi gülmesi, okyanusa vuran öğlen güneşinin ışıldaması gibi göz kamaştırır. Karşıdakine bir sakinlik, bir rahatlık verir ve güven ortamı hazırlar. 
Misafirliğe gittiğinizde güler yüzle karşılanmanın sizde bıraktığı o güzel duyguları hatırlayın. Ev sahibinin ikram edebileceği hiçbir şeyi olmasa da o tebessüm ile size hal hatır sorması bile kâfi derecede doyuruyor insanı. Öyle tatlı oluyor ki o muhabbet şerbeti, iç iç tadına doyulmuyor. Bir de misafir de eşlik etti mi o tebessüm faslına, değmeyin paylaşımın coşturan o nadide saatlerine. 
Ya resmi dairelerdeki tebessüm… Resmi bir daire işiniz var ve siz makam korkusuyla zor zar içeri giriyorsunuz ki; karşınıza, size tebessümle “hoş geldiniz” diyen bir makam sahibi çıkıyor. O tebessümle rahatlıyor, kendinize güveniniz yeniden geliyor ve siz de güler yüzle sakin sakin konuşuyorsunuz. Derdinizi öyle nazik dile getiriyorsunuz ki, makam sahibi de siz de ortak çözüm yollarını aramaktan zevk alıyorsunuz. Bir taraf bir sıkıntısının giderildiğine, bir taraf da bir vatandaşın sıkıntısının giderilmesinde vesile olduğuna seviniyor. 
En derin tartışmaların ortasında artan hararetin, itfaiyecisi gibi yetişiyor bir tatlı gülüş. Birden ışık buluyor tartışmanın karanlıkta kalan yüzü. Belki de kavgayla neticelenecek bir atışmanın yolunu kesiyor. O bir damla gülüş, karşılıklı kırgınlıkların önüne bir set gibi çekiliyor 
Ya hasta döşeğinde inleyen bir nağmenin güftekârı olmuyor mu içten gelen sıcacık bir tebessüm ile söylenen sözcükler. Hayat buluyor belki de hasta vücutlar. İlim dünyasını bir şaşkına çeviren, ölümcül hastalıkların kabuğunu kıran, o gülüşle gelen moral değil midir? Cana can kattığı kimse tarafından ret edilmeyecek kadar geçerli ve en derin yaraların merhemi kabul edilen o gülüş eczanelerde satılmıyor.
Her ne nerede, her kimle olursanız olun o gülüşün neticesini muhakkak bir gülüş olarak alacaksınızdır. Belki de kilitli kapıların ardında bir ışık olduğunu keşfedecek, ön yargıdan, stresten ve gerginliklerden uzak bir hayatın tadını çıkaracaksınız. Dudaklara gülüşü öğretmek çok zor değil. 
Dilin özgürlüğü iki dudağa bağlıdır. Dudak gülümserse, dil nazik olur, dudak bir musluk gibi aç-kapa işleviyle kalırsa dil tazyikli su gibi sert olur. Sert sözün cevabı da sert olur neticesi de. 
O halde bir tebessüm, bir gülüş, bir gülümseme… Gülmeye dair ne varsa, hepsini toplamak kendi hayatımıza yaptığımız en büyük yatırım olacaktır.

Gülümseyen dudaklarınız sizi yolda bırakmayacaktır. Gülücüklerle dolu bir ömür geçirmeniz dileklerimle.
Elvan USUL
Temmuz 2008 
Sonnokta Gazetesi
www.kafiye.net


Tarih 4 Tem 2014 Kategori: Selami ARI

Gitsin de gelmesin o kara günler


Gitsin de gelmesin o kara günler

Millet ekmeğini çöpten arardı,
Pahalılık cümlemizi yorardı,
Sigarası fakirleri gererdi,
Gitsin de gelmesin o kara günler.

Ekmek için herkes sıra beklerdi,
Ucuz ekmek; sınıfları eklerdi,
Ekmek büfesinden kuyruk türerdi,
Gitsin de gelmesin o kara günler.

Uyku uyumazdık bir ekmek için,
Sefalet yaşadım! Bilmedim niçin?
Hamaset yok! Lütfen haklıyı seçin,
Gitsin de gelmesin o kara günler.

Liderler satılmaz! Allah bahşeder,
Yekvücut sineler düşman kahreder,
Dostun çelmeleri perişan eder,
Gitsin de gelmesin o kara günler.

Politize olan âmâdan beter,
Bu kadar sefalet insana yeter!
Müreffeh Türkiye sinemde tüter,
Gitsin de gelmesin o kara günler.

Harkani aldırma serince konuş!
Şüpheye düşmüşsen bilene danış,
Çöle atar sonra duygusal bakış,
Gitsin de gelmesin o kara günler.
Selami Arı
www.kafiye.net


Tarih 4 Tem 2014 Kategori: Nigar AGIR

ŞİİR GİBİSİN


ŞİİR GİBİSİN

Şiir gibisin, avare gönlüm,
Şiire aşık şair gibisin,
Gibisi fazla zaten öylesin,
Şiir gibi saf,şiir gibi duru pak,
Gel istersen sende bu yönden bak,
Gönlümün kırılmayan ince sazı,
Yüreğimin bitmeyen nazı,
Şiir gibisin avare gönlüm şiir gibisin,
Durmadan konuşursun ya içimde,
Seni çözmek için yazar dururum ya bende,
O yüzden diyorum ya ben sana,
Şiir gibisin yüreğim şiir gibisin,
Gönül penceremi açtım da sana,
Günaydın diyerek bekliyorum hala,
Binlerce şiirle girdin ya dünyama,
Seni seviyorum gönlüm şiir gibisin,
Aç kucağını seni seven şu dostuna,
Savur ilhamları gönül yurduma,
Mevlam seni hediye etti ya bana,
seni seviyorum gönlüm şiir gibisin

NİGAR AĞIR
www.kafiye.net


Tarih 4 Tem 2014 Kategori: Sema DAĞLI

Ne olur?


Ne olur?

Gonlumu caresiz derte saldin sen
Tazeden gonlumu alsan ne olur?
Gozumde bir hayin gibi kaldin sen
Gozumun yasini silsen ne olur?

Hasretten titredi gunlerce canim
Qam ile acildi sabahim, danim
Huzunle geciyor simdi her anim
Bir aksam donup de gelsen ne olur?

Mutlu gunlerimiz mazide kaldi
Gonlumu dert, elem, cile qam aldi
Artik sevgimizin gulleri soldu
Gelip de yanimda kalsan ne olur?

Kalbimi yildiza aya actim ben
Bagrima kara tas artik bastim ben
Vefasiz sevgilim senden kactim ben
Bir daha sen beni bulsan ne olur?

Benim kaderimmis bu huzun, keder
Omrumu harcadim ben sana heder
Senden cektiklerim dunyama yeter
Yeniden yuzume gulsen ne olur?

Sema Dagli
www.kafiye.net


Tarih 4 Tem 2014 Kategori: Sema DAĞLI

Ogretme Ozune


Ogretme Ozune

Adim-adim yaklastin sen kalbime
Beni boyle ogretme gel ozune.
Yer eyleyip siklastin sen kalbime
Beni boyle ogretme gel ozune.

Ben bir sade, masum allah kuluyum
Yuregim saf ancak gozu suluyum
Ne derdin var sen ver, bende aliyim
Beni boyle ogretme gel ozune.

Dar gununde cagir hemen gelim ben
Derdin olsa ten ortadan bolum ben
Istersense dost yolunda olum ben
Beni boyle ogretme gel ozune.

Sema Dagli
www.kafiye.net